1. HABERLER

  2. ÖZEL HABER

  3. “Partide disiplin kovuşturmaları başladı”
“Partide disiplin kovuşturmaları başladı”

“Partide disiplin kovuşturmaları başladı”

2’nci Cumhurbaşkanı ve CTP Genel Başkanı Mehmet Ali Talat’tan Kanal SİM’e çarpıcı açıklamalar...

A+A-

“Türkiye gördü ki kolay lokma değiliz…”

Talat, son yıllarda Türkiye ile Kuzey Kıbrıs ilişkilerinin siyasi düzeyde iyi gitmediğine dikkat çekti, “Bunun esas sorumlusu Türkiye’deki siyasi yaklaşımdır” dedi

Su konusunda “Türkiye siyasi düzeyde kömürü maşayla tuttu” diyen Talat, bu iş için bürokratlarını kullandığını söyledi. Talat, Türkiye’nin CTP’yi bu konuda “mızır” olarak tabir ettiğini ve “burnunu sürterek, taleplerini kabul ettirmeye” çalıştığını aktardı.

“Türkiye UBP-DP Hükümetine yeşil ışık yaktı, bize resmi ziyaret geleneği dahi uygulanmamıştı.”


Didem MENTEŞ

2’nci Cumhurbaşkanı ve CTP Genel Başkanı Mehmet Ali Talat, son yıllarda Türkiye ile Kuzey Kıbrıs ilişkilerinin siyasi düzeyde iyi gitmediğine dikkat çekti, “Bunun esas sorumlusu Türkiye’deki siyasi yaklaşımdır” dedi.
2009-2010 döneminde imzalanan ekonomik paketin, yasalar ve uygulamalar sonucu sendikaların sokağa döküldüğünü anımsatan Talat, o dönemli “besleme” krizine de dikkat çekti.
Talat, “Tüm bunlar Türkiye ile KKTC arasındaki gerginliğini tırmandırdı” dedi.
2013 yılında CTP’nin hükümete gelmesiyle birlikte normalleşme sürecine girildiğini, ancak iki devlet arasında ‘kardeşçe’ ilişkinin gerçek zemine oturamadığını vurguladı.
Su konusundaki sürece de değinen Talat, “Siyasi düzeyde Türkiye kömürü maşa ile tuttu, bu konuda bürokratlarını kullandı” dedi.
“Bu konuda Türkiye CTP’yi ‘mızır’ diye tabir edip, hükümetten attı diyebilir misiniz” yönündeki soruya yanıt veren Talat, Türkiye’nin CTP’yi hükümetten atmak istemediğini, CTP’nin burnunu sürterek istediklerini kabul ettirmeye çalıştığını söyledi.
Talat, “Türkiye gördü ki kolay lokma değiliz” şeklinde konuştu.
2. Cumhurbaşkanı ve CTP Genel Başkanı Mehmet Ali Talat, Kanal SİM’de Öğle Postası Programı’nda Meyil Adakul’un sorularını yanıtladı. Talat, Türkiye’deki gelişmeleri, KKTC Hükümetleriyle olan ilişkileri, su konusunu ve parti içi meselelerle ilgili çarpıcı açıklamalarda bulundu.

“KKTC ile TC arasındaki ilişkiler iyi değil”

Türkiye’de yapılan kritik zirveyle birlikte yaşanan gelişmeleri değerlendiren Talat, iyi bir kaynaktan daha önceden elde ettiği bilgiye göre TC Başbakanı Davutoğlu’nun AKP’de kongre kararı ve görevini bırakacağını öğrendiğini söyledi.
Talat, “Bunlar Türkiye’nin iç sorunları olsa da, yeni yapılanmada KKTC ile ilişkilerin nasıl şekilleneceği önemlidir” dedi.
Son yıllarda Türkiye ile KKTC ilişkilerinin iyi gitmediğine işaret eden Talat, buna CTP Hükümetlerinin de dahil olduğunu ve bunu özeleştiri olarak ifade ettiğini söyledi.
Bunun esas sorumlusunun Türkiye olduğuna dikkat çeken Talat, bu durumun 2009 yılında başlayarak 2010 yılından itibaren de ilerlediğini ifade etti.

