1. HABERLER

  2. RÖPORTAJ

  3. “Koltukları derhal boşaltın”
 “Koltukları derhal boşaltın”

“Koltukları derhal boşaltın”

Kıbrıs Türk Mühendis ve Mimar Odaları Su Komitesi Başkanı Bektaş Göze, su konusunda teknik elemanların ülkede var olduğunu ifade etti, yurt dışından getirilmesine karşı olduklarını söyledi ve ‘teknik eleman yoktur, yapamaz’ diyenlere çağrıda bulundu

A+A-


• “Belediyelerin çalışmalara katılması gerektiğine inanıyoruz. Her şeyden önce bu işlerin yerli teknik elemanlar tarafından yapılacağına inanıyoruz. Ve diyoruz ki; yerli teknik elemanlarımızın bu işleri yapamayacağını düşünenler varsa bulundukları koltukları derhal boşaltmalıdır. Çünkü o bulundukları koltuklar bunu sağlamak için var olan koltuklardır. Eğer bunu sağlayamıyorlarsa kendileri gitmeli, bunu sağlayabilecek kişiler oturmalıdır”

• “İşletmecinin yurt dışından getireceği teknik elemanlar konusunda Mühendis ve Mimar Odaları Birliği’nin söyleyecek sözü vardır.  Çünkü Kıbrıs Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği yasalarına göre bu ülkede ancak bu ülkede bulunmayan teknik elemanların yerine teknik eleman getirilebilir”

• “1 yıldır komite olarak Devlet Su İşleri ile çalışıyoruz. Bu 1 yılda tam 4 bakan değişti. 4 bakan demek aynı zamanda 4 müdürün de değişebileceğini işaret eder. Su İşleri Dairesi müdürü hiç yok zaten, atanmadı da…”

Fayka Arseven KİŞİ

Kıbrıs Türk Mühendis ve Mimar Odaları Su Komitesi Başkanı Bektaş Göze, Türkiye’de Devlet Su İşleri  tarafından açılan  ihale sonucu alınacak teknik elemanların takipçisi olacaklarını belirtti.

Göze, “işletmecinin yurt dışından getireceği teknik elemanlar konusunda Mühendis ve Mimar Odaları Birliği’nin söyleyecek sözü vardır.  Çünkü Kıbrıs Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği yasalarına göre bu ülkede ancak bu ülkede bulunmayan teknik elemanların yerine teknik eleman getirilebilir” diyerek, “Bu ülkede mevcut teknik eleman var olduğu sürece yurt dışından teknik eleman getirilmesine izin vermez yasalar. Odamız bu konuda hassastır ve hassas davranacaktır” vurgusunda bulundu.

“Belediyelerin çalışmalara katılması gerektiğine inanıyoruz. Her şeyden önce bu işlerin yerli teknik elemanlar tarafından yapılacağına inanıyoruz. Ve diyoruz ki; yerli teknik elemanlarımızın bu işleri yapamayacağını düşünenler varsa bulundukları koltukları derhal boşaltmalıdır” şeklinde konuşan Göze, “Çünkü o bulundukları koltuklar bunu sağlamak için varolan koltuklardır. Eğer bunu sağlayamıyorlarsa kendileri gitmeli, bunu sağlayabilecek kişiler oturmalıdır” dedi.

Su Kurumu’nun yasalarının hazırlanmış olmasına rağmen UBP-DP Azınlık Hükümeti tarafından rafa kaldırıldığını ifade eden Göze, “Yeni bir kurum oluşturmaya gerek yoktur biz Su İşleri Dairesi’ni güçlendireceğiz, yapılandıracağız ve Su İşleri Dairesi ile bu işi yöneteceğiz’ denildi” dedi.

Bu haftaki konuğumuz Kıbrıs Türk Mühendis ve Mimar Odaları Su Komitesi Başkanı Bektaş Göze… Göze ile Türkiye’den gelen suyun belirsizliğini, Su Kurumu’nu ve yaşanan süreci konuştuk.

