1. HABERLER

  2. ÖZEL HABER

  3. Lordos, Maraş'a dönemeden veda etti
Lordos, Maraşa dönemeden veda etti

Lordos, Maraş'a dönemeden veda etti

Yaşamının son günlerine kadar Maraş’a geri dönme hayali kuran Lordos bu dileğini gerçekleştiremeden yaşama veda etti.

A+A-

Kıbrıs’ın tanınmış iş adamı Andreas Lordos dün 88 yaşında hayatını kaybetti.  Lordos şirket yetkilileri YENİDÜZEN’e yaptığı açıklamada, Lordos’un bir süredir solunum yetmezliği bulunduğu ve dün hastanede yaşamını yitirdiğini ifade etti.

Yaşamının son günlerine kadar Maraş’a geri dönme hayali kuran Lordos bu dileğini gerçekleştiremeden yaşama veda etti.
Lordos’un anısına,  2012 yılında YENİDÜZEN gazetesinde çıkan röportajını tekrar yayınlıyoruz.


“Maraş açılsın dönmeye hazırız”

AYSU BASRİ AKTER

Andreas Lordos, Kıbrıs’ın en ünlü ve en zengin işadamlarından. Kapalı Maraş’ta da en çok mülke sahip Kıbrıslı Rumlar’dan. Lordos, 90’lı yıllarda Kapalı Maraş’ta kalan malları ile ilgili Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nde bir dava açtı. Ancak mahkeme Kuzey Kıbrıs’ta kurulan Taşınmaz Mal Komisyonu’nun bir iç hukuk yolu olduğuna işaret ederek, Lordos’u komisyona yönlendirdi. 2010 yılından beridir Lordos, mallarının iadesi ve kullanım kaybından dolayı tazminat talebiyle Komisyon’un kararını bekliyor. Sadece kullanım kaybından dolayı talep edilen tazminat, 115 milyon Euro. Mülkiyet konusunda şimdiye kadar talep edilen en yüksek rakam. Ve Lordos sadece bu tazminatı değil, mallarının iadesini de bekliyor. Tüzüğü gereği 21 gün içinde başvuruya cevap vermesi gereken komisyon ise, iki yıla yakın bir süredir hiçbir karar üretmiş değil. Çünkü Kapalı Maraş askeri kontrol altında ve komisyonun aslında bu bölgeyle ilgili çözümden önce uygulanmak üzere karar vermesi oldukça zor. Ama AIHM’in kabul edebileceği makul bir karar vermemesi durumunda da iç hukuk yolunu kapatıp, yeninden en başa dönme tehlikesi taşıyor. Lordos’un dediği gibi, “komisyonun davayla ilgili vereceği karar, kendi kaderini de belirleyecek.”

Güney Lefkoşa’daki apart otelinde Kıbrıslı Türk avukatı Tarık Kadri ile birlikte buluşuyoruz, Andreas Lordos ile. Karşımızda, 83 yaşında son derece enerjik, zeki ve yakışıklı bir adam var. Oğlu Dimitris Lordos, eski Mağusalıların O’nu “playboy” olarak tanıdıklarını ve çapkınlık konusunda ününün oldukça yaygın olduğunu anlatıyor, gülerek. Lordos hala Lefkoşa’daki otelinin işletmesiyle kendisi ilgileniyor. Yürümek için sandalyesi ve yütürecinden yardım alsa da son derece dinamik. “Yaşlı olabilirim, kolay yürüyemeyebilirim ama hala kafam çok iyi çalışıyor” diyor. Hayat hikayesi de en az kendi kadar renkli, Lordos’un. Ve son derece azimli.

Sadece zorunlu eğitimi almış. Yani ilkokula kadar. Ama 12 yaşından itibaren kendini okuyarak eğitmiş. “Ne bulduysam okudum. Her gece kütüphane 11’de ışıklarını kapatana kadar okudum” diyor. Son derece akıcı bir İngilizcesi var. İlk bakışta zekası yanında genel kültürünün de oldukça geniş olduğunu kolaylıkla anlıyorsunuz.

Bir süre önce, 1 Temmuz sonrası Kapalı Maraş’ın eski sahiplerine Türk yönetimi altında iade edileceğine ilişkin haberlerin ardından Lordos ilk defa konuşuyor.

Kıbrıs’ın en ünlü ve belki de kaderinin de belirleyicisi olacak kişilerinden Alexander Lordos ile keyifli olduğu kadar çarpıcı bir röportaj yaptık.