UBP’nin içişlerine müdahale

Talat, kendisinin görevi bıraktıktan ve Derviş Eroğlu Cumhurbaşkanı olduktan sonra Türkiye’nin Eroğlu’na ekonomik paket gereği baskılar yapılmaya başladığını ve Eroğlu’nun UBP’nin içişlerine çok fazla karışmasından dolayı da ekarte edilmesi için UBP’nin içişlerine Türkiye’den müdahale geldiğini aktardı.
Bu müdahalenin yapılmasını İrsen Küçük’ün istediğini söyleyen Talat, tarihte ilk kez Türkiye’nin bir partinin genel başkanının kim olacağına karıştığını dile getirdi.
Bu arada Türkiye’nin emeklilerden vergi alınması için zorlayıcı bir yasa geçirdiğini ama mahkemeden geri döndüğünü hatırlatan Talat, Eşel Mobil’in kaldırılması, Göç Yasası’nın geçirilmesi gibi birçok uygulamaların yapıldığını söyledi, “bunlar hep Türkiye’nin baskısıyla diye görüldü” şeklinde konuştu.
O dönemde sendikaların sokağa döküldüğünü ve ‘besleme’ krizinin doğduğunu hatırlatan Talat, bunların Türkiye ve KKTC arasındaki gerginliği daha da tırmandırdığını dile getirdi.
Tarihin hiçbir döneminde böyle bir şey olmadığını belirten Mehmet Ali Talat, bu durumun 2013 yılında CTP’nin Hükümete gelmesiyle birlikte normalleşmeye başladığını ancak iki devlet arasındaki ‘kardeşçe’ ilişkinin gerçek zemine oturamadığını vurguladı. Bir türlü bu kardeşçe ilişkinin sağlanamadığını söyleyen Talat, “Eroğlu ve Küçük’ün imzaladığı paketler, 2010’da Meclis’ten geçen su antlaşması ve mali protokoller, hem CTP Hükümetinin elini ayağını bağladı hem de bazı noktalarda ‘hayır bunu yapmayacağız, yapamayız’ diye ısrar edince Türkiye ile ilişkiler normalleşemedi, iyileşemedi” dedi.

“Türkiye siyasi düzeyde kömürü maşayla tuttu”

Su konusunda “Türkiye siyasi düzeyde kömürü maşayla tuttu” diyen Cumhurbaşkanı ve CTP Genel Başkanı Mehmet Ali Talat, bu iş için bürokratlarını kullandığını söyledi.
Talat, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Türkiye ‘CTP ele avuca sığmaz, mızır, kontrol edilemez. O yüzden siyasi düzeyde bir araya gelirsek, siyasetçiler esnek olur, esnemeyelim. Esnememenin yolu da Kıbrıs Türk tarafını bürokrasiyle karşı karşıya bırakmak ve bürokratlar talimat neyse yapar ve bir milim gerilemez, böylece, biz de KKTC Hükümeti’nin burnunu sürte sürte ikna eder, kabul ettiririz ve bu istediklerimizi yaparız’ dediler. Su konusunda bunu yaşadık ve en son raddede Erdoğan ile daha önce iptal edilen görüşmem gerçekleşince, bu tartışmalar ilk defa siyasi düzeye çıkmış oldu. Daha doğrusu Türkiye bürokratları atlandı. Bizde siyasi düzeydeydi de Türkiye’de bürokrat düzeyindeydi. Bürokrasinin bileği büküldü ve onun arkasından Başbakan’ın da son atraksiyonuyla su anlaşması sonuçlandı. Bürokratların istediğinin hilafına anlaşma sonuçlanınca bürokratlar buna çok bozuldular. ‘Üst düzey müdahalelerle bileğimizi büktünüz ha, o zaman mali protokolde biz size gösteririz’ moduna girdiler.”
Sendikaların deyimiyle ortada bir “dayatma mali protokol” olmadığını, protokolün burada istişare içerisinde hazırlandığını vurgulayan Mehmet Ali Talat, “Türkiye kanadının bizce kabul edilemeyecek önerileri oldu ki onlar dayatmaya dönüşebilir. Gerek yargıyla ilgili gerek Kıb-Tek gibi ile öneriler dayatmaya dönüşürse sendikalar o zaman haklı olur ve buna dayatma diyebilirsiniz. Ama aksi halde ilk defa bu protokol burada hazırlandı” şeklinde konuştu.

