1. HABERLER

  2. RÖPORTAJ

  3. “En iyisi yine de Devlet Hastanesi”
“En iyisi yine de Devlet Hastanesi”

“En iyisi yine de Devlet Hastanesi”

Sağlık Bakanlığı Müsteşarı Ömer Gür, sürdürülebilir sağlık sistemini kurmayı amaçladıklarını belirterek, yapılan çalışmaları YENİDÜZEN’e anlattı

A+A-

• “Hükümetin de, Sağlık Bakanı İzbul’un da, benim de amacımız sürdürülebilir sağlık sistemini kurmaktır. Amacımız iyi, ulaşılabilir, eşit, kaliteli, çağdaş sağlık hizmetidir. Bunun için altyapı, personel ve teçhizat bacakları önemli etkenlerdir”

• “Sağlıkta sorunlar hiçbir zaman son bulmayacak. Hekimlerimizi kadrolamamız, eksik hekim kadrolarımızı tamamlamamız lazım. Genel anlamda kadroyu geliştirmemiz lazım... Sistemi düzeltmek için de Tıp-İş ve Tabipler Birliği ile görüşmelerimiz var”

• “En iyi hastane benim hastanemdir, bir sürü sorununa rağmen. Altyapısı bozuktur, tuvaletleri eskidir, odaları kalabalıktır ama en iyi hastane benim hastanemdir. Ancak, geceleri hastanede sürekli görev başında16 hekim mevcuttur. Bu durum, üniversite hastanelerinde bile yoktur”

Ödül AŞIK ÜLKER

Sağlık Bakanlığı Müsteşarı Ömer Gür, ülkede en güvenli ve en kapsamlı hastanenin, Dr. Burhan Nalbantoğlu Devlet Hastanesi olduğunu söyledi.

Gür, “En iyi hastane benim hastanemdir, bir sürü sorununa rağmen. Altyapısı bozuktur, tuvaletleri eskidir, odaları kalabalıktır ama en iyi hastane benim hastanemdir. Ancak, geceleri hastanede sürekli görev başında16 hekim mevcuttur. Bu durum, üniversite hastanelerinde bile yoktur” diye konuştu.

Sağlık Bakanlığı Müsteşarı Ömer Gür, sürdürülebilir sağlık sistemini kurmayı amaçladıklarını belirterek, yapılan çalışmaları YENİDÜZEN’e anlattı.

• Soru: Daha önce Tıp-İş Genel Sekreteriyken sorunları yaşayan taraftaydınız, şimdi Sağlık Bakanlığı müsteşarı olarak çözüm üretmesi gereken taraftasınız...
• Gür:
Tıp-İş Genel Sekreteriyken de çözüm üretecek öneriler yapıyorduk ve haksız hiçbir talebimiz olmamıştır. O zaman şimdiki duruşumdan farklı bir duruşum olmadı. Orada sorunları aktarırdık, şimdi çözüm bulmaya çalışan taraftayım ama o zaman da çözümü üreterek, ne olması gerektiğini söylerdik. Tıp-İş sendikası olarak ne gereksiz grevler yaptık, ne de haksız talepte bulunduk. Çalışmayan hekimlerin yanında olmadık. Şu andaki Tıp-İş yönetiminin de, Tabipler Birliği’nin de konumu aynıdır.

• Soru: Sürdürülebilir bir sağlık sisteminin hala olmadığını söyleyebiliriz...
• Gür:
Söyleyebiliriz. Amacımız sürdürülebilir sağlık sistemini kurmaktır. Hükümetin de, Sağlık Bakanı İzbul’un da, benim de amacımız sürdürülebilir sağlık sistemini kurmaktır. Amacımız iyi, ulaşılabilir, eşit, kaliteli, çağdaş sağlık hizmetidir. Bunun için altyapı, personel ve teçhizat bacakları önemli etkenlerdir.

Hasta hakları...

• Soru: Sağlık Çalıştayı sonrasında da hasta odaklı, çalışanın memnuniyetine dayalı kaliteli, çağdaş ve eşitlikçi bir sağlık sistemi hedeflendiği açıklanmıştı. Sırayla gidersek, Hasta Hakları Yasası zaman zaman gündeme gelir?
• Gür:
Gündemimizde vardır ama bu sağlık sistemini düzeltmekle ilgili birşeydir. Altyapınızı, sistemi düzeltmediğiniz sürece hasta haklarını düzeltemezsiniz. 40 yıllık hastanemizde sıcak su akmıyor, bugün onu tamir ediyorsunuz, yarın sonra başka bir sorun çıkıyor. Mevcut hastane o zamanın şartlarına göre planlanmış, yapılmış bir hastaneydi. Eklemelere rağmen bugünün ihtiyaçlarına cevap vermiyor.

