1. HABERLER

  2. HABERLER

  3. “Avrupa değerlerinin yeniden doğuşu”
“Avrupa değerlerinin yeniden doğuşu”

“Avrupa değerlerinin yeniden doğuşu”

Avrupa Parlamentosu terör saldırılarında hayatını kaybedenleri onurlandırdı, hafta sonu Avrupa'da ve dünyanın birçok yerinde gerçekleştirilen yürüyüşleri selamladı...

A+A-

Firuzan Nalbantoğlu - Strasbourg

Avrupa Parlamentosu, Ocak ayının ilk oturumunu 12 Ocak 2015 Pazartesi günü, Paris'te terör
saldırısında hayatını kaybedenler için bir dakikalık saygı duruşuyla açtı. Avrupa Parlamentosu
Başkanı Martin Schulz'un olay sırasında hayatını kaybeden 17 kişinin isimlerini sayarak başladığı konuşmasının ardından, parlamentoda temsiliyeti bulunan her siyasi gruptan bir kişi, konuyla ilgili birer dakikalık konuşma yaptı.

Avrupa Parlamentosu Başkanı Martin Schulz: "Bizi tanımlayan değerleri aşındıran nefrete izin vermemeliyiz"

"Kalaşnikoflarla gerçekleştirilen şiddet olayı, Avrupalı değerlerimizi bozmamalı" diyen Parlamento Başkanı Martin Schulz, geçen hafta Fransa'da Charlie Hebdo'ya ve Yahudi marketine gerçekleştirilen saldırılarda hayatını kaybeden 17 kinininin isimlerini andı. Bir dakikalık saygı duruşunun ardından parlamentoda temsiliyeti bulunun bütün siyasi gruplar da saldırı ile ilgili birer dakikalık konuşma gerçekleştirdiler. Birçoğu, hafta sonu Avrupa'nın farklı ülkelerinde ve dünya çapında gerçkeleştirilen milyonların katıldığı gösterileri, Avrupa değerlerinin "Yeniden doğuşu" olarak niteledi. Schulz, "Çizer, gazeteci, polis memuru, işçi ve sıradan Yahudi 17 vatandaş öldürüldü çünkü fanatiklerin tahammül edemediği şeyleri temsil ediyorlardı: eleştiri, mizah, hiciv ve konuşma özgürlüğü" dedi. Schulz sözlerine şöyle devam etti; "Kokuya, Yahudi karşıtlığına, MÜslümanlara karşı ön yargıya veya bizi tanımlayan değerleri aşındıran nefrete izin vermemeliyiz. Bizi tanımlayan değerler: Konuşma özgürlüğü, tolerans ve karşılıklı saygı"

 


Alain Lamassoure (EPP, FR): "Avrupa milletinin doğum günü"

Merkes sağ olarak bilinen Avrupa Halk Partisi adına konuşan Fransız milletvekili Lamassour sözlerine, Sokakları, 'kardeşliğin müthiş çığlığı' olarak 'insanlık tsunamisi' içinde vuran milyonlarca vatandaşı överek başladı. Lamassoure, “11 Ocak 2015 Avrupa milletinin doğum günüdür; kendi değerleri içinde nefrete karşı birleşti" dedi ve ekledi:
"Avrupalılar tarafından telaffuz edilen ilk evrensel haklar barış ve bütün farklılıkları içinde barındıracak şekilde barışı muhafaza etmektir"

 

Pervenche Berès (S&D, FR): "Hepimiz, hiçbir tanrının emrine girmeden düşen Charlie'yiz"

AP Sosyal Demokrat Grubu adına konuşan Beres, "Gezegendeki milyonların söylediğini söylüyorum, geçit vermeyeceğiz. Bir musibet bize saldırdığında, bizi hiç kimsenin bölmesine izin vermeyeceğiz. Hepimiz, hiçbir tanrının emrine girmeden düşen Charlie'yiz. Bizim ülkümüz demokrasidir. İzin verin demokrasiyi, Charlie Hebdo'ya Sakharov Düşünce Özgürlüğü Ödülü'nü vererek savunalım" dedi.

 


Helga Stevens (ECR, BE): "Sadece birlik olursak galip gelebiliriz"

Avrupa Parlamentosu'nda federalizim karşıtı olarak da bilinen ve AKP'nin de üyesi olduğu Mufazakar Reformist Grubundan Stevens, “Ne olursa olsun değerlerimiz değişmeyecek çünkü biz düşünce ve din özgürlüğüne inanıyoruz. Üzüntümüz, meydana gelen bu saldırılara karşısında durmamamız için azmimizi güçlendirmeli; bizi kenetlemeli çünkü sadece birlik olursak galip gelebiliriz” dedi.


