1. HABERLER

  2. RÖPORTAJ

  3. UYGULATMADIK, OYLATMADIK!
UYGULATMADIK, OYLATMADIK!

UYGULATMADIK, OYLATMADIK!

CTP Milletvekili Özkan Yorgancıoğlu, TC Koordinasyon Ofisi’yle ilgili mecliste onaylanan...

A+A-

CTP Milletvekili Özkan Yorgancıoğlu, TC Koordinasyon Ofisi’yle ilgili mecliste onaylanan anlaşmayla, kendisinin Başbakan olduğu CTP-DP hükümeti döneminde Bakanlar Kurulu’ndan geçirilen protokolün aynı irade olmadığını söyledi

“Toplumsal yaralar açtı”

Bu (ben bildiğimi yaparım) anlayış geçmişte de toplumsal açıdan çok büyük yaralar açtığı gibi bu olayda da yaralar açtığını düşünüyorum. Ben bu kadar yıldır siyasetin içinde olan biri olarak 80li yılların anlayışıyla artık ülkemizde siyaset yürütmenin çok doğru olmadığını düşünüyorum. Toplumsal hassasiyetlerin de, muhalefetin ortaya koyduğu önerilerin de dikkate alınması gerekir”

“Benim başbakanlığım döneminde Bakanlar Kurulu’nun, toplumsal endişeleri de gözeterek onayladığı süre 1 yıldı. Yani irade 1 yıl olarak şekillenmişti ve hiç uygulanmadan 1 yıl geçti. Zaten meclise de gelmemişti. Eğer bizim Bakanlar Kurulu’muzun aldığı karara binaen bunun geçerli olduğu iddia ediliyorsa, o zaman soruyorum, ‘UBP-DP hükümeti neden yeniden Bakanlar Kurulu kararı üreterek bunu meclise getirdi?’. Biz uygulatmadık, Meclis'te oylatmadık, yürürlükten kalktı."

“Mecliste onaylanan anlaşma bizim Bakanlar Kurulu’muzun ortaya koyduğu 1 yıllık irade değildir. Bu, UBP-DP hükümetinin Bakanlar Kurulu’nun yakın geçmişte ortaya koyduğu ve süresi protokoldeki gibi 5 yıl öngören bir iradedir. Dolayısıyla kimsenin ‘siz bunu imzalamıştınız’ deme hakkı yoktur”

“Biz bu endişeleri taşıdığımız için süreyi, sonuçlarını görebilmek adına, 1 yıla düşürdük. 5 yıl olmasıyla müşahadeye daha kapalı bir yapı oluştu. Keşke öyle olmasaydı. Şimdi toplumsal hassasiyetler dikkate alınarak siyaset yapılması gerektiğine inanıyorum ama mevcut hükümetin de bu hassasiyete sahip olmadığını üzülerek görüyorum”


Ödül AŞIK ÜLKER
 

Eski Başbakan, CTP Milletvekili Özkan Yorgancıoğlu, TC Koordinasyon Ofisi’yle ilgili mecliste onaylanan anlaşmayla, kendisinin Başbakan olduğu CTP-DP hükümeti döneminde Bakanlar Kurulu’ndan geçirilen protokolün aynı irade olmadığını söyledi.

Yorgancıoğlu, kendi döneminde bu anlaşmayı "Uygulatmadıklarını, Meclis'te oylatmadıklarını ve bir senede yürürlükten kalktığını" söyledi, özellikle irade farklılığına dikkat çekti.

Yorgancıoğlu, şunları söyledi: “Mecliste onaylanan anlaşma bizim Bakanlar Kurulu’muzun ortaya koyduğu 1 yıllık irade değildir. Bu, UBP-DP hükümetinin Bakanlar Kurulu’nun yakın geçmişte ortaya koyduğu ve süresi protokoldeki gibi 5 yıl öngören bir iradedir. Dolayısıyla kimsenin ‘siz bunu imzalamıştınız’ deme hakkı yoktur.”
 
Serdar Denktaş imzalayıp getirdi”

Soru: Sizin başbakan olduğunuz dönemde Koordinasyon Ofisi’yle ilgili anlaşma Bakanlar Kurulu’ndan geçirildi. O dönemde neler yaşandı?