Yeni hastane...

• Soru: Hastanenin durumunu herkes biliyor. Yeni hastane konusu son dönemde gündemde. Bu konudaki çalışmalar ne aşamadadır, yeni hastane için öngörülen tarih nedir?
• Gür:
Bu konuda bir yıldır çalışıyoruz, daha önce gündemde değildi. Yer konusunda bazı temaslar yapıldı, bir yer belirlendi. Yeni, Devlet Hastanesi Kompleksi’nin, 900-1000 yatak kapasiteli olmasını planlıyoruz. Maliyetininse, 400 milyon TL’nin üzerinde olacağını öngörüyoruz.. Kaynak konusunda sıkıntı yaşanmayacak, bu kaynağı bulma konusunda kararlıyız. Zaten kaynak bulma konusunda şimdiden girişimlerimiz vardır.

Soru:Yeni Devlet Hastanesi Kompleksi’nin ne kadar bir sürede hizmete girmesini düşünüyorsunuz?
• Gür:
Bu çok kısa sürede gerçekleştirilebilecek bir konu değildir. Sayın Bakan, 2-3 yıl içinde bitirilmesini hedefliyor. Ancak ben temkinli olmaktan yanayım. Her zaman söylüyorum, bu hastaneyi yapamasak bile bu planı, bu vizyonu oturtmak zorundayız, bizden sonra gelecek olanların önünü açmak zorundayız.

• Soru: Peki bu süreçte mevcut Devlet Hastanesi?
• Gür:
Bu süreçte de mevcut hastane binasına iyileştirme yapılacak, yapmak zorundayız, hizmetleri sürdürmek zorundayız. Biliyorsunuz zaten yapıyoruz da. Onkoloji Merkezi bunun en somut örneğidir.  Ancak, yeni hastane kompleksi, KKTC tarihinde en büyük projelerden biri olacak, biz bu konuda çok heyecanlıyız, bize çalışma motivasyonu veriyor. Bunun çok gerekli olduğuna inanıyorum, hem çalışanlar hem de hizmeti alanlar için. Ben öyle bir hastanede çalışmak, öyle bir hastaneden hizmet almak isterim.

Genel Sağlık Sigortası...

• Soru: Genel Sağlık Sigortası da sistem açısından önemli bir adım olacak. Genel Sağlık Sigortası’nın tek başına yürürlüğe girmesinin eksik olacağı her zaman dile getiriliyor. Kamu Sağlık Çalışanları Yasası, Hasta Hakları Yasası, Özel Hastaneler Yasası ve Döner Sermaye Yasası’yla birlikte uygulanması gerektiği söylenir. Döner Sermaye Yasası uzun bir süredir konuşulmuyor, bu konu hala gündeminizde mi? Genel Sağlık Sigortası hükümet programında 9 aylık hedefler arasında, bu konudaki çalışmalar nasıl gidiyor?
• Gür:
Genel Sağlık Sigortası konusunda biz çalışmaya başladık, 2004-2009 yılları arasında önce Çalışma Bakanlığı, sonra Sağlık Bakanlığı bu konuda çalışmıştı. Sağlıkta hizmeti satın alanla, hizmeti verenin aynı bacak olması konusundaki anomaliyi çözmek için bu konuda çalıştık. Sağlık Bakanlığı’nın görevi kaliteli, iyi hizmeti üretmektir. Bu hizmeti alacak olan da Sosyal Sigortalar Dairesi’dir. Türkiye’den gelen uzmanlarla çalışmalar yapıldı, 2014 güncellemesi de bitti. Daha önce ilgili mercilere sunumlar yapmıştık, yeniden anlatacağız. GSS özerk bir yapı olacak ve Sağlık Bakanlığı’nın altında olmayacak. Biz ev ödevimizi yaptığımızı düşünüyoruz. Bundan sonrasını Çalışma Bakanlığı ve Sosyal Sigortalar Dairesi şekillendirecek. Bizim hastaneleri nasıl geliştirebileceğimizle ilgili çalışmamız gerekir, para kısmını bizim çözmememiz gerekir. Yurttaşın sağlıkta finansla alakalı muhatabı sigortalardır, Sağlık Bakanlığı değildir, yıllardır yanlış bir algı süregelmiştir.

