1. HABERLER

  2. SİYASET

  3. 'CUMHURBAŞKANI DEĞİŞECEK'
CUMHURBAŞKANI DEĞİŞECEK

'CUMHURBAŞKANI DEĞİŞECEK'

Eski başbakanlar Hakkı Atun, Ferdi Sabit Soyer ve İrsen Küçük KANAL SİM’de bir araya geldi, Cumhurbaşkanlığı seçimini yorumladı.

A+A-

YENİDÜZEN - KANAL SİM

Üç eski Başbakan, Cumhurbaşkanlığı seçiminde bir ‘değişim’ beklediklerinin mesajını verdi. Ulusal Birlik Partisi, Demokrat Parti ve Cumhuriyetçi Türk Partisi’nin genel başkanlıklarını da yapan üç eski Başbakan, ‘Eroğlu’nun bu görevi devredeceği görüşünde birleşti.

Kanal Sim, eski başbakanlar Hakkı Atun, Ferdi Sabit Soyer ve İrsen Küçük’ü, ‘Seçim Özel’ programında bir araya getirdi.
Günümüz siyasetine dair çokça konunun konuşulduğu programda ‘eski defterler’ de açıldı…

Cumhurbaşkanlığı seçimine yönelik de değerlendirmelerde bulunan eski başbakanlar, ‘Eroğlu’nun ikinci tura kalmama olasılığı’ üzerinde birleşti.

H. Atun: “Eroğlu’nun lisanı da olmalıydı”

“Politika şerefli bir görev, çok önemli bir sorumluluktur” diyen eski Başbakan Hakkı Atun, “Halkın beklentilerini iyi değerlendirmek lazım” dedi.  Eroğlu’nun uzun süredir politikada kalmasının dezavantaj olduğunu söyleyen Atun, “Ayrıca, bence lisanı da olmalıydı” ifadesinde bulundu.
5 yıllık Talat dönemi dışında 50 yıldır aynı ekolün olduğunu belirten Atun, “Eğer halkımız nezdinde bir yenilik aramak söz konusu ise bilhassa 2’nci turda Eroğlu’nun şansının azalacağı yönünde genel kanaat var. 1’nci turda kazanması ise oldukça zor görülüyor” yorumunda bulundu.
Atun, Özersay’ın yapılan hataların ortadan kaldırılması için çok kararlı göründüğüne işaret ederek, “Ama tabandan değil, yukardan aşağıya doğru, bir yenilik getirmeyi ne kadar başarabilir çok tartışma kaldırır. Ama Özersay’ın deneyimi, fikirleri, lisanı, soğukkanlılığı iyi bir aday olduğunu gösteriyor” dedi.

“Halkımız Sibel Siber’i tercih edebilir”

Sibel Siber’i zeki, kalemi güçlü, hemen kendini topluma kabul ettirmiş, kişiliği itibarıyla iyi bir başlangıç yapmış olarak tanımlayan Atun, “Parti onu takdir ederek, hatta Talat’la yarıştırarak onu tercih etmiş. Başbakanlık’ta verdiği iyi izlenimden sonra Meclis Başkanlığı’nda daha üst düzey ve toparlayıcı, bağımsız, tarafsızlığı temsil eden Meclis Başkanlığı’na uygun görmüş. Dolayısıyla halkımız Sibel Siber’i  tercih edebilir. Kamuoyu yoklamalarında da Sibel Siber ile Eroğlu’nun başa baş gittiği görülüyor” ifadesinde bulundu.

ATUN: “Akıncı için endişelerim var”

Akıncı’nın uzun bir süreden sonra aday olduğunu anımsatan Atun, “Akıncı fazla barışçı ve bu nedenle bazı endişelerim var. Rum tarafının bize karşı tutumunda zerre kadar bir iyi niyet göremiyorum. Dolayısıyla bu konuda Mustafa’nın çok dikkatli davranması lazım… Peşin peşin Maraş’ı açarız? Maraş’ı açmak basit bir olay değil” dedi.

