1. HABERLER

  2. HABERLER

  3. “Ortak vatanımızın geleceğini her şeyin üzerinde tutun”
“Ortak vatanımızın geleceğini her şeyin üzerinde tutun”

“Ortak vatanımızın geleceğini her şeyin üzerinde tutun”

Kıbrıs’ın kuzeyi ve güneyindeki sendikalar ortak deklarasyonla liderlere seslendi...

A+A-

Kıbrıs’ın kuzeyi ve güneyindeki sendikalar ortak deklarasyonla liderlere seslendi...

Dünya Sendikalar Federasyonu (DSF) üyesi Güney ve Kuzey Kıbrıs’tan sendikalar; PEO, DEV-İŞ, KTÖS, KTOEÖS, KTAMS, BES, DAÜ-SEN, KOOP-SEN “Barış ve Yeniden Birleşme Buluşması” etkinliği düzenledi.  

Etkinlikten sonra ortak deklarasyon imzalandı.  Deklarasyonda, “Yurdumuz bölünmüş durumda olmaya devam ettiği sürece hiçbir kazanım kalıcı ve istikrarlı olamaz” vurgusunda bulundu.  Deklarasyonda liderlere, “Ortak vatanımızın geleceğini her şeyin üzerinde tutun” çağrısı da yapıldı.  
Kuzey ve Güney Kıbrıs’tan sendikaların bugün Ledra Palas yanındaki Chateau Status’da düzenlediği etkinliğe siyasiler de katıldı.  Etkinlikte bir araya gelen İkinci Cumhurbaşkanı Mehmet Ali Talat ile Rum Yönetimi eski lideri Dimitris Hristofyas sohbet etti. 
Etkinlikte, Cumhuriyetçi Türk Partisi (CTP), Yeni Kıbrıs Partisi (YKP), Kıbrıs Sosyalist Partisi (KSP), Birleşik Kıbrıs Partisi (BKP), Güney Kıbrıs’tan AKEL genel sekreterler, TDP genel başkan düzeyinde temsil edildi.
t1-040.jpg

Ortak metin: “Kıbrıs’ın yeniden birleşmesi boğucu şekilde daralıyor”

Ev sahibi sendikalar adına ilk sözü PEO Genel Sekreteri Pambis Kiritsis ile Dev-İş Genel Başkanı Hasan Felek aldı. 
Ortak dilde hazırlanan metni okuyan Kiritsis ile Felek, “Bizim ve çocuklarımız için umut veren bir gelecek sadece Kıbrıs sorununun adil ve yaşayabilir çözüm aracılığıyla ve yeniden birleşmiş, barışçıl ve demokratik ortak bir vatan çerçevesinde etkin bir biçimde güvence altına alınabilir” dedi.
Kiritsis ile Felek, “Kıbrıs’ın yeniden birleşmesi boğucu bir şekilde daralmaktadır. Bunun için yeni çabanın başlaması, emekçilerin ve toplumun ve daha genelde halkın mümkün olan en aktif ve kitlesel katılımı aracılığıyla kararlı desteğini görmesi tamamen zaruridir” vurgusunda bulundu.

Vasiliu’dan mesaj: “Çözüm iki toplumun liderlerinin meselesi değil, halkın inşası olmalı”

