1. HABERLER

  2. SİYASET

  3. "Seçimleri birinci turdan kazanacağım"
Seçimleri birinci turdan kazanacağım

"Seçimleri birinci turdan kazanacağım"

Eroğlu, 19 Nisan seçimlerini birinci turdan kazanarak müzakerelerdeki görevini halkın istekleri ve beklentileri doğrultusunda tamamlayacağını belirtti.

A+A-

Cumhurbaşkanı ve bağımsız cumhurbaşkanı adayı Derviş Eroğlu, 19 Nisan seçimlerini birinci turdan kazanarak müzakerelerdeki görevini halkın istekleri ve beklentileri doğrultusunda tamamlayacağını belirtti.

“Kimsenin kendisine zorla bir şey imzalatmadığını, imzalatamayacağını” belirten Eroğlu, “Ortak Açıklama Metni’ne sahip çıkmadığım doğru değildir. Ben KKTC’nin ve halkın egemen olduğunu söylüyorum. Ortak açıklama ne diyor? ‘Egemenlik iki halktan neşet eder’ diyor. Ne diyor? ‘Eşit statüde iki kurucu devlet federal yapıyı oluşturacaktır’ diyor. Demek ki iki egemen taraf vardır. Demek ki benim halkım egemendir. Zaten egemen olmazsanız bir ortaklık cumhuriyeti de kuramazsınız.”

Cumhurbaşkanı Eroğlu dün, Mustafa Alkan’ın Genç TV’de hazırlayıp sunduğu Er Meydanı’na konuk olarak açıklamalarda bulundu.

Cumhurbaşkanlığı Basın Bürosu’ndan yapılan açıklamaya göre, bir soru üzerine, geçtiğimiz Cumartesi düzenlenen “Büyük Buluşma”yı değerlendiren Eroğlu, geçmişte Atatürk Spor Salonu’nda kurultaylar yaptıklarını anımsatarak, “Bugüne kadar o salonda böyle bir kalabalık olmamıştır” dedi.

Halkın, seçim heyecanının başladığını ifade eden Derviş Eroğlu, katılımın büyük olmasının da kendisi için anlamı olduğunu söyledi.

5 yıllık görev süresini nasıl değerlendirdiğinin sorulması üzerine de Eroğlu, başarılı bir 5 yıl olduğunu ifade ederek, KKTC’nin sesini dünyaya duyurma bakımından yoğun çalıştıklarını söyledi.

9 kez New York’a gittiğini ve BM Genel Sekreteri’yle de 11 kez görüşme yaptığını ifade eden Cumhurbaşkanı Derviş Eroğlu, “Niye? Kıbrıs sorunundaki politikalarımızı, KKTC insanının anlaşma arzusunu, bunun yanında yaşamak için gerekli ortamın da bir anlaşmayla ortaya çıkmasını, sağlanacak barışın kalıcı olması gerektiğini anlatmaya çalıştım” dedi.

Cumhurbaşkanı Derviş Eroğlu sözlerini şöyle sürdürdü:

“GENEL SEKRETER ÇÖZÜM KONUSUNDA SAMİMİ OLDUĞUMUZU GÖRDÜ”

