1. HABERLER

  2. RÖPORTAJ

  3. “Bu sene yüzde 4’lük bir büyüme yaşandı”
“Bu sene yüzde 4’lük bir büyüme yaşandı”

“Bu sene yüzde 4’lük bir büyüme yaşandı”

Başbakanlık Devlet Planlama Örgütü (DPÖ) Müsteşarı Ödül Muhtaroğlu, reel anlamda 10 yıllık ortalamada %2.6’lık bir büyüme olduğunu söyleyerek, reel büyümenin 2016 ve 2017’de %5, 2018 yılında ise %5.5 düzeyinde olmasının hedeflendiğini belirtti.

A+A-

Ödül ÂŞIK ÜLKER

   Başbakanlık Devlet Planlama Örgütü (DPÖ) Müsteşarı Ödül Muhtaroğlu, dolar bazında GSMH’da gerileme yaşandığını belirterek bu gerilemenin, kişi başına düşen gelire de yansıdığını kaydetti. “GSMH 2015 yılında 2014’e göre %9.2 azalarak 15 bin 109 dolar’dan 13 bin721 dolar’a gerilemiştir. TL bazında, enflasyondan arındırılmış fiyatlarla yani reel fiyatlarla ekonomide, GSYH’da %4’lük bir büyüme olmuştur. Geçen sene bu büyüme %4.8’di, geçen seneye göre ekonominin büyümesinde bir gerileme var ama yine de %4’lük bir büyüme vardır ve bu da iyi bir büyümedir” şeklinde konuşan Muhtaroğlu, kişi başına milli gelirin Avrupa’daki birçok ülkenin altında olmakla birlikte Türkiye ve diğer bazı ülkelerin üzerinde olduğunu söyledi

  En çok büyüme otelcilikte
Reel anlamda 10 yıllık ortalamada büyümenin %2.6 olduğunu kaydeden Ödül Muhtaroğlu, en çok büyüme %6.5 ile otelcilik-lokantıcılık sektöründe olduğunu belirtti.
   Muhtaroğlu, “Bundan sonra olağanüstü gelişmeler olmazsa büyüme trendinin daha da artacağını düşünüyorum. 2016-2018 yıllarını kapsayan Orta Vadeli Programa göre reel büyümenin, 2016 ve 2017’de %5, 2018 yılında ise %5.5 düzeyinde olması hedefleniyor. Özellikle üniversitelerdeki gelişme, sayılarının artması birçok sektöre olumlu etki yaratıyor. Üniversiteler birçok sektörü tetikliyor” diye konuştu.

10 yıllık ortalamada kişi başına düşen gelirin de 14 bin 597 dolar olduğunu ifade eden Muhtaroğlu, “Bu kötü bir rakam değil. 2015 yılında, Kuzey Kıbrıs’ta %4’lük büyüme ile kişi başına gelir 13 bin 721 dolar” dedi. Muhtaoğlu, kişi başına milli gelirin Avrupa’daki birçok ülkenin altında olmakla birlikte Türkiye ve diğer bazı ülkelerin üzerinde olduğunu söyledi.

10 yıllık rakamları YENİDÜZEN’e değerlendiren Muhtaroğlu, şunları söyledi:
  “2014’de 8 milyar 800 milyon TL olan GSYH, 2015’te 10 milyar 200 milyon TL’ye çıkmış. Ancak rakamları döviz bazında değerlendirecek olursak, 4 milyar dolardan, 3 milyar 700 milyon dolara gerilemiş. Bunun sebebi doların son bir yılda TL karşısında yaklaşık %25 değer kazanmasıdır. Dolayısıyla dolar bazında GSMH’daki gerileme, kişi başına düşen gelire de yansımıştır. Böylelikle kişi başına GSMH 2015 yılında 2014’e göre %9.2 azalarak 15 bin 109 dolar’dan 13 bin721 dolar’a gerilemiştir. TL bazında, enflasyondan arındırılmış fiyatlarla yani reel fiyatlarla ekonomide, GSYH’da %4’lük bir büyüme olmuştur. Geçen sene bu büyüme %4.8’di, geçen seneye göre ekonominin büyümesinde bir gerileme var ama yine de %4’lük bir büyüme vardır ve bu da iyi bir büyümedir. GSYH cari fiyatlarla yüzde 15.4 ’lük artışla 8 milyar 858 milyon 586 bin 587 TL,6 kuruş’tan 10 milyar 222 milyon 456 bin 40 TL, 2 kuruş’a ulaştı.”

Soru: Öncelikle açıkladığınız rakamlarda bahsettiğiniz Gayrı Safi Milli Hasıla (GSMH), Gayri Safi Yurtiçi Hasıla (GSYH) gibi terimlerin ne anlama geldiğini kısaca açıklar mısınız?

Muhtaroğlu: GSYH, ekonomide bir yıl içerisinde mal ve hizmetlerin parasal ifadesidir. Yurtdışından elde edilen net geliri de ekleyince bu GSMH olur.

