1. HABERLER

  2. RÖPORTAJ

  3. Trafik vahimden de öte!
 Trafik vahimden de öte!

Trafik vahimden de öte!

37 yıldır ABD’de trafik ve ulaştırma uzmanı olarak çalışan Taner Aksu: “Kuzey Kıbrıs’ta trafik vahimden öte”

A+A-

“Devlet trafik güvenliğini sağlamaktan yoksun”

“Kuzey Kıbrıs’taki en büyük problem trafik güvenliğinin olmamasıdır… Bedeli ölüm, edebi sakatlıklar, hiç iyileşmeyen toplumsal psikoloji ve akıl almaz mal kayıplarıdır”

“Yetkili, bilgili, siyasetten arınmış bir trafik güvenliği komisyonu kurulmadan hiçbir sistem faydalı olamaz”

“Kuzey Kıbrıs başlı başına kara nokta… Bizdeki ehliyet sistemi intihardır”


(T.A.K/Özgül Gürkut MUTLUYAKALI)
Amerika Birleşik Devletleri’nde (ABD) 37 yıldır trafik ve ulaştırma uzmanı olarak görev yapan Kıbrıslı Türk mühendis Taner Aksu, KKTC’de trafikteki durumu “vahimden öte” diye niteledi.
Aksu, “Devlet, trafik güvenliğini sağlamaktan yoksun. Toplum olarak kendimize düşen görevi yeterince yapamadığımız gibi, devletten de hak ettiğimiz trafik hizmetini alamadığımız aşikar” dedi.
ABD’nin California eyaletinde yaşayan ve sık sık KKTC’ye gelen, trafik kazalarının önlenmesi çabalarına katılan ve Trafikte Kazasız Yaşam Derneği’nin kurulmasına öncülük eden Aksu, dünyanın pek çok ülkesinde trafik sistemlerini de inceliyor. ABD’de ve değişik ülkelerdeki gözlemlerinden sonra KKTC’de trafik için “sınıfta kaldık” değerlendirmesi yapan Aksu, “Diğer ülkeleri görünce ülkem adına üzülüyor, kıskanıyorum” diyerek devleti ve toplumu sorguladı.
TAK muhabirinin trafikle ilgili sorularını yanıtlayan Trafik Mühendisi Taner Aksu, trafikte bugünkü durumun sorumlusunun hem toplum hem devlet olduğu görüşünde…
Aksu, “Kuzey Kıbrıs’taki en büyük problem, trafik güvenliğinin olmamasıdır çünkü bedeli ölümdür, ebedi sakatlıklardır, hiç iyileşmeyen toplumsal psikolojik bunalımdır ve akıl almaz mal kayıplarıdır” diye konuştu.
Taner Aksu, Trafikte Kazasız Yaşam Derneği’nin kazalara “artık yeter” demek ve trafik mühendisliğini, denetimi ve eğitimi getirmek ve başka anne ve babaların ağlamaması için kurulduğunu anlattı.

“Kaza değil çarpışma”
Aksu, içinde bulunulan vahim trafik tablosunda toplumun üzerine düşeni yeterince yapamadığı gibi devletten de hak edilen trafik hizmetlerinin alınamadığının aşikar olduğunu belirterek, yolların ölüm tuzağına dönüşmesine bir türlü dur denilemediğini; KKTC’de meydana gelen kazalara kaza değil “çarpışma” demek gerektiğini söyledi.
Taner Aksu, kazanın insanın hiçbir sorumluluğu olmadan meydana gelen olaylar olduğunu, bile bile yapılan hatalardan kaynaklananlara “çarpışma” dendiğini kaydederek, KKTC’de “sürat, alkol veya uyuşturucu tesiri altında araç kullanmak, trafik kurallarına uymamak, cep telefonunda konuşmak veya mesajlaşmak, emniyet kemeri takmamak, yeterli sürüş eğitimi almamak hatta usulsüz ehliyet almak, saygısız ve sabırsızlık, yolların çağdaş standartlarda olmaması, yarım kalmış yolların ölüm tuzağı şeklinde bırakılması” gibi nedenlerin çarpışmalara yol açtığını anlattı.