Etkinliğe katılamayan Kıbrıs eski Başkanı Yorgos Vasiliu konuklara mesajı gönderdi. 
Vasiliu mesajında “Her iki taraf da sadece kendi arzularının uygulanmasının mümkün olmayacağını anlamalı” dedi.  
Vasiliu, “Çözüm iki toplumun liderlerinin meselesi değil, halkın inşası olmalı” ifadesini kullandı.
Vasiliu’nun mesajından sonra CTP Genel Sekreteri Erdoğan Sorakın, AKEL Genel Sekreteri Andros Kiprianu, TDP Genel Başkanı, Milli Eğitim ve Kültür Bakanı Cemal Özyiğit, BKP Genel Sekreteri Salih Sonüstün, YKP Genel Sekreteri Murat Kanatlı, KSP Genel Sekreteri Mehmet Birinci konuştu. 
Güney Kıbrıs’tan Birleşik Demokrat Parti, Barış ve Yeniden Birleşme Hareketi’nden temsilciler de söz aldı. Daha sonra da sendika yetkilileri konuştu.
Konuşmalarda, Kıbrıs’ta iki toplumlu, iki bölgeli, siyasal eşitliğe dayalı, tek uluslararası kimlik, tek vatandaşlık içeren federal bir yapıya ulaşılması hedefine işaret edildi.
İki toplumdan sendikaların, siyasal partilerin, siyasi şahsiyetlerin ve sivil toplum örgütlerinin katıldığı, “Barış ve Yeniden Birleşme Buluşması”, tartışma ve kolektif fikir teatisinden sonra deklarasyon imzalandı.
Talat ve Hristofyas, Dünya Sendikalar Federasyonu (DSF) üyesi PEO, DEV-İŞ, KTÖS, KTOEÖS, KTAMS, BES, DAÜ-SEN, KOOP-SEN’in bugün Ledra Palas yanındaki Chateau Status’da düzenlediği “Barış ve Yeniden Birleşme Buluşması”nda konuştu.  

t2-037.jpg

Hristofyas: “Önümüzde büyük mücadeleler var”

İlk sözü Hristofyas aldı. Sağlık nedenleriyle konuşmakta güçlük çektiğini belirten Dimitris Hristofyas, konuşmasını kürsünün yanına getirilen sandalyeye oturarak yaptı. 
“İki toplumun nihai zaferine varana, vatanımızın kurtuluşuna, işgalin ve genel olarak bölünmüşlüğün prangalarından kurtulana kadar önümüzde büyük mücadeleler var” diyen Hristofyas, sendikal örgütlere bu etkinliği düzenlediği için teşekkür etti.
Hristofyas, “Bu inisiyatifi, işgalden, emperyalizm prangalarından kurtulmak isteyen her Kıbrıslı vatanseverin yeni tehlikeli çıkmazdan kaygı yükselttiği bir dönemde alıyorsunuz” şeklinde konuştu.
 

“Olanları anlamak için çok da öngörülü olmaya gerek yok”

“Durumun ne kadar tehlikeli ve ülkemizin kesin taksime ne kadar yakın olduğunu anlamak için çok da öngörülü olmaya gerek yok” diyen Hristofyas şöyle devam etti:
“Crans Montana çıkmazından sonra bir yılı aşkın durağanlıktan ve iki toplum liderinin ve Türkiye’nin, uzun yıllardan beridir uzlaşılmış iki bölgeli iki toplumlu federasyon çerçevesinin ve Guterres Çerçevesi’nin tamamen dışındaki tezlerindeki ısrarından saptanabilir. BM Genel Sekreteri’nin son raporu tek başına anlatıyor. Çıkmaz ilan edilmemekle birlikte, iki taraf belki yakın gelecekte sağduyulu tavır güder diye devam etsin de BM kararları ve Genel Sekreter’in kesin çözüm çerçevesi, temelinde bir çaba başlasın diye ümitsiz bir çaba harcıyor. 
Mustafa Akıncı’nın, federasyon konuşurken, federasyonun bütün organlarında Kıbrıs Türk oyundaki ısrarı, pratikte uygulanırsa, konfederasyona sürükleyecek. Nikos Anastasiadis tarafından gevşek federasyon tezinin yeniden gündeme getirilmesi, Sayın Akıncı’nın arzu ettiği; bütün organlarda bir Kıbrıs Türk oyu çaresi ile hiçbir alakası yoktur. Türkiye fırsatı yakaladı ve kendi iki devlet hedeflerini ileri götürdü ki bu gerçek dışıdır.  Türkiye tarafından federasyon çözümünden yana olan Akıncı’nın dışlanması ve Sayın Özersay’ı (Akıncı’nın) gerçek ardılı olarak öne çıkarma çabasına, ben böyle okuyorum, şahit oluyoruz. Derviş Eroğlu ile Kıbrıs sorununun çözüm müzakerelerinde yer aldığımdan, bunu birinci elden biliyorum.”

