1. HABERLER

  2. HABERLER

  3. İLGİNÇ DETAYLAR
İLGİNÇ DETAYLAR

İLGİNÇ DETAYLAR

İki ‘alıcı’ ve ‘verici’ hastanede bekliyor, ancak, bu bir ‘gönüllü bağış’ ve ‘akrabalık bağı’ mı, yoksa ‘organ ticareti’ mi sorusu mu hâlâ gündemdeki yerini koruyor.

A+A-

Kıbrıs Türk Tabipleri Birliği’nin ‘ihbarı’ ve Sağlık Bakanlığı’nın “organ nakli iznini dondurması” ile Yakın Doğu Hastanesi’ndeki “organ nakli” düğümü çözülemiyor.

İki ‘alıcı’ ve ‘verici’ hastanede bekliyor, ancak, bu bir ‘gönüllü bağış’ ve ‘akrabalık bağı’ mı, yoksa ‘organ ticareti’ mi sorusu mu hâlâ gündemdeki yerini koruyor.

İLGİNÇ DETAYLAR

İsrailli ‘alıcı’ 75 yaşındaki V.A - ki ‘Ukrayna uyruklu’ ya da ‘Ukrayna doğumlu’ iddiaları  var- ile Ukrayna vatandaşı 28 yaşındaki V.R isimli ‘verici’; yine Rusya vatandaşı 65 yaşındaki E.L isimli alıcı ile Ukrayna vatandaşı 28 yaşındaki M.H isimli ‘verici’nin akrabalık bağı “dayı” düzeyinde açıklanıyor. En önemli detay, her iki “alıcı-verici”nin akrabalık belgeleri İsrail’de aynı avukat ve aynı noter tarafından aynı zamanda onaylandı

YDÜ Hastanesi yöneticileri ısrarla tüm işlemlerin ‘yasal çerçevede’ olduğunu söylüyor, Sağlık Bakanlığı “DNA testi” istiyor. Peki şimdi SAĞLIK BAKANLIĞI ne yapmayı düşünüyor?

Cenk MUTLUYAKALI

Kıbrıs Türk Tabipleri Birliği’nin ‘ihbarı’, Sağlık Bakanlığı’nın “organ nakli iznini dondurması” ile Yakın Doğu Hastanesi’ndeki “organ nakli” düğümü çözülemiyor.
Öylesine bir ‘düğüm’ ki, ortaya çıkan yeni veriler ışığında, polisin ve Sağlık Bakanlığı’nın kamuoyunu aydınlatması gerekiyor.
Sağlık Bakanı Ahmet Gülle ise “DNA testi yapalım, hiçbir soru işareti kalmasın” diyor.
Cumhurbaşkanlığı’ndan dönen ‘yasa’yla birlikte, bir yandan ‘yasal boşluk’, bir diğer yandan ‘soruşturma’nın giz perdesinin henüz aralanmamış olması, hem sağlık sistemi adına güvensizlik yaratıyor, hem de önemli bir sağlık yatırımını dünyanın gözü önünde “tartıştırıyor.”
‘Organ Nakli’ yaptırmak üzere iki ‘alıcı’ ve ‘verici’ Yakın Doğu Hastanesi’nde bekliyor, ancak, bu bir “gönüllü bağış” ve “akrabalık bağı” mı, yoksa “organ ticareti mi” sorusu hâlâ gündemdeki yerini koruyor.
Yakın Doğu Hastanesi yetkilileri tüm sürecin “yasal” koşullarda olduğu konusunda ısrarcı.
Başsavcılık ve polis raporu ise henüz kamuoyu ile paylaşılmadı.
Ancak, Yakın Doğu Hastanesi yetkilileri, yaptıkları ziyaretlerde “raporun temiz” olduğunu açıkladı.
Bu da bir diğer soru işareti.
Polis ya da ilgili makamlardan daha önce bu açıklama nasıl yapılabiliyor?
Peki, Sağlık Bakanlığı ‘araştırmanın gidişatı’ hakkında niye bilgi vermiyor?

