1. HABERLER

  2. HABERLER

  3. AKEL: “Akıncı’nın TC destekli önerisi durumu daha da zorlaştırdı”
AKEL: “Akıncı’nın TC destekli önerisi durumu daha da zorlaştırdı”

AKEL: “Akıncı’nın TC destekli önerisi durumu daha da zorlaştırdı”

AKEL, Akıncı’nın, doğalgaz için komite önerisinin "Türkiye tarafından açıkça desteklenen ve durumu daha da zorlaştıran öneri" olarak yorumladı.

A+A-

Adanın etrafındaki hidrokarbonlar konusu hakkında Kıbrıslı Türk lider Mustafa Akıncı’nın önerisine ilişkin AKEL’in “bütünlüklü görüşlerini” yazılı olarak aktarmak için AKEL Merkez Komitesi Genel Sekreteri Andros Kiprianu, Cumhurbaşkanı Nikos Anastasiadis’e 18 Temmuz’da bir mektup gönderdi.

Kiprianu mektubunda, siyasi parti liderlerinin son toplantısında belirttiği gibi, AKEL’in görüşünün “bu önerinin kabul edilemeyeceği yönünde” olduğunu dile getirdi. Ancak özellikle günümüzün çok kötü koşulları içerisinde söylenecek son sözün kısır bir ret olamayacağını ve bu öneri reddedilirken, Kıbrıs Rum tarafının karşı önerisini de sunmasının şart olduğunu ifade etti.

Kiprianu “değişmeyen hedef ve en yüksek önceliğimiz Kıbrıs sorununun üzerinde anlaşmaya varılmış çerçevede çözümü olmalıdır. Kıbrıs sorununun çözümünü başarmak için tek yolun özlü müzakerelerin yapılması olduğunu 1974’ten itibaren birlikte kararlaştırdık. Bunun için de bu konuda karar verilirken bu parametrenin hesaba katılması gerekir. Bizim inancımıza göre, doğalgaz meselesi çözüm için motivasyon olarak değerlendirilebilir ve değerlendirilmelidir” diye mektubunda kaydetti.

Süregiden çıkmazın tek sebebinin Türkiye olduğuna dair Kıbrıs Rum tarafının bilinen görüşlerinden bağımsız olarak, BM Genel Sekreteri’nin Crans Montana sonrasında sunduğu raporlarda da belirttiği gibi, farklı görüşte olduğuna işaret eden Kiprianu, BM Genel Sekreteri’nin güvenlik ve garantiler meselesinde üç garantör gücün olumlu katkısının olduğu ve Crans Montana’da görüşmelerin çökmesinden iki liderin sorumlu olduğu görüşünde olduğunu dile getirdi.

Kıbrıslı Türk toplumunda yaşanan gelişmelerin endişe verici olduğunun altını çizen Andros Kiprianu, süregiden çıkmazın ve oluşan durumun üzerinde anlaşmaya varılmış çerçevede çözümü arzulayan güçlere yardımcı olmadığını, bilakis iki devletli çözümü hedefleyenleri güçlendirdiğini ifade etti. Bu durumun da çözüm perspektifini daha da uzaklaştırdığını ve kesin taksimi daha da yakınlaştırdığını ekledi.

Kiprianu, 1974’ten bu yana Kıbrıs sorununun tarihinin de gösterdiği gibi en ciddi oldubittilerin müzakere boşluğu yaşanan dönemlerde olduğuna, üstelik de BM Genel Sekreteri’nin Türkiye’ye sorumluluklar yüklemediği bu kez, çıkmazın devam etmesinin kabul edilemez yeni oldubittilere yol açacağının beklendiğine ve bugün de bu oldubittilerin yaşandığına işaret etti.

Akıncı’nın, Türkiye tarafından açıkça desteklenen önerisinin durumu daha da zorlaştırdığını ve Kıbrıs sorununun kapsamlı çözümü olmaya devam eden gerçek sorundan uzaklaştırdığını kaydeden Andros Kiprianu, görüşmelerin yeniden başlamasına ve Crans Montana’da kalınan yerden devam edilmesine hazır olduğuna dair Anastasiadis’in defalarca verdiği güvencelerin de görüldüğü kadarıyla BM Genel Sekreteri’ni ikna etmiş olmadığını belirtti.