İ.Küçük: “Eroğlu ekrandan kaçıyor”

Eski Başbakan İrsen Küçük, “Gönül arzu ederdi ki adayların ekranlarda değerlendirme yapmasıydı. Halk bunu istiyor. Vatandaş niye bazı adaylar çıkıyor bazıları kaçıyor diyor. Ekrandan kaçan adaylar da kendilerini en deneyimli politikacı olarak tanıtmaya çalışıyor” ifadesinde bulundu.
Eroğlu’nun tüm adaylardan önce ekrana çıkıp vizyonunu açıklaması gerektiğine vurgu yapan Küçük, “Onun diğer adaylara davet ve çağrı yapması gerekirdi” dedi.
“Kamuoyu Eroğlu’nun ne kadar deneyimli olmadığını bilir” diyen Küçük, “2009’a kadar en az 3 kez Cumhurbaşkanlığı’na aday oldu, kaybetti. Dolayısıyla ne 2009’daki seçimlerde bu imkanı halka sundu, ne de bu seçimlerde bu imkanı yaratmıştır” ifadesinde bulundu.

---------------------------

Küçük: “Eroğlu’nun adına programlara katıldım”

Küçük şunları söyledi:
“UBP’nin Genel Sekreteri olarak 2009’da kampanyasını yürütenlerin başında ben vardım. Eroğlu adına programlara katıldım. Eroğlu o zamanda televizyona çıkmazdı. Ya tek çıkardı ya da anlaşmalı olan programların dışına çıkmazdı. 2009’da bir televizyon programına diğer parti başkanları katılmış, UBP’nin ise Genel Sekreteri olan ben katılmıştım. Bu tür bir toplantıya Eroğlu’nun kendi felsefesinde katılması mümkün değildi. Bakın şimdi de bunu kanıtladı. Siz halktan 5 yıllık bir dönem istiyorsunuz ama halkın karşısına ben demiyorum çıkalım bilek güreşi yapalım, hayır düşüncelerimizi karşılıklı anlatalım. O akşam ki programda da kim kazanırsa kazansın Talat’ın olduğu noktadan görüşmeler devam edecekti. Nitekim de öyle oldu.”

“Kamu Hizmeti Komisyonu’nu karargah yaptı”
“Eroğlu Cumhurbaşkanlığı makamında 5 sene oturdu. Kendine görev olmayan birçok işe karıştı” diyen Küçük, “döndü ne yaptı UBP kurultaylarında taraf oldu ki bu anayasal suçtur. Kendinin atadığı Amme Hizmeti Komisyonu başkanı yıllarca müsteşarlığını yapmış kişi benim imzamı taklit etmiş, Amme Hizmeti Komisyonu’nu benim kaybetmem için karargah yapmış, Eroğlu bunlarla uğraşmış ve Kıbrıs meselesini unuttu” şeklinde konuştu.

“Toplum Eroğlu’na şans vermeyecek”
Şimdi Eroğlu’nun halktan Kıbrıs meselesini çözmek için 2 yıl istediğine dikkat çeken Küçük şunları söyledi:
“Ne diyor ‘bana oy verin 2 senede Kıbrıs meselesini çözeyim.’ Neden 2.5 yıl değil, 1.5 yıl değil de 24 ay… Bu kadar deneyimli olduğunu iddia ettiğine göre bunun hesabı Eroğlu’nda vardır. Bunu gelsin bize ekranda anlatsın.
Bizde o zaman diyelim bu kadar yıldan, bu yaştan sonra yeni bir yol bulmuştur 5 yılda bitiremediği Kıbrıs meselesini 2 yılda sonuca götürecektir. Ama bu şansı toplum Eroğlu’na vermeyecektir.”

