1. HABERLER

  2. RÖPORTAJ

  3. “Buradaki abiler kim ve nerede?”
“Buradaki abiler kim ve nerede?”

“Buradaki abiler kim ve nerede?”

Emekli Kurmay Albay Mustafa Kemal Tümkan, Türkiye’deki 15 Temmuz darbe girişimini ve sonraki süreci, Kıbrıs’ın ne olacağını, nasıl etkileneceğini YENİDÜZEN’e değerlendirdi

A+A-

• “Türkiye’deki ifadeleri okuduğunuz zaman ‘abiler gönderdi, abiler vs’ peki buradaki abiler kimdir ve nerdedir? Bunlar tespit edilmeli”

• “Darbenin beceriksizliği planlama grubunun işin içine katılmamasıdır. Bu da zaten başarısızlığın temelidir. Kara kuvvetler destek verseydi bu iş sabaha kadar sürmezdi. Darbe 1 saatte olur, biterdi.”

• “Kuzey Kıbrıs’ı 2053’te Türkiye Birleşik Devlet yapısı altında düşünen bir Türkiye’nin bugünkü uluslararası görüşmelere samimiyeti ne?”

• “Kendilerinin burada oluşturacakları bir Kıbrıs Türkü profilini 2053’e hazırlıyorlar. Bu da bizi ürkütüyor, soğutuyor. Erdoğan’a geçen 13 yıllık iktidarı döneminde soğuk, tedbirli bakışımız var.”

• “Anayasa’nın geçici 10’ncu maddesi süratle ele alınabilir. O zaman sektörel değişimin ilk adımı atılmış olur. Bu çok şey sağlar Kıbrıs Türk toplumuna.”

• “ABD’nin Kıbrıs’ta riske girecek bir durumu yok. Mevcut yapı lehinedir. Kendisi Suriye’de Ortadoğu’da uğraşırken, birde Kıbrıs belasını başına çıkarmaz. Fethullah’ın zincirini Kıbrıs’a uzatmaz.”

• “Hedef Kıbrıs Türk toplumunu değiştirmektir. Bunun vadesi de 2040-2050’lerdir. O güne kadar Kıbrıs Türkü’nü İslami kültür ile birleştirmektir. Böyle bir hedefi olan da silah kullanmaz, taşkınlık yapmaz.”

• “Şu anda Türkiye’de demokrasi direnişi yapılıyor, bizim de burada var olma direnişini yapacak toplum kitlesine ihtiyacımız vardır. Ödeyeceksek bedelini hep beraber ödeyelim ama karakterli, kişilikli bir devlet olalım.”

Fayka ARSEVEN KİŞİ

Uzun yıllar ordunun içerisinde görev yapan emekli Kurmay Albay Mustafa Tümkan, Türkiye’de gerçekleşen 15 Temmuz darbe girişimini değerlendirdi, Kıbrıs’a dair önemli mesajlar verdi, “buradaki abiler kim ve nerede” diye sordu.

Tümkan, hükümetin 15 Temmuz darbesini fırsat bilerek hemen anayasadaki geçici 10’ncu maddeyi ele alması gerektiğini söyledi, “O zaman sektörel değişimin ilk adımı atılmış olur. Bu çok şey sağlar Kıbrıs Türk toplumuna” dedi.
Tümkan ile 15 Temmuz darbesini ve Kıbrıs’a etkilerini konuştuk.

• 15 Temmuz darbesini siz nasıl gözlemlediniz, değerlendirdiniz? Geç müdahale edildiği, darbeden haberdar olunduğuna dair birçok şey yazıldı.
• Mustafa Kemal TÜMKAN:
Olan oldu, artık bu gerçek var ortada. Bu gerçeğin sonucunda da atılan adımlardır başlangıcı gösteren. Şu anda Olağanüstü Hal İlanı, kanun hükmünde kararname çıkarma yetkileri bir yerde Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın hızını artıracak. Bu Erdoğan’ın zaten uzun zamandır talep ettiği başkanlık sisteminin kısa süreli uygulanmasıdır. Darbe ise iki türlü olabilir. Biri; 13 yıllık AK Parti iktidarının hazırladığı bürokratik yapı içerisinde gerek MİT, gerek silahlı kuvvetlerde gerekse yargıda hazırladığı zeminin sonucuna varmak için bir dokunuşla bilinçli bir adım. Yani mevcut yönetiminin bilinçli adımı olarak algılanabilir.