“DEĞİL ERDOĞAN, İDİ AMİN DE AÇSA DÖNERİM”

İlk olarak 1 Temmuz’dan sonra bir çözüme ulaşılamaması durumunda Kapalı Maraş’ın Türk yönetimi altında eski sahiplerinin yerleşimine açılacağı ile ilgili haberleri soruyorum, Lordos’a.

“İnşallah” diye söze başlıyor ve“ Maraş’ın açılacağını resmi olarak ne zaman söyleyecekler diye büyük bir heyecanla bekliyoruz” diyor. Türk yönetimi altında yaşar mısınız şeklindeki ısrarlı sorularım üzerine ise, son derece net konuşuyor; “değil Erdoğan, Maraş İdi Amin’in* yönetimi altında açılsa da dönerim.

“MARAŞ’A YERLEŞECEK TÜRKİYELİ GÖÇMENLERE İTİRAZIMIZ OLMAZ”

Biz herzaman zaten Türklerle birlikte yaşadık. Bizim otellerimizde çalışanların çoğu Kıbrıslı Türklerdi. Bunu da herkes çok iyi biliyor. Ancak biz Maraş ile ilgili ciddi bir teklif bekliyoruz. Bizim duyduğumuz Türkiye’den Kıbrıs’a gelen göçmenlerin Maraş’a yerleştirilmek istendiği yönünde. Biz bunun ötesinde daha ciddi bir teklif bekliyoruz. Örneğin 1974 sonrası ailemizin de Maraş’a dönebilmesini istiyoruz. Ama diyelim ki Maraş’ta şu anda 15 bin ev varsa ve sadece bunun 10 bini geri gidecekse, 5 bin ev boş kalacak. İşte o zaman oralara Türkiye’den gelen göçmenler tabii ki yerleşebilir. Biz buna itiraz etmeyiz.”

Lordos, Maraş ile ilgili teklifin politikacılara değil, doğrudan mal sahiplerine yapılması gerekliliğinin de özellikle altını çiziyor. “ Maraş konusu mal sahipleri ile komisyon arasında çözülmesi gereken birşeydir. Bu teklif doğrudan mal sahiplerine yapılmalı. Çünkü devlete yapılırsa bizi mutlaka engellemek isteyeceklerdir. 38 yılda 8 defa geri dönme ihtimali doğdu. Bu ihtimallerin hiçbiri Kıbrıslı Rum siyasetçiler tarafından kabul edilmedi. Ama bu sefer bu teklif doğrudan mal sahiplerine yapılırsa biz hepimiz döneriz. Ben Maraş’ta yaşayanların tamamıyla görüşüyorum. Hepsi benimle aynı fikirde.”

Komisyona başvuru sürecinde Kıbrıs Cumhuriyeti yetkilierinden herhangibir engellemeyle karşılaşmadıklarını da anlatan Lordos, sorularım üzerine, “ Biz Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin yönlendirmesiyle Komisyona başvurduk. Bu yüzden de kimseye danışma ya da konuşma ihtiyacı hissetmedik. Onlar da bize engellemede bulunmadı” diyor.

“Şimdiye Maraş’ta  60 otelim olacaktı”

Lordos, Kıbrıs’ta yakın zamanda federasyon temelinde bir çözüm olacağına inanmadığını özellikle vurguluyor. Oğlu Dimitris Lordos ile bu konuda aynı fikirde olmasalar da oğlunun bütün itiraz ve uyarılarına rağmen bunu da özellikle yazmamı istiyor. “Yaz” diyor; “Kıbrıslı Türkler ve Kıbrıslı Rumlar’ın bir çözüme ulaşmasını beklersek daha çok bekleriz. 38 yıldır bunu yapamadılar. Bundan sonra çözüm yoktur. Bundan sonra olacak olan anlaşmalı ayrılıktır. Her iki taraf da bu anlaşma uyarınca vatandaşlarının haklarına karşılıklı saygı gösterecekler ve bu ayrılık gerçekleşecek.”

Oğlu ise adanın her iki kesiminde de saygı duyulan ve söyledikleri önemsenen bu adamın çözüm konusunda daha iyimser mesajlar verme sorumluluğu olduğuna vurgu yaparak, kendisini defalarca uyarıyor. Baba Lordos, söylediklerinden tek kelime geri adım atma niyetinde değil. “Kafam hala çalışıyor, oğlum. Gerçekleri görüyorum” diyor ve ısrarla devam ediyor.