İ.Küçük: “Eroğlu aldığı oyların yarısını alamazdı”
Eski Başbakanlardan İrsen Küçük, “Eroğlu 20 yıl başbakanlık yaptığını iddia eder, Cumhurbaşkanlığı yaptı. Bu deneyimini ülke yararına kullanmak gerekir, yoksa kendi çıkar ve amaçları doğrultusunda mı kullanması gerekir? Benim gördüğüm Eroğlu tekrardan seçilmek için bunu kullanıyor” dedi.
“Her türlü vatandaşı yanıltıcı demeçlere de tenezzül etmektedir” diyen Küçük açıklamalarını şöyle sürdürdü:
“ Açıklamaları var yüzde 55 1’nci turdan oy alacağını iddia ediyor. Biz geçen sefer yaptırdığımız anketlerde yüzde 60 UBP adayının kazanacağı çıkmıştı ki o zaman anketler de bugünkü gibi tartışmalı anketler değildi. Ama bugün anketler ile sokağın nabzına baktığında başka… Biz bu nabzı tutarak 40 yıldır politikada yer aldık. Sadece birkaç programcının hazırlayacağı güdümlü sorularla ve güdümlü merkezlerde yapılan söylemlerle bir anketi kimse kabul ettirmez. Anket ve sonuç halkın nabzıdır. Akşam bir köydeydim vatandaşlar geldi oturdu ve sadece 1’i Eroğlu’na oy  vereceğini söyledi.
“Eroğlu Cumhurbaşkanlığı makamında olmasaydı bugünkü oyların yarısını bile düşünemezdi” diyen Küçük, “Kaldı ki Eroğlu bir taktik hatası daha yaptı ve partiden aday olmadı. Bende bir UBP’liyim ama partimin adayı olmadığı için Eroğlu dışındaki bir adayı destekleyeceğimi rahatlıkla söylüyorum. Aday olsaydı partimden düşüneyim ama o fırsatı da kaçırdı” dedi.

“Özgürgün’ü partiliyi bir tarafa itti”
“Sürekli UBP’ye müdahale etti, belediye başkanlarına biraz daha muhtarla da müdahale edecek bir Cumhurbaşkanı konumuna gelmiştir” diye belirten Küçük şunları dile getirdi:
“Bu müdahalelerden sonra UBP’den DP’den destek almayı düşünmesi UBP tabanına büyük saygısızlıktır. UBP bir tarafa itilmiştir. Özgürgün, elinin tersiyle bir kenara itilmiştir. Tanıtımlara baktığınızda DP’nin renkleri ön plana çıkmıştır, turuncuyu terk etmiştir. Ama cumhurbaşkanlığı mevkiinde olduğu için bazı milletvekilleri ondan çekindiği için sözde oma yakın görünmeye çalışmaktadır. Ama UBP tabanı Eroğlu’nu affetmez. Bazı arkadaşlar sandığa gittiğinde UBP’den başka yere veremez ama ortada yapılan büyük bir saygısızlık vardır.”

SOYER: “Eroğlu çok ciddi hatalar yaptı”
Eski Başbakan CTP-BG Mağusa Milletvekili Ferdi Sabit Soyer de yaptığı açıklamada, “2009 protokolünü Eroğlu bile bile imzaladı. Bilhare bu İrsen Küçük’e geldi ve ben ‘aldın el bombasını kucağına’ dedim. Bunu büyük ölçüde sürdürmeye çalışırken, yalnızlaştırıldı, kimin tarafından imza atanlar tarafından. Küçük Başbakan oldu, Eroğlu Cumhurbaşkanı oldu. Kısa bir süre sonra hükümet bu işi beceremiyor, yapamıyor. Böyle bir siyasi kültür ne sorunların çözümüne katkı sağlar ne de memlekete huzur getirir” dedi.
“Şimdi Cumhurbaşkanlığı seçimi var ve tartışılmayan konu var müzakereler kesilmiştir. Nasıl başlayacak bununla ilgili yuvarlak lakırdıdan başka bir şey söylenmiyor” diyen Soyer, “Eroğlu Cumhurbaşkanlığı süresinde Kıbrıs sorununa dair çok ciddi hatalar yaptı” açıklamasında bulundu.
Soyer şunları söyledi:
“Ben ilk defa görüyorum altında imzası olan metine yokmuş gibi davranıyor ben bunu baskı altında imzaladım diyor. Kim yaptı sana bu baskıyı, kim yaptı emrivakiiyi? Türkiye? Çık söyle bunu ama her saat çıkıp deme bana ana vatanla yavru vatan edebiyatlarını kullanma.
Siyasette ne zaman kurullar ve kurallar sarsıldı, siyasi yozlaşma ve verimsizlik artmaya başlar. Bunun en uç noktası 2012’dir. UBP kurultayında yapılan ve Cumhurbaşkanı olarak yaptığı tüm müdahaleler, partiler demokrasisini toplumun kurumsallaşma noktasını yıkmış ve büyük zarar vermiştir.” 