Yorgancıoğlu: 2014 yılının ilk aylarında böyle bir protokolün taslağı bize geldi. Bakanlar Kurulu taslağı okuduktan sonra gerçekten ürperir bir noktada oldu. Öncelikle şunu söylemek istiyorum, Türkiye ile işbirliği olması konusunda herhangi bir sıkıntımız yoktur ancak bu tür protokollerin de her iki tarafın insanlarının, hükümetlerinin, siyasetçilerinin kabul edebileceği koşulları da içermesi gerektiğine inanıyorum. Bu nedenle Sayın Serdar Denktaş’a ilk şeklini kabul etmenin mümkün olmadığını söyledik, bir tartışma süreci başladı. Bu süre yaklaşık 4-5 ay sürdü ve Sayın Serdar Denktaş bazı değişiklikler olduğunu bize ifade etti. Bu değişikliklerle birlikte ikinci kez getirirken imzalayıp getirdi. İkinci halini de gördüğümüzde bunun yine sıkıntılar içerdiğini kendisine ifade ettik. Bunu meclisten geçirebilmenin çok da mümkün olmayacağını da kendisine söyledik. Ancak bize bunu imzaladığını ve artık geri dönülmesinin mümkün olmadığını söyledi. Geçtiğimiz günlerde mecliste söylediği gibi, o dönemde Bakanlar Kurulu’na imzaladığı metinden yetki devri algılamadığını söyledi. Ancak biz iki nedenle 5 yıllık sürenin mümkün olmayacağına inanıyorduk. Birinci neden, Sayın Serdar Denktaş’ın inancına rağmen bu metnin hukusal bir metin olduğu ve hukuk karşısında farklı yorumlanabileceği endişesiydi. İkincisi de bu kadar çok yetkinin 5 yıllık süreyle bir ofise verilmesinin nasıl sonuçlar doğuracağını önceden kestirememekti. Bu nedenle 5 yıllık sürenin, böyle içerikteki bir protokol için uzun olduğunu ifade ederek, bunu 1 yıl uygulanmak kaydıyla Bakanlar Kurulu’ndan geçirdik. Yani Bakanlar Kurulu Sayın Serdar Denktaş’ın imzaladığı 5 yıllık sürenin 1 yıla indirilmesini uygun gördü. Biz bunu meclise Bakanlar Kurulu’nun bu kararıyla gönderdik. Fakat bu kez de mecliste protokolde 5 yıl olan bir hükmün Bakanlar Kurulu’nda niye 1 yıl olarak düzeltildiğiyle ilgili bir tartışma başladı ve bunun uygun olmayacağı konusu ifade edildi.

Soru: Tabi ki bir Başbakan Yardımcısı yetkilidir ancak böyle bir anlaşmayı imzalamadan hükümetle, Bakanlar Kurulu’yla görüşmek gerekmez miydi?
Yorgancıoğlu: Tabi ki son şeklinin imzalanmadan gelmesi gerekirdi. Sayın Serdar Denktaş öyle getirdiğini söylüyor ama hatırlayacaksınız ben mecliste imzalı halinin geldiğini söylediğimde buna itiraz etmedi. Hatta o dönemin bazı DPli bakanları da beni destekler yönde davrandı.
  Ben bu protokolü Bakanlar Kurulu’ndan geçtikten bir ay sonra imzaladım, yanımda tuttum. Ama sonuç olarak bir Başbakan Yardımcısı’nın imzaladığı birşeyi daha fazla bekletmenin de doğru olmayacağını düşündüm.

Soru: Neden beklettiniz?
Yorgancıoğlu: Endişelerim vardı. Çünkü bu hukuki bir metindi ve nasıl yorumlanacağı konusunda endişelerim vardı ve benim endişelerimi destekler mahiyette basında da karşı çıkışlar yer aldı. Bunun yanında meclisteki itirazlar sonrasında, bunun 5 yıl süreyle uygulanmasının sıkıntılı olacağını düşündüğümüz için bu anlaşmayı meclisten geri çektik. Hükümet ettiğimiz hiçbir sürede de, süreyi 5 yıl yaparak bunu geri getirmedik. Yani bizim irademiz 1 yıl olarak şekillenmişti.