“Baflılar, Limasollular, Paralimnililier barış ister mi? Deli mi bunlar? Doğru doğrudur. Görünen o ki bundan sonra tek çözüm iki ayrı devlet çözümüdür. Kıbrıs sorunu hiçbir zaman çözülmeyecek.”

Erdoğan’ın Kıbrıs siyasetini soruyorum, Lordos’a bu kez;
“Erdoğan’ın başından beri Kıbrıs sorununu çözebileceğine inanıyordum. Şimdiye kadar da çözüm istemediğini gösteren hiçbir şey yapmadı. Ama bizimkiler O’ndan daha mı iyidir?”

Andreas Lordos, Maraş ile ilgili alt yapısal sorunlara da vurgu yapıyor ve şöyle konuşuyor; “ Mesela alt yapıyı Onlar mı hazırlayıp bize verecekler. Maraş şimdi harap halde. Harap olan malları düzeltme yükümlülüğü de harap edenlerde olmalıdır.” 

Yine de kendi başının çaresine bakmakta kararlı olduğunu da vurguluyor;
“Eğer Türkler elektrik olmadan Maraş’ı açarlarsa. Burada aşağıda jeneratörüm var. Onu alıp evlerimden birini ışıklandırırım ve hiç beklemeden hemen orada yaşamaya başlarım.”

MARAŞ MUHAKKAK AÇILACAK

Lordos, Maraş’ın açılacağına inanıyor;
“İnanıyorum. Maraş muhakkak açılacak. 1-2 ay içinde Maraş’ın alt yapı çalışmalarına başlandığının açıklanacağına inanıyorum. Erdoğan adaya son ziyaretinde, Kıbrıslı Rumlar Güzelyurt ve Karpaz’ı unutsun dedi ama Maraşlıların beklemesi gerektiğini söyledi.”

Taşınmaz Mal Komisyonu’nun davayla igili vereceği kararın komisyonun kendi kaderini de belirleyeceğini ifade eden Lordos, “bu komisyon Türkiye’nin mi, yoksa AİHM’in yönlendirmelerine mi uyacak? Şimdiye kadarki tutumundan sanki Türkiye’nin yönlendirmeleriyle hareket ediyor diye düşünüyorum. Ama sonuça komisyon kararını verirken kendi kaderini de belirleyecek.”

KIBRISLI TÜRKLER MARAŞ’TAKİ MALLARIN KİME AİT OLDUĞUNU BİLİYOR

Bir süre önce Maraş’ın aslında bir vakıf malı olduğuna ilişkin komisyonda da gündeme getirilen iddiaların gerçeği yansıtmadığını ifade eden Lordos, “bizler evkafı bu malların sahibi olarak tanımıyoruz. Zaten AİHM de  evkafın bu mallar üzerinde hak iddia edemeyeceğini önceki örnek davalarda söylemişti” diye konuşuyor.

Andreas Lordos 1927’de şimdiki Kapalı Maraş’ta doğmuş. Ailesinden hiçbir mal almadığını, bütün mal varlığını kendisinin çalışarak kazandığını vurguluyor. Maraş’taki ilk yatırımların da kendisiyle birlikte 20 farklı girişimci tarafından bizzat başlatıldığını vurguluyor. Ve şöyle anlatıyor o yılları;
“ 70 yıl önce Maraş bir köydü. Biz yaklaşık 20 yatırımcı toplandık ve Maraş’ı kıskanılacak şehir haline getirdik. Ben Maraş’ı boş arazi olduğu dönemden itibaren hatırlıyorum. Başından sonuna kadar her adımını takip ettim. Buradan mal alırken de bütün koçanları kontrol ettik. Kıbrıslı Türkler de Maraş’ta bu malların gerçekte kime ait olduğunu çok iyi biliyor.”

Lordos çalışmaya ve inşa etmeye aşık bir adam olarak tanımlıyor kendini.
“Bu mal varlığını genç yaşımda yaptım ben. 18 yaşımdan beri hala çalışıyorum. Hep ticaret yaptım. Domates, limon bile sattım. 19 yaşında Lordos gazozlarını ürettim. Ben ilkokuldan sonra okula gitmedim ama 12 yaşımdan itibaren her gece saat 11’de ışıkları kapanana kadar kütüphanedeydim. Her yazarı okudum. Tecrübemi okuldan değil, okuduğum kitaplardan kazandım. Bugün de hala gazetelere yazı gönderiyorum ve bu yazılarım yayımlanıyor. Göndermediğim zamanlarda, beni arayıp yazımın neden geciktiğini soruyorlar.”

