1. HABERLER

  2. RÖPORTAJ

  3. KTHY’de “kasıt”, CAS’ta “beceriksizlik”
KTHY’de “kasıt”, CAS’ta “beceriksizlik”

KTHY’de “kasıt”, CAS’ta “beceriksizlik”

“Artık halkımıza da, hükümete de CAS şirketinin %50+’sının bizim olduğunu öğrettik. Bu sorumluluk çerçevesinde hareket edecekler. Kaybedecek birşeyimiz kalmadı. Kimlik sorunu yaşadığımız bir ülkede yaşıyoruz. Bu değerleri de kaybedersek, artık tutunacak h

A+A-

Hava-Sen Başkanı Buran Atakan, KTHY ile CAS’ta yaşanan olayları değerlendirdi ve “İkisi farklı” dedi 

Ödül AŞIK ÜLKER

   Hava-Sen Başkanı Buran Atakan KTHY ile CAS’ta yaşanan olayların farklı olduğunu, KTHY’de “kasıt”, CAS’ta “beceriksizlik” olduğunu söyledi.
   Atakan, “Çıkış yolları vardır. Kasıt veya kötü niyet olup olmadığını göreceğiz. Ben şu ana kadar kasıt, kötü niyet olduğunu düşünmüyorum” dedi.
   Bayramdan önce gelişme olmazsa, olacaklardan sorumlu olmayacaklarını da söyleyen Atakan, “Artık halkımıza da, hükümete de CAS şirketinin %50+’sının bizim olduğunu öğrettik. Bu sorumluluk çerçevesinde hareket edecekler. Kaybedecek birşeyimiz kalmadı. Kimlik sorunu yaşadığımız bir ülkede yaşıyoruz. Bu değerleri de kaybedersek, artık tutunacak hiçbir dalımız kalmaz” diye konuştu.

“Güvenlikten asla ödün vermedik”

• Soru: CAS’ta nasıl bu noktaya gelindi?
• Atakan:
Aslında bunların hiç yaşanmaması gerekirdi. CAS’ta HAVAŞ ortaklıktan çekildi. HAVAŞ, TAV’ın bir alt şirketi olarak bu işe girerken esas hedefi Ercan Havalimanı işletmesine talip olmaktı. Bildiğiniz gibi TAV Avrupa’da, Türkiye’de yap-işlet devret modeliyle çalışıyor. Ancak Ercan Havalimanı’nın 25 yıllığına özelleştirilmesi Taşyapı ile sonuçlanınca HAVAŞ’ın burada hiç bir hedefi kalmadı ve CAS ortaklığına sıcak bakmamaya başladı. Biz hükümeti bu konuda 2-2.5 aydır uyarıyoruz. Devlet CAS’ta %50+ hisseye sahip olmasına rağmen hiçbir zaman egemen olamadı, hep HAVAŞ’ın kontrolünde gittik. HAVAŞ da ümidini yitirince öncelikle bir savsaklama başladı. THY hizmet almama kararı aldı. Sözleşmeye göre HAVAŞ geri çekilse bile öncelik diğer ortaktadır. HAVAŞ’ın o noktada geri çekeceği sadece genel müdürdü. Orada bütün hakimiyet bizim çalışanlarımızdaydı. 91 yılından beri KTHY’de handling hizmetleri veriliyordu, dolayısıyla biz bu işi yapabileceğimizi söyledik. KTHY’de zaman zaman rötarlar oldu, her zaman rötarı göze aldık ama güvenlikten asla ödün vermedik. 2008 yılında KTHY en güvenli havayolu şirketi seçilmişti. Personelimizin hepsinin sertifikası var. Dolayısıyla HAVAŞ geri çekilebilirdi, hizmetler hiç aksamadan devam ederdi, bu arada ortak arayışları sürerdi. Şu anda Ercan’a en çok uçuş yapan Pegasus’tur, Pegasus CAS’tan hizmet almaya devam edince, belki tüm personelin maaşlarını ödemeye yeterli olmazdı ama hükümet geçiş süresinde bunu göğüsleyebilirdi. Hep milli duygulardan bahsederiz, “anavatan-yavruvatan” diye anlatırlar. THY nedir? THY, TC’nin milli havayolu şirketidir. Bu ülkeyi idare edenler, yetkililerle görüşüp THY’yi geriye döndürebilirlerdi, CAS’tan tekrar hizmet almalarını sağlayabilirdi. Bunların yaşanmasına hiç gerek yoktu.