Soru: Şimdi mecliste onaylanan anlaşmanın sizin döneminizde imzalanan anlaşmanın devamı olduğu şeklinde eleştiriler var...
Yorgancıoğlu: Bakanlar Kurulu’nun iradesi, Başbakan dahil, herhangi bir bakanın iradesinin üstündedir. Bakanlar Kurulu’nun kararı da 1 yıldı. Bizim dönemimizde imzalanan anlaşmanın hükmü zaten biz hükümetten gittikten sonra bitti. Zaten mecliste de onaylanmadığı için yürürlüğe girmemişti. Bu konu Sayın Ömer Kalyoncu hükümeti döneminde de meclise getirilmedi. Biz uygulatmadık, Meclis'te oylatmadık, yürürlükten kalktı."

“1 yıla indirilerek onaylanan protokol hiç uygulanmadan bitti”

Soru: Serdar Denktaş anlaşmanın UBP döneminde hazırlandığını, CTP-DP döneminde imzalandığını, CTP-UBP döneminde gündemden kaldırılmadığını ve UBP-DP döneminde onaylandığını söylüyor...
Yorgancıoğlu: Serdar Bey’in de dediği gibi bu anlaşma UBP döneminde hazırlandı. Benim başbakanlığım döneminde Bakanlar Kurulu’nun, toplumsal endişeleri de gözeterek onayladığı süre 1 yıldı. Yani irade 1 yıl olarak şekillenmişti ve hiç uygulanmadan 1 yıl geçti. Zaten meclise de gelmemişti. Eğer bizim Bakanlar Kurulu’muzun aldığı karara binaen bunun geçerli olduğu iddia ediliyorsa, o zaman soruyorum, “UBP-DP hükümeti neden yeniden Bakanlar Kurulu kararı üreterek bunu meclise getirdi?”. Dolayısıyla bu mecliste onaylanan anlaşma bizim Bakanlar Kurulu’muzun ortaya koyduğu 1 yıllık irade değildir. Bu, UBP-DP hükümetinin Bakanlar Kurulu’nun yakın geçmişte ortaya koyduğu ve süresi protokoldeki gibi 5 yıl öngören bir iradedir. Dolayısıyla kimsenin “siz bunu imzalamıştınız” deme hakkı yoktur. Bizim Bakanlar Kurulu’muzun öngörüğü süre 1 yıldı, o süre de bizim hükümetimizin gitmesinden hemen sonra bitti. Yani o zaman Bakanlar Kurulu’nda endişelerimiz nedeniyle süresi 1 yıla indirilerek onaylanan protokol hiç uygulanmadan bitti.

Soru: Neden 1 yıllık bir süre koyarak onaylandı?

Yorgancıoğlu: Protokolün uygulanmasındaki sıkıntılar 1 yıl içinde görüldüğünde ya sözleşme değiştirilecekti ya da ortadan kaldırılacaktı. Eğer uygulamalar Kıbrıs Türk halkının hassasiyetlerini gözetmiyorsa, o zaman tedbir alabilirdik. “Eksiğini, fazlasını yaşayalım, görelim, belki endişelerimiz yersizdir, belki haklıdır” diye düşünmüştük. O dönemde protokolün içeriğiyle ilgili gerçekten sıkıntılı bir süreç yaşandı.
  Keşke UBP-DP hükümeti, geçtiğimiz gün mecliste söylediğimiz ek bir tadilat protokolü yapıp, toplumun gönlü rahat olarak, daha çok katılımcı oyçokluğuyla bunu meclisten geçirmiş olsaydı.

Hükümet neden ısrarcı?