“Dolar  bir yılda TL karşısında %25 değer kazandı”

Soru: 2015 yılına dair yaptığınız son açıklama sonrasında bazı gazeteler fakirleşmeden, kişi başına düşen gelirin düşmüş olduğundan bahsederken, bazı gazeteler de ekonomideki %4’lük büyümeden bahsetti. Bu rakamlardan çıkan bu sonucu siz nasıl yorumlarsınız?

Muhtaroğlu:Bu bahsettiğim rakamların TL ve dolar olarak ifadesi vardır. Rakamlara TL bazında baktığımız ve 2014 ile 2015’i kıyasladığımızda, 2014’de 8 milyar 800 milyon TL olan GSYH, 2015’te 10 milyar 200 milyon TL’ye çıkmış. Ancak rakamları döviz bazında değerlendirecek olursak, 4 milyar dolardan, 3 milyar 700 milyon dolara gerilemiş. Bunun sebebi doların son bir yılda TL karşısında yaklaşık %25 değer kazanmasıdır. Dolayısıyla dolar bazında GSMH’daki gerileme, kişi başına düşen gelire de yansımıştır. Böylelikle kişi başına GSMH 2015 yılında 2014’e göre %9.2 azalarak 15 bin 109 dolar’dan 13 bin721 dolar’a gerilemiştir. TL bazında, enflasyondan arındırılmış fiyatlarla yani reel fiyatlarla ekonomide, GSYH ’da %4’lük bir büyüme olmuştur. Geçen sene bu büyüme %4.8’di, geçen seneye göre ekonominin büyümesinde bir gerileme var ama yine de %4’lük bir büyüme vardır ve bu da iyi bir büyümedir. GSYH cari fiyatlarla %15.4 ’lük artışla 8 milyar 858 milyon 586 bin 587 TL,6 kuruş’tan; 10 milyar 222 milyon 456 bin 40 TL, 2 kuruş’a ulaştı.

“%4.5 büyüme öngörmüştük. %4 gerçekleşti”

Soru:2015 için öngördüğünüz büyüme oranı neydi?

Muhtaroğlu: %4.5 büyüme öngörmüştük. %4 gerçekleşti, tahminimizden çok sapmadı. Cari fiyatlarla TL bazında ekonomide bir büyüme tespit ettik. Bir yıl önceye göre %4.8’den %4’e gerileme var ama bir büyüme var. Kişi başına düşen milli gelirde TL bazında artış var, dolar bazında kurdan kaynaklanan bir düşme var.

“%4’lük bir büyüme vardır, bu bir realitedir”

Soru:TL bazında bir yükselmeden bahsediyoruz ama pek çok malın fiyatının dövize endeksli olduğunu düşündüğümüzde, alım gücünde bir düşüş olduğu ve ekonomideki büyümenin insanların cebine yansımadığını söylemek yanlış olmaz sanırım... Aynı zamanda buna ekonomide gerçek bir büyüme demek doğru mudur?

Muhtaroğlu: Ekonomideki reel büyüme hesabı enflasyon etkisinden arınmış bir işlemdir. Dolayısıyla burada üretim artışı ve bundan sağlanan katma değer artışı ölçülmektedir. Biz büyümeyi değerlendirirken, literatüre göre, kullandığımız para birimi üzerinden belirtmek durumundayız. Yaptığımız değerlendirme enflasyondan arındırılmış bir değerlendirme olduğu için bu rakam reel bir büyüme rakamıdır. Bunu dolara endekslediğimizde, dolar bazında 2014’e göre kıyasladığımızda hem milli gelirde, hem de kişi başına düşen gelirde bir gerileme vardır. TL bazında%4’lük bir büyüme vardır, bu bir realitedir.

10 yıllık ortalamada kişi başına düşen gelir 14 bin 597 dolar. Bu kötü bir rakam değil. 2015 yılında, Kuzey Kıbrıs’ta %4’lük büyüme ile kişi başına gelir 13 bin 721 dolar. 2015’te büyümenin AB ortalaması %1.9 ve kişi başına düşen gelir de 34 bin 435 dolar. Güney Kıbrıs’ta 2015 yılında 1.6’lık büyüme ile kişi başına düşen gelir 25 bin 930 dolar olurken, Yunanistan -0.2’lik büyüme ile kişi başına düşen gelir 20 bin 290 dolar olmuş. Türkiye’de de bizdeki gibi %4’lük bir büyüme var ancak kişi başına düşen gelir 9 bin 950 dolar. 2015 yılı büyüme rakamımız ülkedeki izolasyon ve diğer engelleri düşündüğümüz zaman %4 ile oldukça iyi durumdadır diyebiliriz. Kişi başına milli gelir de Avrupa’daki birçok ülkenin altında olmakla birlikte Türkiye ve diğer bazı ülkelerin üzerindedir. Avrupa ortalamasının böyle yüksek olmasının nedeni bazı önemli ülkelerin kişi başına düşen rakamlarının oldukça yüksek olması ve bu ortalamayı çok yukarılara çekmesidir.