• Türkiye’den gelecek olan suyla gündeme gelen yasa çalışmaları yapılan Su Kurumu’na ne oldu?
• Bektaş GÖZE:
Biz Kıbrıs Türk Mühendis ve Mimar Odaları Su Komitesi’yiz. Su Kurumu, ülkedeki su politikalarını hayata geçirecek, politikaların üretilmesine katkı sağlayacak bir kurum olarak düşünüldü. Özerk bir yapı olacaktı fakat hükümet değiştikten sonra yeni hükümet bu su kurumunun oluşmasına sıcak bakmadı. Onun için yasa çalışmaları tamamlanmış olmasına karşın rafa kaldırıldı. Ama Su Komitesi çalışmaya devam ediyor.

• Su Komitesi ne yapıyor?
• Bektaş GÖZE:
Komite, şu anda tesislerin çalıştırılmasını sağlayan birime hizmet vermek üzere oluşturulmuş bulunmaktadır. Su Komitesi de o birimi yönetiyor. Orada bizim 17 elemanımız var. Bu ekip, oradaki sistemi çalıştırıyor ve bu yükü omuzladı.
Bu elemanlar, Güzelyalı sıfırdaki istasyonu çalıştırıyor, yani gelen suyu baraja pompalıyorlar veya gerekirse arıtma tesisine. 2’ncisi barajdaki sistemi çalıştırıyorlar. Yani baraja gelen suyun, barajdan çıkarılıp arıtma sistemine gönderilmesini sağlıyorlar. Artı arıtma tesisinde yapılan çalışmaları yine bizim adamlarımız yapıyor.
Devletle bir anlaşmamız vardır bizden hizmet alıyor. Biz de bu elemanlarımız kanalıyla devlete hizmet veriyoruz.

• UBP-DP Azınlık Hükümeti, Su Kurumu’nu niçin rafa kaldırdı?
• Bektaş GÖZE:
‘Yeni bir kurum oluşturmaya gerek yoktur biz Su İşleri Dairesi’ni güçlendireceğiz, yapılandıracağız ve Su İşleri Dairesi ile bu işi yöneteceğiz’ denildi.

• Su İşleri Dairesi’nin bunu yapabilecek eleman ve kapasitesi var mı?
• Bektaş GÖZE:
Şu anda yok. Güçlendirirlerse olur.

• Bu, daha önceki hükümet tarafından niçin yapılmadı da Su Kurumu gündeme geldi?
• Bektaş GÖZE:
Bizim önerimiz ve daha önceki hükümetle uzlaştığımız siyasal ipotekten uzak bir departman tarafından yönetilmesiydi. Yani biz 1 yıldır komite olarak Devlet Su İşleri ile çalışıyoruz. Bu 1 yılda tam 4 bakan değişti. 4 bakan demek aynı zamanda 4 müdürün de değişebileceğini işaret eder. Su İşleri Dairesi müdürü hiç yok zaten, atanmadı da…  Ama olsa bile müdür de değişebilirdi. 4 bakan 1 yılda değişirse istikrarlı bir durumu olmaz siyasilere bağlı departmanın. O nedenle biz özerk bir kurum istedik. Meclis tarafından atanacak, bütçesi Meclis veya Sayıştaylık tarafından denetlenecek. Siyasi etkilerden alabildiğine uzak ama siyasetin belirlediği su programlarını belirlerken, siyasilere görüş verecek, siyasiler belirledikten sonra onları uygulayacak bir kurumdu bizim öngördüğümüz.

• Su Dairesi’nin geliştirileceği ifade edildi ancak Su Dairesi Müdürü dahi yok… Müdür mü bulunamıyor?
• Bektaş GÖZE:
Onu siz artık düşünün. Her şey ortada. Oraya atanacak birinin olmaması mümkün değil. Bundan önceki hükümet yeni müşavir yaratmama adına atamadı, şimdi ki hükümet bilmiyorum… Hızla her tarafa atama yapıyorlar ama Su Dairesi’ne niçin yapmadılar bilmiyorum.

