1. HABERLER

  2. DERGİLER

  3. Anti-Kapitalist Hareketler, Küreselleşme ve Sosyal Medya Üzerine Kısa Bir Deneme[1]
Anti-Kapitalist Hareketler, Küreselleşme ve Sosyal Medya Üzerine Kısa Bir Deneme[1]

Anti-Kapitalist Hareketler, Küreselleşme ve Sosyal Medya Üzerine Kısa Bir Deneme[1]

1999 yılında Seattle’da Dünya Ticaret Örgütü’ne yönelik düzenlenen protesto ve sonrası, bir bakıma küresel anlamda anti-kapitalist hareketlerin ilk kıvılcımı olarak adlandırılabilir

A+A-

 

 

Hakan Karahasan

hakan.karahasan@gmail.com

 

I

Salt bir ekonomik sistem değil, aynı zamanda bir yaşam biçimi de olan kapitalizm, tarihsel süreç içinde küreselleşme olgusunu doğurmuştur (Petras, 2004). Başka bir deyişle küreselleşme, tarih içerisinde kapitalizmin gelişip, pazar arayışını gün geçtikçe artırması, bunun sonucu olarak da emek-meta ve iletişim sistemlerinin tüm dünyaya yayılması sürecinin vardığı bir sonuçtur (Petras, 2004: 11; Ellwood, 2003: 13-23; Levi, 2009: 15 ).

                Küreselleşme olgusunun dünya çapında tartışılmasına 1980’li yıllarda başlandı. Özellikle ‘iki kutuplu dünya’nın yıkılmasının ardından Francis Fukuyama’nın (1999) bir zafer nidasıyla ilan ettiği ‘tarihin sonu,’ diğer bir şekilde söylenecek olunursa, liberal kapitalizmin bir sistem olarak insanlık tarihinde ulaşılan son mertebe olduğu iddiaları, beraberinde başka tartışmaları da gündeme getirmiştir (Bauman, 2013; 2014; Bekmen ve Özden, 2015; Callinicos 2003: 1-20; Ellwood, 2003; Featherstone, 1994: 7-8; Klein, 2001; 2004; Levi, 2009; Tuna, 2005). Zaman içerisinde, küreselleşmenin Herbet Schiller’in belirttiği gibi, tek bir kültürün baskın hale geleceği kültürel homojenleşme ya da kültür emperyalizminin bir biçimi olan ‘Amerikanlaşma’  mı olacağı, yoksa yerel kültürlerin öneminin artmasına mı yol açacağı da tartışılmıştır (Featherstone, 1994: 8; Mattelart, 2001: 115-138). Robertson’un (1994: 19-20) belirttiği gibi küreselleşme sözcüğü, özellikle ‘1980’li yılların ikinci yarısında, iş [dünyası], entelektüel, medya ve diğer alanlarda kullanılmış olup, belli bir oranda ise var olan hoşnutsuzluğu ifade etmek amacıyla kullanılmaktaydı. Tam da bu yüzden, Slavoj Žižek’in (2013) “Dünyanın sonunu tahayyül etmek zor değil... Ne ki, kapitalizmin sonunu tahayyül etmemiz mümkün değil” (21) demiş olması, küreselleşmenin artık olmakta olan bir durum değil, yaşamlarımızın bizzat kendisi olduğuna dair önemli bir belirteci işaret eder (Krş. Bauman 2013: 31). Lakin Žižek’in (2013) sözleri, ‘kayıtsız şartsız yolun sonuna gelindiği’ olarak algılanmamalı. Aksine, Mark Fisher’in (2010) Kapitalist Gerçekçilik: Başka Alternatif Yok Mu? adlı kitabında ‘tarihin sonunun uzun ve karanlık gecesi, muazzam bir fırsat olarak yakalanabilir’ derken söylemeye çalıştığı gibi, madalyonun diğer yüzünde ise ‘aynı başlangıcın’ başka bir tezahürünün de bulunduğu düşünülebilir.