İkincisi; 2003-2004 yıllarında Fethullah Gülen ile işbirliği ve desteği ile iktidara gelen AK Parti’nin bir ikileme düşmesi. Gerek Fethullah Gülen’in gerekse Erdoğan’ın lider kavramında uzlaşamamasıdır.

FETÖ darbesinden önce AK Parti’nin hazırladığı temizlik hareketinin hissedilmesi nitekim bu daha ağırlıklı bir görüntü. Neden? 16 Temmuz sabah bir baktık 10 binlere yakın listeler hazır. Demek Erdoğan’ın yapmış olduğu bir hazırlık vardı. Bunu hisseden Gülen tarafı da hazırlıksız bir şekilde kendine göre adım attı. Bu biraz daha ön planda… Meclis’in de kabul ettiği ve terör örgütü olarak ilan ettiği yapı buna zorunlu kalmıştır bir yerde. Ama ne isterse olsun sonuç Erdoğan’ın 2023 hedeflerine ulaşmasına sürat kazandıracak kapıyı açmıştır. Türk milleti de 2023 hedeflerini kabullenmiştir. Kabullenmezse yüzde 50 oyla bir partiyi iktidara getirmez, lider seçmezdi. Demek ki halk bunu benimsedi.

Darbe nasıl başladıysa başladı istenilen şekilde sonuçlandı. AK Parti ve Erdoğan’ın hedeflerini süratlendirecek ortam oluştu.

 
• Darbenin kusurları, hataları neydi?
• Mustafa Kemal TÜMKAN:
Türkiye’de 9 yıl filen eğitim aldım, şu an tutuklanan birçok insanla aynı şemsiye altında çalıştık, akademik eğitimler aldık. Dolayısıyla birçoğunu tanıyoruz. Baktığımız zaman rütbelerine, rahmetlik Turgut Özal iktidarı döneminde orduya sinsice giren kitlenin olduğunu görüyoruz. Özellikle 94 mezunları… 1 bin 67 kişilik harp okuluydu. Bugün sohbet ederken bir bakardık ertesi gün o arkadaş yok. Silahlı kuvvetler bu konuda çok titizdi. Gözden kaçırmazdı ama özellikle Özal döneminden sonra askeri şuradan atılma kararları veya öğrencilerin temizlenme kararları biraz geciktirildi, ya da görmezlikten gelindi. Bunun da yansımaları bugün birçok komutanı esir alan korumaların dönemlerine baktığınızda o dönemlerde orduya 16-17 yaşında konmuş bugün meyvesi toplanan ağaçlar gibi görebilirsiniz. Sonuçta dini bir akımın, tarikatın içteki yapılanmasının patlamasıdır. Öyle olmasını az görüyorum ama eğer sayın Erdoğan’ın ve AK Parti’nin bilinçli başlattığı hareketse şu an gördüğümüz tutuklanma profili çok düşük miktarlar demektir. Çünkü tamamını riske atmaz. Bir örtülü zemini yine bırakır. Yok Fethullah’ın başlattığı bir darbe ise hemen hemen bütün kitlesini açığa vurmuş demektir. Silahlı kuvvetlerde Erdoğan, tutarlı adımlarla devam ederse büyük oranda 86-2016 süreci içerisinde TSK’ya sızan subay, astsubayı temizleyecek çok güzel bir fırsattır.