Soru: Bu konuda büyük bir tepki oldu. Mecliste görüşüldüğü gün de bu tepkiler daha da yükseldi. Cumhurbaşkanı bir çağrı yaptı ama hükümet o gün onaylanması konusunda çok ısrarcı bir tutum sergiledi. Bunu neye bağlıyorsunuz?
Yorgancıoğlu: Bunun değişik nedenleri olabilir, ya beklentilerle ilgili ya telkinlerle ilgili ya da sağ hükümetlerin “toplumun ne dediği çok da önemli değildir, ben bildiğimi yaparım” anlayışının bir tezahürüdür. Ama bu anlayış geçmişte de toplumsal açıdan çok büyük yaralar açtığı gibi bu olayda da yaralar açtığını düşünüyorum. Ben bu kadar yıldır siyasetin içinde olan biri olarak 80li yılların anlayışıyla artık ülkemizde siyaset yürütmenin çok doğru olmadığını düşünüyorum. Toplumsal hassasiyetlerin de, muhalefetin ortaya koyduğu önerilerin de dikkate alınması gerekir.

“Hükümetten iki farklı söylem”

Soru: Sayın Serdar Denktaş ısrarla yetki devri olmadığını, konunun çarpıtıldığını da söylüyor.

Yorgancıoğlu: Bu tür hukuksal metinleri siyasetçilerden çok hukukçuların değerlendirmesi gerekir. Serdar Bey ile Hüseyin Bey farklı şeyler söylüyor. Serdar bey “hiçbir yetki devri yoktur” derken, Hüseyin Bey, “Ben yetkilerimi devretmem” diyor. İkisi farklı şeydir. Dolayısıyla hükümetten iki farklı söylem var. Yaşayıp göreceğiz.

Soru: Onaylanan anlaşmada sizi tedirgin eden şey nedir?

Yorgancıoğlu: Yetki devirleriyle ilgili sıkıntı olabilir. Bu hukuksal bir metin olduğu için “isteyen istediği gibi yorumlar” sonucunu üretmemek lazım, hukuksal yorumlar sonucu uygulanan bir metindir. Biz bu endişeleri taşıdığımız için süreyi, sonuçlarını görebilmek adına, 1 yıla düşürdük. 5 yıl olmasıyla müşahadeye daha kapalı bir yapı oluştu. Keşke öyle olmasaydı. Şimdi toplumsal hassasiyetler dikkate alınarak siyaset yapılması gerektiğine inanıyorum ama mevcut hükümetin de bu hassasiyete sahip olmadığını üzülerek görüyorum.

Soru: Sayın Serdar Denktaş “paranoya ve eziklik kompleksiyle devlet yönetilmez” demişti. Perşembe gün de bunu gençlere yönelik söylemediğini belirtti. Kime söylüyor sizce?

Yorgancıoğlu: Bu, genele bakıldığında doğru bir cümle olabilir yani devlet yönetirken, ülke yönetirken korkarak yönetmememiz lazım. Ama korkmak başka birşeydir, metinde yazan hukuksal terimleri yok saymak başka birşeydir. Bu ikisi arasında büyük fark vardır. Bu ifade bana göre talihsiz bir ifadedir. Üstelik muhalefet ortaya bunun engellenmesi adına bir çaba koymadı. Muhalefet, toplumsal hassasiyetleri gözetecek değişiklikler yapılarak, bunların birlikte geçirilmesi önerisinde bulundu. En azından CTP Genel Sekreteri’nin bir milletvekili olarak ortaya koyduğu buydu. O dönemde, endişeleri gözeterek, süreyi 1 yıla düşürerek imzalayan Başbakan olarak benim de önerim buydu, “Buna ek bir protokolle halkımızın, sivil toplum örgütlerimizin, milletvekillerimizin endişelerini giderecek değişiklikler yapın ve birlikte getirin, onaylayalım” yaklaşımımız vardı. Yani karşı duruş yoktu. Ama maalesef bunu da böyle takdim etmek gibi bir seçeneği kendi önlerine yol olarak koydular, doğru bir yaklaşım değildir.

Cumhurbaşkanı’nın müdahalesi, “Biraz geç kalmış”

Soru: Bu konudan dolayı gerginlik yaşanıyor, Cumhurbaşkanı da bu dönemde birlik olmaya ihtiyaç olduğunu söyledi. Koordinasyon Ofisi’yle ilgili anlaşma meclisten geçti, Cumhurbaşkanlığı’na gitti. Cumhurbaşkanı Anayasa Mahkemesi’nden görüş istedi. Sizce Cumhurbaşkanı’nın müdahalesi geç miydi?
Yorgancıoğlu: Biraz geç kalmış birşeydi. Keşke daha önceden, konu meclise gelmeden yapmış olsaydı...