   Aslında CAS’ta yaşananların nedeni HAVAŞ’ın atadığı genel müdürdür. Sayın Ahmet Kaşif de “şu anki durum %1500 yönetimden kaynaklanır” demişti. Sayın Serdar Denktaş, bana göre ilk önce yanlış bir açıklamada bulundu, sonra o da sorunun yönetimden özellikle genel müdürden kaynaklandığını ifade etti. Yönetim Kurulu’ndaki iki kişi, 2.5-3 ay önce yaptığımız toplantıda genel müdürün çok yetkisi olduğunu, bu yetkilerin kısıtlanması için genel kurula gideceklerini de ifade etmişlerdir. Ülkede icranın başı başbakandır, sadece Özkan Yorgancıoğlu 13 maaş alsa, herkes 12 maaş alsa nasıl olur? CAS’ta durum buydu, genel müdürün maaşı 12 bin 800 TL idi, 13. maaş olarak da 25 bin 600 TL aldı. Orada 18 ay çalışan bir işçinin eline geçen maaş ise bin 580 TL. Bu işçiler en ağır işi yapıyor, 40 derece sıcakta, apronda 50 derecede günde 3-4 ton bagaj indiriyor. Bu kabul edilir birşey değildir. Hepimizi KTHY’de yere attılar, yerden kalkmaya çalışırken, sürünürken şimdi alıp bir daha yere attılar.

   Bu süreçte bazı örgüt başkanları, bazı muhtarlar köylere gidip “İstanbul Handling’de çalışmak isteyen varsa gitsin başlasın” diyor. Bu kişilerden karakter belgesi isteniyor mu? Siz havalimanına girerken iki X-ray’den geçersiniz. Gümrüklü sahaya girdiğiniz anda temiz olmanız lazım. Sokaktan aldıkları insanı nasıl orada çalıştırabilirler?

“Yaşayan bir şirkete ortak bulmak daha kolaydır”

• Soru: “Sabırlı” eylemler yaptınız, hükümete süre verdiniz. Şu anda durum nedir?
• Atakan:
Salı gün Ulaştırma Bakanı ile görüştüm, HAVAŞ ile bazı bürokratik işlemlerin yapıldığını, bu işlemlerin tamamlanmasının ardından ortaklığın son bulacağını söyledi. Yani hisselerin tamamı devlete geçmiş olacak, devlete geçtiği anda da biz hizmet vermeye hazırız, bizi görevlendirebileceklerini, teknik donanımın hazır olduğunu söyledik. Sayın Bakan “biz nikahı bozmadan kiminle anlaşma yaptığımızı söylemek istemiyoruz” dedi. Saygı duyarız ancak ben bakana “nikah bozulduğu anda şirket sizindir, hemen çalışanları göreve davet ediniz” dedim. Yaşayan bir şirkete ortak bulmak daha kolaydır.

   Bazı çalışmalar yapıldığına dair bilgiler de geliyor. Ulaştırma Bakanı Çelebi ile de görüştüklerini söyledi. Çelebi sıfır bir şirket istiyor. Bunu kabul etmemiz söz konusu değil. Yerli bir firmanın da müracaat ettiğini söylediler, ihtiyaç olan personeli orada kullanacaklar, devlet de geriye kalan personelle ilgili gereğini yapacak. Başka yerlerden de duyumlar alıyoruz.

