1. HABERLER

  2. DÜNYA

  3. "Ahmet Aybak" cinayeti
Ahmet Aybak cinayeti

"Ahmet Aybak" cinayeti

Yeni Boğaziçi bölgesinde 27 Aralık 2013 tarihinde Ahmet Aybak’ı öldürdükleri gerekçesiyle tutuklu yargılanan sanık İbrahim Maraşlı ve Mustafa İlhan Tuncay’ın duruşmasına dün de devam edildi...

A+A-

 

Tahkikat  Subayı, slide sunumla şahadet verdi:
“Cesedin cebinden çıkan anahtar cesedin kimliğine ulaşmamızı sağladı...”

Gamze PİR BAYKUR

Yeni Boğaziçi bölgesinde 27 Aralık 2013 tarihinde  Crystal Rocks Otel ile Marinero Restoran arasında bulunan kumluk alanda önceden planlayarak içerisine “Metomil” türü zehir koyup hazırladıkları profiterol tatlısını öldürmek kastı ile Ahmet Aybak’a yedirdikleri ve ardından yine “Metomil” türü zehir içeren sıvıyı iğneli enjektör ile Ahmet Aybak’ın boğazına sokarak vücuduna boşaltıp öldürdükten sonra kazdıkları çukara gömdükleri iddiasıyla tutuklu yargılanan sanık İbrahim Maraşlı ve Mustafa İlhan Tuncay’ın duruşmasına dün de devam edildi. Dünkü oturumda İddia Makamı, cinayetin soruşturmasını yürüten Tahkikat Subayı Müfettiş Muavini Ömür Dalkıran’ı tanık olarak dinletti. Duruşmada ise Müfettiş Muavini Ömür Dalkıran, soruşturmanın genelini içeren 171 sayfadan ve 341 fotoğraftan oluşan slide sunum dosyasını ve slide sunum dosyasını içeren CD’yi, Ahmet Aybak’a ait 0533 853 9934 nolu hatla ilgili TC Siber Suçlarla Mücadele Dairesi Başkanlığı’ndan temin edilen çözüm raporunu ve sanık Mustafa İlhan Tuncay’ın ilk gönüllü ifadesini emare olarak sundu.

Dalkıran: “Gri ve beyaz renkteki tozlar dikkatimizi çekti...”

İddia Makamı tarafından tanık olarak dinletilen Tahkikat Subayı Müfettiş Muavini Ömür Dalkıran, 21 Ocak 2014 tarihinde saat 23:15 sıralarında Baş Müfettiş Nihat Can’dan telefonla edindiği bilgide Crystal Rocks Otel ile Marinero Restoran arasındaki kumluk alanda bir ayak çıktığını ve ceset olabileceği öğrendiğini söyleyerek Polis Memuru Cemal Maniga ile olay yerine gittiğini anlattı. Slide sunumuyla şahadet veren Müfettiş Muavini Dalkıran, olay yerine gittiği zaman maktül Ahmet Aybak’a ait olan ayağın dışarıda olduğunu görmesi üzerine Adli Tıp Uzmanı Dr. İdris Deniz’in olay yerine gelmesini sağladığını ve Dr. Deniz’in olay yerine gelmesi ve yönlendirmesiyle birlikte cesedin bulunduğu çukurun polis ekipleri tarafından dikkatlice kazılarak saat 02:30 raddelerinde cesedin çukurdan tamamen çıkarıldığını anlattı. Kazı işlemine başlandığı sırada gri ve beyaz tozların dikkatlerini çektiğini söyleyen Müfettiş Muavini Dalkıran, çukuru kazdıkça çimentoya benzer kalıplar gördüklerini ve cesedin etrafında ise yine çimentoya benzer kalıplar olduğunu gördüklerini anlattı.

“Cesedin cebinden çıkan anahtar cesedin kimliğine ulaşmamızı sağladı...”

Tahkikat Subayı Müfettiş Muavini Ömür Dalkıran, çukurdan çıkarılan cesedin üzerinde yapılan aramada, bir adet cep telefonu, üzerinde 408 yazan anahtar, sigara, çakmak ve para bulunduğunu söyledi. Müfettiş Muavini Dalkıran cesedin giymekte olduğu pantolonun cebinden çıkan üzerinde 408 yazan anahtarın çok önemli olduğunu çünkü bu anahtarın cesedin kimliğine ulaşılmasında çok önemli bir rol oynadığını açıkladı. Çukurdan çıkarılan cesedin üzerinde kimliğini belirten hiç bir belgenin bulunmadığını belirten Müfettiş Muavini Dalkıran, cesedin üzerinden çıkan 408 yazılı anahtar ile cep telefonunu incelemeye yöneldiklerini ve yapılan soruşturmada konu anahtarın “Cyprus Apart Otele” ait olduğunun tespit edildiğini söyledi. Müfettiş Muavini Dalkıran, akabinde konu otelin işletmecisinden yapılan soruşturmada 408 yazılı anahtarın otele ait olduğunu ve 408 numaralı odada ise 20 Kasım 2013 tarihinden beri Ahmet Aybak’ın kalmaya başladığını tespit ettiklerini açıkladı. Otele ait kamera kayıtlarının incelendiğini de belirten Müfettiş Dalkıran, maktül Ahmet Aybak’ın en son 25 Aralık 2013 tarihinde otelden ayrıldığını ve bir daha otele geri dönmediğini tespit ettiklerini söyledi.

“Cesedin boynunda 1 cm’lik kızarıklık tespit edildi...”