1974’ten bugüne 1830 kurban
Kıbrıslı Türklerin, 1974’ten bugüne trafikte 1830 kurban verdiğini, bu rakamın 1963-74 arasındaki toplumlararası çatışmalardaki kayıplardan çok daha fazla olduğunu belirten Taner Aksu, haftada ortalama kayıtlı 75 trafik kazası meydana geldiğini; ölüm ve sakat kalma riskinin çok yüksek olduğunu, teknolojik gelişmeler sayesinde ölü sayısı azalsa da kaza sayısının azalmadığını anlattı.
Taner Aksu, “Çağdaş bir trafik sistemi, yıllardır tüm bilirkişi raporları göz ardı edilerek bilgisizlik, isteksizlik, umursuzluk ve en kötüsü de bireysel menfaatleri hedef alan gelmiş geçmiş tüm yetkililer tarafından kurulmamıştır. Toplum da buna ön ayak olamamıştır. Toplum olamıyorsa devlet bunun neresindedir” diye sordu.
Güzelyurt yolunda meydana gelen kazada yaşamını kaybeden 20 yaşındaki Asya Hilmioğlu gibi nice canlar konusunda da devletin suçlu olduğu görüşünü belirten Aksu, “Suçlu, yollarımızda sürati önleyemeyen, yarım kalmış ölüm tuzağı niteliğindeki yollara seyirci kalmış ve ‘süratli gidiyordu’ diyen sorumlu veya sorumluların ağzını kapatamayan, dersini veremeyen ve de toplumun tüm trafik kurallarına uymasını sağlayamayan devlettir” ifadelerini kullandı.
Aksu, toplum yapamıyorsa devletin yapmasının şart olduğunu kaydederek, “41 yıldır devlet toplumunu korumaktan acizdir. Toplumunu korumaktan aciz bir devlet, devlet olamaz. Devletin yapmama lüksü olamaz” dedi.

“Mühendislik ve trafik güvenliği eğitimi hemen hemen hiç yok”
Aksu, ülkede mühendislik ve trafik güvenliği eğitiminin hemen hemen hiç olmadığını, kendisinin 15 kişilik gruba 2 yıl boyunca eğitim verdiğini ve bu kişilerin sertifika da aldığını ancak onlardan yararlanılmadığını söyledi.
Trafik güvenliği eğitiminin, trafik eğitim parkı yapılmasıyla yeterince verilmiş olmadığını, bu eğitimin ana okuldan üniversiteye kadar istikrarlı ve verimli şekilde sürdürülmesi gerektiğini anlatan Aksu, denetimde de sınıfta kalmış, başıboş bir görüntü olduğunu savundu.

“İstikrardan ve bilimsellikten uzak denetimler yanlış etki yapıyor”
Taner Aksu, istikrardan ve bilimsellikten uzak denetimlerin yanlış etki yaptığını ve insanların denetimleri para makinası gibi görmesine yol açtığını da kaydederek, eleştirilerini “Denetim sadece gereken veya gerekmeyen yerlere konulan sabit hız tespit kameralarıyla kesinlikle sağlanamaz. Ayrıca, bilhassa trafik polislerinin 24 saatlik vardiyalarda çalışmasından randıman almak nasıl mümkün olabilir? İtfaiye sisteminde olur da poliste olduğunu herhangi bir ülkede ne gördüm, ne de duydum” diye sıraladı.
Ülkedeki ehliyet sistemini de yorumlayan Aksu, trafik mühendisliğinin “insan, yol ve araba özelliklerinin iyi bilinmesi”ne önem verdiğini, KKTC’de ise tüm bunlar düşünülmeden ve gereksizmiş gibi göz ardı edilerek ehliyet verildiğini savundu.

“Bizdeki ehliyet sistemi intihardır”
Aksu, şu anda 1950’lerden, İngiliz döneminden kalma bir ehliyet sistemi bulunduğunu; İngiltere’nin bile bu sistemi unutup çoktan tarihe gömdüğünü belirterek özetle şunları söyledi:
“Bizim ehliyet sistemimiz intihardır. Şoför okulları yeterli ve verimli eğitim veremiyor. Hak etmeyenlerin nasıl ve hangi yöntemlerle ehliyet aldıklarını bilmeyen yok. Toplumun birçok ferdi de ne üzücüdür ki bu intihar yöntemini sırf kendi yakınlarına kolay fakat bilinçsiz ehliyet almaları için kabullenmekte ve bu etik dışı ehliyet verme sistemini kabullenmektedirler. Sayıları çok olmayan bazı şoför okulları isteyerek veya istemeyerek bu sisteme alet olmaktadır. Mevcut sistemde 10 saat eğitim alan biri ehliyet almaya adaydır. Bu konuda AB yıllar önce bir rapor hazırlamıştı. O rapor nerede? Toplum bunu kabulleniyorsa devlet bunun neresinde? Devlet bu hatalı sistemi neden kaldırmıyor? Ehliyet verme sistemindeki usulsüzlüklere neden soruşturma açılmıyor?”

“Önemli olan direksiyon hakimiyetinin neden kaybedildiği”
Trafik mühendisi Taner Aksu, çarpışmaların nedeninin “direksiyon hakimiyetini kaybetme” olarak açıklanmasını da eleştirerek, “Bu kesinlikle yanlış bir ifade. Zaten direksiyon hakimiyeti kaybedilmese çarpışmalar olmaz. Önemli olan direksiyon hakimiyetinin neden kaybedildiğidir. Çarpışmaların nedeni detaylı incelenmeli ve halka açıklanmalıdır” dedi.
Aksu, trafik mühendisliği olmayan ülkede herkesin trafiği bildiğini iddia ettiğini belirterek, “Ben 37 seneden fazladır profesyonel trafik mühendisliği yapıyorum. Yine de ‘her şeyi bilirim’ diyemem ve her gün yeni bir şey öğreniyorum” diye konuştu.
Hiç gecikmeden trafik mühendisleri yetiştirilmesi gerektiğini vurgulayan Taner Aksu, sık sık değişen bakanların ve bürokratların her konuyu bilmediklerinin farkında olarak ve işin uzmanlarından ekip oluşturarak yollarda trafik güvenliğinin uluslararası standartlara getirilebileceğini kaydetti.