“Kaybedecek birşeyimiz kalmadı”

    Sayın Özkan Yorgancıoğlu’nun geçmişte, muhalefetteyken yaptığı açıklamaları var, “Hakkı olana hakkını vermek hükümetin görevidir” demiş, “bayramda kimi vatandaşlar güzel bir bayram geçirirken, KTHY çalışanlarının belirsizlikten kurtulamadığını, hükümetin tedbir almadığını” söylemişti. Şimdi “dün dündür, bugün bugündür” diyemezsiniz. Yine bir bayram var ve şimdi siz idaredesiniz. Haklı, ezilen bir grup var. Hep sabırlı, sakin eylemler yaptık ama bayramdan önce herhangi bir gelişme olmazsa, olacaklardan biz sorumlu değiliz, hükümet sorumludur. Halkımızdan da özür diliyoruz, bayramda ciddi sıkıntılar yaşanabilir.

   Artık halkımıza da, hükümete de CAS şirketinin %50+’sının bizim olduğunu öğrettik. Bu sorumluluk çerçevesinde hareket edecekler. Kaybedecek birşeyimiz kalmadı. Kimlik sorunu yaşadığımız bir ülkede yaşıyoruz. Bu değerleri de kaybedersek, artık tutunacak hiçbir dalımız kalmaz.

“KTHY’de kasıt, CAS’ta beceriksizlik”

• Soru: KTHY’de yaşananlarla CAS’ta yaşananlar arasındaki fark nedir?
• Atakan:
KTHY’de kasıt ve ihmal, CAS’ta beceriksizlik var.

“CAS’ta kasıt olduğuna asla inanmıyorum”

• Soru: O dönemde Ercan’ı özelleştirmeyi teklif etmekle de suçlandınız...
• Atakan:
7 Haziran 2010’da ben, Yakup Latifoğlu, Ahmet Derya ve Yalçın Yiğittürk günü-birlik İstanbul’a gittik. O zaman Hür-İş’e bağlı bir sendikaydık, Yakup Latifoğlu başkan olarak gitti. Yalçın Yiğittürk de CAS Yönetim Kurulu üyesiydi. Ahmet Derya da ortaklığın yapıldığı dönemde genel müdür ve yönetim kurulu üyesiydi. Sayın Derya çok suçlandı ama şirketi yaşatmak için hep çıkış yolu aradı, CAS da bunlardan biriydi. İstanbul’da TAV CEO’su Sani Şener ile görüştük, “biz varız” dedi. İlk etapta bu ortaklık KTHY’ye 40 milyon dolar aktaracaktı, “Yıllar içerisinde bunu mahsuplaşırız, bu şirket yaşasın” dedi. Çok da iddialıydılar, bir yıl içinde yolcu sayısını iki katına çıkaracaklarını, üç yıl içinde de Easyjet’i Ercan’a indireceklerini, bunu başaramazlarsa yapmış oldukları bütün yatırımı KKTC hükümetine hibe edeceklerini söylediler. Geri döndüğümüzde Bakanlar Kurulu toplantısına gittim, parayı bulduk diye heyecanla gittim. Bana iki soru sordular, Ersin Tatar kimlerin gittiğini sordu, Ahmet Derya‘nın adını duymak istiyordu. Bir de Nazım Çavuşoğlu “niçin gittiniz, bir arayış içinde miydiniz” dedi, cevapladım. İrsen Küçük “başka sorusu olan var mı” diye sordu, başka soru gelmedi. Ben de “karar vereceksiniz Süperlig’te mi BTM’de mi oynayacaksınız” dedim.. Bir saat sonra çıkıp, “Atlas ile görüşmemiz devam ediyor, sendika da Ercan’ın özelleştirmesini önerdi” dediler. %50+ hissesi devletin olan bir şirketin burada havalimanına ortak olması KTHY’nin ilelebet yaşaması, Ercan Havalimanı’nın bizim kontrolünüzde olması demekti. Bizi bununla suçlayanlar üç ay sonra Ercan’ın özelleştirme ihalesine çıktılar ve özelleştirdiler. Kısacası KTHY’de kasıt, CAS’ta beceriksizlik, devletin hakim olamaması vardır. CAS’ta kasıt yoktur, iki aylık süreçte bilinçsizlik bu nokytaya getirdi. Bundan sonraki adımlarda kasıt olup olmadığını göreceğiz. Ben kasıt olduğuna asla inanmıyorum.