                1999 yılında Seattle’da Dünya Ticaret Örgütü’ne yönelik düzenlenen protesto ve sonrası, bir bakıma küresel anlamda anti-kapitalist hareketlerin ilk kıvılcımı olarak adlandırılabilir (Callinicos, 2003; Klein, 2004; Vidal, 1999). Her ne kadar günümüzdeki şekilde belirtilmese de, ilk küresel başkaldırı hareketi olarak 28 Eylül 1864’te düzenlenen “Birinci Enternasyonel”i örnek vermek mümkündür.[2] Başka bir deyişle, Seattle’da başlayan “anti-küresel hareket,” ilginç bir şekilde küreselleşerek, zaman içerisinde yerini ‘anti-kapitalist hareket’e bırakmıştır.[3] Burada, şunu belirtmekte fayda var: Υαζι boyunca anti-küreselleşme hareketleri yerine, anti-kapitalist hareketler sözcüğü kullanılacak olup, neden olarak da Callinicos (2003: 13-15) ve Klein’ın (2004: 14) ifade ettikleri üzere, aslında bu hareketlerin küresel hareketler olduğu ve karşı olunan ortak noktanın kapitalist sistemin bizzat kendisinin olduğu görülebilmektedir.[4]

                Böylece, özellikle 1990’lı yılların sonu bir yandan anti-kapitalist hareketlerin küresel olarak başladığı yıllar iken, diğer yandan ise iletişim teknolojilerindeki gelişmeler sayesinde (özellikle internet), haberleşme ve bilgi paylaşımı konularında birçok değişiklik yaşanmıştır (Chalaby, 2000; Chomsky, 1998; Klein, 2000; 2004). İnternet kullanımının artması ile birlikte, bilgi paylaşımı kolaylaşmış, haberler ise internet öncesi dönemde olduğu gibi birkaç kaynak içinde sıkışıp kalmaktan çıkmaya başlamıştır. Ancak, hemen belirtmek gerekir ki, internetin yayılmaya başladığı ilk andan bu yana, küresel açıdan internetin sunduğu potansiyel faydalar var olduğu gibi, ‘tehditler’ de bulunmaktaydı (Chalaby, 2000; Chomsky, 1998). Daha sonra, önceleri ‘yeni medya’ (Chalaby, 2000; Cosenza, 2009) olarak adlandırılan internet ve dijital medya, sonraları ise, facebook, twitter gibi sosyal platformların yaygınlaşmasıyla ‘sosyal medya’ olarak adlandırılmaya başlayan mecra sayesinde bilgi akışı son derece hızlı bir hâl almış, insanlar, birbirleri ile eskiye göre çok daha hızlı bir şekilde iletişim kurabilme şansı yakalamıştır.[5]

                Bu yazı, internet ve sosyal medya kullanımından hareket ederek, anti-kapitalist hareketlerde internet ve sosyal medyanın ne oranda etkili olduğuna yönelik kuramsal bir araştırmanın ilk adımı olarak nitelendirilmelidir. Bunu yaparken, yakın zamanda sosyal medya ve politika, toplumsal olaylar üzerine yayımlanmış eserlerden yola çıkılmak suretiyle, Fukuyama’nın (1999) “komünizmin çöküşü” sonrası ifade ettiği “liberal kapitalizmin zaferi”nin, yine kapitalizmin içinden çıkıp çıkmadığını ve adına anti-kapitalist hareketler denilen toplumsal (ve küresel) olayların arkaplânında (eylemlerin plânlanması ve harekete geçilmesi vs.) sosyal medyanın ne ölçüde etkili olduğu araştırılacaktır. Böylece, aslında, yıllar önce Karl Marx ve Friedrich Engels’in (2003) Komünist Manifesto’da “Bütün ülkelerin proleterleri birleşin!” (s. 145) diyerek başlattıkları enternasyonalizm ile anti-kapitalist hareketlerin sahip olduğu ulus ötesi olma düşüncesi arasında birçok paralellikler bulunmaktadır, her ne kadar günümüzdeki dünya Marx ve Engels’in (2003) tanımladığı şekilde sınıfsal ayırımların bu denli keskin olmadığı bir dünya olsa da. Anti-kapitalist hareketler bir karşı hegemonya mücadelesi midir? Eğer öyleyse, bu mücadeleyi, sistemin içinden yapmak ne oranda “arzu edilen” sonucu verebilecektir? Başka bir deyişle, Žižek’in ifadesiyle söylendiği takdirde, “...anti-kapitalizmin tohumları kapitalizmin içine geniş biçimde saçılmıştır” (Fisher, 2010: 19) demek ne kadar mümkündür?