İlginç detaylar

“Organ Nakli Ticareti” çok ciddi bir suçlama.
Bu nedenle “şüphe” kelimesi ile bunu açıklamak mümkün değil.
Öncelikle ‘Organ Nakli’ ile ilgili elde ettiğimiz bazı ilginç detayları sizlerle paylaşalım.
“Nakil” için bekleyen iki hasta var.
Biri İsrailli, 75 yaşında, V.A… ‘İsrailli’ olduğu söyleniyor ancak “Ukrayna uyruklu” ya da ‘Ukrayna doğumlu’ olduğu iddiaları da var.
Organ nakli için hastanede bekliyor.
Bu hastaya ‘verici’ olarak bekleyen kişi ise Ukrayna vatandaşı, 28 yaşındaki V.R.
Organ nakli bekleyen ikinci hasta Rusya vatandaşı 65 yaşındaki E.L.
Bu hasta için ‘verici’ olarak bekleyen 28 yaşındaki ‘V.H’ de Ukrayna vatandaşı.
Her iki ‘alıcı’ ile ‘verici’ arasındaki akrabalık bağının ‘dayı’ düzeyinde olduğunun söylendiği, elde ettiğimiz bilgiler arasında.
“İlginç” dediğimiz detay ise her 2 kişinin akrabalık belgeleri İsrail’de aynı avukat ve aynı noter tarafından üstelik aynı zamanda onaylanıyor.
Avukatın ismi Sami Schmuil Beraka, noterin ismi ise Hanit Steinburg olarak kimi kaynaklarca bize iletiliyor.

Niçin ‘şüphe’

‘Organ Nakli’ operasyonu öncesindeki ‘şüpheli durum’ söyleminin ‘nereden’ çıktığını sorguluyoruz.
Görüştüğümüz uzmanlar şu yorumu yapıyor:
“İsrail’de ileri derecede bir tıp uygulamaları vardır. Ve organ nakli yakın akrabalara ücretsiz şekilde yapılıyorken, akrabalık dereceleri bu kadar yakın olan kişiler niye ücret ödeyerek Kuzey Kıbrıs’ı tercih ediyor.”

‘Sağlık turizmi’ ve ‘sağlıklı’ süreç

“Nasıl oluyor da bu 2 ayrı alıcı verici grubu aynı zamanda aynı avukat aynı noter tarafından akrabalıkları tastiklenebiliyor?
Nasıl oluyor da bu 2 ayrı grup yine ayın zamanda YDÜ hastanesine organ naklı için gelebiliyor?
Üstelik de bu operasyona Türkiye’den bir ‘turizmci’ aracılık ediyor.”
O durumda akıllara bir de “Sağlık Turizmi” klişesi takılıyor.
Tüm bu soru işaretleri, ne Yakın Doğru Üniversitesi’nin “kusurlu” olduğunu gösteriyor, ne de Sağlık Bakanlığı’nın ‘şüpheleri’nde haksız.
Bu soruların yanıtını vermesi gereken ‘otoritelerin’ sessizliği en önemli sıkıntı...
Polis Teşkilatımız bu soruların yanıtlarını aradı mı? Bu sorulara yanıtlar nedir?
Polis, Interpol’le işbirliği yaptı mı?
Sağlık Bakanlığı, Yakın Doğu Üniversitesi yöneticileri ve güvenlik birimleri ile aynı masa etrafında oturarak kapsamlı bir değerlendirme ortamı yarattı mı?
Şu ana kadar ortaya çıkan veriler Tabipler Birliği, Sağlık Bakanlığı ve YDÜ açısından, Dünya Sağlık Örgütü’nün “organ nakli”yle ilgili deklarasyonlarına ve uyulması gereken koşullara uygun mudur?
Polis Teşkilatı, verici ve alıcıların bu bilgilerini Interpol’e aktarıp yeni ve derinlikli bir araştırma yapılmasına dair bir talepte bulunacak mı?
Tüm bu soruların yanıtları, yetkili otoriteler ‘sustukça’ kaosu bütüyor.
Sağlık Bakanlığı, ülkenin ‘sağlık’ alanındaki ‘otoritesi’, Kıbrıs Türk Tabipleri Birliği en önemli ‘hekim’ örgütü, Yakın Doğu Hastanesi de bu ülkenin ciddi bir sağlık yatırımıdır.
Her üç kurum da ‘yıpranmadan’ ve daha fazla ‘spekülasyon’a neden olmadan bu sorun artık masaya yatırılmalı ve ‘uluslar arası’ standartlarda çözüme ulaşmalıdır.

Bu haber toplam 3389 defa okunmuştur