“Ek kesintiden söz edilmiyor”

• Soru: Yaptığınız çalışmada ek kesinti söz konusu mu? Bu konuda bir bir hesap yapıldı mı? Kamu ve özel aynı anda mı dâhil olacak?
• Gür:
Şu anda bize yapılan sunumlarda ek kesintiden söz edilmiyor. Önemli olan Maliye Bakanlığı’nın Sağlık Bakanlığı’na ilaç giderleri için aktardığı miktarı, kesintileri Genel Sağlık Sigortası Kurumu’na aktarmasıdır. Bence hizmetler artacak, döner sermaye gelecek, daha kaliteli bir hizmet gelecek, dolayısıyla biraz daha fazla para gerekecek. Şu anda bir ek kesintiden söz edilmiyor. Sistem oturana kadar birkaç sene Türkiye Cumhuriyeti, mali yönden ön görülen açığı finanse edecek.

• Soru: Diğer 4 bacakta durum ne? Kamu Sağlık Çalışanları Yasası, Hasta Hakları Yasası, Özel Hastaneler Yasası ve Döner Sermaye Yasası’yla birlikte yürürlüğe girmemesi durumunda sistemin sağlıklı yürüyemeyeceğine dair endişeler var...
• Gür:
Kesinlikle öyledir. Özellikle yeni altyapıyı sağlamadan bu sisteme gitmek sıkıntı yaratır. 9 ayda başlamasını hedefliyoruz, kurum kurulur, hizmetin ne zaman alınacağını kendisi organize eder. Devlet vatandaşına seçenek sunmak zorundadır. Devlet özelde de kamuda da aynı miktarı öder, vatandaş isterse özelde katkı payını kendisi öder ve hizmeti alır. Anlayış bu olmalıdır.

“Kadrolu hekim sayısını artırmaya çalışıyoruz”

• Soru: Çalıştayda çalışanın memnuniyetine dayalı bir sistemden bahsedilmişti. Hastanede sözleşmeli ve mecburi hizmetli hekimler vardır. Bu konuda da sıkıntılar yaşanmaktadır. Eşit işe eşit ücret de bozulmuştur... Kadrolama düşünceniz var mıdır?
• Gür:
Sözleşmeli veya mecburi hizmetli olarak çalışan sayısından daha fazla boş kadromuz vardır. Yataklı Tedavi Kurumları Dairesi’nin yasasını görüşürken bütün branşlarda gerekli kadrolu hekim sayısını artırmaya çalışıyoruz, olmayan branşlarımızı eklemeye çalışıyoruz. Mesela mevcut yasada çocuk-ergen psikiyatristi yoktur ama bizde bu alanda çalışan 4 hekim vardır. Sağlıkta sorunlar hiçbir zaman son bulmayacak. Hekimlerimizi kadrolamamız, eksik hekim kadrolarımızı tamamlamamız lazım. Genel anlamda kadroyu geliştirmemiz lazım, hekim ve hemşirenin yanı sıra avukat, bilgisayar mezunu, tıbbi sekreter de almamız lazım.
Sistemi düzeltmek için de Tıp-İş ve Tabipler Birliği ile görüşmelerimiz vardır. Kamu Sağlık Çalışanları Yasası’nın Anayasa Mahkemesi’nden dönen 43’üncü maddesinin tadili konusunda ortak bir noktaya varma konusunda çalışıyoruz.


“3 bin 700 liraya beyin cerrahı çalıştıramazsınız!”


• Soru: Bütçe görüşmeleri var. İstediğiniz personeli alma imkânı olacak mı?
• Gür:
Bütçe görüşmeleri hala sürmektedir. Hükümetimiz bize bu konularda öncelik vereceğinin sözünü verdi. Biz onlara güveniyoruz, ellerinden geldiği oranda bize yardımcı olacaklar.

Sonra Döner Sermaye Yasası’nı da çalışmaya başlayacağız. Genel Sağlık Sigortası çıktıktan sonra hastaneler özerk olacak. Gelir-giderini kendisi dengeleyecek. Şu anda kamuda çalıştıracak hekim bulamamamızın en önemli nedenlerinden biri hekimlerin çok düşük ücretlerle çalışmasıdır. 3.300-3.700 TL’ye bir beyin cerrahını çalıştıramazsınız, dışarıda yapacağı bir ameliyat 25 bin TL’dir. Bunu en azından Türkiye’deki seviyeye getirebilmek lazımdır. Bunu yapmak çok kolay değil ama olanaklıdır. Verilecek sistemle sağlıkta devletin harcaması gerekmeyen kaçakları önleyeceği için mümkün olabilir. Buna fazla ilaç kullanımını, fazla tahlilleri, hastanede fazla yatmayı, sevkleri katabilirsiniz. Ücretlerde iyileşme olduğu, hekim tam gün çalıştığı zaman bunun kat kat fazlasını çıkaracaktır. Altyapı, özlük hakları ve döner sermaye ile bu sorunlar aşılabilir. Biz bakanlık olarak bunlar üzerinde çalışıyoruz ancak neticeyi birlikte göreceğiz. Hükümetin elindeki imkânlar nispetinde, bize sağlanan olanaklar çerçevesinde kadrolarımızı artırıp, sistemimizi düzeltmeye çalışacağız.