               

II

Küreselleşme ile birlikte, küreselleşme sonucunda var olan ekonomik eşitsizlik(ler), sonucunda, dünyanın değişik yerinde bulunan bireylerin interneti bir mecra olarak kullanıp, küresel anlamda yapmış oldukları ilk protesto eylemi olan Seattle 1999 ile birlikte, özellikle 2000’li yılların başında adına anti-kapitalist hareketler denilen toplumsal olaylar/eylemler baş göstermiş olup, bir süre boyunca hükümetleri konu ile ilgili ciddi önemli önlemler almaya itmiş bulunmaktadır. İnternetin örgütlenmede bu kadar önemli olduğunun idrak edilmesiyle birlikte, e-posta ve tartışma gruplarına devletin bizzat kendisi de sızmış olup, zamanla bu mecraları da kontrol edebilir bir duruma gelmişlerdir (Krş. Canadian Security Intelligence Service, 2000; Klein, 2004). Zamanla, internet ve sosyal medyanın kullanımı ile birlikte toplumsal olaylar ve toplumsal olaylarda sosyal medyanın rolü üzerine birçok çalışma gerçekleştirilmiş olup, bu çalışmalarda sosyal medya kullanımı ve toplumsal olayların örgütlenip, harekete geçmesi ile ilgili olarak alanda değişik fikirler bulunmakta olduğu görülmektedir. Lakin aradan geçen zaman ve yapılan çalışmalara bakıldığında, anti-kapitalist hareketlerin ilk başladığı zamanlarda internet kullanımı ve hareketler ile ilgili olarak var olan olumlu algı (Klein, 2004) yerini zamanla daha ihtiyatlı bir bakış açısına bırakmıştır (Gerbaudo, 2014; Bailey vd. 2015; White, 2010). Ancak, her şeye rağmen yakın zamanda Türkiye’de vuku bulan Gezi Parkı protestoları ve “Arap Baharı” ile ilgili olarak yapılan çalışmalara bakıldığında, iki farklı görüşün hâlâ korunduğu görülmektedir (Bailey vd. 2015; Çoban ve Ataman, 2015; Gerbaudo, 2014; Lim, 2012). Başka bir deyişle, anti-kapitalist hareketler ve sonrasında 2010’lu yıllardan sonra baş gösteren toplumsal hareketlerde sosyal medyanın toplumdaki değişik grupları örgütleme konusunda önemli bir rolü olduğu ifade edilse de, hareketlerin kendisinin salt internet ve sosyal medyaya bağlı olmadığı, ana akım medyanın halen önemli olduğu (Bailey vd. 2015) görülmektedir. Böylece, sunduğu önemli avantajlar olsa da, sosyal medyanın tek başına anti-kapitalist hareketleri, ya da toplumsal olayları belirleyen tek unsur olmadığı görülebilmektedir. Aradan geçen yıllar boyunca önemli bir hızla başlayan anti-kapitalist hareketler (özellikle 2000’li yılların başında) yavaşlayarak yerini bazı toplumsal olaylara bırakmış bulunmaktadır. Belki de, Badiou’nun (2013) Yeni Bir Siyaset için Felsefe adlı çalışmasının sonunda söylediği şekilde ifade edildiği takdirde: “Lacan’dan beri hakikatin bir kurgu olduğunu biliyoruz. Hakikat süreci aynı zamanda yeni bir kurgu sürecidir. Dolayısıyla yeni ve büyük bir kurgu keşfetmek son kertede bir siyasi inanca sahip olmaktır” (s. 90). Tarihin başından beri var olan hakikat arayışı, değişik zamanlarda, değişik mecraları kullanmak suretiyle devam ederken, yine Badiou’nun (2013: 91) deyişiyle, “Şüphesiz, ona koyacağımız belirli bir ad yokken yeni bir kurgu keşfetmek ciddi bir sorundur.” Anti-kapitalist hareketler postmodern dünyada kaybolan büyük anlatıların yerine yeni bir kurgu koy(a)madan, internet ve sosyal medya kullanımı ile haberleşmenin daha hızlı olduğu bir çağda merkeziyetsiz ve parçalı eylemlerin gerçekleştirilmesinde önemli başarılara imza atmışken, belki de White’ın (2010) kliktivizm diye eleştirdiği bir eylem biçimine yol açmakta, böylece kapitalist gerçekliğin bilinçlerdeki hükümranlığını sürdürmesine katkı koymaya devam etmektedir. Fakat her şeye rağmen, Seattle 1999 ile başlayan sürece bakıldığında, “Tarihin sonunun uzun, karanlık gecesinin, muazzam bir fırsat olarak yakalanması gerekiyor” (Fisher, 2010, s. 88).