“Ortaya çıkacak anlaşmayla insanımızın insani değerlerini kaybetmemesi, yeniden göç yollarını tutmaması gerek sosyal gerekse de ekonomik hayatında değişiklik olmaması tezlerimizdir. Genel Sekreter’e bunları aktardık. Biliyorsunuz, 2010’da adaylığımı açıkladığım günden itibaren gerek bizim gerekse de dış basında ‘Eroğlu uzlaşmazdır’ diye yer aldı. Göreve gelirsem müzakere masası ortadan kalkacaktır dendi. Bu laflar çok söylendi çok yazıldı. Ben ne yaptım? Seçildiğimin ertesi günü, BM Genel Sekreteri’ne mektup yazarak görüşmelere, kaldığı yerden devam etmeye hazır olduğumu söyledim. O günden sonra dış basında Eroğlu uzlaşmazdır sözleri ortadan kalktı. Bu güzel bir olay. Bir de müzakere masasında Genel Sekreter bizim samimi olarak anlaşma istediğimize inanmıştır. Ortaya koyduğumuz öneriler de kendisi tarafından makul öneriler olarak kabul görmüştür. Bir de bizzat benim önerimle Genel Sekreter zirve toplantıları yapmayı kararlaştırmıştır. 5 zirve toplantısı yaptık. Genel Sekreter’in başkanlığında Türk ve Rum heyetlerin5 zirve yapması, takdir edersiniz ki çok önemlidir. 5 zirvenin sonunda da Hristofyas’ın uzlaşmazlığı nedeniyle “end game” ifadesini kullanmıştır. Dolayısıyla yaptıklarımızla başarılı bir 5 yıl geçirdiğimizi düşünüyorum.”

“POZİSYONUMUZU DÜNYAYA AKTARDIK”

Almanya, İsveç ve Brüksel’de görüşmeler de yaptığına dikkat çeken Eroğlu, üzerine düşen görevleri yerine getirmeye çalıştığını söyledi.

Her yıl Eylül ayında BM Genel Kurul çalışmalarına da katılarak çeşitli ülke temsilcileriyle görüşmeler gerçekleştirdiğine de işaret eden Derviş Eroğlu, “Bütün bu görüşmelerde Kıbrıs sorununu ve pozisyonumuzu aktardık. Birçok ülke tarafından da önerilerimizin makul olduğu yönünde olumlu görüşler aldık” diye konuştu.

“RUMLAR YAKINLAŞMALARA TAAHHÜT VERMEDİ”

Eroğlu, “Siz bıraktığınız yerden devam ettiğinizi söylüyorsunuz. Peki Rumlar bıraktığı yerden devam etti mi?” yönündeki soruya verdiği cevapta, “Maalesef devam etmediler” dedi.

Rum Yönetimi Başkanı Nikos Anastasiadis seçildikten sonra, kendisini aradığını ifade eden Eroğlu, Anastasiadis’in ekonomik sorunları aşmak için zamana ihtiyaç duyduğunu söylediğini belirtti.

Rum liderin zamana oynamak için ön koşul ortaya koyduğunu ifade eden Cumhurbaşkanı Eroğlu, Anastasiadis’in seçildikten 1 ay sonra masaya oturduğunu anımsattı.

“30 Mayıs 2013’te karşılıklı yemek yedik ve Ekim’in ilk yarısı müzakerelere başlama karar aldık” diyen Eroğlu, Eylül’de ise Rum liderin başka bir ön koşul koyduğunu belirtti.

Anastasiadis’in o dönem ortak açıklama noktasında ısrar ettiğini ifade eden Eroğlu, “Uzunca bir süre de ortak açıklama hazırlansın diye 6 ay da öyle gitti. İlk ortak açıklama metnini Sayın Downer hazırlamıştı. Ben kabul ettim, Anastasiadis reddetti” diye konuştu.

Cumhurbaşkanı Eroğlu, “Bu ortak metne atmış olduğunuz imzanın arkasında mısınız? Yoksa bu imzayı zorlamayla mı attınız?” şeklinde soruyu ise şöyle yanıtladı:

“’EGEMENLİK İKİ HALKTAN NEŞET EDECEK’ DİYOR. YANİ BİZ DE EGEMENİZ”

