1. HABERLER

  2. ÖZEL HABER

  3. "Vücudunun her yerinde morluklar vardı…”
Vücudunun her yerinde morluklar vardı…”

"Vücudunun her yerinde morluklar vardı…”

Gencecik yaşta oğlunu kaybeden acılı baba Mustafa Erkan YENİDÜZEN'e konuştu, içini döktü, olayla ilgili şüphelerini dile getirdi.

A+A-

Ayşe GÜLER

Daha çok gençti Arda… 26 yaşında, hayat dolu bir gençti…
Arkadaşlarıyla birlikte eğlenmek için çıktığı gece evine dönmedi… Sabahı aracında ‘ölü’ olarak bulundu…  Ölümü resmi kayıtlara öyle geçti, “ölü bulundu”…
Polisin ‘şüpheli’ ölümle ilgili soruşturması sürüyor. Ama acılı baba, Gazeteci Mustafa Erkan, oğlunun ölümünün ardında söylenildiği gibi ‘uyuşturucu’ değil, başka bir şey olduğunu savunuyor…
“Kimse, Arda’nın bonzai içtiği için öldüğünü söylemesin… Böyle bir şey yok. Bu çocuk başkaları tarafından bu hale getirildi” diye konuşuyor Mustafa Erkan, acılı yüreğiyle…
Oğlunu o kara toprağa gömmeden morgda ‘son kez’ gördüğünü, Arda’nın vücudunun “mosmor” olduğunu anlatıyor…
İşte oğlunun ölümüyle ilgili yaşadıklarını, bildiklerini ve şüphelerini YENİDÜZEN’e anlatan Mustafa Erkan'ın söyledikleri: 

“Arda’yı morgda gördüm, her yeri mordu…”

“Arda’yı morgda gördüm… Vücudunun her yerinde morluklar vardı… Başından tut, yanak, burun… Ağzına biri vurmuş, patlamış gibiydi… Eklem yerleri hep yaraydı, morluklar vardı, aşağıya kadar. Dizler olduğu gibi yara… Ayaklar kötü vaziyetteydi… Bu yaraların darp yarası olduğu bellidir…
Basit bir başını vurup da, travma geçirme veya kriz geçirip de kendi kendini vurma olayı değil bu... Bu işin arkasında başka bir şey, başka birilerinin olduğuna inanıyorum. Birileri tarafından oğluma zarar verildi… Orada darp olayı oldu… Veya herhangi bir uyuşturucu madde verilmiş olabilir. Belki de darp edilip, uyuşturucu madde verildi…
Bunlar da ihtimaller arasındadır. Ama büyük ihtimalle Arda darp edildi, sonra da arabaya konuldu. Ben böyle düşünüyorum. Merakla otopsi sonucu bekliyoruz. Ne çıkacağını bekliyoruz… Bu arada da polisin soruşturmasının bitmesini bekliyoruz. Artık orada göreceğiz…”

“Arda o gece uyuşturucu kullanmadığını söyledi…”
“Arda son konuşmasında bize o gece uyuşturucu kullanmadığını ve kullanmayacağını, ama etrafındaki arkadaşlarının uyuşturucu kullandığını söylemişti. Kaç kişilik bir grubun içerisinde olduğunu bilmiyoruz. Zaten grubun mahallede toplanmasından dolayı biz bazı şeyleri çıkarıyoruz. Legonun parçaları gibi bir şeyleri birleştiriyoruz…
Benim düşünceme göre oğlum kavga olayını, darp olayını yaşadı… Bu olay yaşandı ve oğluma kasıtlı olarak bir zarar verildi. Aracın bulunduğu yere taşınarak, bırakıldı. Bizim hiçbir bilgimiz yok. Polise gittim bugün. Oğlumun bulunduğunda şoför koltuğunda mı, yoksa sürücü koltuğunda mı olduğunu sordum… Polisler celişkili bilgiler veriyor. Halen oğlumun cep telefonunu ve üzerindeki atleti bulamadık. Talep etmemize rağmen hala eşimin ifadesi alınmadı, endişeliyiz… Biz gece 12:00’ye kadar olan kısmı biliyoruz. Bu saatten sonra olan kısmı muamma…”

“Arkadaşları tarafından oraya terk edildi…”
“Gecenin saat 2’sinde veya 3’ünde tek başına eğlenen bir adam, 'siz gidin ben dinleneyim' diyebilir mi? Ben buna inanmıyorum… Ben Arda’nın bulunduğu yere arkadaşları tarafından bırakıldığını iddia ediyorum. Arkadaşları tarafından oraya terk edildi… Bir kriz geçirmiş olsa bile, buna neden olan kişiler de aranması gerekiyor. Basit bir olay değildir…”


“Vazgeçirmeye çalıştık, olmadı…”

“Oğlum Arda, madde bağımlılığına üniversite döneminde, yaklaşık 4-5 yıl önce başladı…
Arda, liseden sonra üniversite eğitimi için İngiltere’ye gitti. Orada 2 yıl okudu, mutlu olmadığını, İngiltere’de yapamadığını söyledi… Ülkeye geri döndü. Bölüm değiştirdi, sıfırdan Güney Kıbrıs’ta bir üniversitede eğitimine devam etti… Üniversite’nin sonuna doğru Arda, bu alışkanlıklara meyil etti. Arda’nın uyuşturucu kullandığını ilk önce eşim fark etti. Bu süre içerisinde konuştuk, vazgeçirmeye çalıştık… Tamam dedi, ama tamam demesine rağmen, tekrar devam etti… Oğlumun hayatı parça parça, şimdiye kadar, gelgitlerle, devam etti…”