---------------------------------------------

“Özkan Bey’in samimiyetsizlik yapacağını düşünmem”

• Soru: CAS’ı personelin devralması da konuşuluyor...
• Atakan:
Ortak bulamazlarsa yönetebileceğimizi söyledik. Üç ay önce Başbakan’a “CAS’ı Dome Hotel modeli devralalım” dedik. Devletten zaten 25 trilyon civarında alacağımız var, CAS için konuşulan rakam 4 trilyon’dur. 2 Temmuz’da görüştüğümüz zaman başbakan da bunu söylemeye başladı. Ancak artık şirket belli bir süre toparlanma süreci yaşadıktan sonra bu seçenek düşünülebilir.

   Devlet bir süre devam eder, Pegasus geri döner, yeterli personel hizmet verir. Çıkış yolları vardır. Kasıt veya kötü niyet olup olmadığını göreceğiz. Ben şu ana kadar kasıt, kötü niyet olduğunu düşünmüyorum. Başbakan’ın tebligatlardan haberi olmadığına da inanıyorum çünkü CAS’ın genel müdürü “bu konuyu yönetim kurulu başkanına aktardım” demişti “başbakana aktardım” demedi. Özkan Bey’in samimiyetsizlik yapacağını düşünmem. 

• Soru: Güney’de de havayollarında benzer sorunlar yaşandı ancak slot satışları yapıldı. KTHY’de bu neden olmadı?
• Atakan:
Kışta iki, yazda üç slotun 100 trilyon değerinde olduğunu söylediğimde, o zamanki yetkililer inanmadılar. Cyprus Airways’in Heatrow’daki tek slotu 31 milyon dolara satıldı. Demek ki ben az bile söylemişim.

--------------------------------------------------------

“Baştakinin kim olduğu çok önemli”

• Soru: 19 Temmuz’da KTHY önünde istenmeyen olaylar yaşanmıştı. KTHY çalışanlarına bir darbe de o gün yemişti...
• Atakan:
O dönemde toplumda KTHY konusunda çok ciddi bir hassasiyet vardı. Uçuşlar askıya alınalı 1 ay olmuştu. Tayyip Erdoğan Kıbrıs’a gelmişti. 19 Temmuz’da yaptığımız eyleme Erdoğan’ın gelmesini çok istedik, ancak oraya gelmesi söz konusu olmadı ama çok sayıda polis geldi. O gün orada çok gereksiz bir müdahale yapıldı. Bir basın açıklaması yapacaktık, polis bir pankartı bahane ederek müdahale etti. Orada öyle bir darp oldu ki, özellikle Hasan diye bir arkadaşımıza vuran polisi görünce, bir insanın bir insana bu şekilde vurabileceğini düşünmek bile, bir insanın kafa yapısının normal olmadığını gösterir. Unutmak mümkün değil. Dün yine oradaydık, yaşananları hatırlattık. Baştakinin kim olduğu çok önemlidir. O dönemde Küçük hükümetinde, Allah rahmet eylesin, Salih Miroğlu olsaydı, bu olaylar olur muydu diye düşünüyorum. Eylem yaptığımız bir gün Küçük’e pet şişe atılmış diye bizi terörist ilan etmişti. İngiltere’de maaş kesintisi yapılan insanlar Oxford’un altını üstüne getirdiler. İrsen Küçük’ün orada olması da bu olayların bu şekilde neticelenmesine sebep olmuştur. Bunlar toplumda hep hatırlanacak.

Bu haber toplam 2144 defa okunmuştur