1. YAZARLAR

  2. Tayfun Çağra

  3. Baş belâsı
Tayfun Çağra

Tayfun Çağra

Baş belâsı

A+A-

 

Mülkiyet konusu herkesin kafasını karıştırmaya başladı.
Her zaman için öyle zaten…
Belki de ortaya çıkacak olası planı onaylamak veya onaylamamak konusunda en büyük pay mülkiyet başlığı altında ortaya çıkacak maddelerdir.
Adeta bir baş belâsı… Halkın kafası karışık…
“Evimiz ne olacak, mal sahibi evi isterse para nasıl ödenecek, biz mi ödeyeceğiz, biz evden çıkarsak ne olacağız, bize ev gösterecekler mi, kuzeye her isteyen gelecek mi, benim tuttuğum malın değeri güneyde bıraktığımdan fazla çıkarsa ne yapacağım, değerlendirme nasıl yapılacak, kuzeyde başka güneyde başka bedel mi alınacak” gibi sorular müzakereler sürerken hep devam edecek.
“Bize bilgi vermeleri gerekir” diyorlar…
Gerçi henüz mülkiyet konusunda kesinleşmiş bir şey yok. Dolayısıyla “mülkiyette şunlar şunlar olacak, sistem şöyle işleyecek” gibi bilgilerin verilmesi için henüz erken…
Şunu da belirtmek gerek;
Ortaya çıkacak olası planın Annan Planı’ndan çok farklı olacağını (bazı ayrıntılar dışında) düşünmüyorum. Dolayısıyla “bizim hiçbişeyden haberimiz yok, bilgisisiz” şeklindeki yakınmaların da haklı bir tarafı yok. Çünkü 2004 yılındaki referandum öncesi Annan Planı yine aksine söylemlere rağmen oldukça tartışılmıştı. Güneyin aksine biz Annan Planıyla yatıp kalkıyorduk. Şimdi de oluşturulmaya çalışılan planın mutlaka ki tartışılacak oldukça zamanı olacaktır.

----------------------------------------------------------------

Çember yerine kamera!

Lefkoşa-Mağusa yolunda anayola bağlantısı olan her tali yol çıkışında trafik kameralarına rastlıyorsunuz…
Bunun nedeni şu;
Aslında oralarda genişçe çemberlerle trafiğin yavaşlatılması gerekirdi ancak bu yapılmadığı için çareyi kameralarda bulmuşlar.
Trafik kameralarıyla trafik güvenliğinin sağlandığı sanılıyor belki ama son anda fark edilen kameralar nedeniyle aniden frene basan sürücüler hem kendilerinin hem de başkalarının canını tehlikeye atabiliyor.
Baştan yanlış yapılmış zaten… Türkiye’den gelen şirket memleketlerinin güvensiz yol yapım çalışmalarını buraya da taşımış, çember yapmadan (ki oralarda çember yapılabilmesi için oldukça geniş alanlar var) köylerden çıkanları tehlikeli bir şekilde anayolun ortasına çıkış yapmasını istemiş!
O yanlışlığın olası kötü sonuçları şimdi kameralarla giderilmeye çalışılıyor ama bu uygulama da başka sorunlar ortaya çıkarıyor.

-----------------------------------------------------------

Su’yun taşı…

Türkiye’den gelen şirketlerin kafalarına göre çalışmaları, buradaki devleti otorite görmemeleri bir alışkanlık artık… Yukarıda yazdığımız yol yapımlarının dışında, gelecek suyu taşımaları için döşenen boru çalışmaları sırasında da belediyelerle veya diğer kurumlarla yaşanan tartışmaları ve gerginlikleri izliyorsunuz. Özel mülklerde de aynı şey oluyor… Aniden mal sahibinin kapıları çalınıyor, “burayı boşaltın, su borusu döşeyeceğiz” şeklindeki hak tanımaz, otorite sallamaz, hukuk anlamaz tavırlar şimdi de Türkiye’nin gelecek suyu olduğu gibi özele devretmek istemesi nedeniyle daha büyük boyutlara taşınacak gibi… Türkiye özel derken, biz özerk diyoruz. Ama suçluyuz… Neden; “Su getireceğim” dendiğinde “hangi şartlarda, bizim rolümüz ne olacak, biz şöyle-böyle düşünüyoruz” demediğimiz için… Sonuna gelince ayaklandık. Şimdi pirincin taşını ayıklamak çok da kolay olmasa gerek.

Bu yazı toplam 1953 defa okunmuştur.
Önceki ve Sonraki Yazılar