“Türkiye gördü ki kolay lokma değiliz”

“Türkiye CTP’yi mızır diye tabir edip, hükümetten attı diyebilir misiniz” yönündeki soruya yanıt veren Mehmet Ali Talat, Türkiye’nin bu konuda CTP’yi hükümetten atmak istemediğini, CTP’nin burnunu sürterek kabul ettirmek istediğini dile getirdi. Türkiye’nin bu yönde çabası olmansa rağmen CTP’nin kolay lokma olmadığını gördüğünün belirten Talat, “zorlayarak teslim olacak, boyun eğecek bir parti bir hükümet değiliz. Bunu su konusunda gördüler. Su da biz de çok esneklik gösterdik, çok geri adım attık. Bizim hedefimiz su kurumu oluşturup, su kurumunun suyu işletmesiydi. Biz bunu hükümet programına da koydurduk ve UBP’de bunu kabul etmişti. Ama Türkiye ‘hayır’ dediği anda UBP ellerini kaldırdı. UBP her konuda yaptığı gibi ‘Türkiye haklıdır’ dedi. Dolayısıyla bu süreç için Türkiye bizi de UBP’yi de gördü. Belki de Türkiye bunu sınamış oldu” dedi.

“Türkiye UBP-DP Hükümetine yeşil ışık yaktı, bize resmi ziyaret geleneği dahi uygulanmamıştı.”

Talat, şunları söyledi:
“Türkiye aslında DP’yi hükümette istemiyordu. Ama CTP’nin bu direngenliğini görünce Türkiye UBP-DP’ye yeşil ışık yaktı. Ben Türkiye bozdu-kurdu iddiasında bulunmuyorum. Çünkü görmediğim şeyi söyleyemem, komplo teorisi kurumam. Ama Türkiye CTP’nin bu hallerini görünce, bir de mali protokol geldiği zaman aynı direngenliği görünce, UBP  ‘ben varım, bu işi yaparım’ dedi ve Türkiye de buna yeşil ışık yaktı. Ve Hükümet kurulur kurulmaz, daha güvenoyu almadan ‘Hükümet tamamdır, maaşları da ödeyeceğiz’ dediler, borçlanmayı da yaptılar. Güvenoyu almadan Türkiye Dışişleri Bakanı ziyarete geldi, arkasından Kıbrıs’tan sorumlu bakan Tuğrul Türkeş Hükümeti ve ülkeyi ziyaret etti. Bunlar bir şeyin göstergesi değil mi? Aslında ‘aman bu hükümete güvenoyu verin, biz arkasındayız’ mesajı değil mi bu? Yani Türkiye bu konuda UBP-DP Hükümetini desteklediğini bir şekilde göstermek zorundaydı ve bunu yaptı. Bu açıktır… Bizim makamlarımızı bu kadar hızlı bir şekilde ne Türkiye Elçisi ziyaret etti ne Türkiye’den bir ziyaretçimiz geldi. Kaldı ki Ömer Kalyoncu su kriziyle başladı, o yüzden Türkiye’ye sadece imzalamak üzere davet edildi. Gelenek olan resmi ziyaret yapma kuralını Türkiye UBP-DP’ye uyguladığı halde, bize uygulamadı. Bir şekilde bize uygulatmadı hem de Davutoğlu Başbakan olur olmaz hemen buraya geldi hem dışişleri bakanı buraya geldi. Bizim dışişleri bakanımız gitti ama Başbakanımız gitmedi. Ne zamana kadar su krizi çözülünceye kadar… Eğer o zaman hükümet düşseydi ki UBP onu da denedi, eğer siyasi düzeyde Türkiye ‘bu tamamdır’ dememiş olsaydı hükümet bozulacaktı. O zaman Hükümet bozulsaydı KKTC tarihinde ilk kez KKTC Hükümeti Başbakanı Türkiye’yi resmi ziyarette bulunmamış olacaktı. Son safaya geldiğimizde Hükümet kuruldu, güvenoyu aldı. Ardından Başbakan açıkladı Pazartesi Türkiye’ye gideceğini açıkladı. Sonra öğrendik ki Başbakan, buraya gelen Tuğrul Türkeş ve Mevlüt Çavuşoğlu ile konuşmuş, resmi ziyaret için mutabık kalmışlar ama beklememiş istişare edilsin ve kesin tarih belirlensin, gideceğini açıklamış ama sonra iptal edilmiş. Bu defa Türkiye’de kriz çıktı dolayısıyla şimdi ne olacak bilmiyorum”
Hükümetin borçlanarak maaş ödemesi yapmasını eleştiren Talat, borçlanmayla maaşların ödenebileceğini ancak diğer yatırımların ne olacağını sordu. Maaşların ödenmesinde risk olduğunu aktaran Talat, bunun ekonomiye olumsuz etki yapabilir olduğunu belirtti. Talat, Bu sıkıntının aşılarak ‘mali protokolün düzeltilerek’, Kıbrıs Türklerin çıkarlarını da gözeterek biran evvel imzalanması gerektiğini de dile getirdi. 