• Su fiyatı konusunda nerede ise Türkiye ile anlaşılan fiyatın yarısı kadar bir farktan bahsediliyor. Sizin de Komite olarak yaptığınız bir çalışma var. Neye göre böylesi bir fark oluştu?
• Bektaş GÖZE:
Yurt içi operasyon maliyeti, işletme operasyonu fiyatı bunlara ne girer? Birinci kalem elektrik maliyeti… Harcanan elektriği biliyoruz diyoruz ki; bir metreküp suyun arıtma tesisine basılma aşamasına kadar harcadığı elektrik miktarı 1.2 kWh o da 0.48 TL’dir.
Personel sayısı örneğin… Öngörülen personel sayısı 42. 42 kişiye ortalama her birine 4 bin 500 TL’lik bir aylık ücret koyuyoruz bunu da 14 aydan hesaplıyoruz. Çünkü performans değerlendirmelerine göre 13’ncü maaş vs gündeme gelecek. Rutin memur maaşı olamayacak.
O da bize 0.088 TL’ye mal oluyor metre küpte. Klorlama maliyeti 0.004 TL, araç gideri 0.10 TL metreküp maliyet çıkıyor.
Sonra geçiş dönemlerinde ön görülen yatırımlar ve böylece bu sistematik içinde ana ishale  hatları, arıtma tesisi maliyeti, baraj yatırımı ile 1 TL 228 kuruş rakamına ulaşıyoruz. TC’ye de akıttığı su karşılığında her metreküpe 23 kuruş vereceğiz. Bu hesapla toplam fiyat ortaya çıkıyor.
Türkiye DSİ’nin yaptığı hesaplamalar bunları 2.30’a bağladı. Siyasiler de bu çerçevede anlaşmayı yaptılar.
En başta bildiğim kadarıyla elektrik fiyatı bu rakamın çok üzerinde, enerji gideri olduğu söylendi. Yani bizim önerimiz ile onların ki arasında 1 TL’lik fark var.

• Hükümet fiyatın nasıl oluştuğuna dair açıklama yaptı mı size?
• Bektaş GÖZE:
Bu hesapların bizim hesapla uyuşmadığı iddiasındadır DSİ. Enerji giderlerinin daha fazla olduğu söyleniyor.

“Belediyelerin yüzde 40’tan 70’e kadar kayıp kaçakları var”

• Belediyelerde de sıkıntı var, vatandaş su istiyor, su geldi verilemiyor, fiyatta anlaşılamadı ne olacak bu su meselesi?
• Bektaş GÖZE:
Belediyelerin durumu farklı… Belediyelerin yüzde 40’tan 70’e kadar kayıp kaçakları var. Bu kayıp kaçak nedir? Şebeke kayıplarıdır, tahsil edilemeyen sudur ve şebekelerin üzerinden çalınan sudur. Örneğin şebekelerdeki patlaklar nedeniyle kaybedilen bir su vardır. İkincisi şebekelerin üzerinden çalınan bir su vardır, üçüncüsü saatlere giden fakat o saatlerde okunan suyun ücretinin alınamadığı bir su vardır. Bunlar kimi yerlerde yüzde 40’larda kimi yerlerde 70’lere kadar çıkmaktadır. Bu nedir?  O ödenmeyen suyu belediye, ödeyenlerin suyuna bölüştürmektedir. Yani yüzde 50 kaybı olan bir belediye yüz ton aldığında50 tonu kaybediyor. Dolaysısıyla 1 TL’den olsa su, otomatik maliyeti 2 TL olur.