-------------------------------

Atun: “Cari harcamalarımızı kendi gelirlerimizde ödeyebilir noktaya gelmişsek bu bir başarıdır”

Hakkı Atun: Maliye Bakanı’nın ve mensup olduğu partinin açıklamalarını dinledim ve memnun oldum. Ben de en zor dönemde 3 yıl Maliye Bakanlığı yapmış bir kişiyim… Hiç olmazsa cari harcamalarımızı kendi gelirlerimizde ödeyebilir noktaya gelmişsek bu bir başarıdır.
Bu ekonominin temeli vergi sistemimiz itibarıyla KDV’dir… 1992-93 erken seçimlerinden sonra CTP ile hükümet kurduğumuzda ilk yaptığımız işlerden biri gayrı demokratik olan seçim yasasını hemen düzelttik artı KDV Yasasını geçirdik. Halbuki Eroğlu, bunu söylemek zorundayım, bırakın Meclis’i oyaladı, Meclis’ten de geçirdi ve Sayın Özal’ın tavsiyesi üzerine geçirdi, çünkü Türkiye KDV’ye geçmişti, yanlış bilmiyorsam en az 2-3 sene oyaladı. Ben seçimlerde bu noktasına değindim bir köyde, bizim ilçe başkanı arkamdan, ‘Bak bizim parti başkanına, KDV Yasası’nı geçirmiş, bu bize oy getirmez ki’ diyor… Bunu da zihniyeti anlatmak için söylüyorum. Yani biz devlete hizmet etmek için, ekonomiyi yerine oturtmak için orada bulunuyoruz, yok biz oy kaygısı yaşıyoruz… Bu politika değil işte…

H.ATUN: “Her sabah dinlediğimiz yakınmalar var ise, bunun baş sorumlusu 19 başbakanlık yapan başbakandır…”
“Ama Eroğlu’nun başarılı, bizlere nazaran… Ben 3 sene yaptım, Ferdi Bey 4 sene… Eğer 19 sene başbakanlık yapmışsan, en azından bunu genel anlamda başarılı kabul edersin… Nasıl oldu bu, bunu Ersoy İnce çok güzel anlatmıştı zamanında. Belki biraz da duygusal davranıyorum, gücüme gitti çünkü, Sunat’ı aday götürdüklerinde kendilerine, demiş ki ‘Biz Atunlar’dan kurtulmaya çalışıyoruz bize gene bir Atun mu getirdin’ demiş… Ama aynı mülakatta Ersoy İnce diyor ki, ‘Yahu bu kadar sene bu işi nasıl becerdi bu adam, bin 200 tane delegeyi ismiyle telefonuyla bilerek bu işi becerdi’ diyor… Hakikaten takdir etmek lazım. Yani ben belli bir sene yaptıktan sonra geriye dahi bakmıyorum, çünkü politika çok zor, çok zahmetli bir iştir… Ne sıkıntılar, ne stresler yaşadık elektrikler sıfırlandığı zaman…  Sorumluluktan, duyarlılıktan dolayı…
Bunun sırrını yakaladı arkadaşımız, bunu kabul etmek lazım. Ama geçen gün bir toplantıda, şunu da söylemek zorundayım halkıma, hiç kimse beni bu konuda duygusal zannetmesin, eğer 19 sene başbakanlık yapmışsan ve bugün birçok konularda arıza, şikayet, her sabah dinlediğimiz yakınmalar var ise, bunun baş sorumlusu 19 başbakanlık yapan başbakandır, herhalde 3 sene yapanlar değil… “

Atun: “Televizyonlara katılmaması büyük zaafiyet… Kendine yapılacak eleştirilerden ödü kopuyor”