“Uyuşturucuyu nereden bulduğunu sorduk, söylemedi”
“Arda’ya uyuşturucuyu nereden temin ettiğini sorduk… Bize, hiçbir zaman bir şey söylemedi. Biz, telefonunda bulduğumuz numaralarla bazı şeyleri tespit edebildik…
Ama esas nerden alır, kimden döndürür diye tam olarak çıkaramazdık… Tabii ki biz, uyuşturucuyu nerden aldığını tahmin ediyorduk, biliyorduk… Ama bizim yapabileceğimiz bir şey yoktu… Biz bu dönemde polis giderek şikayette bulunmadık. Çünkü her an vazgeçer ümidiyle biliyorsunuz, yakalandığı zaman polistir, mahkemedir diye… Her ailenin yaptığı bir şey bu… Çocuğu korumak açısından bunu düşünmek zorunda kaldık. Olmadı işte… Ne kadar telkinde bulunsak olmadı…
Arda, İstanbul’da bir hastanede tedavi gördü… Daha sonra ülkeye döndü. Okuluna bu sürede devam etmeye çalıştı. Fakat artık soğukluk yaşadığı için okula devam etmedi, okulu bıraktı…
Askere gitti… Askerlik sürecince uyuşturucu kullanmadığını biliyoruz.  Askerliğini yaklaşık 5-6 ay önce bitirmişti. Bu dönemde gelgitler yaşadı. İş bulma durumlarından dolayı kararsızlıklar içerisinde devam etti… Bu şekilde yaşadı…”

“Hastalar kendisine yardımcı olmalı…”
“Bugün dünyanın neresine gitseniz, doktorların hepsi size ayni şeyi söyleyecek… Tedaviyi kabul eder ve kendi kafasında uyuşturucuyu bırakmak istediğini söylerse, doktor psikolojik tedavisini uygulayabilir… Ama hastaların kendisine yardımcı olması gerekiyor. En son kararı kendisini verir, öncelikle kendi kafasında bitirmesi gerekiyor…”

“En büyük sorun, rehabilite merkezinin olmayışı”
“Tabii ki çok zor bir karar… Özellikle bu şekilde bağımlı çocukların bunları yapması, çok zor bir şey. Çoğu aileler vardır, (bunları da biliyoruz ki) olayları kendi içerisinde çocuklarıyla birlikte yaşıyor.
Duyulmaması için uğraş gösteriyorlar. Ama bunu artık aşsınlar, utanmadan çözmeye çalışsınlar… Bir rehabilite merkezi kurulması için uğraş versinler… Buradaki en büyük sorun, rehabilite merkezinin olmayışıdır.”

“Uyuşturucudan hapse atmakla, ömür boyu hapsediliyor”

“Çocukları yakaladıkları zaman hapse atıyorlar. Ama onları yalnızca cezaevi sürecince değil, cezaevi süresi sonrasında da  mahkum ediyorlar. 18 yaşındaki bir çocukta 2 gram veya 3 gram uyuşturucu bulup onu 2 ay içeri (cezaevine) attığında, sicile işledikten sonra o çocuğun hayatı mahvolmuştur. Esas önemli olan budur. Aslında hapse atmakla onlar ömür boyu hapsediliyor…
Bizim bu süreçte yaşadığımız en büyük zorluk, buydu… Bu süreçler yaşanır ama en büyük sorun bir yere iş için başvuramamaktır, bu en büyük çaresizliktir...”

“Bugün benim oğlum, yarın başkasının oğlu…”
“Cezaevine girip çıktıklarında, ömür boyu cezalandırılmış gibi oluyorlar. Ama bunlar devletin zayıflığından kaynaklanan şeylerdir.
Rehabilite merkezlerinin olmaması, ailelerin topluma kazandırılmamasından dolayı böyle şeyler üreyip gidiyor. Toplumumuz maalesef her zaman bu baskı altındadır. Benim oğlum yandı… Bundan sonrakiler yanmasın… Bundan sonrakilerin hayatının daha  iyi olması için her şeyi yapabilecek durumdayım…
Burada çünkü çok tehlikeli boyutlara ulaşmıştır. Bugün benim oğlum, yarın başkasının oğlu her an bir şey olabilir. Bu yüzden herkes kendisine çeki düzen vermeli. Biliyorum, bu tür çocukların aile kontrolü çok zordur… Ama en baştan bu bilinci bilmek ve yeterince uzak tutabilmek gerekiyor. Eğer farkındalık varsa, birileriyle paylaşıp profesyonel yardım almalıdırlar. Bir yerde yaşayan aileler kapalı kalmamalıdır. Gerekirse aileler kendi arasında dış tehlikelere karşı dayanışma yapsın… Çocukların kendi koruyamadığı yerse, aileler yardımcı olsun...”

“Baronlara, ele başlara ulaşmak gerekiyor…”
“Önemli olan, bu işin perde gerisidir. Orda 3 gramı, 5 gramı aşıp da baronları, elebaşlarına ulaşmak gerekiyor… Sorun ve takıntı buradadır… Esas başta olan kişilere, bu işi yapanlara ulaşamadıktan sonra bu tehlikeyi her zaman yaşayacağız. Gençlerimiz bu tehlikeyi yaşayacak, bu toplum daha fazla dejenere olacak… Her şey, bu işleri yapanların istekleri doğrultusunda gidecek.”

Bu haber toplam 25734 defa okunmuştur