Akıncı’nın önerisinin öncelikle ve esas olarak doğalgaz meselesini Kıbrıs sorununun çözüm çabalarından ayrı tuttuğu için sorunlu olduğunu ifade eden Kiprianu, bu önerinin ufukta kapsamlı çözüm için herhangi bir perspektif görmeksizin hidrokarbon meselesinin “çözümü”nü hedeflediğine ve bu öneri kabul edildiği takdirde çözüme ulaşma açısından önemli bir motivasyonun sadece yararsız hale getirilmesine yol açılmakla kalmayıp, hatta motivasyonu kırıcı olarak da işleyebileceğine işaret etti ve bu önerinin kabul edilmesine izin vermeyen başka yanlarının da olduğunu ekledi.

AKEL Genel Sekreteri Kiprianu, Kıbrıslı Türk liderin önerisine olumsuz yanıt verilirken müzakere sürecinin Crans Montana’da kalınan yerden, Guterres Çerçevesi temelinde, iki farklı masada altı temel konunun çapraz müzakeresiyle yeniden başlamasına hazır olunduğunun da ifade edilmesi gerektiği görüşünde olduğunu dile getirdi. Hedefin en kısa zamanda stratejik ortak anlayışa varmak olması gerektiğine işaret eden Kiprianu, Kıbrısrum tarafının iradesi hakkında BM Genel Sekreteri’nin şu ana kadar ikna olmamasının Cumhurbaşkanı Anastasiadis’i düşündürmesi gerektiğini ve bu kez “sürecin anlamlı ilerlemeye yol açacağına” BM’yi ikna etmesi için Cumhurbaşkanının gerekenleri yapmasının şart olduğunu vurguladı. Türkiye’nin sondaj çalışmalarının bu hedefe ulaşmayı elbette ki zorlaştırdığını ama BM Genel Sekreteri ikna edilirse, Türkiye’nin en azından tahriklerine son verip görüşmeler için imkân ve zaman vermesinin yolunun bulunacağını ya da teşhir olacağını ekledi.

Kiprianu, aynı zamanda Cumhurbaşkanı Anastasiadis’in cevabında Kıbrısrum tarafının kırmızıçizgilerini dikkate alarak doğalgaz konuları hakkında Kıbrıslıtürklerin ve Türkiye’nin bazı endişelerine yanıt verecek yönde hareketlerde bulunması gerektiğini vurguladı. Anastasiadis’in kapsamlı çözümü pratikte kaçınılmaz kılacak stratejik ortak anlayışa ulaşılması başarılırsa, o zaman doğalgaz konularına Kıbrıslıtürklerin katılımı meselesini görüşebileceğini ilan edebileceğini belirtti. Bunun hem çözümden bağımsız doğalgazın birlikte idaresi talebine yanıt verdiğini, hem de çözüme katalizör etkisini ortadan kaldırmadığını ifade etti.

Andros Kiprianu, görüşmelerin kaldığı yerden devamı hakkında söylenenleri herkes kastediyorsa sonuca varılıp varılamayacağının çok kısa zamanda görüleceğini belirtti ve nitekim bütün konularda anlaşmaya çok yaklaşıldığını Anastasiadis’in kendisinin de defalarca dile getirdiğini hatırlattı.

Kıbrıslı Türk toplumuna yönelik motivasyona ilişkin olarak da deniz bölgeleri, doğal kaynaklar ve federal gelirlerin paylaşımı hakkında Anastasiadis ve Akıncı tarafından teyit edilen Hristofyas-Talat görüş birliklerinin tekrar teyit edilmesi gerektiğini belirten Kiprianu, bu görüş birliklerinin Kıbrıs sorununun çözümüyle aynı zamanda doğalgaz meselesini de çözeceğinin altını çizdi.

