1. HABERLER

  2. RÖPORTAJ

  3. ‘Daire bile yok, tam bir komedi’
‘Daire bile yok, tam bir komedi’

‘Daire bile yok, tam bir komedi’

İçişleri ve Çalışma Bakanı Asım Akansoy: “Dairenin olmadığı bölgede siz nasıl kaçakla mücadele edeceksiniz”

A+A-

• “En büyük handikap da İskele bölgesindedir. İskele bölgesinde dairemiz bile yok. Dairenin olmadığı bölgede siz nasıl kaçakla mücadele edeceksiniz, nasıl iş güvenliği, iş sağlığı ile ilgili önlem alacaksınız? Tam bir komedi.”

• “Yeni yılın ilk aylarında asgari ücret konuşulmaya başlanacak. Asgari ücretin belirlenmesiyle ilgili yeni yasa hazırlığı var. Kriterleri tekrardan ele aldık, aynı zamanda asgari ücretin kriterlerinin saplanmasıyla ilgili bir takım tartışma yaşıyoruz. Şuan da varolan sistemin sürdürülemez”

• “Ne yazık ki grev gibi katı eylem türlerinin ve dayatmacı yaklaşımlar karşısında sendikal düşünce en genelde yara almaktadır. Bunu aşmamız lazım”

• “ Sendikalaşmak, sendikal haklar demek sorunları grevle, toplumun gelişmesini önleyecek toplumun demokratik ilerlemesini önleyecek, araçlarla çözme yöntemi içermemesi gerekir.

• “ Günü geldiğinde greve gidilir her yerde ama o günün grev için gelmesi gerekir. Oysa ki bizde sendikalar ne yazık ki bir bakanlığın farklı görüşü üzerine bile rahatlıkla greve gidebiliyor.”

Fayka Arseven KİŞİ

İş güvenliği ve iş sağlığı konusunda yeterli denetimleri personel eksikliğinden dolayı yapamadıklarını söyleyen İçişleri ve Çalışma Bakanı Asım Akansoy, “Vicdanen huzursuzum” dedi.

Ancak personel eksikliğinin bir bahane değil bir realite olduğunu vurgulayan Akansoy, “İskele’de daire bile yok, nasıl denetim yapacaksınız? Tam bir komedi” açıklamasında bulundu. 

Asgari ücretin yetersiz olduğunu bu konuda yeni bir çalışma hazırladıklarını ifade eden Akansoy, “şu andaki sistem sürdürülemez” vurgusunda bulundu.

Özel sektörde sendikalaşmanın olması gerektiğine inandığını da kaydeden Akansoy, “Ama ne yazık ki grev gibi katı eylem türlerinin ve dayatmacı yaklaşımlar karşısında sendikal düşünce en genelde yara almaktadır. Bunu aşmamız lazım” dedi.

Akansoy, çalışma yaşamıyla ilgili YENiDÜZEN’in sorularını yanıtladı.


‘Daire bile yok, tam bir komedi’

• Çalışma yaşamındaki denetimler artırıldı ancak kazalar ve kaçak işçilik önlenemiyor. Nedir yapılan son çalışmalar?
• Asım AKANSOY:
İş güvenliği, iş sağlığı ile ilgili olarak gerçekten ciddi sıkıntılarımız var. Kamuda gerçekten ciddi bir personel ihtiyacı var, bu bir realite. Ben göreve geldiğim günden itibaren sorunları sektörel paydaşlarla çözeceğimin sözünü verdim. Yoğun bir şekilde, odalar, birlikler ve derneklerle temas ediyorum. Ancak siz istediğiniz kadar ortak proje üretin asli görevlerinizi yerine getirmekle mükellefsiniz. Asli görevlerinizi yerine getireceksiniz ki paydaşlarınızın size sağladığı artı ek artı olsun. Çalışma hayatıyla ilgili müfettiş sayısı çok yetersiz. İmkanları da… Sadece Lefkoşa’da operasyonal denetim yapıyorlar.

Onun dışında hiçbir bölgede yapılamıyor. Ne yapılıyor peki? Diyelim ki siz bir yerde bir şey görüyorsunuz, telefon ediyorsunuz, kaydediliyor,  dosyalar birikiyor. Bu arkadaşlarımız gelen ihbarlar üzerine çalışma yapıyor. Yani Girne’de Güzelyurt’ta herhangi bir çalışma müfettişi dışarıya çıkıp da denetim yapamıyor. Çünkü 1-2 kişi ile yapamazsınız bunları. Çalışma hayatıyla ilgili nitelikli kurumsallaşmada ciddi sıkıntılar var. En büyük handikap da İskele bölgesindedir.

