1. HABERLER

  2. HABERLER

  3. Yurttaşlık Yasası ne olmalı?
Yurttaşlık Yasası ne olmalı?

Yurttaşlık Yasası ne olmalı?

Özne Olmak ya da Keyfi Vatandaşlıklara Yasal Düzenlemelerle Dur Demek!

A+A-

 

- “Özne olacağız” demek yetmiyor. Yurttaşlık Yasası ne olmalı?
- ‘İstisnai Yurttaşlık’ kazandıran 9’uncu madde kalkmalı.
- ‘Keyfi yurttaşlığa’ karşı Bakanlar Kurulu yerine Meclis çoğunluğu
- ‘Yatırımcı’ya kriter, önce ‘oturma hakkı’ sonra yurttaşlık
- Türkiye ve güneyde: En az 3 yıl evli kalma şartı
- Çalışma izni sürecindeki ‘ağır’ koşullara karşı: Beyaz Kimlik

-----------


Bilge AZGIN

12 Haziran günü itibariyle, Sendikal Platform Seçim Bildirge’sini kamuoyuna duyurdu. Birçok temel konunun ele alındığı Seçim Bildirge’sinde, en can yakıcı konulardan biri olan keyfi vatandaşlık dağıtma işlemine bir son verilmesi gerektiği vurgulandı. Aynı günün akşamı, Gönyeli çemberinde bir şahsın “Vatandaşlık vermeniz için Kurtlar Vadisi'nde oynamam mı gerekiyor?” yazılı bir pankartla eylem yapması durumun vahametini bir kez daha gözler önüne serdi. Sendikal Platform’un ekonomi-politik vizyonu Ticaret Odası gibi kurumlarla uyuşması mümkün değilse bile, “vatandaşlık dağıtma, ülkeye girişler kontrol altına alınması” hususlarında emek ve sermaye dünyası ilkesel olarak ortak paydada buluşuyor.
28 Temmuz erken genel seçimlerinin ateşi yükselirken, özellikle sol siyasi partilerin keyfi vatandaşlık dağıtımlarına hangi yasal düzenlemelerle dur diyeceklerini net bir biçimde ortaya koymaları gerekir. Aynı durum, “ne yapılması” gerektiğini yüzeysel bir biçimde söylemekle yetinip, “nasıl yapılması” gerektiğinin altını doldurmayan birçok sivil toplum örgütü için de geçerlidir. Eğer amaç keyfi vatandaşlık dağıtımına son vermek ise, keyfi vatandaşlık dağıtımına nasıl son verileceğinin anlatılması gerekmektedir. Bin kere üst üste “kendi evimizin efendisi olacayık” ya da “özne olacayık” demekle, efendi veya özne olmak mümkün değil.

“İstisnai Olarak Yurttaşlığa Alınma”yı düzenleyen 9’uncu madde

Keyfi vatandaşlık yapma işlemine yasal zemin hazırlayan noktalardan en önemlisi yürürlükte olan 25/1993 sayılı Yurttaşlık Yasası’nın “İstisnai Olarak Yurttaşlığa Alınma”yı düzenleyen 9’uncu maddesidir. Bu maddenin B ve C bendi şu ibareleri içerir:
“(B) KKTC'ye sanayi, ticaret, turizm, sosyal ve ekonomik alanlarda yatırım yapmış olan veya bilim teknik, siyaset veya kültür alanlarında olağanüstü hizmeti geçmiş veya hizmet verebilecek kişiler
(C) Yurttaşlığa alınması Bakanlar Kurulu'nca zorunlu görünenler.”
UBP Hükümeti’nin son 4 yılda “kapişari” biçiminde dağıttığı yüzlerce keyfi vatandaşlık bu yasal gerekçelere dayandırılmıştır. Polat Alemdar ve benzerleri B bendine göre; neden vatandaşlık verildiği hakkında hiç bir fikrimiz olmayanlar ise C bendine göre vatandaş yapılmıştır.
Gerek hükümet etmeye talip olan sol partiler, gerekse de ülkenin siyasal ve ekonomik bir felakete doğru sürüklendiğinin farkında olan sivil toplum örgütleri, bu iki bendin yasal mevzuatını nasıl değiştireceklerini şimdiden düşünüp bu yönde bilinçli bir kamuoyu oluşturmaları gerekir.
Bu yönde en kapsamlı ve somut yasal düzenleme öneren kişi, Anayasa İnsiyatifi Grubu’nun başını çeken Tufan Erhürman olmuştur. Anayasa İnsiyatifi Grubu, (bu grubun yaptığı somut önerilerinin tümüne Facebook’ta kurdukları sayfadan erişmek mümkündür) yurttaş yapma koşullarının genel hatlarıyla net bir biçimde Anayasa’da düzenlenmesi gerektiğini savunuyor. Böylelikle, ileride oluşabilecek tek parti hükümetlerinin Yurttaşlık Yasası’nı keyfi yurttaş dağıtımını sağlamak için yeniden değiştirmesi imkansız hale gelecektir. En sağlıklı yöntemin bu olduğu su götürmez.
Bu hususta anayasa değişikliğini yapmak için gerekli olan üçte ikilik çoğunluğun ileriki dönemlerde sağlanıp sağlanamayacağı belirsiz. Türkiye, senelerdir yeni bir sivil anayasa yapmak için konsensüs sağlamaya çalışıyor. Dolayısıyla, yürürlükte olan Yurttaşlık Yasası’na ivedilikle birtakım değişiklikler yapıp, ardından da anayasal değişikliğinde konsensüs sağlamak için çaba sarf etmek daha gerçekçi bir yöntem olabilir. Şu anda görev yapan geçici hükümet, bu yönde yapılacak olan yasal düzenlemelerin alt yapısını hazırlamak için işe koyulabilir.
Kanaatimce, 9’uncu maddenin C bendi tamamen iptal edilmelidir. UBP’nin “yurttaşlığa alınması Bakanlar Kurulu'muzca zorunlu görülmüştür” fermanıyla vatandaş yapma işlemine karşı, “UBP neden zorunlu görüp vatandaş yaptığını açıklasın” demek tek başına yeterli değildir. Bu bahsi geçen 9’uncu maddenin C bendi yasal mevzuattan çıkarılmadıkça, iktidarların siyasi veya maddi çıkar doğrultusundan keyfi vatandaşlık dağıtmalarının önüne geçilmesi mümkün değildir.


