1. HABERLER

  2. ÖZEL HABER

  3. “Tek çocuğumdu, Sude’m artık yok”
“Tek çocuğumdu, Sude’m artık yok”

“Tek çocuğumdu, Sude’m artık yok”

Bir trafik kazasıyla 12 yaşındaki küçük kızı Sude Demirkıran’ı kaybeden anne Yeliz Maneci, acısını gözyaşlarıyla YENİDÜZEN’e anlattı

A+A-

Didem MENTEŞ

Toplumu derinden yaralayan dağ yolundaki 3 ölümlü trafik kazası ocaklara ateş düşürdü. En büyük ateş de küçük yaşta evlatlarını toprağa veren annelerin yüreğine düştü. Yüreğindeki acıyı kelimelere dökemeyen, gözyaşları biran olsun dinmeyen Yeliz Manici de 12 yaşındaki Sude’sini toprağa verdi. Kızı Sude Demirkıran’ın ölümü ardından tarifsiz acısını dile getirmeye çalışan Yeliz Manici, YENİDÜZEN’e konuştu:
“Sırf o yolda gidip gelmesinde diye hafta içi babasında kalıyordu. Sınavları bittiği için Pazartesi bana geldi, Salı günü otobüse bindi ve… Bana artık anne diyecek bir kızım yok… Yüzünü görebileceğim, dokunabileceğim bir kızım yok artık… Sudem yok…”


“Ben artık yaşayan ölüyüm”

Sude’nin babası ile ayrılan ve kızının velayetini alan anne Yeliz Manici, kızının dağ yolunda gidip gelmemesi için hafta içi babasının yanında kaldığını ve bir daha geri dönmediğini anlattı.

“Ben Sude’nin babasıyla ayrıyım. Velayeti bendedir ama sırf o yol bozuk ve uzak diye hafta içi babasında kalmasına izin verdim. Cumaları bende kalırdı, Pazartesi tekrar giderdi. Pazartesi bana geldi. Sınavları bitti. Salı günü saat 5:30’da uyandık, 6:30’da otobüse bindi. 8:00’de arkadaşı aradı, kaza yaptık dedi. Şoför öldü, kızımın ayağından dolayı ameliyata alındığını söyledi. Lefkoşa’ya hastaneye koştum ama kaza yerinde öldüğünü öğrendim. Tek çocuğumdu. Ben artık yaşayan ölüyüm…”

“Onun hayalleri vardı, psikolog olmak istiyordu”
Kızının psikolog olma hayali olduğunu anlatıyor acılı anne, gözyaşlarıyla kızını Sude’sini anlatıyor:
“Sudem hiç bir şeye sığmaz… Onu günlerce, yıllarca anlatsam hiçbir şeye sığdıramam. Sınav haftası vardı diye iki hafta boyunca düzgün yemek bile yemedi. Başarlı olsun diye çok çalışırdı. Psikolog olmak istiyordu. Yolda yaşlı ya da fakir birini görse hemen yardım etmek isteyen bir kızdı. Saçlarının hep uzun olmasını isterdi. Çok hayalleri vardı. Onun hayalleri gitti… Onunla birlikte benim, babasının, nenesinin hayalleri de gitti. Bir ocağa değil birçok ocağa ateş düştü. Artık o geri gelmez, hiçbir şey onun acısını hafifletmez…”

“Yollar yapılmayacak, insanlar yine o yollarda gidecek”
Yolların bozuk olmasına, çocukların erkenden yollara düşmesine isyan ediyor Yeliz Maneci, Hükümete tepki gösteriyor:
“Kızım her sabah 7:15’de beni arar, giderim diye haber verirdi. Okuldan çıktığında da arar haber verirdi. Günlerdir telefonum çalmadı, yastığı, yatağı boş. Kim verecek bunun hesabını. Çocuklar sabahın 5:30’dan kalkar, saat 6:00’da otobüslere binerler. O karanlıkta ben gitmeye korkarım, onlar nasıl korkmasın? O yollar bozuk, arabalar yolda giderken sandal gibi sallanır. Okullar gerekirse saat 9’da 10’da yapılsın, çocuklar 3’de 4’de çıksın. İnsanlar 6’dan 7’den yollara dökülür, trafikte aceleyle gitmeye çalışır. Ben biliyorum yollar yine yapılamayacak. İnsanlar yine o yollarda gidip gelecek. Maaşlarımızdan kesip yolları yapacaklarmış. Yağmur her yağdığında bizim cebimize el uzatıyorlar. Saygı yok… ”

“Onun hayalleri dört duvar arasında yıkılsın”
Kızının ölümüne neden olan tır şoförünün en ağır cezaya çarptırılmasını istediğini söyleyen Yeliz Manici, yasadaki cezanın artmasını istedi.
“Şoför 3 ay cezaevine gönderildi. Bu uzun bir süre hemen yargılanmasını istiyorum. 3-5 yıl yatıp çıkmasını istemiyorum. Ben bir daha kızımın yüzünü göremeyeceğim, o da görmesin. Kızımın hayallerini yıktı. Onun hayalleri de dört duvar arasında yıkılsın. Ben kızımı toprağa verdim. Yanında yer ayırtım ama Lefkoşa Belediyesi benden 2 bin 500 TL para istedi. Benim kızım çamurun içinde yatır. Ne asfalt, ne çakıl taşı var. Neyin parasını istiyorlar. Bu kadar acının içinde neyin parasını istiyorlar?”

Bu haber toplam 4385 defa okunmuştur
İlgili Haberler