İskele bölgesinde dairemiz bile yok. Dairenin olmadığı bölgede siz nasıl kaçakla mücadele edeceksiniz, nasıl iş güvenliği, iş sağlığı ile ilgili önlem alacaksınız? Tam bir komedi. Mağusa’da 3 müfettiş var. Bu 3 arkadaş zaten Mağusa’ya yetmez aynı zamanda İskele ile de ilgilenmesi gerekir. Böyle bir tablo karşısında ben personel eksikliği mazeretini yaratmak istemem ama realitede de bu vardır. Dolayısyla mutlaka personel eksikliğini gidermemiz lazım.  

Vicdanen huzursuzum. Ama mutlaka önlem alacağız, bunda taviz vermemiz mümkün değildir. Çünkü ilk günden ‘bürokratik mazeretler insan hayatından daha değerli olamaz’ demiştim. Halen daha bunun arkasındayım. Çalışanların haklarını, sağlıklı çalışma imkanlarını mutlaka gerçekleştireceğiz.
Hizmet içi eğitim konusunda da Yakın Doğu Üniversitesi eski bakanımız Sayın Aziz Gürpınar başkanlığında bir İş Güvenliği Enstitüsü kurdu ve kurar kurmaz da bize çeşitli imkanlar açtı. Bu imkanları da kullanarak hem personelimizin var olan kapasitesini artırmak hem sektörel paydaşlarımızın bu tür süreçlerde bilgilendirmek adına Aziz Beyi’ne müteşekkirim.

• ‘Özel sektör yangın yeridir yönünde bir çıkışınız’ oldu. Peki özel sektör için Çalışma Bakanlığı’nın icraatları ne olacak?
• Asım AKANSOY:
Özel sektörde gerçekten durumlar iyi değil. İyi değil derken, ben çok yönlü olarak durumun vahametini ortaya koymak istedim. Şimdi deniyor ki; kamuya değil özel sektöre bağlı büyüme… elbette ekonominin önün açılması, girişimcilerin desteklenmesi önemlidir ama özel sektörde sosyal sigortasız ve ihtiyat sandığı yatırılmadan çalıştırılan insanlar var. Asgari ücretten sigortaları yatırılıp, ek katkılarla maaşları yükseltilen insanlar var. Kaçak çalıştırılanlar var. Bunun yanında ekonominin istediğimiz oranda büyümemesinde yarattığı mutsuzluk var işverenlerde. Tüm bunlar aslında özel sektördeki gerilimi artırıyor. Bu anlamda ben özel sektör yangın yeri demiştim. Sadece çalışanlar açısından değil işverenler açısından da… Bugün gerçekten yatırımları yapmak isteyen ama veremeyen işverenler de var.

Asgari ücret de yetersizdir. Ama asgari ücret yükseltildiğinde bunu bu şartlarda işveren karşılayabilir mi? bu da tartışılır.  Esas mesele ekonominin önünü açmaktır. Eğer ekonomi büyür, önü açılır ve pasta büyürse, o zaman da asgari ücretin daha rahat noktaya gelmesi, çalışanların daha iyi maaş alması sosyal sigorta ve ihtiyat sandıklarının mutlaka yatırılması daha meşru hale gelecektir. İşverenlerin bu konuda kaçamak davrandığını görmekteyiz. Bunu söylememde bir sıkıntı yok. Ama özellikle kaçak işçi konusunda ve yatırımlar konusunda oldukça hasasız.

• Asgari ücretin belirlenme dönemi… Yeni kriterler olacağı açıklanmıştı. Nedir gelinen son aşama?
• Asım AKANSOY:
Yeni yılın ilk aylarında asgari ücret konuşulmaya başlanacak. Asgari ücretin belirlenmesiyle ilgili yeni yasa hazırlığı var. Kriterleri tekrardan ele aldık, aynı zamanda asgari ücretin kriterlerinin saplanmasıyla ilgili bir takım tartışma yaşıyoruz. Bir de asgari ücretin belirlendiği komitenin yapısıyla ilgili bir tartışma yaşıyoruz. Elbette şuan da varolan sistemin sürdürülemez olduğunu söylüyoruz. Biz daha sonuç alıcı ve çözüm odaklı bir düzenlemeye gitmemiz gerektiğinin bilincindeyiz. O yönde bir çalışma yapıyoruz.

“Sendikalaşmaya karşı direnç oluşuyor, aşmamız lazım”

• Özel sektörde sendikalaşmaya nasıl bakıyorsunuz? Mümkün mü?
• Asım AKANSOY:
Örgütlü toplumu savunan ve her zaman siyasetin tabana yayılması gerektiğine yüzde yüz inanırım. Sendikalar toplumların gelişmesinde, ilerlemesinde çok önemli unsurdur. Ancak bu durum örgütlü toplumun, toplumun gelişmesine engel olan bir unsur haline dönüşmemeli.