Son 10 yılda büyüme rakamları...

Soru:10 senelik periyodu değerlendirirseniz, büyüme rakamlarına bakarak  hangi yıllarda düşüş, hangi yıllarda yükselme oldu? Bunların nedenleri nedir?

Muhtaroğlu: 2006 yılından sonrasını değerlendirdiğimizde, 2006’da %12.7’lik bir büyüme görüyoruz. O dönemde Annan Planı’nın etkileri çok oldu. O dönemde örneğin inşaat sektörü %68.1 büyümüş. Buna paralel olarak inşaat sektörüne hizmet veren örneğin sanayi sektöründe de %20 büyüme olmuş, konut sahipliği %20.1 büyümüş. 2006’daki %12.7’lik büyümenin nedeni bu bahsettiğim sektörlerdeki gelişme nedeniyledir.

Sonrasında 2007’de %2.8’lik, bir önceki yıla göre çok düşük bir büyüme görüyoruz ancak 2008 ve 2009’da dünyadaki gelişmelere, mortgage kriziyle de paralel olarak, küçülme olmuş. 2008 %-2.9, 2009’da %-5.5. O süreçte de sektörlere baktığımızda en yüksek küçülmeler yine inşaat ve sanayi sektörlerinde olmuş. İnşaat sektöründe 2008’de -8, 2009’da -18, sanayi sektöründe 2008’de -10, 2009’da da -9’luk bir küçülme olduğunu görüyoruz.  İthalatta küçülmeler olmuş. İthalattaki küçülmeler ticarete yansıyor. 2008, 2009’da ticaret sektöründe toptan ve perakendede %-3.5 ve %-11.4 görüyoruz. İnşaat sektöründeki düşüş te ticaret sektörünü etkilemiştir. Örneğin 2006’da %20’lerdeki konut sahipliği, bu yıllarda%3.8, 2.7’lere düşmüştür.

   2010’dan itibaren yeniden bir büyüme trendi yakalanmış. 2010’da %3.7, 2011’de %3.9’luk bir büyüme yakalandı. Bundan sonraki süreçte büyümede düşüşler oldu ama eksiye düşmedi. 2012’de %1.8, 2013’de %1.1’lik bir büyüme yaşandı. 2014’de yeniden büyümede artış oldu ve %4.8’lik bir büyüme rakamına ulaşıldı.


Soru: 2004’te Annan Planı’ndan kaynaklanan bir artış olduğunu söylüyorsunuz. Sonrasında büyüme rakamlarında düşüşler var, küçülmeler var ve 2014’de yeniden bir yükselme görülüyor. Bunu neye bağlıyorsunuz?
Muhtaroğlu: Sektörlerin kendi iç dinamikleri bunları etkiliyor. Tarım ve hayvancılıkta, sanayide bir toparlanma olmuş, üniversiteler ve turizmde artış tespit edildi. Buiniş çıkışlar dünyadaki, Türkiye’deki gelişmelerle de bağlantılı olabiliyor.

“10 yıllık büyüme %2.6”

Soru:10 yıllık periyotta sektörlerdeki büyüme rakamları nelerdir? En çok hangi sektörlerde büyüme oldu?

Muhtaroğlu: Reel anlamda 10 yıllık ortalamada büyüme %2.6. Sektörleri değerlendirirsek, inşaat sektörü %3,9, sanayi sektörü %3.2, tarım sektörü %2.9 büyümüş. En çok büyüme %6.5 ile otelcilik-lokantıcılık sektöründe görülüyor ki turizm de bunun altında değerlendiriliyor.    Üniversiteler de serbest meslek ve hizmetler başlığı altında değerlendiriliyor, orada da son 10 yılda ortalama %4.8’lik bir büyüme olmuş. Üniversite sektöründe son yıllarda %10’larda büyüme oldu, bunun nedeni de yeni üniversitelerin açılmasıdır. Çünkü yeni üniversitelerin açılması yeni gelir ve yeni istihdam demektir.

Ulaştırma-haberleşme bazı yıllar büyümüş, bazı yıllar küçülmüş ama 10 yıllık ortalamada -1.3’lük küçülmesi var. Bunda en önemli etken ulaştırma bacağında KTHY’nin kapanmış olmasıdır.

Soru: Bundan sonrası için ne öngörüyorsunuz?

Muhtaroğlu: Bundan sonra olağanüstü gelişmeler olmazsa büyüme trendinin daha da artacağını düşünüyorum. 2016-2018 yıllarını kapsayan Orta Vadeli Programa göre reel büyümenin, 2016 ve 2017’de 5%, 2018 yılında ise 5.5% düzeyinde olması hedefleniyor. Özellikle üniversitelerdeki gelişme, sayılarının artması birçok sektöre olumlu etki yaratıyor. Üniversiteler birçok sektörü tetikliyor.

Bu haber toplam 3527 defa okunmuştur