“Su ile ilgili protokol henüz yapılmadı”

Su konusuna da değinen Talat, suyun geçeceği boruların henüz döşenmediğini ama Lefkoşa, Gönyeli ve Lapta bölgesinde bazı bölgelere verilebilir durumda olduğunu belirtti. Talat, Anlaşmaya göre; Türkiye ile KKTC arasında bir protokol imzalanacağını, bu protokole göre DSİ’nin belediyelerin depolarına geçiş döneminde vereceği suyun fiyatının belirleneceğini ve bazı başka hususlarla nasıl yapılacağının yönetmeleri ve usullerin belirleneceğini söyledi. Bu protokolün henüz yapılmadığını, yapıldıktan sonra şartnamenin hazırlanabilmesi için yatırımların projelendirilmesi gerektiğini aktaran Talat, bunun bir iki usulü olduğunu söyledi. Bu usullere göre projenin ve şartnamenin hazırlanacağını, suyun keşif bedelinin belirleneceğini ve ihaleye çıkılacağını söyleyen Talat, bu şartname içerisinde belediyelerin belediye meclislerinde karar alarak, bu sisteme katılıp katılmayacaklarına karar vereceklerini aktardı. Bu ara dönemi için belediyelerin karar vermesi gerektiğini kaydeden Talat, “belediyeler daha sonra yap-işlet-devret ihalesiyle, işi alacak olan şirketle çalışmak istiyorum diye bir karar alacak, o şartnamede yer almış olacak ve böylelikle şirketler başvururken kimlerin katılacaklarını bilecek. Ondan sonra Devlet uygulama projesini o şirketle yapacak” şeklinde konuştu. Protokolle birlikte suyun fiyatının ne olacağının da belirleneceğini aktaran Talat, Türkiye’nin fiyat konusunda ‘enerji maliyeti’ olacağını söylediğini, Türkiye’ye ödenecek olan bir meblağ var ise bunun maliyete yansıyacağını aktardı. Suyun fiyatı ve masraflar hesaplanarak belediyelere verileceğini ifade etti.
Bu Hükümet döneminde, su konusunda da geriye düşme ihtimalinin olabileceğini aktaran Talat, Ercan Havaalanı ile ilgili şartnamelerinin aceleyle hazırlandığını ve gelişmelerin görüldüğünü dolayısıyla su konusunda da bunun yaşanabilir olabileceğini aktardı.

“Partide disiplin kovuşturmaları başladı”

CTP-BG Genel Başkanı Talat, partinin iç konularına da değindi, tüzük kurultayının 2 Mayıs’ta yapılacağını belirterek, milletvekili, belediye başkanı adayları, meclis üyeleri adaylarının tümünü üyelerin belirleyeceğini açıkladı. Disiplin Kurallarına açıklık getirdiklerini aktaran Talat, disiplin suçlarını daha katı hale getirdiklerini ve uyarı cezası dahi alanların o dönem için herhangi bir kategoride aday olamayacağını söyledi. Partide disiplinin çok iyi noktada olmadığı için bunlara gerek duyduklarını söyleyen Talat, parti içi meselelerin basında ve sosyal medyada tartışılmasının kabul edilir olmadığını söyledi. Mehmet Ali Talat, disiplin kovuşturmalarının başlatıldığını ve devam edildiğini belirterek, bunları uyarı olsun diye de söylediğini ifade etti. Disiplin kovuşturmasında olan belli sayıda kişiler olduğunu aktaran Talat, parti içi meselelerin tartışmalarını kitle toplantısında ve ortak gruplarda mesajlaşarak yapılabileceğini söyledi. İnsanları cezalandırarak disiplini sağlamanın hedefleri olmadığını, disiplinin bilincine insanları erdirmek istediklerini aktardı.

Bu haber toplam 3548 defa okunmuştur