Örgütlü toplum, topumun gelişmesi, ilerlemesi, siyasallaşması yönünde çok önemli bir demokratik unsurdur. Demokrasinin kalitesi de bir ülkede örgütlü toplumun sosyal ve siyasi hayata katılım ölçütüyle ilgilidir. Şimdi bizde sendikalara karşı, sendikalaşmaya karşı sosyal hayatta bir direnç oluşuyor.

Bunu görmemiz lazım. Bu bir uyarıdır. Sendikalaşmak, sendikal haklar demek sorunları grevle, toplumun gelişmesini önleyecek toplumun demokratik ilerlemesini önleyecek, araçlarla çözme yöntemi içermemesi gerekir. Günü geldiğinde greve gidilir her yerde ama o günün grev için gelmesi gerekir. Oysa ki bizde sendikalar ne yazık ki bir bakanlığın farklı görüşü üzerine bile rahatlıkla greve gidebiliyor.

Eğitimde bu böyle, kamuda bu böyle, çizilen bu model ciddi anlamda özelde sendikalaşma ve örgütlü toplumun yayılması düşüncesine ket vuruyor. Özel sektörde de işveren şunu düşünüyor; ‘eğer ben yanımda çalıştırdığım kişilerle ilgili herhangi bir konuda küçük sıkıntılar yaşadığımda ilgili sendika greve gidecekse vay halimize’. Bu giderek bir dışlama, sendikaları yok sayma noktasına doğru konuyu götürüyor.

Hata hatayı doğuruyor. Ben özel sektörde örgütlü bir yaşamın olması gerektiğini düşünüyorum. Hem kaçak işçinin önlenmesinde hem çalışanın haklarının gözetilmesinde, yatırımlarının, sosyal hakların gözetilmesinde çok önemli bir etken, olacağını düşünüyorum. Ama ne yazık ki grev gibi katı eylem türlerinin ve dayatmacı yaklaşımlar karşısında sendikal düşünce en genelde yara almaktadır. Bunu aşmamız lazım. Ben herhangi bir hedef göstermiyorum ama söylemek istediğim amaçlarla araçların karıştığı bir dönemden geçtiğimizdir.

Nasıl bir örgütlü sisteme geçileceği yönünde çalışıyoruz. Yol haritası çıkarmaya çalışıyoruz. İşveren kesimleri ile görüşmeye onların hassasiyetlerini almaya başladım, aynı zamanda özel sektörde çalışanlarla da temas halindeyiz, onların da görüşlerini alıyoruz. Adım adım bu konuyu toplumun demokratik gelişmesi adına ileriye taşıyacağız. Ancak ümit ederim tüm taraflar bu sorumluluğu iyice üstlenerek hareket ederler. Sadece sorumluluk işveren kesiminde değil, hepimizde sorumluk vardır.

“Hükümet programından öndeyiz”

“Meclis’te bakanlık bütçesi konuşulurken birkaç başlık çıkmıştı. Bunların sonuna kadar takipçisi olacağım. Burası benim için görev alanıdır. Bu görev alanında kararlı durmak, cesaretli adımlar, alışılagelmiş davranış kalıplarının dışına çıkmak ve daha üretici geliştirici, dinamik sonuç ve çözüm odaklı çalışmalar yürütmek öncelikli hedefimdir. Burası benim için ne siyasi hayatımın başlangıcıdır ne de sonudur. Burası benim görev alanımdır. 724 çalışıyorsam da sahip olduğum bu bilinçten dolayı çalışıyorum.

Önemli hedefler ortaya koyduk. Elbette bu hedeflerin ir kısmı geçmişte başlatılan çalışmaların tamamlanması veya ileriye götürülmesi bir kısmı yeni hedefler. Ama öncelikle hükümet programının zamanında veya zamanından önce benim bakanlığımla ilgili hayata geçmesi konusunda son derece hassasım. Hükümetin kurulduğu gün dikkate alındığında bizim çalışmalarımız 10’ncu aydadır. Yani bayağı öndeyiz hükümet programını düşünüldüğünde.

Alışmış veya alışılagelmiş davranışlar veya yönetim biçimleri bizi bu ülkede ileriye götürmeyecektir. Sürekli yaratıcı, yeniye açık projeler ileriye götürecektir. Varolan kalıpların içerisine hapsolmak değil, kalıpları yıkmak, var olan düşünce sistemlerini zorlayarak, hareket etmek ve takım çalışması yapmak bu ülkeyi daha iyi noktalara götürür. Çünkü zaten varolan kalıplar, davranış biçimleri, alışkanlıklar bizi geliştirebilmiş olsaydı bugün çok gelişmiş noktada olurduk. Olmadığı için bugün yeni paradigmaya ve düşünce silsilesine ihtiyaç var.”

 

Bu haber toplam 3052 defa okunmuştur