1. HABERLER

  2. RÖPORTAJ

  3. Anastasiadis, CNN TÜRK'e konuştu
Anastasiadis, CNN TÜRKe konuştu

Anastasiadis, CNN TÜRK'e konuştu

Kıbrıslı Rum lider Nikos Anastasiadis, CNN TÜRK Dış Haberler Muhabiri Elif Özgen'e konuştu;“Garantileri konuşmak için daha erken”

A+A-

Kıbrıs'ta çözüm için umutlar yeniden yeşerdi. Kıbrıslı Rum lider Nikos Anastasiadis, CNN TÜRK Dış Haberler Muhabiri Elif Özgen'e konuşarak Türkiye ile Kuzey Kıbrıs’tan beklentilerini dile getirdi. Anastasiadis, "Garantileri konuşmak için daha erken” derken, her iki toplumun da güven sorunu yaşadığına ve önceliğin güven yaratıcı önlemlere verilmesi gerektiğine işaret etti

• 2016’yı görmeden Ada’da barışı görebilecek miyiz?
• Zamanını önceden söyleyemem ama bizim amacımız en kısa sürede çözümü bulmaktır. Esas olan, bir çözüme varırken çözümün hem Kıbrıslı Türkler hem de Kıbrıslı Rumlar tarafından kabul edilmesi.

• Müzakerelerde artık karşınızda Mustafa Akıncı var. Bu Ada’daki olumlu ortamda Sayın Akıncı’nın rolünün ne olduğunu düşünüyorsunuz?
• Akıncı seçimi, son derece önemli bir rol oynadı. Çünkü Federasyon’dan yana bir isim. Kıbrıslıların endişelerini göz önüne alarak bir federasyonu destekliyor.

• Bir önceki liderlerden farkı ne? Onlar Kıbrıslı Türk’lerin endişelerinin anlama noktasında daha mı zayıflardı?
• Çözüm şeklini daha farklı görüyorlardı. Sayın Akıncı temiz bir federasyon istiyor. Tüm Liderler arasında ulaşılan anlaşmalar çok açık bir biçimde iki toplumlu bir federasyonu ön görüyordu. Sayın Talat dönemi hariç tüm Kıbrıslı Türk liderler konfederasyon bazında yani iki egemen devlet gibi öneriler yapardı.

• Ankara ile ilişkiler noktasında, yani eğer Ankara’yı ikna noktasında Sayın Akıncı’nın başarılı olacağını düşünüyor musunuz?
• Ankara’nın da Kıbrıs Sorunu’nun çözümüne katkıda bulunmak istediğini görüyorum. Bunun için birbirlerini ikna etmeye gerek olmayacağına inanıyorum. Tabi bu köklü meseleler görüşülmeye başlandığında görülecek.

• Türkiye’deki siyasi ortamdan bahsedersek, Türkiye’deki koalisyonu kimin kuracağının veya erken seçim olmasının Kıbrıs müzakerelerini de etkileneceğini söylediniz. Ankara’da dış işleri sert bir yanıt verdi. Bunun maksatlı bir taktiksel manevra olduğu söylendi. Bu yoruma tepkiniz ne olacak?
• Geçen hafta söylediğim Türkiye’nin iç işlerine karışmak istemediğimdi. Ancak endişelerimi de ifade ettim. Koalisyon olasılığında iki partili bir koalisyon olacağını biliyoruz. Belki koalisyonda yer alacak partinin görüşleri ülkenin Kıbrıs üstündeki pozisyonunu etkiyebilir. Bu endişemi ifade ettim. Partiler bazında söylersem endişelerim ayni oranda değil tabi. Ama müsaadenizle Türkiye’nin iç işlerine karışmak istemiyorum. Ankara’nın tepkisine gelince, böyle taktiksel bir manevraya gerek var mı? Her gün çözüme yönelik kararlılığımı ifade ediyorum. Elimden geleni yapıyorum bir çözümün bulunması için, bunu ispatlıyorum her gün. Bu durumda taktiksel manevra yapmama gerek yoktur. Bazı güven artırıcı önlemleri uygulayamıyoruz. Çünkü Türkiye bazı alanları askeri alan diye adlandırıyor. Bunun için de bazı önlemler uygulanamıyor. Bu açıklamaları yaptığımda iki konudan bahsettim. Önce askerlerin bu konulardaki fikrinin değiştirilmesinden söz ettim. Veya güven artırıcı önlemlerin uygulanması için bazı bölgelerden çekilmelerinden bahsediyordum. Ve ikincisi müzakerelerin özlü konularına girildiğinde Türkiye’nin tavrından bahsediyordum. Benim istediğim hepimizin gideceği yer ayni olsun. Hepimiz trenin ayni vagonunda olalım ve bir çözüme varalım. Zirve anlaşmaları ve Avrupa Birliği mütesabatı temelinde hepimizin için bir kazan kazan meselesi olsun. Bu sürecin sonunda ne kazanan ne de kaybeden tarafın olması gerekir. Yani bu sürecin bir kazanan ve kaybeden bir süreç oluşturmaması lazım.

