1. HABERLER

  2. RÖPORTAJ

  3. Özyiğit'ten YENİDÜZEN'e önemli açıklamalar (2)
Özyiğitten YENİDÜZENe önemli açıklamalar (2)

Özyiğit'ten YENİDÜZEN'e önemli açıklamalar (2)

TDP lideri Cemal Özyiğit YENİDÜZEN ekibiyle görüşmesinde KKTC bütçesini yorumladı,“Gerekirse herkesin maaşından kesinti… Herkes elini taşın altına uzatmalı…” dedi.

A+A-

YENİDÜZEN (Özel)

Toplumcu Demokrasi Partisi Genel Başkanı Cemal Özyiğit ekonomideki durumu yorumladı, “Gerekirse herkesin maaşından kesinti… Herkes elini taşın altına uzatmalı…” dedi. YENİDÜZEN ekibinin sorularını yanıtlayan Özyiğit'in röportajının bir kısmını dün yayınlamıştık. Bugün ikinci kısımla devam ediyoruz. Hükümet icraatları ve ekonomi konusunda konuşan TDP lideri, Cumhurbaşkanlığı seçimiyle ilgili olarak ise “Cumhurbaşkanı adayımız Sayın Mustafa Akıncı… Beklentimiz önümüzdeki günlerde resmen ilan edilmesi…” dedi.
İşte Cemal Özyiğit’le yaptığımız röportajım son bölümü:


 Cenk MUTLUYAKALI: Yani sizin öneriniz erken seçim veya yeni bir hükümet değil, ‘Bu Hükümet kendine gelsin’…
 Cemal ÖZYİĞİT:
Elbette koşullar uygun olursa TDP hükümete girmekten çekinmez. Yani elini taşın altına uzatmakta vardır ama hepimiz biliyoruz ki bizim öncelikle atmamız gereken adımlar var. Öncelikle biri Kıbrıs Sorunu’dur… Bütün sorunların köklü çözümü, Kıbrıs Sorunu’nun çözümüyle mümkündür. Bunun dışında biz yıllardır meydanlarda, seksen binlerin de haykırdığı bir olay var… Ne dedik, ‘Kendi evimizin efendisi olacağız, kendi kararlarımızı kendimiz alacağız’… Hükümet’in bu yönde bir adımı var mı?.. Bütün sivil toplum örgütü ve sendikalara, ‘gelin ülkenin içinde bulunduğu durum budur, bu durumdan çıkışı birlikte arayalım’ diye bir önerisi var mı, yok.

Cenk MUTLUYAKALI: Büyükelçi’nin verileri var sizin yok… Partilerin elinde hiçbir veri yok…
Cemal ÖZYİĞİT:
Niçin verilere Büyükelçi ulaşabiliyor da, halk ve sivil toplum örgütleri ulaşamıyor?..
Büyükelçi’de veriler var çünkü belirleyici kendisidir, bunlara sahip olan kendisi, bunları ortaya koyan da kendisi.
Elbette bizim de eksiklerimiz var. Örgütsel yapının tamamlanmasıyla eksikler tamamlanabilir. Belirli alanlarda uzmanlarınız olur ve size bir takım sürekli veriler ortaya koyar ama Devlet Planlama Örgütü diye bir kurum var bu ülkede… Devlet Planlama Örgütü ne iş yapar, ortaya koysun. Ben hatırlıyorum, daha önceki dönemlerde, DPÖ oldukça kalın, istatistiki raporlar hazırlar, sendikalara bile gönderilirdi bu raporlar. Şimdi siyasi partilere gönderilen rapor yok. Çünkü DPÖ bir uyduruk hayat pahalılığı hesaplamadan başka bir iş yapmıyor. Hükümet bütçede %5 oranında artışı belli etti, ona uyumlu hayat pahalılığı çıktı.
Oysa İstatistik Dairesi var… İstatistik Dairesi bu ülkenin ciddi bir fizibilitesini çıkarmalı ve bize sunmalı. Hepimiz görmeliyiz bu ülkede hangi alanlarda yığılma vardır, hangi alanlarda da boşluk vardır. Hangi alanlarda, ne kadar eksiklik var bilinmiyor.

-------------

“Sonunda belirli taşlar yerine oturduğunda, bazı arkadaşlarımızın rahatsız olacağı şeyler de olacak”

Meltem SONAY: Büyükelçiliğin hazırladığı Durum Raporu’nda DPÖ verilerine yer veriliyor… DPÖ’den veri talebiniz oldu mu… Partiler talep ediyor mu?
Cemal ÖZYİĞİT: 
O konuda ciddi bir eksiklik var, evet doğru.