• Fethullah Gülen asker içerisinde bu kadar güçlü bir yapılanmayı başarmışken, darbe neden acemice yapıldı?
• Mustafa Kemal TÜMKAN:
Asker olarak baktığımda; hareketin başlama noktası eski Hava Kuvvetleri Komutanının liderliğinde Hava Kuvvetleri, Jandarma Genel Komutanlığı ve Zıhrlı Birliklerin çok cüzi bir miktarı.  Bunlar TSK’nın iç sistem yapısında geri planda olan, gözden kaçabilecek olan birliklerdir. Planlama ve organizasyondan çok icraatı icra eden birliklerdir. TSK’nın bel kemiği Kara Kuvvetleri’dir. Kara Kuvvetleri Komutanlığı’nın yetiştirdiği subaylar daha çok ana planlama gruplarında yer alır. Ama Hava Kuvvetlerine ‘git şunu yap’ dersin gider yapar. Daha geniş organizasyonlara, toplumsal olaylara, hudut korumaya çok fazla yetenekleri yoktur. Akademik eğitimlerinde dahi bu tür eğitimleri almazlar. Ana planlayıcı, beyin Kara Kuvvetleri’dir. Şimdi darbeye baktığımızda Kara Kuvvetleri’nin desteği yok, onlar olmadığı için planlama desteği yok.

Jandarma dediğiniz halkın içinde iç güvenlikle uğraşan bir birimdir. Genel devlet güvenliği ile ilgilenmez, planlamaz. Dolayısıyla onun da böyle yeteneği yoktur. Dikkat ederseniz bunların komutanlarının hepsi esir alınmıştır. Galip Mendi Paşa Kara Kuvveti beynidir. Burada da görev yapmıştır. Jandarmaya Genel Komutan atandı. Jandarmadan gelen birini oraya atmazlar genelde bu eğitimlerde eksiktirler, yetiştirilmez, ihtiyaç da yoktur.

Darbenin beceriksizliği planlama grubunun işin içine katılmamasıdır. Bu da zaten başarısızlığın temelidir. Kara kuvvetler destek verseydi bu iş sabaha kadar sürmezdi. Darbe 1 saatte olur, biterdi. Burada en kritik konu; Erdoğan iyi yetişmiş bir siyasetçi. Çekirdekten gelen bir siyasetçi, İstanbul gibi bir şehirde nabız tutmayı öğrendi, toplumun ihtiyaçlarını iyi analiz etti. 2023 hedeflerine baktığınız zaman, Atatürkçü rejimi savunan iktidarlar geçen 80 yılda keşke yapılması gerekenleri yapsalardı. Çiçekler güneşe bakar… Topluma sağlıkta, eğitimde öyle şeyler sundu ki toplumun her bireyini çiçek düşünürsek, yüzde 52’lik bir oy güneşe döndü. Bu da basit bir şey değildir. Bu Erdoğan’ın başarısıdır. Şimdi böyle bir hedefin bu kadar tedbirsizce bu hataya düşmesini de sorguluyoruz. Aldığı bazı tedbirler önceden var. Mesela Atatürkçü kesimi Ergenekon ve Balyoz davalarıyla geri plana itti, dışarı attı. Toplumun Atatürkçü kesimi de buna kırık. Baktığımız zaman 2023, 2053,  2071 hedeflerine vizyonlarına AK Parti’nin daha çok Osmanlı dengeli bölgesel güç yapılanması, dini zorunluluğu baskı haline getirmesi… Bu Atatürkçü rejimi savunanları karşısına almaktır.


• 2’nci darbe olacağına dair yorumlar yapılıyor. Sizce 2’nci darbe mümkün mü?
• Mustafa Kemal TÜMKAN:
Öyle bir güç şu anda yok. Temel direk halk filan da değil temel direk TSK’nın beyin takımının Atatürkçü düşüncenin şu anda temkinli bir şekilde ülkeyi izlediğini tahmin ediyorum.  Erdoğan da bunu dürtükleyecek idari uygulama getirmez, yapmaz.