***

 

İNGİLTERE’DE DURUM

‘300 bin Sterlin yatırım yapan, oturma hakkı alır, yurttaşlığı 5 sene sonra kazanır’

(KKTC) Yurttaşlık Yasası’nda 9’uncu maddenin B bendinin köklü bir düzenlemeden geçmesi gerekmektedir. “KKTC'ye sanayi, ticaret, turizm, sosyal ve ekonomik alanlarda yatırım yapmış” olanlar, ayrı bir kategoride düzenlemek kanımca daha isabetli olur. Birçok ülkenin yatırımcı çekmek için vatandaşlık verdiği doğrudur. Ancak her ülke, yatırımcının minimum yatırım yapması gereken miktarını belirler ve belli bir süre zarfından sonra vatandaşlık verir. Örneğin, İngiltere’ye 300,000 Sterling değerinde yatırım yapan bir yatırımcı iki hafta içinde oturma hakkı alır. Ancak beş sene sonra vatandaş olabilir. Amerika ise, 500,000 dolarlık yatırım karşılığında ve yapılan yatırımın en az 10 kişiye iş sağlaması durumunda yatırımcıya yeşil kart verir. 5 senenin sonunda yatırımcı vatandaş olma hakkına sahip olur. Maksat KKTC’ye yatırımcı çekmekse, Yurttaşlık Yasası’na bu tür kıstasların konulması kaçınılmazdır.
“Bilim teknik, siyaset veya kültür alanlarında olağanüstü hizmeti geçmiş veya hizmet verebilecek kişiler” konusunu da ayrı bir kategoride düzenlemek isabetli olur. Anayasa İnsiyatifi Grubu’nun önerdiği çözüm, bu kıstasa göre vatandaşlık verme yetkisini bakanlar kurulunun elinden alıp, bu yönde verilecek olan kararın 2/3 meclis çoğunluğunun onayına tabi kılınmasını sağlamaktır. Aynı kriter, “KKTC'ye sanayi, ticaret, turizm, sosyal ve ekonomik alanlarda yatırım yapmış” olanlara da uygulanabilir. Kısacası, yasanın gerçekten istisnai koşullarda vatandaşlık veren bir yasaya dönüştürülmesi elzemdir.
Örneğin, Serdar Denktaş’ın “arada bir otantik Kıbrıslı da tütelim” merkez sağ anlayışıyla, UBP iktidarına muhalefet ederken defalarca vatandaşlık verilecek kişinin sınava tabi tutulmasını ve vatandaşlık şartına “Kıbrıs Türk kültürüne ve toplumuna uyum” kıstası konması gerektiğini söylemişti. Ancak, istisnai koşullarda vatandaşlık verme noktasında yukarıda bahsi geçen yasal düzenlemeler yapılmadığı sürece, sınava tabi tutulmak gibi öneriler keyfi vatandaşlık dağıtma sorununa hiçbir çözüm getirmeyecektir.

***

Güney Kıbrıs ve Türkiye’de de, en az üç yıl evli olma şartı uygulanır.