“Televizyonlara çıkmaması son derece zaafiyet gösteren bir yaklaşımdır. Amerikan seçimlerinde en önemli araç televizyona çıkmadır. İkisini Japon güreşçileri gibi güreştirmedir… Ve ondan çıkan şey Amerikan kamuoyunda seçime büyük etki yapar. Dolayısıyla Sayın Eroğlu’nun bundan kaçınmasını ben çok iyi biliyorum. Diğer partilerle işbirliği yapıp erken seçimi iki sene önceye alıp erken seçime gittiğimizde BRT’nin durumunu dönün hatırlayın. Hiçbir konuda BRT’de eleştiri duyamazdınız ve kendisini bir toplantıya davet ettik, kesinlikle gelmedi o zamandan beri... Kendine yapılacak bir eleştiriden herhalde ödü kopuyor. Eleştiriden daha doğal ne var… Muhalefetin eleştirisinden bir politikacının rahatsız olması son derece yanlıştır ve kendi kendini inkardır.”

“Eroğlu’nun Dokuzlar Hareketi nedeniyle tutumu da son derece anti demokratikti… Partiler içinde yaşanan durumlar… Biz onların yanında zem zem suyuyla yıkanmıştık, bütün suçumuz kamuoyuna bunları sunmaktı ki hedef kendisi de değildi. O zamandan partinin geldiği noktayı, kamuoyuna açıklamıştık. Parti yanlış yoldadır, partizanlık, popülizm aldı başını gidiyor, kamu yönetiminde zaafiyet aldı başını gidiyor. Bunu söylemek suç oldu, olmaması lazım.
İrsen o dönemleri benimle yaşamadığı için, benim kadar Eroğlu hakkında bir teşhis koyamamıştı herhalde… Ben hatta kendisini Demokrat Parti’ye davet ettim, kabul etti ve hatta örgütlenmeden sorumlu başkan yapmak üzereydim kendisini.  Kendi takdiriydi, saygı duyuyoruz UBP’ye geçti, başından da bu maceralar geçti.”

 

Küçük: “Eroğlu bugün hiçbir adayın çağrısına itibar etmiyor”

İ. Küçük: Sayın Eroğlu şöyle veya böyle yıllarca birlikte çalıştığımız ve yakın takip ettiğimiz kişileriz birbirimizi… Kapasitenin ne olduğunu ve neler yapılabileceğini de bilen kişileriz.
Şimid hava atacaksın, bazı eylemler ve propagandalar üreteceksin ama Cumhurbaşkanlığı gibi önemli bir seçimi siyasallaşmanın dışına çekmeniz mümkün değildir. Bunu yaparsanız ülke politikası ve siyaseti zarar görür, bir muhtarlık seçimiyle kıyaslanacak duruma düşer. Hakkını vermek gerekir. Eroğlu bugün hakkını vermemek için elinden geldiğince uğraşıyor. Hiçbir adayın çağrısına itibar etmiyor. 7 adayımız var hepsine başarılar diliyorum, saygı duyuyorum ama özellikle Eroğlu’nun dışında kalan 3 adayın hepsi de deneyimli arkadaşlardır. Kendilerini kanıtlamış, her türlü görevi yapabilecek arkadaşlardır. Halka seçenek vardır… Sadece Eroğlu’nda belli deneyimler var da diğer arkadaşlar deneyimsizdir diye bir durum söz konusu değildir.”

Küçük: “Halk kararını vermiştir... Cumhurbaşkanlığı makamında değişim gerçekleşecektir”
“Seçimlere uzun bir süre olmasına karşın halk artık kararını vermiştir, bu kararda da muhakkak Cumhurbaşkanlığı makamında değişim olacaktır. Bu 19 Nisan’da da olabilir, 29 Nisan’da da olabilir ama görünüş bu değişim gerçekleşecektir.”