Türkiye’de bir şeyler olmuştur. Bugünkü idari yönetimin önünü tıkayan unsurları paralel yapı diye isimlendirdikleri yapıyı temizlemek için çok güzel süratli bir çalışma alanı elde etmişlerdir. Baktığınız zaman 2023 hedeflerinde ana yapı TSK’nın müfredatını değiştirmek, insan kaynaklarını sağlayacak çok güzel bir yapı oluştu. Türkiye’de idari yapıya Allah akıl izan versin. Sektörel, yapısal değişim ve Avrupa Birliği esaslarına bağlı kalırsa ama bunlar bizi ürkütmez. 


‘Kıbrıs Türkü’nün bu yapısını bozacak yapıların önüne geçmek için tam fırsattır’


• Türkiye’de yaşanan darbe olayı ve ardından yaşananların Kıbrıs Türk halkına etkisi ne olacak?
• Mustafa Kemal TÜMKAN:
AK Parti’nin hedeflerine ve uygulamalarına baktığınız zaman bir tutarsızlık, güvensizlik var. Gerçek Kıbrıs Türkü’nün Erdoğan’a karşı bir güveni olduğunu söyleyemiyoruz. 2003-2004 Annan Planı’nı destekledi, halkla bütünleşti ama sonra gördük ki ‘hayır’ı bilen bir Erdoğan var. Güven sarsıldı. 2053 hedeflerine de baktığımızda ‘Türkiye Birleşik Devletleri’ diye bir kavramdan bahsediyor. Kuzey Kıbrıs’ı da buna dahil ediyor. Peki Kuzey Kıbrıs’ı 2053’te Türkiye Birleşik Devlet yapısı altında düşünen bir Türkiye’nin bugünkü uluslararası görüşmelere samimiyeti ne? Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı’nın görüşmelerini destekler görünüyorsanız o zaman 2053’te Kuzey Kıbrıs kavramı ne? Bunlar bizim gibi aydın insanlarda soru işaretine neden oluyor. Madem ki 2053’te Kuzey Kıbrıs, Türkiye Birleşik Devleti’nin bir parçası olacak niye şimdi ürkütüyorsunuz? Koordinasyon Ofisi ya da ilahiyat liseleri ile Kıbrıs Türkü’nü 2053’lere çekemezsin. Aksine kendilerinin burada oluşturacağı bir Kıbrıs Türkü profilini 2053’e hazırlıyor. Bu da bizi ürkütüyor, soğutuyor. Erdoğan’a geçen 13 yıllık iktidarı döneminde soğuk, tedbirli bakışımız var. Çünkü aynı samimiyeti aynı şeffaflığı Kıbrıs Türk halkına yaklaşımında görmüyorum. 

Sivil idarecilerden de beklediğim şu; fırsat bu fırsat bizim laiklik anlayışımız dünyaya örnek olacak bir anlayıştır. Biz beş vakit namaz kılarak Müslüman değiliz, biz içimizde Allah’ımızla aramızda kimse olmadan, günahımızı kabullenmişiz… Annesi babası bile evladına dinini sormaz. Bunlar güzel kavramlardır. Kıbrıs Türkü’nün bu yapısını bozacak yapıların önüne geçmek için tam fırsattır. Türkiye’deki ifadeleri okuduğunuz zaman ‘abiler gönderdi, abiler vs’ peki buradaki abiler kimdir ve nerdedir? Bunlar tespit edilmeli ki çok güzel çalışmalarla bizim gibi tecrübeli kişiler ve akademisyenlerle bu insan profilleri ortaya konabilir.