“Şimdiye kadar kimse bana zorla bir şey yaptıramamıştır. Ben inanmadığım hiçbir şeye imza koymam. Politikada belki de bugüne kadar devamlılığımın olması bu kararlılığımdandır. Ben karar verene kadar çok düşünürüm. Kararımı verdikten sonra da dönmem. Bunları benim muhataplarım söylüyor. Bir dünkü politikacı vardır. Bir de hükümetin nasıl yönetileceğini bilen tecrübeli, uluslararası ilişkiler nasıl yapılacağını bilen politikacı var. Politika, konuşma olsun diye yapılan söylemlere cevap bile vermiyorum. Bir ortak açıklama metni bulunacaksa sadece sizin söyledikleriniz bulunamaz. Anastasiadis şu anda ortak açıklama metninin arkasında değildir. Yüzde yüz benim dediğim gibi yazılacaksa idi, ortak açıklama olmazdı. Ama bu, bugüne kadar yapılan ilk en önemli ortak açıklama metniydi. Müzakerelerin seyri de buna göre devam ettirilecekti. Ben KKTC’nin ve halkın egemen olduğunu söylüyorum. Ortak açıklama ne diyor? Egemenlik iki halktan neşet eder. Eşit statüde iki kurucu devlet federal yapıyı oluşturacaktır. Bu ne demektir? Demek ki iki egemen taraf vardır. Böyle bir cümle var. Bir de tek egemenlik bir emrivaki ile BM parametreleri arasında yer alıyor; o ayrı konu. Ama zaten BM Anayasasına göre BM üyesi bütün ülkeler o şekilde egemendir ve ortak açıklamada da uluslararası tek egemenliğin BM Anayasasında yer aldığı gibi bir egemenlik olduğu belirtilmiştir. Zaten egemen olmazsanız bir ortaklık cumhuriyeti de kuramazsınız.”

“ÜÇÜNÜ SAFHADAN KAÇTI”

Ortak metnin imzalanması ile Rum liderliğinin masadan kalktığı dönem arasındaki görüşmelerin akıbetinin sorulması üzerine Derviş Eroğlu şu yanıtı verdi:

“Önce başlıkları görüştük. İkinci safha, bu başlıklarla ilgili taraflar önerilerini masaya koydu. Üçüncü safha da pazarlık aşamasıydı. Üçüncü safhaya geçeceğimiz zaman bir manevrayla yakınlaşmaları tartıştık, tartışacağız derken pazarlıkların yapılacağı aşamayı kabul ettirdik. Ama tahmin ederim ki daha sonra pişman oldu. 17 Eylül’de bu üçüncü safhaya geçişi kabul ettik. Ekim’de de tekrar buluşma kararı aldık. Ama kendisi bildiğiniz gibi gemileri bahane ederek kalktı. Hristofyas’ın döneminde de Piri Reis gemisi denizde araştırma yapıyordu ama masadan kalkmamıştı.”

“MASADAN KAÇAN DEĞİL, OTURAN ANLAŞMAZ OLUYOR”

Müzakere masasından kaçanın Anastasiadis olmasına rağmen, kendisini eleştirenlerin de ‘Eroğlu anlaşma istemez’ dediğine dikkat çeken Derviş Eroğlu, “eski Cumhurbaşkanı Mehmet Ali Talat, ‘Eroğlu anlaşma istemez’ diyor. Masadan kaçan anlaşmaz olmuyor, masada oturan da anlaşmaz oluyor” dedi.

Adaylardan birinin, “Eroğlu isteseydi Anastasiadis masadan kaçmazdı” dediğine dikkat çeken Cumhurbaşkanı Eroğlu, “Benim Anastasiadis’i masada tutmam için, Türkiye’nin güneyin egemenliğini tanıması, Barbaros Hayrettin Paşa gemisinin gerçi çekileceğini ve bir kere daha o bölgeye gelmeyeceği taahhüdünü Türkiye’den almam gerekirdi” diye konuştu.

Cumhurbaşkanı Eroğlu, Türkiye’nin, kendisinin ve müzakereci Ergün Olgun’un üzerine düşeni fazlasıyla yaptığını vurguladı.

“ZAMAN LİMİTİ ŞARTINI GETİRECEĞİM”

Önümüzdeki iki yılın neden çok önemli olacağı yönündeki söylemlerin sorulması üzerine Derviş Eroğlu, seçildikten sonra müzakerelere zaman limiti şartı getireceğini belirtti.1968’de başlayan müzakerelerin halen devam ettiğini ifade eden Eroğlu, hiç kimsenin bir 50 yıl daha Kıbrıs Türk halkını bu şekil masada oturtmaya hakkı olmadığını söyledi.