“İyi niyet göstermeli”

“Kıbrıs sorununun gerçek iki bölgeli iki toplumlu federasyon zemininde çözülmesinde iyi niyet göstermelidir” diyen Hristofyas şöyle devam etti:
“Bilindiği gibi halihazırda Kıbrıs Münhasır Ekonomik Bölgesi’nde var olan hidrokarbonlar, Kıbrıs ve Kıbrıs sorununun çözümü açısından altın elmadır. Türkiye, güya Kıbrıslı Türklerin haklarının hesaba katılması bahanesiyle, hidrokarbonları öcü göstererek Kıbrıs Cumhuriyeti’ni tehdit ediyor. Türkiye, hidrokarbonlardan edinilecek karın her iki topluma pay edilmesi konusunda Mehmet Ali Talat’la vardığımız yakınlaşmayı hayata geçirmek istiyorsa masaya oturmalı ve Kıbrıs sorununun gerçek iki bölgeli iki toplumlu federasyon zemininde çözülmesinde iyi niyet göstermelidir. (Türkiye) ‘Sayın Anastasiadis Kıbrıs sorunu çözülmeden ve Kıbrıslı Türkler müdahil olmadan hidrokarbonlardan tek yanlı istifadenin ateşle oynamak olduğunu anlamalıdır’ diyor.”
 

“Benim görüşüme göre, bizim sorunumuzu ikili ve üçlü işbirlikleri çözmez”

Hristofyas, şunları da ekledi:
“Benim görüşüme göre, bizim sorunumuzu ikili ve üçlü işbirlikleri çözmez. Sonunda, emperyalistleri evimizin içine sokacağımız açıktır. Kıbrıs’ın hatırına veya Kıbrıs nedeniyle NATO müttefiklerine savaş açmaları da söz konusu değildir. 
Türkiye de içerisinde bulunduğu ekonomik krizi göğüslemek ve Avrupa’ya yakınlaşmak istiyorsa Kıbrıs sorununu, Kıbrıslı Rum-Kıbrıslı Türk, Kıbrıs halkının tamamına saygılı biçimde  çözmelidir. Müdahale hakkı, garantiler ve asker varlığının hiçbir şekilde çağdaş federal Kıbrıs Cumhuriyeti’nde yeri yoktur. “ 
“Biz, yabancı asker varlığını geçersiz kılan ve Birleşik Kıbrıs Cumhuriyeti’nin güvenliğinin polisin yetkisine veren yakınlaşmalara vardık. Şimdi bütün bunlar maalesef her iki tarafça da iptal ediliyor” şeklinde konuşan Dimitris Hristofyas şunu ekledi:
“BM Barış Gücü’nün Ada’dan çekilmesi tehlikesinin bulunduğu, gerçekten kritik bir kavşakta bulunuyoruz. Kıbrıs sorununun çözülmesinin elzem olduğu açıktır. İster Kıbrıslı Rum ister Kıbrıslı Türk; Taksim ve iki devletle flört edenler –bana göre- vatana ihanet eder. 
İki toplumun çözümden yana olan güçleri olarak birleşmemiz, Kıbrıs sorununu mevcut şartlar altında olabildiğince adil, işleyebilir çözümü ileri götürülmesi için Kıbrıs sorununu yönetenlere, Türkiye’deki yöneticilerin ve BM Güvenlik Konseyi daimi üyelerine baskı yapmak için dişimizle ve tırnağımızla mücadele etmemiz şarttır.  Sayın Anastasiadis, kendi partisi DİSİ’nin yetkililerinin bile kendisini eleştirdiği gibi iki devlet çözümüyle flört ediyorsa tavrını değiştirmesi ve Glafkos Kleridis’in yeminini hatırlaması gereklidir. İki bölgeli iki toplumlu federasyon yoktan var olmadı. Cunta ve EOKA-B’nin faşist darbesi ve Kıbrıs Rum toplumu içerisindeki ‘sağın’ irredantizmi (ülkenin kaybettiği toprakları geri isteme) yüzünden kabul edilen bir uzlaşının sonucudur. Bu, Türkiye’nin istilayı yapmasına ve işgali bugüne kadar sürdürmesine neden olanlar tarafından unutulamaz.”
Dimitris Hristofyas, “Halk unsuru birleşmeli ve Kıbrıs’ın kaderini eline almak için en güçlü şekilde hareket etmeli” diyerek tamamladı.