• Askerin çekilmesi noktasında Ankara’nın ve Kuzey Kıbrıs’ın kırmızıçizgi olarak baştan beri masaya koyduğunu biliyoruz. Müzakereler burada tıkanırsa bunu tartışır mısınız?
• Türk askerinin geri çekilmesinde anlaşma olmazsa çözüm de olmayacak. Bir Avrupa Birliği ülkesinde başka bir ülkenin askerleri bulundurulamaz. Garantiden bahsediyorsanız modern bir devlette garantilere gerek olmadığına inanıyorum. Ancak Kıbrıs Birleşmiş Milletler, Avrupa Birliği üyesi. Bu devletin hem işler halde olmasını hem de güvenliğini ancak Birleşmiş Milletler ve Avrupa Birliği garanti edebilir. Kimsenin bu devletten ayrılmayacağını da. Bu nedenle başta da söylediğim gibi modern bir ülkede garanti gerekmez. Şunu da vurgulamak istiyorum. Garantiler konuşulduğunda Kıbrıslı Türkler’in ve Kıbrıslı Rumlar’ın endişelerini göz ardı etmedik ve etmeyeceğiz. Biliyorsunuz AB üye ülkelerini İnsan Hakları bakımından kuralları uygulayıp, uygulamadığı konusunda denetliyor. İhlal olduğunda da ceza veriyor.

• Garanti ve ittifak anlaşmaları kapsamında, garantörlük o anlaşmalarda belirtilmiş bir madde. Kıbrıs’ın, Yunanistan’ın, İngiltere’nin ve Türkiye’nin bu anlaşmalarda imzası var. Bütün ülkelerin onayı olmadan da fesih edilebilecek anlaşmalar değil bunlar. Yani garantörlük sisteminin kalkmasını istiyorsanız böyle bir ortamda bunu yapabilmek için formülünüz ne?
• Garantileri konuşmak için daha erken. Kıbrıslı Rumlar Türklerden endişelidir. Kıbrıslı Türkler de Rumlardan endişelidir. Bunu çözme yolu aramalıyız. Her iki toplumun da güven içinde olmalarını sağlamalıyız.

• Özellikle askerlerin çekilmesi konusunda müzakerelerin ikinci bam teli bu. Çünkü Ankara’nın kırmızıçizgilerinden bir tanesi, garantörlüğün kalkmasını istemiyorlar. Ankara bu konuda geri adım atmazsa bir B planınız var mı yoksa müzakereler burada tıkanır mı?
• Bunları konuşmak için erken. Her iki tarafın da endişelerini göz önüne almak gerekiyor. Arkadaşım Mustafa Akıncı ile ulaşmak istediğimiz hedef bütün bu endişeleri göz önüne alarak olacak. Türkiye’den bir adım bekliyoruz Rumların güvenini kazanmak için.