“Sağ partilerle koalisyon yapmak kolay değil”

Soru: Siz DP ile yapılan koalisyonun başbakanıydınız. Sonrasında da CTP-UBP hükümetinde de milletvekiliydiniz. DP ve UBP ile hükümette olmayı nasıl değerlendiriyorsunuz?

Yorgancıoğlu: Sağ partilerle koalisyon yapmanın kolay olmadığını söylüyorum ama daha doğru bir ifade ile bizde koalisyon kültürü yoktur. Avrupa ülkelerinde sadece 2 değil, 3-4 partili koalisyonlar olur ama koalisyon kültürü olduğu için ve herkes kendi günlük çıkarlarını değil de, toplumsal çıkarları önüne koyduğu için, koalisyonlar çok daha rahat bir uyum içinde yürütülüyor. Ama maalesef bizde, bu siyasetçiler için de geçerlidir, halkımız için de geçerlidir, herkes “partim hükümetteyken kendime, akrabalarıma, yakınlarıma ne kadar çok menfaat sağlarım” anlayışında olduğu için çelişkiler çok daha kısa sürede su yüzüne çıkıyor ve bu yaklaşım koalisyonun yaşayabilir bir mekanizma olmasını engelliyor. Hükümete gelenler, sıradan insanlar, sivil toplum örgütleri, sendikalar açısından da durum böyledir. Bireysel, zümresel menfaatler toplumsal menfaatlerin önüne geçiyor.

“Koalisyon kültürü yok”

  Koalisyon ortakları arasında anlayış farklılığı olduğu için çok iyi bir uyum mümkün değildir. Bunu DP ile de yaşadık, UBP ile de yaşadık. Düşünün ki UBP, CTP ile su politikası konusunda “biz yöneteceğiz” diye ortak bir hükümet programı yaptı. Sonra imzasına sahip çıktı mı? Hayır çıkmadı. Ama kimse bunu görmüyor, “CTP suyun gelmesini engelleyen” şeklinde görülüyor. Halbuki burada sorgulanması gereken UBP’nin hükümete girerken altına imza attığı metne sahip çıkıp çıkmadığıdır. Laf ola iş yapmaya alışırsak, memleketin başına daha çok işler gelir diye inanıyorum.
  Bu anlamda koalisyon kültürü olmadığı için, “hükümete gelelim, sonra ne olursa olur” anlayışıyla devam ettiğimiz için koalisyonların çok da yürütülebilir bir yapı olmadığını düşünüyorum. Umarım ve dilerim ki insanlarımız bundan sonra tek başına iktidar olma konusunda herhangi bir partiye şans tanır ama bu partinin de CTP olmasını istiyorum.

“İki sağ partide zümresel beklentiler maksimum düzeyde”

Soru: Şu anda da iki sağ partinin koalisyonu var. Gidişatı nasıl görüyorsunuz?

Yorgancıoğlu: Daha da kötü olacağını düşünüyorum çünkü bizde zümresel beklentiler minimum düzeydeydi, iki sağ partide maksimum düzeyde olacak. Dolayısıyla çatışmaların su üstüne çıkacağını ve daha sert olacağını düşünüyorum.

“CTP’nin yapması gereken çok şey olacak”

Soru: CTP bu noktadan sonra koordinasyon ofisiyle ilgili ne yapmalı? Nasıl adımlar atmalı veya atabilir?

Yorgancıoğlu: Sayın Serdar Denktaş, Türkiye yetkilileriyle değişiklikleri yapmak için ilk toplantılarını yapacaklarını perşembe gün mecliste söylemişti. Bazen de sabırlı olmak, bazı şeyleri beklemek gerekiyor. Eğer gerçekten bu değişiklikler olup gelecekse ve bu değişiklikler yeniden değerlendirme ortamı yaratacaksa, biz bunu tartışmaya hazırız. Ama eğer Sayın Serdar Denktaş bu görüşmelerden herhangi bir sonuç çıkarmazsa veya bu görüşmeler olmazsa, tabi ki partimizin yapması gereken çok şey olacaktır.

Bu haber toplam 5662 defa okunmuştur