t4-009.jpg
 

Talat:  “Birçok badire atlattık, birçok sıkıntı yaşadık ama bana göre hiçbiri bugünkü kadar karmaşık olmadı”

Hristofyas’dan sonra söz alan Talat, Kıbrıs sorununda gelinen süreci değerlendirdi.
Talat, “Geçmişte birçok badireler atlattık, birçok sıkıntılar yaşadık ama bana göre hiçbiri bugünkü kadar karmaşık olmadı, tarafların düşüncelerinin net olmadığı, hatta kimilerine göre ‘ne istediği bile belli olmayan’ düşüncelerin girdabına düşülmedi. Bu nedenle süreci tehlikeli buluyorum” dedi.
Birleşmiş Milletlerin çizgisini muhafaza ettiğini, iki kesimli, iki toplumlu, siyasal eşitliğe dayalı bir çözüme iki liderin yaratıcı işbirliğiyle ulaşabileceğini ifade ettiğini kaydeden Talat,  “Hiç olmazsa BM ortaya atılan karmaşadan net mesajlar veren bir örgüt olarak bizleri bir miktar rahatlatıyor” şeklinde konuştu. 
 

“O kadar ciddi değişiklikler yaşanıyor ki…”

Talat, “Ortaya çıkan kaos da göstermektedir ki Kıbrıs sorunun çözümü son derece acildir, beklemeye tahammülü yoktur. Çünkü bekledikçe neyin nereye gideceği belli değildir. Bu sadece liderlikler bazında değil, toplumlar bazında da böyle. Kıbrıs Türk ve Rum toplumlarının geçmiş yıllardaki tutumlarını, görüşlerini düşünün. O kadar ciddi değişiklikler yaşanıyor ki…İşte bu değişiklikler bizleri istenmeyen noktalara götürmeden Kıbrıs sorunun bir an önce çözümlenmesi bir gerekliktir. Şarttır” dedi.
 

“Kıbrıs ikiye bölünmeyecek kadar küçük bir ülke”

Talat, “Kıbrıs ikiye bölünmeyecek kadar küçük bir ülkedir. Bu gayet açıktır. Ekonomisi de öyledir. Münhasır ekonomik bölgesi de öyledir. Hava sahası da öyledir” diyen Talat, “Bu küçük ülkenin tekrar bölünmesi, bölünmüş bir ülkenin kahramanları olarak iki toplum liderliklerinin ortaya çıkması sanırım Kıbrıs’a yapılabilecek en büyük günahtır” ifadelerini kullandı.
 

“Tarafları ve tüm kesimleri kıbrıs sorununu çözüme kavuşturmak için görev üstlenmeye davet ediyorum”

Mehmet Ali Talat, sendikaların düzenlediği etkinliğin önemine dikkat çekerek, “Bu çalışmanın her iki topluma vereceği mesajın olumlu olacağını düşünüyorum. Tarafları, Kıbrıs sorununa taraf olan tüm kesimlerin sorumluklarının bilinciyle Kıbrıs sorununu çözüme kavuşturmak için görev üstlenmeye davet ediyorum” dedi. 