• Soru: Son dönemde basına yansıyan ölüm olayı üzerine mortalite toplantıları yapılması yeniden gündeme geldi. Sağlık Bakanlığı altında doktorlardan oluşan bir komite oluşturup bu tür toplantılar yapılması gündeminizde var mı?
• Gür: Şu anda arkadaşlarımız bunu oluşturdu. Tam istediğimiz anlamda oluşmuş değildir. Bunun eğitim-araştırma hastanesinde olması daha uygundur. Türkiye’deki prosedürü inceliyoruz. Mortalite toplantıları yapılsa da bunu tüzükle yasal bir zemine oturtmak için de çalışmalar var.

“Onkoloji Hastanesi kaydırmalar yapacağız”

• Soru: Onkoloji Hastanesi açılıyor. Yeterli personel var mıdır?
• Gür:
Onkolojide şu anda üç doktorumuz var. Onkolog olmasa da dahiliye uzmanımız çok bilgili ve çok çok özverili çalışıyor. Radyasyon onkoloğuna da ihtiyacımız vardır. Hastanemizde radyoterapi de yapılacak. İyi bir radyoterapi cihazımız var. Türkiye’den dönüşümlü olarak 2 onkoloji profesörü, haftada bir gün ülkemize geliyor ve Dr. Özlem Gürkut ile birlikte tedavi planı yapıyorlar. Burada olmadıkları zamanda da doktorumuz kendileriyle sürekli temas halindedir.

Onkoloji Hastanesi’yle ilgili ilk etapta bazı kaydırmalar yapacağız. Onun dışında personel ihtiyacımıza yönelik çalışıyoruz. Türkiye Sağlık Bakanlığı’ndan Tıbbi Onkolog konusunda yardım istedik. Kendileri de sağolsunlar bizlere katkı sağlayacaklarını söylediler. 

Şu ana Türkiye’de hali hazırda onkoljide ihtisas yapan Kıbrıslı arkadaşlarımız vardır. Ne yazık ki, ihtisasını bitiren bir arkadaşımız buraya gelmedi, 26 bin TL’ye başka bir yerde göreve başladı. Bir yıl sonra ihtisasını bitirecek bir başka arkadaşımız var, o geleceğine söz verdi.

“Bakan İzbul’un konumunda 19 hasta daha yurt dışına gönderildi”

• Soru: Bu noktaya gelmişken, Sağlık Bakanı İzbul’un Türkiye’ye sevk edilmesi konusuna da açıklık getirir misiniz? Neden kendi hastanesinde ameliyat olmadı, güvenmedi diye eleştiriler var.
• Gür:
Öyle bir şey kesinlikle yoktur. Sayın İzbul, Bakan olmadan önce bel fıtığı ameliyatı için randevusu vardı. Aniden Bakan olunca bunu ertelemek zorunda kaldı. Ancak bu fıtık kendisine ciddi sıkıntılar yaratmaya başlamıştı ve önümüzdeki günlerde bu ameliyatı olmayı planlamıştı. Salih Bey’e, daha önceki yıllarda da anjiyo yapılmış ve sağ ana damarına stend takılmıştı. Ailesel nedenlerle riskli bir grupta olduğu için bel ameliyatı öncesinde, Lefkoşa Devlet Hastanesi’nde kontrol amaçlı anjiyo yapıldı. Beklentimiz fıtık ameliyatına engel bir şey çıkmaması ve ameliyat olmasıydı. Ancak stend olan sağ tarafın tamamen kapalı olduğu ve karşı taraftan kolletareller geliştiği, onların beslediği tespit edildi. Üç yerde daha darlık bulundu. Bu aşamada, şu an hastanemizde yapılamayan IVUS dediğimiz tetkikle stend mi konulacak yoksa bypass mı yapılacağına karar verilmesi lazım. Bu aşamada Sayın Bakan’ın veya eşinin haberi veya talebi olmadan kardiyovasküler cerrahlar ve kardiyologlar, Sayın Bakan’ın yurtdışına sevkini planladı ve kurul kararıyla sevk edildi. Ancak altını özellikle çizmek isterim, burada yapılamayan bir işlem için herkes, ayrım gözetmeksizin yurt dışına sevk edilir. 2015 yılında Ağustos ayı sonuna kadar aynı işlem için 19 hasta yurtdışına sevk edilmiştir. Kısacası Salih Bey’e özel bir muamele söz konusu değildir.

Bu haber toplam 4977 defa okunmuştur