Kameralar… “Madem ki çift şeritli yolu kontrol edebiliyor…”
Hız tespit kameralarının da “para makinesi” olarak görüldüğünü belirten Aksu, Lefkoşa’da hastane yolundaki kameranın 4 şeritli yolu kontrol edebilecek şekilde yeniden konumlandırıldığını hatırlatarak “Madem ki bir kamera çift şeritli bir yolun iki tarafını da kontrol edebiliyor, niye yollara onlarca ikiz kamera konuldu? Bu gereksiz kameraların paralarını kim ödüyor” diye sordu.
Çift şerit yolda saatte 50 kilometre hızla gitmenin çok zor olduğunu, bunun için sürücüleri uyarmak, yollara tırtıllar, ışıklar koymak gerektiğini ifade eden Aksu, “Önemli olan sürücülerin yavaşlamasını sağlamaktır, ceza almasını değil…” dedi. Aksu, trafik kameralarının birçoğunun amacına uygun yerlerde olmadığını da savundu.

“Şehirlerarası yolları aydınlatmak kazaları önleyici tedbir değil”
Trafik mühendisi Taner Aksu, sürat tahditlerini trafik mühendislerinin düzenlemesi gerektiğini belirterek, Lefkoşa-Gazimağusa yolunda 4-5 çeşit kavşak bulunduğunu ve bu kavşakların çoğunun aydınlatılmadığını; kavşak ve çemberlerin ışıklandırılması gerektiğini ancak şehirlerarası yolların aydınlatılmasının ise trafik kazalarını önleyici bir tedbir olmadığı görüşünü ifade etti.

“Kuzey Kıbrıs başlı başına kara nokta”
Taner Aksu, “Kuzey Kıbrıs’ta kara nokta yoktur, Kuzey Kıbrıs başlı başına bir kara noktadır. Çünkü ülkenin her yerinde çarpışmalar oluyor. Her kavşakta veya yol bölümünde kaç tane çarpışma olduğunu bilmek lazım ancak kazaların tümü polise ve raporlara yansımıyor” dedi.

“Emniyet kemeri en büyük güvenlik tedbiri”
AB’nin bu konuda da bir raporu olduğunu ancak raporun tozlu raflarda kaldığını belirten Aksu, emniyet kemeri konusunda da özellikle çocuklar için önemli uyarlarda bulundu. Aksu, şöyle konuştu:
“Çocuklarımız en kıymetlilerimizdir ve çocuklar arabada seyahat eden en masum yolcudur. Bir vasıta 100 km/saatte giderken içindeki canlı cansız her şey de aynı hızda gitmektedir. Arabalar mekanik olarak fren sistemleri ile durmak için düzenlenmiştir. Ancak içindeki yolcuların durması için bir mekanizması yoktur, onları yavaşlatacak tek unsur emniyet kemeridir. Hız arttıkça insanların ağırlığı belli bir oranda artar ve dolayısıyla bir çarpışma anında maruz kalacakları zarar da yükselir.
Kemer, yolcuları koruyan en büyük güvenlik tedbiridir. Eğer en değerli varlığınız çocuğunuzu bağlamazsanız veya kucağınızda tutarsanız olası bir kaza anında çocuk ya fırlar, ya da ezilir.
Ancak yapılan yeni yasada bazı boşluklar vardır. Bu nedenle polis araçlarda önde veya arkada oturup emniyet kemeri takmayanlara ceza yazamamaktadır. Ama biz kendimizi, ailemizi, çocuğumuzu korumalıyız. Yasalar ne derse dersin, bilinçli olup trafikte gereğini kendimiz yapmalıyız.”

“Yetkili, bilgili, siyasetten arınmış bir birim yok”
Aksu, KKTC’de trafiğin tek otorite altında toplandığının söylendiğini ama ortada bir değişim göremediklerini de belirterek, “Hâlâ yetkili, bilgili ve siyasetten arınmış bir birim yok. Bunu sağlamadan hiçbir sistem faydalı olmaz” dedi.
Siyasilerin trafikle ilgili tutumlarını ve trafikteki davranışlarını da eleştiren Taner Aksu, usulsüzlüklerin ve bazı kararların bakanın iki dudağına bağlı olmasının kabul edilemeyeceğini söyledi.
“Trafik sorunuyla yılın her günü mücadele etmeli, farkındalığı gecikmeden artırmalı ve gerekli bilimsel icraatlarla değişime geçmeliyiz. Aksi takdirde içinde bulunduğumuz vahim durumdan çıkmamız mümkün olmayacak” uyarısında bulunan Aksu, trafikte, değişen siyasi yönetimlerce değiştirilemeyecek kalıcı ve bilimsel bir sistem kurulması gerektiğini vurguladı.
söyledi. (tak)

Bu haber toplam 3135 defa okunmuştur