Guy Verhofstadt (ALDE, BE) : "Teröristler bizlerin çocuklarıydı"

Demokratlar ve Liberaller ittifakından Verhofstadt, "Unutmamalıyız ki, öldürülen üç polis memurundan biri siyahi bir kadın, biri müslüman diğeri de doğuştan Fransız'dı. Bu olay toplumlarımızın çok kültürlü olduğunu ve kanunlarımızın herkese imkanlar verdiğini ortaya çıkarmıştır. Öte yandan, Madrid'den PAris'e ve Londra'ya, hepimiz hatayı kabul etmeliyiz. Bu teröristler, buralarda doğan, büyüyen ve buradalarda ölen bizlerin çocuklarıydı"

 

Patrick Le Hyaric (GUE/NGL): "Ne güvenliği ne de özgürlüğümüzü feda etmeyelim"

Avrupa Bİrleşik Sol/Kuzey Yeşil Solu üyesi Le Hyaric, "Fransa yasta ama gazetecilerin, polis memurlarının ve vatandaşlarının katledilmesine karşı birleşik bir cephe, barbarlığa karşı bir bariyer gibi dimdik ayakta" dedi. Terörü yok etmek, güvenlik-barış diyalektiğini çözmek için birlikte çalışmalıyız. Güvenliği, özgürlük sunağında, özgürlüğü de güvenlik sunağında feda etmemeli, ne de yanı başımızdaki komşu ülkelerde yaşayan bir çok genç insanı ve çocuğu terk etmemeliyiz.

 

Michèle Rivasi (Greens/EFA, FR): "Bu bir medeniyet savaşı değil"

Yeşiller adına konuşan Rivasi şunlar söyledi:
“Kalbimiz, sanatçı, gazeteci, polis memuru, Hristiyan, Yahudi, Ateist ve Müslüman olan 17 kurbanla brilikte. Fanatikler ve demagoglar tarafından bizim için hazırlanmış bu tuzağa düşmemeliyiz. Bu bir medeniyet savaşı değil. Uzak durmamız gereken bir başka tuzak da, sivil özgürlüklerimizi güvenlik cephaneliği altına gömmektir.”

 

Nigel Farage (EFDD, UK): "Nefret vaizlerinin etrafta dolaşıp kabul edilemez şeyler söylemelerine izin verdik"

Birleşik Krallık'tan Avrupa Özgürlük ve DEmokrasi Grubu adına konuşan Farage, siyasi liderleri, özellikle Orta Doğuya gerçekleştirilen askeri müdahalelerle ilgili eleştirdi.
"Aslında bizim yaptığımız, Müslüman topluluğun içindeki çok derin kızgınlığı kışkırtmaktır. Nefret vaizlerinin etrafta dolaşıp tamamen kabul edilemez şeyleri söylemelerine izin verdik" dedi.
Farage, bunun sonucunda, Beşinci Kol olarak tanımlanan ve bir devleti veya kitleyi fiili müdahale yoluyla ele geçirilemediği takdirde casusluk, sabotaj ve terör yollarını kullanarak müdahale edenlerin Avrupa'da kol gezdiğini ve bunların Avrupalıların değerline tamamen karşı olduğunu savundu.

 

Marine Le Pen (NA, FR): "Onları öldüren İslami köktencilikti"

Fransa'da ırkçı tutumlarıyla bilinen aşırı sağda yer alan, Ulusal Cephe'nin kurucusu Le Pen ise kurbanların ilk görevinin, kendilerini öldüren şeyi isimlendirmek olduğunu söyledi. "Onları öldüren terörizim değildi. Terörizim, sonuca ulaşmak için bir araçtır" diyen Le Pen, "Onları öldüren İslami köktencilikti" dedi. Le Pen sözlerine şöyle devam etti: "Kendimizi de eleştirmeliyiz. Avrupa bizi, Avrupa halklarını İslami köktenciliğin tehditlerinden koruma kapasitesine sahip mi?

Saldırılara kurban giden Charlie Hebdo çalışanlarının, polis memurlarının ve Yahudilerin isimleri ise şöyle;
Philippe Braham
Franck Brinsolaro
Frédéric Boisseau
Jean Cabut
Elsa Cayat
Stéphane Charbonnier
Yohan Cohen
Yoav Hattab
Philippe Honoré
Clarissa Jean-Philippe
Bernard Maris
Ahmed Merabet
Mustapha Ourrad
Michel Renaud
François-Michel Saada
Bernard Verlhac
Georges Wolinski.

Bu haber toplam 1690 defa okunmuştur