“Her şey konuşulmuştur” diyen Cumhurbaşkanı Derviş Eroğlu, Rum liderler arasında gelenin gidenden farklı olmadığını ifade etti.

Konuşulan konu kalmadığına göre de geriye niyetin kaldığını vurgulayan Derviş Eroğlu, Rumların anlaşma niyetinin dünyaya sorgulatılması halinde böyle bir niyetin olmadığının görüleceğini söyledi.

2 yıl içerisinde dünyanın anlaşma olup olmayacağını göreceğini belirten Eroğlu, “Dünya bize devam edin diyor çünkü burada sükunet var. Demek ki görüşmelerin devamı onların başının ağrımaması demektir. Tavırları budur. Halkımıza bu eziyeti çektirmeye de hiçbir devletin hakkı yoktur” diye konuştu.

“SAYIN NAMİ MASADAN KAÇAN TARAFIN ANLAŞMA İSTEMEDİĞİNİ SÖYLEDİ”

CTP Genel Başkanı ve Genel Sekreteri’nin söylemlerinin aksine, Dışişleri Bakanı Özdil Nami’nin, çözüm istemeyenin, masadan kaçan taraf olduğu yönündeki açıklamalarını hatırlatan Eroğlu, “Sayın Nami doğruyu söylüyor” dedi. Bakan Nami ile sık sık temas ettiklerini ifade eden Cumhurbaşkanı Eroğlu, bu konuda bir sıkıntı olmadığını belirtti.

“SAVAŞIN ÇİRKİN YÜZÜNÜ GÖRDÜM”

“Neden siyasetten ayrılmak yerine tekrar aday oldunuz” sorusuna ise Eroğlu şöyle yanıt verdi:

“Herhalde halktan kopamıyorum. Halkın içinde olmayı çok severim. Mesela tatil evim yok. Halkın içinde değilsem sıkılırım. Hem iki siyasi parti destek belirtmiştir, hem de halktan gelen telkinler sonucu aday oldum. Kıbrıs sorununu yaşayan birisin ve bütün safhaları gördün. Bir dönem daha aday ol sözleri çok söylendi. Benden görev istendiği zaman da bundan kaçmadım. Kıbrıs sorunu yapısal kalıcı ve adil bir çözüme ihtiyaç duymaktadır. On yıllardır süre gelen bu soruna demokratik değerler çerçevesinde egemenlik haklarımızı ve milli varlığımı koruyacak bir çözüm bulmak için aday oldum. Bu benim aday olmama başlıca nedendir. Bu ülkede barış istismar ediliyor. KKTC’de barış vardır. Eksik olan anlaşmadır. Demek ki biz barışı tamamlamak için anlaşmayı yapmalıyız. Bir anlaşma barışı getirecekse mükemmeldir. Ama bir anlaşma, eğer zaman içerisinde yeni çatışmalara sebep verecekse o anlaşma olmaktan çıkar ve barışı da kaybederiz. Bu düşünceler içerisinde aday oldum. Ben yokluklar içerisinde eğitim yaptım. Çok şükür iyi bir evlilik yaptım. Bütün mutluluğum o. İkincisi, genç bir doktor olarak geldim ve kendimi olayların içinde buldum. 1963’ün Mayıs’ında mezun oldum. Olaylar başladı. O dönemlerde Serdarlı, Mehmetçik ve Mağusa sancaktarlığında doktor olarak görev yaptım. Daha sonra gittim ve ihtisasımı bitirdim. Ardından Barış Harekatı oldu ve kendimi seferi hastanede buldum. Savaşın çirkin yüzünü gördüm. Mağusa’daki çatışmalarda bütün şehit ve yaralılar bizim elimizden geçmiştir. En yakın dostumun kucağımda ölüşünü gördüm.”