F.S.Soyer: “UBP içinde, ben şu anda biliyorum 3 kişiye mavi boncuk verdi, ‘Seçimlerden sonra ben seni koyacağım başkan’ diye…
“….Cumhurbaşkanlığı’nın üretken bir siyaseti getirmesi gerekiyor. Yoksa UBP içerisinde seçim öncesi ne yapacağının organizasyonları… Şimdi de Cumhurbaşkanlığı seçimlerinden sonra ‘Ben kazanacağım’ hülyaları içerisinde, siyaseti yeniden dizayn etme çabaları var. Yani şimdi biz çocuk değiliz ya bunun içerisinde… Saçlarımızı bu memlekette ağarttık. Sayın Eroğlu’nun şimdi kiminle ne feşmekeşler çevirdiğini, UBP içinde ben şu anda biliyorum 3 kişiye mavi boncuk verdi, ‘Seçimlerden sonra ben seni koyacağım başkan’ diye… Onlar da hararetli hararetli, Hüseyin Özgürgün’e de madik atarak koşturmaktadırlar orta yerde. Bütün bunlarla uğraşmak ve bu makamları bütün bunlarla uğraşmak çerçevesinde kullanmak hangi etiğe, hangi geleceğe, hangi hizmete, hangi kurallara, ilkelere, prensiplere ya da yurt sevgisine sığar…”

F.S.Soyer: “Neden bu hırs, neden bu çaba? Neden bu ısrarla bir meseleyi yönlendirme arzusu… Bu sorulara ben bir cevap bulamıyorum”
“Neden bu çaba… İlle bir şeyi bırakmama çabası... Siyasette ben diyor 7 bin günlük başbakanlık yaptım, var mı benden daha büyüğü demek istiyor… E bir kere durumun en büyük felaketi budur zaten. Neden bu hırs, neden bu çaba? Neden bu ısrarla bir meseleyi yönlendirme arzusu… Bu sorulara ben bir cevap bulamıyorum. Eğer çok büyük idealler ve düşünceler olsa bir cevabı var bunun… Bir inanç var ve ona bağlı… Ama bu sorduğum, söylediğim sorulara dönük olarak da bir fikir yok, bir düşünce yok… Peki o zaman ne? Bu soru insanın aklına ister istemez geliyor, mesele buradadır.”

H.Atun: “Denktaş’tan kalan bir mirastır belki ama Denktaş’ın bu kadar partiye müdahale etmediğine ben şahidim”
“Sayın Eroğlu’nun Cumhurbaşkanı olduktan sonra partiye müdahalesi son derece yanlıştı. Geriye bıraktığı sorunları İrsen’in kucağına bıraktığı dönemde, ‘Bu işin hakkından ancak İrsen gelebilir çünkü deneyim yüklüdür’ demiştim.  Ama zamanla işler öyle gitmedi ve onun müdahaleleri sonucunda iş hiç de hoş olmayan bir noktaya kadar gitti. Bir kere müdahale etmesi son derece yanlıştı. O dönem ‘Eğer ben bu partinin babasıyım, koruyucusuyum’ diyorsa Sayın Eroğlu, o zaman bu konuda büyüklüğü göstermesi, aradaki farkı gidermesi ve partiye zarar vermemesi gerekirdi’ demiştim.
Bu müdahalenin demokrasimize zarar verdiğini söyledi Ferdi, yüzde yüz haklıdır. Sistem, Anayasa öyle emretmiyor… Denktaş’tan kalan bir mirastır belki ama Denktaş’ın bu kadar müdahale etmediğine ben şahidim. Örneğin Dokuzlar Hareketi’nde adeta Eroğlu’na yalvarmıştır, ‘Bu arkadaşları sakın ihraç etme, partiyi bölersin çatlatırsın’ dediğini de çok iyi biliyorum. Ama hükümete, Çağatay’a vesaire müdahale etmez miydi, istekleri olmaz mıydı, olurdu… Ama bu noktaya hiç gitmemişti. Bilakis partiyi ayakta tutmaya çalışırdı.”