Mert ÖZDAĞ: Bazı ezberlerin bozulması gerektiğini söylediniz. Diyelim ki siz hükümete geldiniz, yöntemi ne olacak bu ezber bozmanın?
Cemal ÖZYİĞİT:
Bir kere yıllardır savunduğumuz bir şey var… Devletin yeniden yapılanması, kamu reformu… Bu konularla ilgili bir yuvarlak masa toplantısı yapmak lazım. Uzmanlarla birlikte, ilgili örgütleri karşı karşıya getirip neler yapabileceğimizi ortaya koymak lazım. Her alanda her sektörde ciddi çarpıklıklar var. Sonunda belirli taşlar yerine oturduğunda, bazı arkadaşlarımızın rahatsız olacağı şeyler de olacak. Ama genel çerçevede hak edenin hakkını aldığı ortaya çıkacak.
Bugüne kadar, birileri destekli bir yerlere gelenlerin veya haksız kazanç elde edenlerin, hak etmediği halde bir yere gelenlerin rahatsız olması da gündeme gelecek. Buna açık olmalıyız. Sendika ve sivil toplum örgütleri de buna açık olmalı. Bir kurum düşünün siz, zaten çatırdıyor, ekonomik durumu, gelir gideri tartışılır ve bir bakarsınız gelen siyasi otorite oraya personel alımı yapıyor. Pekala personel alımı orada örgütlü sendika ile görüşülerek mi yapıldı, gerçekten bir ihtiyaç analizi var mıdır bu konuda. Yoksa, bu sendikanın, sivil toplum örgütünün bu konuda bir tepkisi var mıdır… bunların hepsinin birlikte ele alınması lazım. Yani biz çoğu zaman bindiğimiz dalı kesiyoruz.
UBP’nin kurultay döneminde işe alınan geçici çalışanlar var en son… Bir baktım bütün memur ve işçi sendikaları bu insanları üye yapmaya çalışıyor. E kardeşim biz bunların yasa dışı, usulsüz, keyfi bir şekilde alındığını savunduk. Bunu savunuyorsak ben bu insanları nasıl üye yapmaya çalışırım.
Dolayısıyla biz hep birlikte, bu ülkedeki bu çarpık düzeni ellemeye niyetli miyiz, değil miyiz gerçekten bunun açığa çıkması lazım. Sadece slogansal olarak ‘Bu çarpık düzen değiştirilmedir’ değil… Pekala değiştirilmelidir de sen gerçekten elini taşın altına koymaya, üzerine düşeni yapmaya hazır mısın, bunları hep birlikte sorgulamamız lazım. Bir takım tespitler yapacağız hep birlikte, eğer ikide birde gidip el avuç açmak, el etek öpmek istemiyorsak… Aksi takdirde değişen bir şey olmayacak. Her biz hep birlikte kafa kafaya verip, özveri gerekiyorsa en tepeden başlayıp aşağıya inecek bir yapı kuramayacaksak başka yolu yoktur, her gelen hükümet 3 gün 5 gün sonra eylemlerle karşılaşacak, o da el etek öpmeye gidecek.
Bu çarpık yapıyı ortadan kaldırmamız lazım ama bunun bedelinin sadece 1 Ocak 2011den itibaren işe girenlere ödetilmesi de doğru değildir. Göç Yasası dedik, biz gençleri göç ettirmeye çalışıyoruz. Bir özveri gerekiyorsa niye en tepeden başlanmıyor… Bugün Rum tarafında, Avrupa’da en tepeden başladı özveriler.
Bizde şatafatlı gösteriler, etkinlikler, açılışlar gırla devam ediyor ama ondan sonra hayvancıya, çiftçiye teşvik primi vereceğiz para yok… Biz aynı savurganlıkla devam ediyoruz.
Bu çarpık düzeni bu ülkede UBP, Denktaş kurdu… Elbette gelmiş, geçmiş Türkiye Hükümetleri’nin de desteğiyle… CTP’ye halkın öfkesi nedir… 6 yıl da sen geldin hükümete ama bu çarpık düzeninin temellerini sarsmak için bir adım atmadın.

----------

“Öğretmeni en çok sorgulayan benim…”

“Bir memurun bayram ödeneği, 1 Mayıs ödeneği yoktur ama ben size bazı sektörler sayabilirim ki memurdur ve 1 Mayıs ve Bayram Ödeneği vardır. Bunlar doğru değildir.”