“Kimse kalem oynatmıyor”

• Yaptığınız hesaplamalar sonucu sizce vatandaşa su kaça satılmalıdır, makul olan nedir?
• Bektaş GÖZE:
Bizim tespit ettiğimiz suyun fiyatının içinde tesislerin bakımı, idamesi ve yeni yatırımlar olduğuna göre makul olan bize göre belli bir yüzdeliği üzerine koyup belediye suyu satmalıdır. Ama dediğim gibi belediyelerin esas sorunu nerde? Kayıp kaçakta. O nedenle belediyeler kendileri hükümetle işbirliği içinde vatandaşa yansıtacakları fiyatı tespit etmelidir. Bunun çaresi nedir aslında? Belediyeler hızla kayıp kaçaklarını ortadan kaldıracak, projelerini yapmalı ve hayata geçirmelidir. Eğer teknik elemanları yoksa, bizden de teknik yardım alarak ve hizmet satın alarak hızla bu projelerini yapmalıdır. Aylardan beri bu projelerin yapılacağından söz edilmektedir ama kimse kalem oynatmıyor, kimse kayıp kaçağı azaltma yolunda adım atmıyor. Başka konuları tartışıyor. Belediyeler hızla bunu çözmelidir. Biz onlara bu konuda yardım etmeye hazırız. Çünkü eğer belediyeler bu önlemi almazlarsa yarın gelecek olan işletmeci canının istediği noktada proje üretmeye başlayacak ve projeleri istediği fiyata, istediği biçimde üretip verecek ve bunların hepsi maliyete ayrıca yansıyacak.

“Söyleyecek sözümüz vardır”

• Türkiye’de DSİ tarafından açılan ihale var. Nedir o ihalenin amacı, içeriği?
• Bektaş GÖZE:
1 yıllık geçiş dönemi DSİ tarafından idareyle birlikte işleteceği bir geçiş dönemidir. Bu 1 yıl içinde büyük ihale şartnamesi hazırlanıp, işletmeciye verilmek üzere ihaleye çıkılacak.
Şimdi imzalanan protokollerde sonunda şu noktaya gelindi DSİ bu işletme görevini kendisi fiilen adam taşıyarak işletmeyecek, özel sektöre bunu ihale edecek. Şu an Ankara’da yapılan odur.     
Yalnız şu anda bir takım belirsizlikler var. Bir tanesi; yerli firmaların ne ölçüde katılıp katılamayacakları konusunu ben bilmiyorum.  İş insanlarının her halde bu konuda çalışmaları vardır. Çünkü sanıyorum iş insanlarımız bu işe girmeyi istiyor. Zaten yapılacak iş, şu an yapılmakta olan iştir. Bir tek eksik yanı borulara su ishale hatlarına su dökülüp, belediyelere akıtılmıyor.
Dolayısıyla bu çerçevede iş insanlarımız işletme sistemine talip olacaktır. Koşullar vardır, o koşullara göre firmalarını adapte edebilirler. İkincisi; bu konuda cevaz veren protokol DSİ’nin başka bir hüküm de getirmektedir. Bugüne kadar bu projede çalıştırılmak üzere istihdam edilen 17 elemanın DSİ ile çalışacağını öngörmektedir. Yani bizim birimde olan personel DSİ çalıştırılması çerçevesinde işe devam edecekler anlamındadır.
Bir diğer nokta bu işletmeyi alan işletmecinin yurt dışından getireceği teknik elemanlar konusunda Mühendis ve Mimar Odaları Birliği’nin söyleyecek sözü vardır.  Çünkü Kıbrıs Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği yasalarına göre bu ülkede ancak bu ülkede bulunmayan teknik elemanların yerine teknik eleman getirilebilir. Bu ülkede mevcut teknik eleman var olduğu sürece yurt dışından teknik eleman getirilmesine izin vermez yasalar. Odamız bu konuda hassastır ve hassas davranacaktır. Elbette gelecek firmanın yöneticileri konusunda bir şey diyemeyiz ama teknik elemanlar konusunda söyleyecek sözümüz vardır ve konuda birlik, kararlı bir yol izleyecek.