• Buradaki ‘abiler’ bilinmiyor mu?
• Mustafa Kemal TÜMKAN
:Bir kısmı biliniyor ama bir kısmı bilinmiyor. Düşünün siz Cumhurbaşkanı yanındaki yaverini bilemiyorsa burada da bilinmeyenler tabi ki vardır. Ama bilinenler ile bilinmeyenler iyi analiz edilerek çok rahat temizlenebilir, etkisiz hale getirilebilir. Temizlemek öldürmek değildir. Bunlar benim vatandaşımsa gerekli toplum yapısı uyum sürecinden geçirirsin, yabancıysa da göndereceksin. Gelecek nesilleri düşündüğümüz zaman süratle adım atmalıyız.


• Kıbrıs’ta görev yapan 2 Sivil Savunma Başkanı da tutuklandı.
• Mustafa Kemal TÜMKAN:
2 dönem görev yaptılar, tutuklandılar. 2 dönem demek 4-5 yıllık bir komuta kontrol ondan öncekileri de bilmiyoruz. Peki bu süreç içerisinde işe alınanlar? Sivil Savunma sivil toplum örgütlerine destek veren bir teşkilat… Uzun yıllardır Kıbrıs Tük subaylarına verin diye mücadele etmemize rağmen, TSK’nın elinde tutulmuştur. Peki TSK’ya bağlı iken neler oldu? Bunu çok iyi analiz etmek lazım, kaynaklar nerelere kullanıldı? Bunlar takip edilirse, dediğim o yapı da daha rahat ortaya çıkar.


• Bunların analizini yapıp ortaya çıkaracak ekip var mı?
• Mustafa Kemal TÜMKAN:
Ekip var, irade yok. Bu iradeyi UBP’de, DP’de, CTP’de görmüyorum. CTP’nin genç tabanında o iradeyi hissederim ama henüz akıl, fikir, planlayıcı ekibe gelemediler. Gençlik örgütünde bu beyin takımı vardır ama şu an hazırlar mı? Değiller. Bu iradeyi gösterecek yeni bir siyasi yapının olması gerekir. Bizim toplumumuzun istediği burada, bu iradeyi iktidara getirmektir. Eskiden UBP’ye sayısız, DP’ye zaman zaman CTP’ye belli programlarını izledikten sonra oy vermiş biri olarak… Benim sabit bir siyasi görüşüm yoktur. Kıbrıs Türkü’nün menfaatine, geleceğine somut programlarla gelen kimse o dönem onu desteklerim. İsimler önemli değildir, ideolojiler önemli değildir. Benim için 5 yıllık hükümet programlarında analiz edilen ve somut olarak ortaya konanlardır önemli olan. Hepsinde de yanıldığımızı da gördük. Hiçbiri gösterdikleri programı uygulamadı. Demek ki Kıbrıs Türkü yeni bir irade anlayışına gitmesi gerekir. Burada Halkın Partisi diye bir kavram bizim Toparlanıyoruz’un kuruduğu ve onun içinden oluşan bir siyasi akım…  Onları da izliyoruz. Halkıma aman Halkın Partisi de demiyorum. Bir umut… Ama ben programlarını ve bunu sonuçlandıracak beyin takımını görmek istiyorum. Türkiye’de 2023, 2053, 2071 vizyonlarından bahsediliyor. Benim torunlarımın, gelecek nesillerin güvencesini görmeliyiz. Bunu Halkın Partisi veya CTP’nin genç nesilleri oluşturursa  halk desteklemeli ki, bu sektörel, yapısal, evrensel insan hakları zeminini de bozmayacak zihniyeti bulur isek, bu temizliği yapabiliriz.