Kabul edilen deklarasyon

Deklarasyonun, Kıbrıslı Rumlara, Kıbrıslı Türklere, Ermenilere, Maronitlere ve Latinlere hitap edecek, çözüm sürecine olumlu ve aktif katkı için geliştirilecek ortak faaliyetlerin çerçevesini teşkil edeceği belirtildi. 
Oy birliğiyle kabul edilen deklarasyon şöyle:
“Barış tamamen insancıl evrensel bir nimettir. Kıbrıs sorununun çözümü ve ortak vatanımızın yeniden birleşmesi için Kıbrıslıların mücadelesi barış, güvenlik, işbirliği ve sosyal ilerleme için bölgemizin ve aynı zamanda tüm dünyanın halklarının mücadelesini güçlendirmektedir.
Ülkemizin ilerici insanları için Kıbrıs sorununun çözümü acil gereksinim olmaya devam etmektedir. Yurdumuz bölünmüş durumda olmaya devam ettiği sürece hiçbir kazanım kalıcı ve istikrarlı olamaz.  Tek egemenliği, tek uluslararası kimliği ve tek vatandaşlığı olan bir devlet çerçevesinde, BM belgelerinde de belirtildiği şekliyle, siyasi eşitliğe dayalı, iki bölgeli iki toplumlu federasyon çözümü için iki toplum arasındaki Üst Düzey Doruk Antlaşmaları’nda ve BM kararlarında da yer alan hedefe istikrarlı bir biçimde bağlıyız.
Toplumlar arası görüşmeler iki toplum arasında onurlu ve karşılıklı kabul edilir bir anlaşma için tek yoldur ve bunun için Kıbrıs sorununun ciddi ve özlü müzakereler aracılığıyla çözümü için barışçıl süreci aktif ve elle tutulur bir biçimde destekliyoruz. Yıllardır uğrunda mücadele ettiğimiz sonuca ulaşılması için Kıbrıslı Rumlar ve Kıbrıslı Türkler arasında mümkün olan en iyi koşulları yaratmak için iki toplum içerisinde de birlikte çalışıyoruz.
Görüşme süreci ne yazık ki Crans Montana’da talihsiz bir şekilde kesintiye uğradı ve sonuç olarak Kıbrıs sorunu aylardır kısır ve çok tehlikeli bir durgunluk içerisinde bulunuyor. Kıbrıs sorunu çözümsüz kaldığı sürece yurdumuz bölünmüş durumda kalmaya devam ettiği için, çıkmazdan zarar görenler başta Kıbrıslı Rumlar ve Kıbrıslı Türkler, Kıbrıslıların tümüdür. 
BM Genel Sekreteri’nin özel görevlisi olarak Sayın Lute’un Kıbrıs’a gerçekleştirdiği ziyaret ve temaslar, BM Genel Merkezi’ndeki buluşmalar ve BM Genel Sekreteri’nin Güvenlik Konseyi’ne kısa bir süre önce sunduğu raporu, Kıbrıs sorununun çözüm yolunun açılması ve olumlu sonuca ulaşılması hedefiyle, müzakere sürecinin yeniden başlaması için, uluslararası faktörler tarafından ortaya koyulan son bir çabaya işaret etmektedir. Ortak vatanımızın iyiliği için, bu kez bu çabanın başarıya ulaşması gerektiği inancındayız. Aksi takdirde bu sürecin de olası bir çöküşü şüphesiz Taksim’i daha da yaklaştıracak ve Kıbrıslı Rum, Kıbrıslı Türk, Maronit, Ermeni, Latin, bütün Kıbrıs halkı için tehlikeli koşullara yol açacaktır.
Aynı zamanda müzakereci de olan iki toplumun liderlerinin rolünün özellikle önemli olduğu görüşündeyiz. Liderlerden beklentilerimiz ve taleplerimiz var. Onlar mevcut koşullarda yapmaları gerekeni yaparak ortak vatanımızın geleceğini her şeyin üzerinde tutmalıdırlar. BM Genel Sekreteri’nin Crans Montana’da sunduğu ve altı noktayı içeren çerçevenin doğru değerlendirilmesi için sorumlu, yaratıcı yaklaşım ve iki bölgeli iki toplumlu federasyon çözümünün hedeflenmesinde netlik ve istikrar gerekmektedir. Onların müzakerelerde olumlu ve yapıcı tutum sergilemeleri ve aynı zamanda halkı çözüm ve yeniden birleşmeye hazırlayacak önlemleri, çözümün sağlayacağı yararları gösteren önlemleri, güvensizlik ve korku tüccarlarının ve milliyetçilerin ayaklarının altındaki halıyı çekecek önlemleri almaları gerekmektedir.”
 

 

 

 

Bu haber toplam 2522 defa okunmuştur
Etiketler :