“YAŞAYABİLECEK BİR ANLAŞMA”

Kıbrıs’ta yaşayabilecek bir anlaşma istediğini ifade eden Eroğlu, bulunacak çözümün 1974 öncesine döndürmeyecek ve geçmişi aratmayacak bir çözüm olması gerektiğini belirtti. Eroğlu, bugünün var olan gerçeklerini reddetmeyecek ve yarınları da bugünden daha güzel yapacak bir anlaşmanın önemine dikkat çekti.

Seçilmesi halinde halka ne vaat ettiğinin sorulması üzerine Derviş Eroğlu, Anayasal yetkilerini kullanacağını ve bu yetkilerin belli olduğunu belirtti.

“Sosyal etkinlikler düzenlemek, hükümetle istişare içinde olmak, düşüncelerini hükümetle paylaşmak… Başbakanlar benimle teması kesinceye kadar onlarla düşüncelerimi paylaştım” diyen Eroğlu, cumhurbaşkanı olduktan sonra ekonomiyle ilgili bir kurul kurduğunu söyledi.

Her sektörden kendisine gelen fikirleri dinleyip hükümetle paylaştığını ifade eden Derviş Eroğlu, hükümetin icranın başı olduğuna işaret etti.

Tekrar seçilmesi halinde Bakanlar Kurulu’na daha fazla başkanlık etmesi gerekeceğini söyleyen Eroğlu, “Her şeyi iyi niyete bırakmak bazen de yanlış anlamalara neden olabilir. Yetkim neyse onu kullanacağım” dedi.

“TOPLANTI SONRASI UYUMLU OLDUĞUMUZU SÖYLÜYORLARDI”

Meclis kapalı oturumlarında Kıbrıs konusunda bilgi verdiğine vurgu yapan Eroğlu, “Talat Bey’in yapmadığı bir şeyi yaptım. O da Meclis Platformu’nu Cumhurbaşkanlığı’na çağırdım ve sık sık görüşme yaptım. Şimdi, ‘Eroğlu uzlaşmaz’ diyenler var ya? Toplantıdan çıktıktan sonra canlı yayınlarda gazetecilerin sorularını yanıtladılar. Tamamen uyum içerisinde olduğumuzu söylediler. Şimdi seçim nedeniyle tersini söylemek başka maksat içermektedir” dedi.

“Bu seçimi birinci turdan kazanacağınızı neye dayandırıyorsunuz?” yönündeki soruya ise Eroğlu şöyle yanıt verdi:

“RAKİPLERİMİ KÜÇÜMSEMİYORUM”

“Önce inanmanız lazım. 2008’deki kurultayda başkan adayı olmuştum ve konuşmamı bitirirken, tek başına iktidar sözü verdim. Yerime otururken eşim bana ‘amma attın ha’ dedi. Ben de önce inanacaksın, sonra inandıracaksın dedim. Her gün fikir değiştirmediğimi, kararlılığımı bilen insanlar vardır. Türkiye’nin garantörlüğüne inanan insanlar vardır. Hele şimdi etrafımız ateş çemberiyken yaşadığımız bu güvenli ortam Türkiye’nin garantörlüğünün ne kadar önemli olduğunu gösteriyor. Bu düşünceler içerisinde olanları harekete geçirebilirsem ve desteklerini alacağıma inanıyorum; bu iş birinci turdan biter. Ben rakiplerimi küçümseyen biri değilim. Eğer rakiplerinizi küçümserseniz, hayal kırıklığı yaşarsınız.

“AKINCI İLE KOALİSYON ORTAKLIĞI YAPTIM… KUDRET’İN KENDİSİNİ TANITMASINA FIRSAT VERDİM”

Ben rakiplerimi iyi tanıyorum. Akıncı ile koalisyon ortaklığı yaptım. Kudret benim yanımda çalıştı. Kudret’i, Kudret ben yaptım. Talat beyin yanında çalıştı; ben Kudret’i tanımazdım. Ben Kudret’i sevdim. Bir evladım gibi sevdim. Bunu samimi olarak söylüyorum. Ön plana çıkmasında ben fırsat verdim. Yoksa güneyde de müzakereci var ama televizyona çıktığını görmezsiniz. Biz Kudret’e fırsat da verdik, televizyona çıkıp kendisini tanıttı. Dolayısıyla Kudret’i, Kudret ben yaptım derken, üniversite hocası çok vardır. Ama üniversite hocalarının çoğundan vatandaşın haberi yoktur. Ama ben Kudret’i ön plana çıkardım. O manada söylüyorum. Bir evladım değil ama evladım gibi sevdim.

