1. YAZARLAR

  2. Fatma Azgın

  3. Ahlak İçin Toplumsal Hareket
Fatma Azgın

Fatma Azgın

Ahlak İçin Toplumsal Hareket

A+A-

Günümüz dünyasında, çoğu ülkeler ve toplumlar ekonomik ve sosyal çöküntü halindedir. Bu çöküntünün nedenleri ve giderilmesi için yapılan analizler, kurtuluş yollar daha çok devlet sistemi, yönetimi, hukuk düzeni ve ekonomi üzerinedir. Sosyal dokuyu, toplumu oluşturan insan faktörünü irdeleyen makaleler oldukça azalmıştır.
Kıbrıs Türk toplumuna ve yakından tanıdığımız toplumların problemlerine derin bir bakış yaptığımızda,  sorunların ekonomik önlemlerle, anayasa, yasa değişikliğiyle, maaş artışıyla, seçimle ve bu gibi önlemlerle çözülmediğini ve çözülme ümidi olmadığını farkediyoruz.

Acaba, unutulan, eksik bırakılan temel sorun nedir?
Toplumların ve ülkelerin yaşadığı bu çöküşün, toplumsal ve bireysel “ahlak eksikliği”nden kaynaklandığını düşünen insanlar bir araya gelip uluslararası bir hareket kurmuşlar,ve ismini de “Ahlak İçin” koymuşlar.
İlk toplantı 25 Mayıs’ta Moskova’da yapılmış.. Hareketin başkanı bir Rus, merkez ise Moskova’da bulunuyor..Ancak hareket  pek çok ülkeye yayılacak gibi görünüyor.
İlk genel kurula; Türkiye, ABD, Rusya, Almanya, Avusturya’nın da aralarında olduğu 16 ülkeden temsilciler katıldı.
Toplantıda yapılan konuşmalarda “bütün temel sorunların; savaşların, terörün, ekonomik eşitsizliğin, ekonomik krizin, yolsuzlukların, eğitim, kültür, sağlık, hizmet ve sosyal refah alanlarında görülen problemlerin çözümü, toplumun ahlak düzeyine bağlıdır” denmiştir.

Antik çağdan başlayarak felsefe tarihinde filozofların çoğu, insanları, toplumları ayakta tutan en önemli kriterlerin “ahlak, vicdan ve dürüstlük” olduğunu belirtmişlerdir. Felsefe yanısıra tüm dinler ahlak ve etik konusuna vurgu yapmışlardır.

Toplumlar ve bireyler, bugünkü bilgi ve teknoloji çağının verdiği olanakları “ahlaktan yoksun” olarak kullanılırsa hiç bir değeri kalmıyor.
Hiç unutmam bir arkadaşım, bilgisi, yeteneği ve zekası yüksek bir bireyi eleştirirken, “Zeka ve bilgi etik olmalı” demişti. İnsanın bilgi ve zekasını hangi yönde kullandığı önemlidir..
Bu kritik konu, “Ahlak İçin” toplantısında şöyle anlatılmıştır: “Eşit düzeyde zeka ve zenginlik sahibi iki insanın yaşam serüveni onların seçimlerine bağlıdır..Değerlerini ne için kullanacaklardır? İnsanlara yardım etmek için mi, yoksa kendi ve diğerlerinin sağlığı pahasına bile olsa kendilerine menfaat sağlamak için mi? Onların her bir seçimi ahlaka uygun mu ahlaka aykırı mı olacaktır? Damlaların bir araya gelip okyanusu oluşturdukları gibi, her insanın ahlaka uygun olmayan büyük ve küçük seçimleri, toplumun bir bütün olarak ahlaksız olmasına yol açıyor.Her birimiz değişmediği sürece toplumumuz da değişmez. Devlet pek çok doğru yasa çıkarabilir, fakat eğer bizler içimizde  doğru seçimler yapamazsak, hiç bir iyi yasa hayatımızı daha iyi hale getirmez.” 

Gelecek için endişe duyan katılımcılar, dünyada birçok insan için ahlaki seçimler yapmaları konusunda örnek olan ülke liderlerine ve BM sekreterine şu çağrıyı yaptı:
“Bizler, modern toplumun manevi bir kriz içinde olduğunu beyan ediyoruz. Toplumları bu krizden hiç bir ekonomik, mali veya siyasi reform çıkaramaz. Şu aşamada tüm insanlığı kurtaracak tek şey, her insanın içinde bulunan “Ruhsallık veya maneviyat’dır
Onun vicdanıdır. İnsanlar yorgunlar.Etnik, dini, siyasi ve ekonomik çatışma koşullarında yaşamak istemiyorlar. Felaket boyuttaki ahlaki çöküntüden endişe duyuyorlar”
BM genel sekreterine , dünya liderlerine ve toplantıya katılan ülkelerin yöneticilerine çağrı yapmışlar ve “görevlerinizi icra ederken alacağınız kararlar, etik ilkeleri ve değerleri içermelidir. Ahlakı, yaşamın temel prensibi yapmak için gelin hep birlikte
çalışalım. Ahlaki değerler üzerine kurulan devletler sosyal, ekonomik ve siyasi avantaja sahip olacak, bu ise zenginliğe ve refahın büyümesine yol açacaktır”.

“Ahlak İçin” hareketinin ortaya koyduğu problemler ve kurtuluş yolları bizim için de geçerlidir.
Gündemdeki ciddi konuları neden çözemiyoruz? Konularımızı,  toplumumun ve bireylerin “ahlak ve etik” değerlerine bakarak düşünmek ve çareler üretmek gerekmiyor mu?  Kim bilir, bu harekete katılmak, bu adada bu bakış açısını yeşertmek yararlı olabilir.
Bu haberi bana veren, Türkiye’den fakülte arkadaşıma ve onun arkadaşlarına teşekkür ediyorum..

Bu yazı toplam 3943 defa okunmuştur.
Önceki ve Sonraki Yazılar