Kaynakça

Badiou, A. (2013) Yeni Bir Siyaset için Felsefe, Çev. Barış Özkul ve Erkan Ünal. İstanbul, Encore.

Bailey, O. G., Cammaerts, B. ve Carpentier, N. (2015) Alternatif Medyayı Anlamak, Çev. Çiğdem Öztürk. İstanbul, Kafka.

Bauman, Z. (2014) Küreselleşme: Toplumsal Sonuçları, Çev. Abdullah Yılmaz. İstanbul, Ayrıntı.

Bauman, Z. (2013) Azınlığın Zenginliği Hepimizin Çıkarına Mıdır? Çev. Hakan Keser. İstanbul, Ayrıntı.

Bekmen, A. ve Özden, B. A. (der). (2015) Emperyalizm: Teori ve Güncel Tartışmalar. İstanbul, Habitus.

Canadian Security Intelligence Service (2000) Anti-Globalization - A Spreading Phenomenon. Report No: 8. http://www.iatp.org/files/Anti-Globalization_-_A_Spreading_Phenomenon_2.htm. (Çevrimiçi: 29/4/2016).

Callinicos, A. (2003) An Anti-Capitalist Manifesto. Cambridge, Polity Press.

Chalaby, J. (2000). “New Media, New Freedoms, New Threats”, Gazette: The International Journal for Communication Studies, 62(1): 19-29.

Chomsky, N. (1998) “Noam Chomsky on Microsoft and Corporate Control of the Internet”, http://corpwatch.org/article.php?id=1408. (Çevrimiçi: 16/3/2016).

Cosenza, G. (2009). “Semiotica dei Nuovi Media”,   XXI Secolo: Comunicare e rappresentare. Tullio Gregory (der). Istituto dell’Enciclopedia Treccani Fondata da Giuseppe Treccani S.p.A, Roma, 225-232.

Ellwood, E. (2003) Küreselleşmeyi Anlama Kılavuzu, Çev. Betül Dilan Genç. İstanbul, Metis.

Featherstone, M. (1990) “Global Culture: An Introduction”, Mike Featherstone (der). Global Culture: Nationalism, Globalization and Modernity içinde, London, Newbury Park, New Delhi  Sage, 1-14.

Fisher, M. (2010) Kapitalist Gerçekçilik: Başka Alternatif Yok Mu? Çev. Gül Çağalı Güven. İstanbul, Habitus.

Fukuyama, F. (1999) Tarihin Sonu ve Son İnsan, İstanbul, Gün Yayıncılık.

Gerbaudo, P. (2014) Twitler ve Sokaklar: Sosyal Medya ve Günümüz Eylemciliği, Çev. Osman Akınhay. İstanbul, Agora Kitaplığı.

Klein, N. (2001) No Logo, London, Flamingo.

Klein, N. (2004) Tel Örgüler ve Pencereler: Küreselleşme Tartışmalarının Ön Saflarından Haberler, Çev. Nalan Uysal. Ankara, Bilgi Yayınevi.

Levi, L. (2009) “Globalizzazione, Crisi della Democrazia e Ruolo dell’Europea nel Mondo”, Il Federalista, 50(1): 14-42.

Lim, M. (2012) “Clicks, Cabs, and Coffee Houses: Social Media and Oppositional Movements in Egypt, 2004-2011”, Journal of Communication, 62(2): 231-248.

Lowes, D. E. (2012) Antikapitalist Sözlük, İstanbul, Versus.