Yürürlükte olan Yurttaşlık Yasasına göre, KKTC vatandaşıyla en az bir yıl evli olanlar, vatandaş olma hakkına sahip olmaktadırlar. Avrupa genelinde evlilik yoluyla vatandaşlık kazanmak için en az üç yıl evli olmak ve birlikte ikamet etme şartı aranır. Sırf vatandaş olmak için anlaşmayla yapılan evlilikleri önlemek için birtakım denetlemeler de yapılır.
Güney Kıbrıs ve Türkiye’de de, en az üç yıl evli olma şartı uygulanır. Dolayısıyla, KKTC’de en az üç yıl evli olup birlikte ikamet etme şartı aranmalıdır. 2 Nisan 2013 tarihinde, KKTC Başbakanlığı tarafından Meclis’e sunulan resmi açıklamaya göre son dört yıllık sürede toplam 5,617 vatandaşlık verilmiştir. Bu toplam rakamın 3,359’u, evlilik yoluyla eşlerinden dolayı yurttaşlık almıştır.

***

‘Çalışmak’ için gelenlerin yaşadığı adaletsizlikler ‘Beyaz Kimlik’ uygulaması şart

Keyfi vatandaşlıkların önüne geçerken, adamıza Türkiye veya başka bir ülkeden gelip çalışan insanlarımızın maruz kaldıkları adaletsizlikleri de ortadan kaldırmak gerekir. Cenk Mutluyakalı’nın yazılarında birçok kez vurguladığı gibi, her yıl yeniden çalışma izni alabilmek için ağır ve rencide edici bürokratik denetimlerden geçmek zorunda bırakılan bu insanların çektikleri çilelere karşı duyarsız kalmak insani değildir. Bu insanların birçoğu, sırf bürokratik denetimlerden bıkıp usandıkları için vatandaş olma gayretindedir. Bu sorunu ortadan kaldırmak için Beyaz Kimlik projesini suistimale kapı aralamayacak şekilde detaylandırılıp uygulanması gerekir. Eğer maksat bu adada çalışıp yaşayan insanlara kolaylık sağlamak ise, Beyaz Kimlik sadece kesintisiz (yasaya göre yılda 40 günlük kesinti, kesintiteden sayılmaz) şekilde çalışan insanlara verilmesi gerekir. Örneğin, UBP’nin rafa kaldırmak zorunda kaldığı Beyaz Kimlik projesinde “KKTC’de sağlıklı yaşam sürdürebilecek bir konuta ya da kiralık konuta sahip olanlar” da beyaz kimlik için başvuruda bulunabileceklerdi.
En tartışmalı konulardan bir diğeri ise vatandaşlığa başvuru hakkı kazanmak için aranan ikametgâh yıl sayısıdır. Şu anki yasaya göre başvuru tarihinden geriye dönük beş yıl kesintisiz ikamet etmiş olanlar başvuru hakkına sahip olurlar. Türkiye, Fransa, Hollanda gibi ülkelerde de en az beş yıl  ikamet etme şartı aranır. Buna mukabil; Yunanistan, Portekiz, İspanya ve Avusturya gibi ülkelerde de en az on yıl  ikamet etme şartı aranır. Anayasa İnsiyatif Grubu, en az  ikamet etme şartı yedi yıla çıkarma taraftarıdır.
Beş yıl olarak kalması ya da daha uzun bir süreye çıkarılması tartışılabilir. Tartışılmaycak ve asla kabul edilemeyecek konu, malum çevrelerin ‘insan hakları’ kavramını kullanarak dayatmaya çalıştığı “ikametgâh yılını dolduranlar başvurur başvurmaz otomatik olarak vatandaş yapılsın” konusudur. Bu malum çevrelere, Türkiye’de 2009 yılında yapılan 5901 sayılı Türk Vatandaşlık Kanunu’nnu 10’uncu maddesinde yer alan ibareleri devamlı surette hatırlatmak gerekir:
“Türk vatandaşlığını kazanmak isteyen bir yabancı, bu Kanunda belirtilen şartları taşıması halinde yetkili makam kararı ile Türk vatandaşlığını kazanabilir. Ancak, aranan şartları taşımak vatandaşlığın kazanılmasında kişiye mutlak bir hak sağlamaz.”
Bu tür art niyetli dayatmalara ve manipülasyonlara prim tanımazken, vatandaşlık dağıtımında yapılan adaletsizlikleri önlemek için Anayasa İnsiyatifi Grubu’nun öne sürdüğü gibi “ülkede kesintisiz ve yasal ikamet süreleri en uzun olanlara öncelik tanınır” şiarının yasal düzenlemeyle sağlanması gerekmektedir.
Uzun lâfın kısası, bu halk ne yapılması gerektiği konusunda atılan soyut nutukları dinlemekten bıkmış usanmıştır. Keyfi vatandaşlık dağıtımına artık somut yasal önerilerle ve düzenlemelerle dur deme vakti geldi de geçiyor bile.

***

'ANAYASA İNSİYATİFİ GRUBU' SAYFASI İÇİN TIKLAYIN

Bu haber toplam 3232 defa okunmuştur