“70 GÜNDE NE YAPTI Kİ?”

Sibel hanımla 8-9 ay Meclis çatısı altında bulunduk. 2009’da UBP’yi tek başına iktidara taşıdığım zaman bir müddet milletvekilliği yaptım. Maalesef Meclis’te elini sıkma fırsatı bulmadım. Pazartesi ve Perşembeleri meclise gelirdi. Nisap sağlanıp, ismi okunduktan sonra kliniğine giderdi. Sonra 70 günlük bir geçici dönemde başbakan oldu. O dönem tanıdım kendisini. Gidenin arkasından iyi şeyler söylenir. 70 günlük başbakanlık yaptı ama seçim yasakları vardı. Bir şey yapmadı ki. Ne diyecektim arkasından? Bütün bakanlara bir veda yemeği verdim. Hepsini tebrik ettim.”

“KÜÇÜK, ESKİ DOSTTUR. KÜS DEĞİLİM”

UBP’deki kurultay döneminin hatırlatılması üzerine Eroğlu, kendisinin 23 yıl UBP genel başkanlığı yaptığını söyledi.

UBP tabanını kendisinden daha iyi kimsenin tanımadığını ifade eden Derviş Eroğlu, “İrsen de tanımaz” dedi.

“İrsen Bey ileri geri konuşuyor ama 1984’te UBP’den ayrılan ve TAP’ı kuran ve bize karşı seçime giren kendisidir” diye konuşan Cumhurbaşkanı, Küçük’ün 1990 seçimlerinde de TAP’ı kapatarak, YDP’ye gittiğini söyledi.

Eroğlu, “daha sonra İrsen Küçük’ü partiye geri kazandırdığını, ilk kurultayda da Küçük’ü desteklediğini” belirtti. Derviş Eroğlu şöyle dedi:

“Desteğimden dolayı da gelip teşekkür etti. O gün kendisine, makamım ve yaşım bir kez daha parti başkanlığına dönmeye müsait değildir. Seni dürtenler olursa rahat ol. Senin başarılı olmanı isterim. Başarılı olmak istersen de bu kadroyla yapamazsın, kadronu güçlendir. Bir konuda karar alırken iyi düşün taşın, soracağın makamlar varsa sor, sonra Bakanlar Kurulu’nda tartış, kararı aldıktan sonra geri adım atma. Yoksa sendikaların oyuncağı olursun dedim. Beni kullanabileceğini, hatta Türkiye’ye karşı da beni kullanabileceğini söyledim. Bu kadar açık ve net söyledim. Ne oldu daha sonra? Birileri kendisini destekleyecek de ebedi başkan kendisi olacak gibi hareket etti. Saraya ne kendisi ne de bakanları geldi. Bu kafayla giderlerse en fazla 14-15 milletvekili çıkaracaklarını söyledim. Aynı lafı Sayın Beşir Atalay’ın yanında da söyledim.”

“MİLLETVEKİLLİĞİ SEÇİMİNDE KÜÇÜK’E OY VERMEYİN DEMEDİM”

Cumhurbaşkanı Eroğlu, İrsen Küçük’ün eski bir dostu olduğunu ve kendisiyle küs olmadığını belirterek, “Küçük’ün genel seçimi kaybetmesinde benim rolüm yoktur” dedi.

Genel seçimlerde kimseye ‘Küçük’e oy vermeyin’ demediğini ifade eden Derviş Eroğlu, “ama kurultayda Küçük’e oy vermeyin dediğini” söyledi.