Tümay TUĞYAN: Hedefi devlete koymak işin kolayı bana göre… Devletin yaptığı savurganlıkla birlikte her kesimi katmak gerekiyor gibime geliyor… ‘Milletvekili yazda maaş almasın’ açıkçası bana popülizm gibi geliyor… Örneğin sendikalarla ilgili, Öğretmen Sendikaları ile ilgili bir şey söylediğinizde onlardan gelecek muhalefetin önünü kapatabilecek misiniz? Bu konuda ne düşünüyorsunuz?

Cemal ÖZYİĞİT:  Öğretmeni en çok sorgulayan benim… Müdürlük dönemimde biz tam gün eğitim yaptık ve Öğretmenler Sendikası beni Haysiyet Divanı’na verdi. Tam gün eğitim yaptım çünkü bir adım atmak lazım, elini taşın altına koyması lazım öğretmenin de… Yıllarımı verdiğim sendika ile karşı karşıya geldim.
Dolayısıyla, ben tepeden başlanmalı derken belki eksik anlaşıldı, elbette aşağıdaki herkes de bir takım özverilerde bulunacak.
Spesifik olarak şu örnek çok doğru mudur bilmem ama bugün hem işçi olup da aynı zamanda memurların yararlandığı haklardan yararlanan, memur olup da işçilerin haklarından yararlananlar vardır. Ben bu yasaları iyi bilen biri olduğumu düşünüyorum. Bir memurun bayram ödeneği, 1 Mayıs ödeneği yoktur ama ben size bazı sektörler sayabilirim ki memurdur ve 1 Mayıs ve Bayram Ödeneği vardır. Bunlar doğru değildir. Oradaki siyasi yapı sırf kendi koltuğunu korusun diye bunlara evet dedi. Bu çarpıklıkların hep beraber ele alınıp düzeltilmesi gerektiğini düşünüyorum.
Herkes yuvarlar bir masaya oturduğunda biz bu ülkede kendi kendimizi yönetmek için yola çıkıyoruz derse, elini uzatacak başka yolu yoktur.

--------------

“Herkes elini taşın altına uzatmalı…”

Cenk MUTLUYAKALI: Başkan elini uzatacak derken açık söyleyelim, yani kesintiyi kabul mü edecek?
Cemal ÖZYİĞİT:
Evet, gerekirse… Bizim neye ihtiyacımız var bu yapıyı döndürebilmek için… Bu bir bütçe meselesidir, gelir gider dengesidir. Gelirimiz nedir, giderimiz nedir, bunların açık yüreklilikle ortaya konması lazım. Ve doğru dürüst nüfusumuzun, kaçakların ortaya konması lazım. Bu devlet kimlere kıyak yapıyor…
Son günlerde bir vergi meselesi var... Cumhurbaşkanlığı’ndan dönen... Ne var orada bir vergi kaçırması var. Doğrusu o vergi kaçağının üstüne gidilmesidir.
Elektrik borçları var… Büyük otellerin büyük borçları. Bir sadece vatandaş 100 TL’lik elektrik borcunu ödemezse gelip elektriğini kesiyoruz, ama 1 milyonluk elektrik faturasına af çıkarıyoruz, takvimlendirmeler yapıyoruz. İlgili birimler tarafından bunların ortaya konması lazım ve o doğrultuda gelirimiz budur, giderimiz budur ortaya konduktan sonra, dengeyi sağlamak için şu özveriye ihtiyaç vardır.
Ne kadar büyük bir özveridir bu, en yukardan, en aşağıdakine kadar nasıl yansıtılabilir, bunları konuşmak lazım.
Düşünün bugün yarın, maaş günüdür Yaklaşık %5’lik maaş artışı vardır. En alttakine 80, en üsttekine de 500 küsur TL artış demek bu… Buyurun işte… Hani burada bir denge kurma… Bu ülkede bir şeyleri sarsmak için ille de olağanüstü haller mi olması gerekiyor… Halka güven verecek bir yapılaşmadan bahsediyorum. Halka güven vermezseniz, bir kuruşa bile dokundurmaz.
1964-68 döneminde bu halk yaptı bunu… 1995’te DP-CTP Hükümeti vardı, ben de KTÖS’ün Genel Sekreteri’ydim, o zaman da yapıldı. Beşparmak Dağları yangınından sonra bizde, birlikte elimizi uzattık ve 6 ay maaşlardan kesinti yaptı. Halka güven vermek önemli…
Ülkenin genel ekonomik hacmi daraldı, Büyükelçi Raporu’nda söylüyor bunu… Enflasyon % 300 artmış… En büyük artış da eğitimde... Çünkü insanlar çocukları için en iyisini ister, nerede bulursa oraya gider. Devlet ne yapar, devlet de seyreder. Camilerde Kur’an Kursları yapılır. Sakın Eğitim Bakanı yeni göreve geldiğinde İlahiyat Koleji açılışında kendimi yabancı hissettim demişti, şimdi artık herhalde yerlileşti, Gönyeli’de, kendi bulunduğu yerde çocuklar Kur’an kursuna gidiyor hiç farkında değil, ya da belki de gider çocuklara güle oynaya buyurun gidin der.
Bu ülke bizim, eğer gidecek başka yerimiz yoktur diyorsak ve ‘Anavatan – Yavruvatan’ edebiyatını reddediyorsak bu Kıbrıs bizim Anavatanımızdır, ona sahip çıkacağız diyorsak herkes eğri oturup doğru konuşmalı. Bulunduğu konumdan bir adım ileri atacak şekilde kendini hazırlamalıdır. Başka yolu yoktur. Çünkü bu halk ortaya koyduğu verilerle bir değişim dönüşüm arzulamaktadır. Değişim dönüşümü arzularken, elbette kendi de buna nasıl katılacak arayış içindedir belki… Halk değişimin, dönüşümün nasıl olacağının farkında değildir. Yani sadece Ahmet gidip Hasan gelmekle değişim oldu diye düşünür. Bu bir zihniyet, mentalite değişimidir. Buna hazırlanmalıyız.