‘Geçici 10’ncu madde süratle ele alınmalı’


• Türkiye’de hızlı bir süreç işleniyor. Uzun süreli değil de kısa sürede Kıbrıs’ın kuzeyinde neler yapılabilir?
• Mustafa Kemal TÜMKAN:
Anayasal değişiklik kısa sürede. Bugün fırsattır, süratle mevcut Meclis bunu ele alma cesaretini gösterirse Anayasa’nın geçici 10’ncu maddesi süratle ele alınabilir. O zaman sektörel değişimin ilk adımı atılmış olur. Bu çok şey sağlar Kıbrıs Türk toplumuna. Geçici 10’ncu madde 1974 Barış Harekatı’ndan sonra ateşkes durumunun zihniyet yapısının getirdiği zorunlu bir maddeydi. İhtiyaç mıydı? İhtiyaçtı. Ama bugün 21’nci yüz yılda artık kurulmayı değil, var olmayı, ayakta durmayı, federal yapıda eşit ve denk olmayı, uluslararası topluluğa aday bir ülke olarak gördüğümüz zaman geçici 10’ncu maddenin kaldırılması bize çok şeyin kapısını açacaktır. Kalkması toplumun psikolojisini bile düzeltecektir. Artık o savaş modundan çıkıp, var olma moduna gireceğiz. İnsan haklarına daha uygun bir anayasamız olacak. Bu büyük bir fırsattır. Hazır silahlı kuvvetler Türkiye’de yeni sektörel dengelerine oturtulurken, bizde de bu geçici 10’ncu madde süratle ele alınabilir.

Fethullah’ın Kıbrıs’ta ABD’nin desteği yoksa hiçbir yerde bir şey yapamaz. ABD’nin de Kıbrıs’ta riske girecek bir durumu yok. Mevcut yapı lehinedir. Kendisi Suriye’de Ortadoğu’da uğraşırken, bir de Kıbrıs belasını başına çıkarmaz. Fethullah’ın zincirini Kıbrıs’a uzatmaz.


• Buradaki yapılanma bir hareketlenme içerisine girebilir mi?
• Mustafa Kemal TÜMKAN:
Öyle bir komutu verecek beyin yoktur. Buradaki yapılanmanın da Türkiye’deki hedefi başkadır, buradaki hedefi başkadır. Bizdeki hedefi; yeni bir Kıbrıs Türk toplum karakteri oluşturmaktır. Dolayısıyla bunu iktidarı değiştirerek değil, toplumu, bireyi değiştirerek yaparsınız. Burada da en büyük risk eğitimdir, iş gücü sermaye piyasasıdır, dolayısıyla bunları kalkıp da riske sokmaz. Onların hedefi Kıbrıs Türk toplumunu değiştirmektir. Bunun vadesi de 2040-2050’lerdir. O güne kadar Kıbrıs Türkü’nü İslami kültür ile birleştirmektir. Böyle bir hedefi olan da silah kullanmaz, taşkınlık yapmaz. Dikkat ederseniz üniversiteler olduktan sonra bu akım bize gelmiştir. Bugün poliste, GKK’da diğer kurumlarımızda fazla bir zemini olduğunu düşünmüyorum. Silahlı kuvvetlerde sağdan soldan sıskanız 1-2 tane zor bulursunuz. Türk Silahlı Kuvvetleri’nden geleni söylemiyorum. Onları bilmem ama Kıbrıs Türkü olarak bunun içinde yer alacak arkadaşlar yoktur diye düşünüyorum olsa da etkisi olmaz.


• Türkiye’de birçok kurumda görevden almalar, çeşitli operasyonlar var. Bu Kıbrıs’a da sıçrar mı?   
• Mustafa Kemal TÜMKAN:
Zaten Kolordu içerisinde yapılıyordu. GKK’nın içerisinde Türkiye’den gelenler için yapılıyordu. Bizim yerli insanımızdan bir şey çıkacağını ben tahmin etmiyorum. Çünkü o yapılanma için şahsi menfaati yok. Bizde Kemalist düşünce oturmuştur, menfaatler Kemalist rejimin yaşamasından yanadır. Ana karaktere bakarsanız ‘fakir ailelerin zeki çocuklarıdır.’ Kıbrıs Türkü’nde böyle bir yapı yoktur. Bu da ne demek? Bizim içimize giremez. Nere girerler? Türkiye’den göç eden bir kısım fakir vatandaşımızın kanına ekmek parasıyla girerler. Buraya ekmek parası diye gelip, kullanılan halk kitlesidir. Ama bunun da çok ciddi boyutta olduğunu düşünmüyorum. Bulunursa da bunların gönderilmesi gerekir.