Marx, K. ve Engels, F. (2003) Komünist Manifesto, Çev. Levent Kavas. İstanbul, İthaki.

Mattelart, A. (2001). İletişimin Dünyasallaşması. Çev. Halime Yücel. İstanbul: İletişim.

Petras, J. (2004) Küreselleşme ve Direniş, Çev. Ali Ekber. İstanbul, Mephisto.

Robertson, R. (1990) “Mapping the Global Condition: Globalization as the Central Concept”, Mike Featherstone (der). Global Culture: Nationalism, Globalization and Modernity içinde, Londra, Newbury Park, New Delhi, Sage, 15-30.

Tuna, O. D. (2005) “Küreselleşme Karşıtlığının Gelişimi Üzerine” Karadeli. C. (der). Küreselleşme ve Alternatif Küreselleşme içinde, Ankara, Phoenix Yayınevi, 105-127.

Valeriani, A. (2011) Twitter Factor: Come i Nuovi Media Cambiano la Politica Internazionale, Roma-Bari, Editori Laterza.

Vidal, A. (1999) “Real battle for Seattle.” The Guardian. http://www.theguardian.com/world/1999/dec/05/wto.globalisation, (Çevrimiçi: 16/3/2016).

White, M. (2010) “Clicktivism is Ruining Leftist Activism”, The Guardian. http://www.theguardian.com/commentisfree/2010/aug/12/clicktivism-ruining-leftist-activism. (Çevrimiçi: 6/5/2016).

Žižek, S. (2013). Dünyadaki İsyanların Anlamı. Çev. Osman Akınhay. İstanbul: Agora Kitaplığı.

 

 

Notlar

 

[1] Bu yazının çok daha detaylı bir versiyonu, 2015-2016 Bahar Dönemi Yakın Doğu Üniversitesi İletişim Fakültesi doktora programında yer alan “Küreselleşme” isimli doktora dersi ödevime dayanmakta olup, daha çok konuya bir “giriş” olarak görülmelidir. Burada yayımlanan kısım, özellikle çalışmanın “giriş” ve “sonuç” kısımlarına dayanmaktadır.

[2] Krş. http://global.britannica.com/topic/First-International (Çevrimiçi: 16/3/2016). ayrıca, bkz: Lowes (2012).

[3] Sözcük itibarıyla kendi kendisi ile çelişen bir sözcük olan ‘anti-küreselleşme,’ bu yüzden kullanım açısından ‘tuhaf’ olmaktadır. Konu ile ilgili tartışma için bkz: Callinicos (2003: 13-15); Klein (2004: 14).

[4] 1999 yılında Seattle ile başlayan ve daha sonra Porto Alegre’de başlayan Dünya Sosyal Forumu toplantıları ile devam eden eylemler bunu doğrulayan örnekler olarak gösterilebilir.

[5] Konu ile ilgili yakın zamanlarda cereyan eden iki örnek, bilgi akışı hızı ve toplumsal olaylar arasındaki ilişkiyi göstermesi açısından önemli örnekler olarak gösterilebilir: İlk olarak Tunus’ta başlayan ve daha sonra birçok Arap ülkesini etkileyen toplumsal hareketler, ki “Arap Baharı” olarak adlandırılmaktaydı, ile Türkiye’de vuku bulan Gezi Parkı’yla başlayıp, bir il dışında bütün ülkeye yayılan protestoların örgütlenmesinde sosyal medyanın rolü büyük bir önem kazanmaktaydı. Sosyal medya ve toplumsal olaylar arasındaki ilişkiye yönelik önemli bir örnek için, bkz: Gerbaudo, P. (2014). Twitler ve Sokaklar: Sosyal Medya ve Günümüz Eylemciliği. Çev. Osman Akınhay. İstanbul: Agora Kitaplığı. Bunun yanında, “Arap Baharı,” sosyal medya ve uluslararası politika üzerine yapılmış başka bir inceleme için, bkz: Valeriani, A. (2011). Twitter Factor: Come i Nuovi Media Cambiano la Politica Internazionale. Roma-Bari: Editori Laterza.

Bu haber toplam 5516 defa okunmuştur
Gaile 399. Sayısı

Gaile 399. Sayısı