------------------

“Lefkoşa Belediyesi’nde gereken neyse yapılacak…”

Mert ÖZDAĞ: Lefkoşa Belediyesi’nde iktidardasınız… Orada elinizi taşın altına sokmak, belki de can yakacak önlemler almak mı? Somut olarak ne uygulanacak Lefkoşa Belediyesi’nde?
Cemal ÖZYİĞİT:
Hatırlarsanız Lefkoşa Belediyesi’nde seçim startını verirken, ‘Sen Söyle Lefkoşa’ diye başladık. Yani Lefkoşalı ne bekliyor, ne sorunlar görüyor, nasıl çözümler öngörüyor. Lefkoşalı’dan bir takın veriler alınarak planlar projeler, seçim bildirgeleri hazırlandı. Şimdi yine halka açık, şeffaf bir şekilde Belediye Meclisi toplantıları yapılıyor. Bütün görüşmeler sosyal, görsel medya yoluyla halka duyuruluyor ve semt toplantıları da başladı.  İlk gün çalışanlarla da yapılan toplantıda bu işe nasıl alındığı, hangi sıfatla alındığı ve şu anda hangi görevde bulunduğu tespit edilerek başlandı. Daha sonra yapılan toplantılarda, mevcut amirlerden, şeflerden de gerçekten kim ne yapıyor orada bilgileri toplanıyor. Hep söylenir, işe gelen var, gelmeyen var. Bunlarla ilgili bir takım tespitler yapılıyor şu anda. Bu tespitler yapıldıktan sonra, elbette ki bunlar oturulup sendika ile de görüşülerek gereken neyse yapılacak. Bizim bilgimiz dahilinde olan 65 kişinin Kadri Bey döneminde de tespit edildiği üstelik sendika da onay verdiği halde, bu kişilerin uzaklaştırılmadığı. İşe gelmeyen veya Lefkoşa Belediyesi’nde çalışmaması gereken bir takım suçları adım atılmadı.
Sayın Başkan gitti Başbakan’la, Çalışma Bakanı’yla da görüştü. Lefkoşa’da bir borç yapılanması olması lazım. Hem ihtiyat sandığı, sosyal sigorta, hem de devletin belediyeye yaptığı yardım direk temlik olarak gidiyor, ortada bir para yok. Ne kadar para toplanırsa, o kadar ödeme yapılacak durumda. Bütün bunlarla ilgili çalışmalar hızlanmakta ve borç yapılanması, ekonomik yapılanma, bu arada çalışanların daha aktif, daha verimli çalıştırılması, üretkenliğin artması, belediyenin gelirlerinin toplanabilmesi için hummalı bir çalışma var. Başkan başta olmak üzere, belediye meclisi de sürekli yoğun bir şekilde çalışıyor. Biz onlara katkı koyabildiğimiz oranda katkı koymaya çalışıyoruz ama yapacak şey şu, herkes biraz sabırlı olursa sonunda bir şekilde bu iş düzelecek.