“ŞİMDİYE KADAR MARAŞ’TA 60 OTELİM OLACAKTI”

Lordos eğitimine okulda devam etmemesinin sebebinin kendi seçimi olduğunu da anlatıyor. Mali zorluklar nedeniyle mi okula devam etmediniz diye sorduğumda “ben geçliğimden beri hep zengindim” diye yanıtlıyor beni. “Maraş’tan ayrıldığımda, 47 yaşındaydım ve 5 otel, 2 apartmanım vardı. Şimdiye kadar belki de 60 otel sahibi olacaktım. Ben inşa etmeye tapıyorum. Kazanç için değil inşa etmek için çalışıyorum. Tabii ki inşa ettiklerim de bana kazanç getiriyor.”

Andreas Lordos, ilk yatırımının da Maraş’tan aldığı arsalara inşa ettiği apartmanları satmasıyla başladığını ifade ediyor. Buradan elde ettiği gelirle de otellerini inşa ettiğini söylüyor. Lefkoşa’da da 74 öncesinde bir ev yaptığını, burada da en büyük binaları yine kendisinin inşa ettiğini anlatıyor. Hiç ortakla çalışmamış Lordos. Maraş’taki apartman dairelerini %90 oranında yabancılara satmış. Bunlar arasında ne yaygın olanın İngilizler, aynı zamanda Alman ve İsveçliler olduğunu ifade ediyor.

Neden özellikle Maraş’a yatırım yapmayı tercih ettiğini soruyorum, bu kez Lordos’a. “Siz de gidip Maraş’ın plajını görseniz, beni anlardınız” diyor ve devam ediyor. “Maraş’ın plajına en çok şimdiki Artemis Otel’in yapıldığı yer benziyor ama Maraş buradan çok daha güzel bir plaja sahipti. 10 km’lik tertemiz bir sahili vardı. Ben dünyayı dolaştım, sizi temin ederim ki dünyada böyle bir plaj yok.”
Maraş’ın o zamanki alt yapısını da dönemin yönetimi ile işbriliği içinde kendilerinin yaptıklarını anlatıyor, Lordos.

GERİ DÖNEMEYECEĞİMİZİ HİÇ DÜŞÜNMEMİŞTİK

Lordos Maraş’tan nasıl ayrıldığını da anlatıyor;
“14 Ağustos 1974’de ayrıldık, Maraş’tan. Şehir artık bombalanmaya başlamıştı. Hayatımızı kurtarmak için kaçtık. Ama geri dönemeyeceğimizi bilmiyorduk. O zaman oğlum 19 kızım da 17 yaşındaydı. Ayrıldıktan ancak 2 ay sonra anladım ki, dönmek çok zor olacak ve o zaman Lefkoşa’da bir apartman inşa etmeye başladım. O zaman Mağusa’daki çalışanlarım da benimle Lefkoşa’ya geldiler. Birlikte çadır kurup, birlikte çalıştık.”

12 BİN GECE HER GECE MARAŞ’I ÖZLEDİM

Maraş’ta en çok neyi özlüyorsunuz diye soruyorum. Verdiği cevap boğazımı düğümlüyor;
“Ben 12 bin gece, her gece Maraş’ı özledim. Gidemediğim her gün mutsuzum. Bizimkilerden umudum kalmadı. Belki Türkler bizi yeniden davet eder. Şimdi zaman zaman eski Mağusa’yı gidip görüyorum ama Maraş’ın şimdiki halini, o iskeletleri gidip görmek istemem. Hayatımdan korkarım. En çok özlediğim şey, çocuklarıma, torunlarıma dürüstçe kazandıklarımı gösterebilmektir. Ben mallarımı dürüstçe çalışarak yaptım. Kimsenin hakkını yemedim. O yüzden de hepsini birgün geri alacağıma inanıyorum.
En erken zamanda Maraş’ın açılmasını umut ediyoruz. Evlerimize dönüp şehrimizi yeniden inşa etmek istiyoruz. Her zaman olduğu gibi yine Kıbrıslı Türklerle birlikte. Çünkü Maraş’ın açılması hem Kıbrıslı Türkler hem de Kıbrıslı Rumlar için çok büyük bir ekonomik fayda sağlayacak.”

 

 

* İdi Amin: Afrika’nın en kötü üne sahip kanlı diktatörlerinden kabul edilir.
Fotoğraflar: Levent ÖZDAĞ

Bu haber toplam 10574 defa okunmuştur