“Son kurultayda dostum Tahsin Bey’le seçime girdiğimde yüzde 32’lik bir kesim bana oy vermedi” diye konuşan Cumhurbaşkanı, “ancak kendisine oy vermeyenleri bakan ve Meclis Başkanı yaptığını, siyasette kin, nefret olamayacağını” belirtti.

“İrsen Küçük’ün kendisine oy vermeyenleri dışladığı için UBP’de sorun yaşandığını kaydeden Eroğlu, bu tutumun yanlış olduğunu belirtti. Eroğlu şöyle devam etti:

“Ben hiçbir UBP’li ile küsmedim. Siyasette küslük olmaz. UBP’de hayat devam ediyor. Diğer partilerde de devam ediyor. Siyasi partiler trene benzer. Kimi iner, kimi biner ama tren yoluna devam eder. Ben Cemal Bulutoğluları başkan olduğu dönem yol göstermeye çalıştım olmadı. Partideki eksiklikleri ve yanlışları görüp fikirlerimi söyledim. Keşke benim söylediğim doğru olmasaydı. Neyse, bunların hepsi geride kaldı.”

Belediye seçimlerine müdahale edip etmediğinin de sorulması üzerine Eroğlu, şu cevabı verdi:

“İsmail Arter’in seçiminde bir kez Maraş’a gittim, bir toplantı yaptım. Orada görüşmelerle ilgili bilgi verdim. Vatandaş mesajını aldı. Onun dışında Halil Orun beni İskele’de çok suçluyor ama kaybetmesinin nedeni ben değilim. Halil Bey sanırsam 20 yıl belediye başkanlığı yapmıştır. Ben her seçimde kendisine destek oldum. İlk adaylığına, Temel Zeki belediye başkanıydı. Kendisine çekilmesini ve Halil Beyi aday yapacağımızı söyledim. Halil Beyi aday yaptık. Bu seçimde Halil Bey yanlış biliyor. Ben kendi köyüme bile gitmedim. Yalnız, Hasan Sadıkoğlu’nu destekleyen partililer vardı. Kendisi, partililer desteklediği için kazandı. Ben gelen talepler üzerine faydalı olur düşüncesiyle parti başkanı Hüseyin Beyle konuştum. Halil Orun tekrar aday olması için Hasan Sadıkoğlu’na başka bir görev verin dedim. O görev Hasan Beye maalesef verilmedi. Ben onları da suçlamıyorum ama olmadı. Dolayısı ile Hasan Sadıkoğlu aday oldu ama ben onun için köy köy dolaşmadım.”

“AKINCI, HARMANCI KAZANINCA ADAY OLMAYA KARAR VERDİ”

“Mehmet Harmancı’yı Lefkoşa’da destekleyip, Sayın Akıncı’nın yolunu açarak CTP’nin oyunu bölme yönünde bir girişim yaptığınız da söyleniyor. CTP’li eski Belediye Başkanı Kadri Fellaoğlu da bunu iddia etti” yönündeki soruyu da yanıtlayan Eroğlu, “Mehmet Harmancı’yı bakanlığı döneminde tanıdığını, seçlmesinde herhangi bir etkisinin olmadığını, katılımın çok düşük olması, UBP ve CTP’lilerin sandığa gitmemesi dolayısı ile böylesi süpriz bir sonucun ortaya çıktığını” söyledi.

Mustafa Akıncı’nın Cumhurbaşkanlığına aday olacağını da o zaman hiç düşünmediğini belirten Eroğlu, “Çünkü Akıncı yıllar önce görüştüğümüzde misyonunu tamamladığını ve siyaseti bırakacağını söylemişti” diye konuştu.

Bu yüzden Akıncı’nın tekrar aday olacağını düşünmediğini vurgulayan Derviş Eroğlu, “Harmancı’nın seçimi kazanmasıyla Akıncı’nın adaylığa soyunduğunu” söyledi.