H.Atun: “Gene Eroğlu döneminden başlayan şeylerdi bu transferler… En son Kaşif’in yaptığı tam rezilliğin daniskası bana sorarsan…”
“Demokrasimizin yara aldığı bir başka konu da Turgay Avcı olayı… Burada da yine Türkiye’nin istekleri doğrultusunda CTP bir yanlış yaptı diye düşünüyorum. O da bize yara aldırdı… Gene Eroğlu döneminden başlayan şeylerdi bu transferler… Bunlar da milletvekilini ayağa düşüren şeylerdi… En son Kaşif’in yaptığı tam rezilliğin daniskası bana sorarsan… Bir ona, bir ona… Kaşif’in bu kadar ısrar etmesi de yanlıştı. İrsen dururken ona yaşıyla, başıyla hürmet etmesi gerekirdi. Eroğlu’nun partiye babalık etmesi gerekirdi. Tarafsız kalması gerekirdi… Olmadı, olmadı.”

İ.Küçük: “Ülkeyi yeni bir erken seçime götürme, ekip oluşturma gibi ideaları var… Eroğlu’nun da yatıp kalkıp böyle rüyalar gördüğünü görmekteyim. “
“Ferdi Bey 3 kişiye söz verdiğini duymuş parti başkanlığı için ama ben 7 kişi duydum. Bunların dışında da senaryolar var. Örneğin sözde başarması halinde, ki bu şansı çok şükür göremiyorum kendisinde, ülkeyi yeni bir erken seçime götürme, parlamentoyu yenileme, bu yenilenecek parlamento içerisinde kendisinin UBP’de ve DP’de ekip oluşturması ve bu iki partinin de birlikte hareket etmesi şeklinde bazı ‘megali idealar’ görüyorum. Yani sadece Yunanistan’da görmemek lazım bunu, Eroğlu’nun da yatıp kalkıp böyle rüyalar gördüğünü görmekteyim.”

İ.Küçük: “Kimse seçim Eroğlu’nun cebindedir, aldı götürüyor zannetmesin. Böyle bir olay hiç yoktur açıkçası”
“Bu seçim her halukarda iki turludur. İkinci tura illa ki Eroğlu kalacak diye de bir şey yoktur. Eroğlu dışında da iki adayın kalma ihtimali çok yüksektir, bunu üstüne basa basa söylerim. Eroğlu, ikinin altında da çıkma ihtimali olan bir adaydır. Kimse seçim Eroğlu’nun cebindedir, aldı götürüyor zannetmesin. Böyle bir olay hiç yoktur açıkçası… İkinci tura kalmayabilir. İkinci turda çözülecek olan Cumhurbaşkanlığı seçiminin de büyük bir değişime neden olacağı görüşü içerisindeyim.”

F.S.Soyer: “Sayın Eroğlu’nun ikinci tura kalmama ihtimali de vardır…”
“Sayın Eroğlu ille ilk turun birincisi çıkacak diye bir kural yoktur kesinlikle. Aynen katılırım, Sayın Eroğlu’nun ikinci tura kalmama ihtimali de vardır. Bir de manipülasyon yapılır şimdi, çıktığınızda televizyona, gerek Sayın Sibel Siber’e destek olanlara, gerekse diğer adaylara ‘İkinci turda kimi destekleyecekleri’ sorulur. Peki niye Eroğlu’nu destekleyen insanlara bunu sormuyorsun? Bir de bu manipülasyonla uğraşıyoruz. Dolayısıyla burada, bu ihtimalde bir gerçektir. Eroğlu kalmayabilir ikinci tura da… Benim yürekten inanıyorum ve destekliyorum da, Dr. Sibel Siber’in başarısı ve Cumhurbaşkanı seçilmesiyle topluma yapacağı katkılara yürekten inanıyorum. Bir kere Sayın Siber Siber ne kadar CTP-BG amblemi ile seçime girse de, aynı zamanda Birleşik Güçler kavramı çerçevesinde, toplumun diğer düşünce dünyasına sahip insanlarını da kucaklama ve onlarla paylaşma olgunluğuna sahip bir insandır. Bağımsız olarak aday olan Sayın Eroğlu’ndan daha fazla toplumun diğer kesimleriyle diyalog kurabilir.”

Bu haber toplam 2959 defa okunmuştur