• Açılan ihaleye bizim iş insanlarının katılı mümkün mü?
• Bektaş GÖZE:
Öyle sanıyorum ki bir takım zorluklar olmasına rağmen oralardan iş ortağı bulmak koşuyla belki katılma mümkün olabilir. Çok detay bilemiyorum.

• Tüm bu bilinmezlikler, anlaşmazlıklar ve sorunlar ortada dururken, su konusu nasıl neticelenecek?
• Bektaş GÖZE:
Belediyelerimizin ve yurttaşımızın su ihtiyacı vardır ve devam ediyor.
Şu anda barajda mevcut su 15 milyon metreküptür. Bu 50 milyon küpten geri kalan su denemeler için kullanılmıştır ama bir miktarı da harcanmıştır. Baraja basılan su gelen suyun bir bölümüdür. Dolayısıyla geldiğimiz noktada hızla bu suyun belediyelere verilmesi gerekir. Çünkü belediyeler susuz, susuz bir yaz başlıyor.
İsteyen belediye sisteme tamamen dahil olur,   suyunu alır. İsteyen belediye deposunda alacak suyu, deposuna aldığı suyu kendi yaptığı gibi kendisi servis edecek parasını toplayacak. Depoya düşecek suyu almada tespit edilen fiyat budur. Belediyeler bunu reddediyorsa devletin bir yolunu bulup belediyelerle bu konuda çözüm üretmek durumundadır. Ya belediyelere eski aldıkları suyu vermeye devam edecek veya onlarla bir takım çözümler üretecek. Nedir bu çözümler? Sübvanseye edilmesidir. Bunun içinde yatırımlara dönük para var ise de ki vardır, o parayı örneğin alıp belediyelere kendi verecek. Yatırımlarını finanse edecek. Dolayısıyla belediyeler suyu alabilecek duruma gelecek. Her halükarda belediyelerle devlet bir çalışma yapmalıdır. Belediyeler halkın temsilcileridir, halk tarafından seçilmektedir. Dolayısıyla belediyelerin seçilmiş kadroları bu konuda bu çalışmaya ortak edilme biçimiyle halkın katılımını bir biçimde gerçekleştirmiş olacak.
Büyük ihale şartnamesi hazırlayacak bir birimin özerk bir birimin oluşturması gerektiğine de inanıyorum. Bakanlık bir biçimde bunun oluşması için bir çalışma yapmalı. Bu bir yandan belediyeleri takviye etmeli, projelerini tamamlanmalı, bir yandan ihale şartnamesini hazırlanmalı ve özerk bir birim olarak 1 yıl için de olsa oluşturulmalıdır.
Belediyelerin çalışmalara katılması gerektiğine inanıyoruz. Her şeyden önce bu işlerin yerli teknik elemanlar tarafından yağılacağına inanıyoruz. Ve diyoruz ki; yerli teknik elemanlarımızın bu işleri yapamayacağını düşünenler varsa bulundukları koltukları derhal boşaltmalıdır. Çünkü o bulundukları koltuklar bunu sağlamak için varolan koltuklardır. Eğer bunu sağlayamıyorlarsa kendileri gitmeli, bunu sağlayabilecek kişiler oturmalıdır.

“Vananın bozulmasını net anlamadık”

“3 günlük süre için akıtılacağı ön görülmüştü. Elektronik vananın bozulduğu ifade edilerek akıtılmadı. Bizim çok net anlayamadığımız bir konudur o. Çünkü elbette elektronik sistemler arızalanabilir ama böyle bu kadar uzun sorun olamaması gerekiyor. Yani eğer sistem çalışsaydı ve elektronik vanada arıza çıkarsa kaç gün susuz kalacağız? Çok kısa sürede çalıştırılacak bir sistem olmalıdır, öyledir de…”

Bu haber toplam 3607 defa okunmuştur