Eroğlu, “Bazı yorumlar yapıldı. Eroğlu kazandırdı ve Akıncı’yı aday yaptı ki CTP’yi bölsün diye. Mağusa’da bazı CTP’liler milletvekilliğini kaybetti; Eroğlu kaybettirdi dediler. Biraz da insaf yahu” diye konuştu.

“SEÇİM BİRİNCİ TURDAN BİTECEK”

Eroğlu, “Yaptırdığınız anketlerde ikinci sırada kim görünüyor” yönündeki soruya verdiği yanıtta, “seçimi birinci turda bitireceğini, ikincinin bir önemi olmadığını” söyledi.

Tahsin Ertuğruloğlu’nun geçmişte kendisiyle ilgili söylemlerinin hatırlatılması üzerine de Derviş Eroğlu, “geçmişte hanedan sözünün çok söylendiğini” anımsatarak, “Eğer ben hanedansam o da prensimdi demiştim. Cevabım bir tek bu oldu” dedi. Eroğlu şöyle konuştu:

“KİN TAŞIMAM”

“Bak, ben ne kin taşırım ne de öfkeli olduğum zaman konuşurum. Kolay kolay öfkelenmem. Öfkelendiğim zaman da tek bir laf söylemem. Ben öfkeyi ağacın yapraklarına yazdım rüzgar ezsin ve yapraklar dökülsün diye. Ben nefreti buza yazdım, güneş çıksın erisin diye. Ben sevgiyi, dostluğu yeni doğan çocukların kalbine yazdım. Büyüsün gelişsin diye. Benim anlayışım budur.”

“UBP KENDİ LİDERİNİ SEÇECEKTİR... GERİ DÖNÜŞÜM SÖZ KONUSU OLAMAZ”

Derviş Eroğlu, “Olur da bu seçimi kaybederseniz UBP’nin başına geri dönme gibi bir durumunuz olabilir mi?” yönündeki soruya verdiği yanıtta ise, İrsen Küçük’e söylediği üzere, tekrar parti başkanlığına dönmesi noktasında yaşının ve makamının uygun olmadığını belirtti.

“Zaten seçimi kaybetme gibi bir durumum söz konusu değildir” diyen Cumhurbaşkanı Derviş Eroğlu, “UBP’nin bundan sonra kendi başkanını ve liderini seçeceğini, kendi yolunda yürüyeceğini, kendisinin tüzük uyarınca sadece ve sadece partinin lideri sıfatını taşıdığını” söyledi.

“AYAKLARIM, YÜREĞİM VE KAFAM SAĞLAMDIR”

Sağlığının sorulması üzerine ise Eroğlu, 2 saat ayakta konuşacak kadar enerjik olduğunu ve bir günde yaklaşık 10 köyü ziyaret edecek kadar gücü olduğunu kaydetti.

Eroğlu; ayaklarının, kafasının ve yüreğinin sağlam olduğunu söyleyerek sözlerini şöyle tamamladı:

“Ben bütün adaylara başarılar diliyorum. Bugüne kadar temiz bir şekilde getirilen bir kampanya vardır. Burası demokratik bir ülke. ‘Demokrasi yoktur’ diyenler vardır, ama seçime 7 aday giriyor. İkincisi, herkes rahatlıkla dolaşıyor ve söyleyeceğini söylüyor. Güvenli bir ortam var. Demokrasi de, barış da vardır. Bunun değerini bilelim. Lütfen herkes bu güzel ortamın kıymetini bilsin. Barış kelimesi çok fazla istismar ediliyor. Barış vardır. Eksik olan anlaşmadır. Anlaşmaya varmak için de seçildiğim günden beridir uğraşıyorum. Anlaşma, masada iki kişi olduğu zaman yapılabilir. Tek taraflı anlaşma olmaz. Ben masada muhataplarımı bekliyorum. Anlaşma olacaksa müzakere masasında olacak. Olmazsa da yine masada dünya görecek. Benim tekrar aday olmamın nedeni de budur.”

(tak)

Bu haber toplam 1516 defa okunmuştur