------------

“Cumhurbaşkanı adayımız Sayın Mustafa Akıncı… Beklentimiz önümüzdeki günlerde resmen ilan edilmesi…”

Meltem SONAY: Cumhurbaşkanlığı adayınız belirlendi mi?
Cemal ÖZYİĞİT:
Muhtemel adayımız bellidir. Biz öteden beri bunu söylüyoruz, Sayın Mustafa  Akıncı’nın Cumhurbaşkanı adayı olmasını istiyoruz. Bu konuda kendinin de bir takım açıklamaları var, beklentimiz önümüzdeki günlerde bu adaylığın artık resmen ilan edilmesidir.

Tümay TUĞYAN: Bağımsız olarak mı katılacak?
Cemal ÖZYİĞİT:
İlle partiden olsun diye bir ön şartımız yok.

Cenk MUTLUYAKALI: Parti yetkili organlarında konu görüşüldü mü, Sayın Akıncı’yla görüştünüz mü?
Cemal ÖZYİĞİT:
Defalarca görüştük. Resmi karar kendisi açıklama yapmadan çıkmaz. Önce kendisi bir açıklama yapacak, daha sonra resmi karar açıklanacak ama bu konuda bir görüş birliği var.

Mert ÖZDAĞ: Yerel seçimdeki işbirliği, Cumhurbaşkanlığı’nda da devam edecek mi?
Cemal ÖZYİĞİT:
Şu anda etmemesi için bir neden yok.

Meltem SONAY: Yerel seçimde işbirliğinin Cumhurbaşkanlığı seçiminde de devam edeceğine ilişkin görüşme yapıldı, karar alındı mı?
Cemal ÖZYİĞİT:
Biz zaten uzun vadeli bir işbirliği düşündük. Yerel seçimden başlayarak, eksikleri aksaklıkları da gözetilerek cumhurbaşkanlığında da, hatta daha da ileri gidebilir diye bir yaklaşım sergiledik. Bunu da tam resmi karar altına alınan bir şey yok ama arkadaşların gerek BKP’nin, gerekse de BARAKA’nın eğiliminin Sayın Akıncı’ya destek olma yönünde olduğu ortadadır.

Cenk MUTLUYAKALI: Peki CTP ile bir ittifaka nasıl bakarsınız… 3 aday çıkarsa ne olur, 2 aday çıkarsa ne olur, nasıl bir öngörünüz var?
Cemal ÖZYİĞİT:
Şu anda adaylar netleşmeden bunu söylemek çok da doğru değil ama özellikle yerel seçimlerdeki deneyim bize gösterdi ki, eğer bu konuda bir şey varsa artık CTP’den gelmelidir. Yani CTP bu konuyu konuşabilir miyiz demeli… Kaldı ki bizim eğilimimiz belli, Sayın Akıncı’nın adaylığı yönünde. İkinci tura kim kalırsa ne olur, önümüzdeki günlerde ortaya konan gelişmelere başlı olarak değerlendirilir.
Hep CTP bekler biz gidelim onun adayını destekleyelim, bu defa da CTP gelsin bizim adayımızı desteklesin. 2010’da TDP Sayın Talat’a destek vermişti.

Tümay TUĞYAN: Peki CTP’den bir teklif gelmediğini varsayalım… İkinci tura da Eroğlu ile CTP’nin desteklediği adayın kaldığını faz edelim. TDP talep gelmeksiniz CTP’nin adayını desteklemeyi değerlendirir mi?
Cemal ÖZYİĞİT:
Bütün seçenekleri değerlendirir… Belki serbest bırakma olur, belki başka bir şey olur. TDP’nin hiçbir sağ adaya, her ne koşul olursa olsun seçimde destek vermesi söz konusu olmaz. Parti yetkili organları o günün koşullarında oturur değerlendirir ama biz ikinci tura Sayın Akıncı’nın kalacağını düşünüyoruz. Saray’da yapılan toplantılar ortaya çıktı ki CTP de, TDP de çözüm sürecine destek verir, UBP ve DP ise Eroğlu’na destek verir çünkü onlar inanır ki Eroğlu bir manevra yapacak bu işi halletmeyecek. Zaten manevraları yapmaktadır.

 

Bu haber toplam 3318 defa okunmuştur
Etiketler : ,