Kiprianu mektubunda “Kıbrıs sorununun çözümünden sonra, Federal Kıbrıs ve Türkiye’nin Deniz Hukuku temelinde Münhasır Ekonomik Bölge’nin belirlenmesi için görüşmelere başlamaya hazır olduğumuz ve bu görüşmelerin gidişatından bağımsız olarak, doğalgazın ister Türkiye tarafından kullanımı, ister başka yerlere aktarılması için Türkiye’ye boru hattıyla taşınması yönünde karşılıklı yararı olacak bir anlaşmaya varılması için Federal Kıbrıs ve Türkiye’nin görüşmelere başlayacağı yönündeki bir taahhüdün Türkiye’yi ilgisiz bırakmayacak bir hareket olduğuna inanıyoruz” diye kaydetti.

Cumhurbaşkanı Anastasiadis’in cevabında Ortak Hidrokarbon Fonu’nun oluşturulmasını kabul etmekte herhangi bir güçlüğünün olmayacağını belirten Kiprianu, tam da Kıbrıs sorununun askıda olması nedeniyle tediye hakkı olmaksızın böylesi bir fonun oluşturulmasına ilişkin yasal çerçevenin zaten hazırlanmış olduğunu hatırlattı.

AKEL Genel Sekreteri Andros Kiprianu ayrıca, Kıbrıs sorununun çözümüyle Kıbrıslıtürk toplumunun federal hükümetin organlarına ve kararlarına etkin katılımı nedeniyle hidrokarbon konusunda da söz hakkının olacağını Cumhurbaşkanı’nın hatırlatması gerektiğine de işaret etti.

Kiprianu “Bakanlar Kurulu’nda bir pozitif oyun daraltılmasında ısrarın değil, bu konudaki görüş birliğinin hidrokarbonları ilgilendiren konular da dâhil olmak üzere tarafınızca teyit edilmesinin şart olduğunu gelişmelerin gösterdiğine inanıyoruz. Ayrıca hidrokarbon konularının senatoda özel çoğunluk gerektiren konular içerisinde yer alacağına ilişkin görüş birliğini teyit edebilirsiniz” dedi.

Andros Kiprianu, Cumhurbaşkanı Anastasiadis’in cevabı AKEL’in önerisinde yer alan unsurları içerdiği takdirde durgun suları dalgalandırabileceği, en azından Kıbrısrum tarafının iyi niyeti hakkında uluslararası düzeyde ikna edici olacağını ekledi. Kiprianu, bunun aksine Anastasiadis’in cevabı Akıncı’nın önerisini reddetmekle sınırlı kaldığı takdirde, uluslararası toplum tarafından anlaşılmayacağından, Türkiye’nin diplomatik alanda da zemin kazanacağını kaydetti.

Kiprianu içeriğinden bağımsız Türk tarafı Mağusa’nın kapalı kenti hakkında bir harekete giriştiği takdirde bunun ikinci bir inisiyatif olarak görüleceğini ve durumun daha da zorlaşacağını ifade etti.

AKEL Genel Sekreteri Kiprianu, Cumhurbaşkanı Anastasiadis’e mektubunda, müzakere sürecinin derhal yeniden başlamasının kaçınılmaz gereksinim olduğunu çünkü aksi takdirde oldubittilerin devam edeceğini ve gerilimin artacağını vurguladı. Aynı zamanda Kıbrıslıtürk toplumunun Türkiye tarafından boğucu kıskacının devam edeceğini, çözüm isteyen ve hedefleyen güçler giderek zayıflarken, iki devletli çözüm seslerinin güçleneceğini ve tüm bunlar yaşanırken kesin taksim tehlikesinin giderek daha da büyüdüğünü kaydetti.

Andros Kiprianu, Anastasiadis’in Akıncı’ya nasıl yanıt vereceğine dair kararın sadece kendisine ait bir hak olduğuna AKEL’in saygı gösterdiğini ancak nasıl cevap vereceğini çok ciddi düşünmesini rica ettiğini belirterek mektubunu kum saatinin maalesef boşalmakta, yurdumuz ve halkımız açısından tehlikelerin çok büyük olduğunu vurgulayarak tamamladı.

 

Bu haber toplam 1909 defa okunmuştur