Ahmet Aybak’ın cesedi üzerinde Adli Tıp Uzmanı Dr. İdris Deniz tarafından otopsi yapıldığını belirten Müfettiş Muavini Ömür Dalkıran, ceset üzerinde herhangi bir ateşli silah yarası veya kesici delici alet yarasının tespit edilmediğini sadece Adli Tıp Uzmanı Dr. İdris Deniz’in cesedin boynunda 1 cm’lik kızarıklı tespit ettiğini söyledi. Müfettiş Muavini Dalkıran, yapılan otopside Ahmet Aybak’ın kesin ölüm sebebinin ve ölüm zamanının tespit edilemediğini ve İstanbul Adli Tıp Kurumu’na gönderilmek üzere ceset üzerinden doku ve organ örneklerinin alındığını anlattı.

“Ahmet Aybak en son 27 Aralık 2013 tarihinde telefonla görüştü...”

Müfettiş Muavini Ömür Dalkıran, Ahmet Aybak’ın cesedi üzerinde bulunan telefona ait  görüşme detayları dökümlerini  incelediğini belirterek, Aybak’ın en son 27 Aralık 2013 tarihinde saat 17:10’da görüşme yaptığının tespit edildiğini açıkladı. Müfettiş Muavini Dalkıran, maktül Aybak’a ait 0533 853 9934 nolu hat ile yapılan araştırmalar sonucunda sanık Mustafa İlhan Tuncay’ın kullanımında olduğu tespit edilen 0533 846 5425 nolu hat arasında toplam 340 defa görüşme ve mesajlaşmaların olduğu, yine sanık Tuncay’a ait olduğu tespit edilen 0533 840 0767 nolu hat ile maktül Aybak’a ait 0533 853 9934 nolu hat arasında ise 95 defa, sanık İbrahim Maraşlı’ya ait olduğu tespit edilen 0533 836 0438 nolu hat ile maktül Aybak’a ait 0533 853 9934 nolu hat arasında 5 defa görüşme olduğunun tespit edildiğini açıkladı.

Siber Suçlarla Mücadele Dairesi Başkanlığı’ndan çözüm raporu temin edildi...

İddia Makamı tarafından mahkemede tanık olarak dinletilen meselenin Tahkikat Subayı Müfettiş Muavini Ömür Dalkıran, Ahmet Aybak’ın cesedinin üzerinde bulunan telefon ile 0533 853 9934 nolu sim kartının TC Siber Suçlarla Mücadele Dairesi Başkanlığı’na gönderilmesini sağladığını belirtti. Dalkıran, 31 Ocak 2014 tarihinde TC Siber Suçlarla Mücadele Dairesi Başkanlığı’ndan gelen çözüm raporuna göre 0533 846 5425 nolu hattın 25 Ağustos 2013 tarihinden 27 Aralık 2013 tarihine kadar maktül Aybak’ın 0533 853 9934 nolu hattı ile bir çok görüşmesi ve mesajlaşması olduğunun tespit edildiğini söyledi. Yine konu çözüm raporuna göre maktül Aybak’ın telefonunda 0533 846 5425 nolu telefon ile 0533 840 0767 nolu telefonun “M.Hoca.K” olarak , 0533 836 0438 nolu telefonun ise “İbo Maraşlı” olarak kaydedildiğini söyleyen Dalkıran, 27 Aralık 2013 tarihinde maktül Aybak ile 3 kez görüşme yapan 0533 883 9943 nolu telefonun ise isim olarak kaydedilmediğini belirtti. Olay gününden bir gün önce 26 Aralık 2013 tarihinde sanık Mustafa İlhan Tuncay’ın kullanımındaki 0533 846 5425 nolu hattın maktül Aybak’a ait 0533 853 9934 nolu hattına “Tamam abi merak etme mahkeme kağıdını göndereceğimi söyleyince ateş aldı” şeklinde mesaj gönderdiğini belirten Dalkıran, yine ayni gün içerisinde maktül Aybak ile sanık Tuncay arasında bir çok kez mesajlaşma olduğunu söyledi.

Telefon numarasından sanık Tuncay’a ulaşıldı....

Müfettiş Muavini Ömür Dalkıran, maktül Ahmet Aybak’ın telefonunda “M. Hoca. K” olarak kayıtlı olan 0533 840 0767 numaralı hattı Turkcell’den araştırdıkları zaman Mustafa İlhan Tuncay adına kayıtlı olduğunu ve mesleğinin öğretmen olduğunu tespit ettiklerini, bundan yola çıkarak telefondaki “Hoca” ile Mustafa İlhan Tuncay’ın mesleği arasında bağlantı kurup sanık Mustafa Tuncay’a ulaştıklarını açıkladı. Sanık Tuncay’ın evinde tespit edildiğini belirten Dalkıran, sanık Tuncay’ı Mağusa Polis Müdürlüğü’ne celp ettiğini ve mesele ile ilgili olarak sorguladığını anlattı. Sanık Tuncay’ın gönüllü  ifade verdiğini belirten Dalkıran, ilk gönüllü ifadesinde maktül Aybak ile nasıl ve neden tanıştığını anlattığını söyledi. Sanık Tuncay’a sorgu sırasında Siber Çözüm Raporunda görülen mesajları gösterdiğini belirten Dalkıran, sanık Tuncay’ın konu mesajları atmadığını söyledi. Dalkıran, sanık Tuncay’ı sorguladığı esnada, sanık Tuncay’ın aniden “İbrahim Ahmet abinin tatlısına zehir koyduydu” diye itirafta bulunduğunu ve bu itirafı üzerine ise kamera önünde olayı anlattığını anlattı.

Duruşma yarın devam edecek...

Mağusa Ağır Ceza Mahkemesi Heyeti, duruşmaya devam etmek üzere davayı 5 Mayıs tarihine tehir etti.

Bu haber toplam 3092 defa okunmuştur