• Eğitim örgütlenme için önemli dediniz. Basında da zaman zaman belli eğitim kurumlarının ismi Fethullah Gülen ile ilişkilendiriliyor, bunların tespit edilmesi halinde eğitim kurumlarını kapatma iradesini hükümette görüyor musunuz?
• Mustafa Kemal TÜMKAN:
Erdoğan, 3 dönemlik Başbakanlık dönemi içerisinde Kıbrıs Türk yönetimini, halkı aşağılamamalıydı. Bu kadar toplumları analiz etme yeteneği olan, 2053 hedeflerinde Birleşik Devletine katmayı düşünen bir zihniyet, bir Başbakana ‘kaç para maaş alırsınız’ diyerek ilişki kurmaz. ‘Kıbrıs Türkü hazıra alışmıştır, balık yemeği değil balık avlamayı öğreteceğim size’ kavramıyla yaklaşmaz. Yaptığı analizde bizi kendi tarafına çekmeyeceğini anlamış, bizi aşağılayıp silme izlenimi yaratmaktadır. Bugün Türkiye’yi darbe ile değil 6 ay öncesine kadar da izlemek lazım. Bir baktık ki turizm çöktü ama ana gelir kaynağı değil. Ama bizim ana gelir kaynağımız yapıyor, bizi dışa bağlıyor. Bugün turizm ve eğitim demek dışa bağımlılığı artırmak demektir. Bizi farkında olmadan dışa bağlıyor, ana bağlantı da kendine. O zaman irade kalıyor mu? Bugün kalkıp okulları kapatalım şunu şöyle yapalım diyecek iradeyi bilinçli bir halk yapısına ulaştıktan sonra göstereceğiz.

Şu anda Türkiye’de demokrasi direnişi yapılıyor, bizim de burada var olma direnişini yapacak toplum kitlesine ihtiyacımız vardır. Ödeyeceksek bedelini, hep beraber ödeyelim ama karakterli, kişilikli bir devlet olalım. Onun için de dışa bağımlı sektörleri ikinci plana itip, yerli üretimi, hayvancıyı, tarımı destekleyip, insan kaynaklarını verimli kullanalım. Bugün bunları analiz etmek lazım ki bağımsızlığı ve iradeyi ele geçiresin. Hükümetlerden beklediğimiz de kaynakları doğru alanlarda kullansın. Türkiye’nin, Erdoğan’ın istediği alanlarda değil. Çünkü irademi gösterdiğimde dıştan gelen kaynaklar kesildiğinde en azından ben kendi çarkımı döndürebileyim. Bizim bu analizi yapacak idarecilere ihtiyacımız var. Yoksa Fethullahçı gider, Kethulahçı gelir. Bugün Ergenokoncu Balyozcu ilan edilenler danışman olarak televizyonlarda. 

Gösterilen perde üzerindeki oyunu seyretmeyi bırakmalı Kıbrıs Türkü ve kendini analiz etmelidir. Burada da en önemli şey yatırım alanlarıdır. Halkımızda şuna üzülürüm, ‘bana dokunmayan yılan bin yaşasın’… Bunu çok iyi kafamızdan atmamız gerekir. Doğrudur şimdi bize dokunmaz ama yarın evlatlarımıza torunlarımıza dokunur.  Bize de bir güneş lazım. Kıbrıs Türkü zekidir, aydındır, demokratik, layık, sosyal ve hukuk anlayışındadır, devlet böyle olamamasına rağmen. Böyle bir toplumun başkalarının kalıplarının içerisine sokulup da 2050’lere taşınmasını hazmetmek hiçbirimize yakışmaz. O zaman hepimiz elimizi taşın altına koymalıyız.

Bu haber toplam 6645 defa okunmuştur