• Somut olarak ne gibi bir adım?
• Örneğin Kıbrıs bandıralı gemilere Türkiye limanında olan yasağın kaldırılması. Bu aynı zamanda Türkiye’nin AB müzakere başlıklarında veto kaldırılması yönünde bir adım atmamızı kolaylaştıracak. Bazı kayıp kişilerin mezarları askeri alanlarda ve bu bölgelere ulaşım yasak. Barikatların açılması için bazı askerlerin yer değiştirmesi Kıbrıslı Türklerin ve Rumların yaşamını kolaylaştıracak. Bunlar sadece birkaç örnek.

• Görüşmelerdeki ihtilaflı konulardan bir tanesi tabi ki Maraş konusu. Siz uzmanların bölgeye girip inceleme yapmasını ve iade sürecinin başlamasını talep ediyorsunuz. Peki, bu konuda müzakere masasında ne var? Yani Maraş’ın karşılığında Ercan Havaalanı’nın uluslararası uçuşlara açılması, limanların açılması, bunlar Kıbrıslı Rumlar için tartışılabilir konular mı?
• Dikkatimizi önce güven artırıcı önlemlere yoğunlaştırdık. Ama daha önemli olan sorunun özü. Sorunun özü çözülürse bu söyledikleriniz sorun olmayacak. Özün konuşulduğu zaman da paralel olarak bazı güven artırıcı önlemlerin açıklanacağını da söyledik. Ama paralel olacak. Bunlardan biri de Maraş. Üç aşamalı olacak, uzmanlar şehrin durumunu tespit edebilir. Sonra başka adımlar da atılabilir. Gelecek aşamada Ercan da gündeme gelebilir. Ama bu söylediğim gibi ilerleyen aşamalarda olacak.

• Çözüm olursa eğer bunun bir maliyeti de var tabi ki. Yaklaşık 25 milyar dolarlık bir maliyet ve bunun karşılanmasında doğal gaz kaynaklarının kullanılması masada bildiğimiz kadarıyla. Siz eylül ayında doğal gaz arama çalışmaları nedeniyle müzakere masasından kalktınız. Bu kadar ihtilaflı bir konu çözümün bir parçası haline nasıl getirilecek?
• İlk önce tezimiz şudur. Ülkenin zenginlikleri hem Kıbrıslı Rumlara hem de Kıbrıslı Türklere aittir. Çözüme kadar bu zenginliklerin yönetimi Zürih Anayasası’na göre yasal olan hükümette olacak. İki konuda anlaşmaya varıldı. Birincisi bu zenginlikler federal hükümet tarafından idare edilecek. Bu federal hükümete tabi ki Kıbrıs Türkler de katılacak. Bu zenginliklerden elde edilecek gelirden her iki toplum da yararlanacak. Anlaşmaya varılmayan her iki toplumun bu zenginliklerden hangi oranda istifade edeceği müzakerelerin son aşamasında haritaların tartışılmaya başlanmasıyla konuşulacak bir oran. Çözüme varılıncaya kadar hükümet bir fon kuracak. Doğalgazdan alınacak gelirlerin yatırılacağı bir fon olacak. Ne kadar yatırılacağı ve nasıl yatırılacağı konusu da belli olacak o zaman. Bu doğalgaz gelirlerinin 2020-2021 yılları arasında olacağı tahmin ediliyor. Eğer her şey yolunda giderse o zamana kadar çözüm bulmayı umarız. Şimdiden bu gelirlerin nasıl dağıtılacağının gerek olmadığını düşünüyorum.

• Bundan önce Demokratik Seferberlik Partisi’nin lideriydiniz. Şimdi Güney Kıbrıs’ın liderisiniz. Bundan sonraki kariyer planlamanızda Kıbrıs Cumhuriyeti’nin Birleşik Kıbrıs Cumhuriyeti’nin Cumhurbaşkanı olmak var mı?
• Benim hedefim ülkemin yeniden birleşmesi. Ülkeme barış gelmesi ve gelecek nesillerin geleceğinin güven içinde olmasını sağlamaktır. Bu benim vizyonumdur.

Bu haber toplam 3830 defa okunmuştur