1. HABERLER

  2. HABERLER

  3. Akıncı, Ankara ziyareti öncesi açıklama yaptı
Akıncı, Ankara ziyareti öncesi açıklama yaptı

Akıncı, Ankara ziyareti öncesi açıklama yaptı

Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı:
“Türkiye ile devam eden çalışmalar,
Ankara ziyareti ile en üst seviyeye çıkıyor”

A+A-

Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı:
“Türkiye ile devam eden çalışmalar,
Ankara ziyareti ile en üst seviyeye çıkıyor”


Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı, müzakere sürecinde sıranın en önemli konulara geldini ifade ederek, yoğunlaştırılmış müzakerelerin ikinci aşaması başlamadan önce Türkiye ile süren yakın diyalog ve işbirliği çerçevesinde yeniden temas edilmesinin gerekli olduğunu vurguladı.

Müzakere heyeti üyelerinden oluşan heyetiyle Ankara’ya hareket etmeden önce basın mensuplarının sorularını yanıtlayan Cumhurbaşkanı Akıncı, şöyle dedi:
“23 Ağustos-14 Eylül tarihleri arasında ikinci yoğunlaştırılmış müzkere sürecini yaşayacağız. 7 toplantı daha öngörüldü bu dönemle ilgili ve böylesi önemli bir dönemin ve BM Genel Kurulu’nun hemen öncesinde yer alacak böylesi öncesi sürecin öncesinde Ankara ile temas bir ihtiyaçtı. Bu buluşmayı biz istedik çünkü artık hepinizin de bildiğiniz gibi en önemli konulara sıra geldi. Özellikle Türkiye, bizimle olan yakın diyalog ve ilişkisinin, tarihsel kültürel bağların ötesinde garantör bir ülke, üç garantör ülkeden biri. Artık garantiler  konusunun da  yavaş yavaş gündeme geldiği bu dönemde çok ciddi bir ihtiyaçtı kendileri ile bu diyaloğumuzu yeni bir aşamaya taşımak ve çok daha detaylı görüşmeler yapmak”.

Cumhurbaşkanı Erdoğan ile görüşmelerinin yarın gerçekleşeceğini ifade eden Cumhurbaşkanı Akıncı, “bu vesile ile tabii ki 15 Temmuz’da yaşanan darbe girişimi, demokrasiye karşı darbe girişiminin yarattığı ortam nedeni ile de 240 kardeşimizin hayatını yitirdiği, tankların önünde can verdiği insanlar ile ilgili taziyelerimizi iletmek, ilk geceden itibaren demokrasiden ve sivil yönetimden yana tavır koymuş olan  Kıbrıs Türk halkının dayanışmasını iletmek için de bu ziyaret bir vesile olacaktır. Bu çerçevede diğer bazı ziyaretlerimiz de olacaktır” dedi.

Müzakere sürecinin sağlıklı ilerleyebilmesi bakımından Rum tarafının ortamı gerginleştirmemesi son derece önemli olduğunun altını çizen Cumhurbaşkanı Akıncı, “Özellikle yılın son çeyreğinde ‘garantiler asla kabul edilemez’ ya da ‘filan yer verilmezse asla çözüm olamaz’ söylemlerini Rum tarafının bir kenara bırakmasını bekliyoruz, arzu ediyoruz” dedi.

Doğalgaz arama konusunda “bu bizim egemenlik alanımızdır, buna kimse karışamaz, ihaleye de çıkarız sondaj da yaparız” söyleminin ortamı gerginleştirmekten başka hiçbir işe yaramayacağını vurgulayan Cumhurbaşkanı Akıncı “Halbuki bize bu dönemde serinkanlı yaklaşımlar gerekiyor.

Her iki halkın bu topraklarda ve denizlerde hakkı olan zenginlikleri adil ölçüler içerisimde paylaşmasını ve geleceğe yeni bir perspektifle yol almasını temin edebilmek için son derece önemli ve tarihsel bir fırsatla karşı karşıyayız” şeklinde konuştu.

Yürüttüğü müzakere sürecinin kendi neslinin son denemesi olduğunu çok tekrar ettiğini hatırlatan Cumhurbaşkanı Akıncı, konuşmasına şöyle devam etti:
“Buna inancımı bir kere daha tekrarlarım. Muhtemelen federal çözüm çerçevesindeki bir anlayışın da yaşam bulabilmesi için son bir fırsat penceresidir. Bunu en iyi şekilde değerlendirebilmek açısından önümüzdeki 7 toplantı ve ardındanki birkaç ay da çok önemlidir.

2017 yılına sarkarsa eğer, 2018’de güney başkanlık seçimlerinin propaganda döneminin içinde bulacağız kendimizi ve çok daha farklı bir atmosfer söz konusu olacak. BM Genel Sekreteri değişecek, ABD’de yönetim değişecek ve biraz önce yaptığım uyarıya kulak vermezse eğer Rum yönetimi, denizlerde sondaj çalışmaları başlayacak. Dolayısıyla 2017 yılı ve onun arkasından gelecek dönem bize bir fırsat sunmayacaktır. Tam tersine fırsat penceresinin kapandığına şahit  olacağız, yitirilmiş bir fırsat daha diyerek hayıflanacak belki taraflar. Halbuki aklın yolunda gidersek, makul ve gerçekçi bir çizgide ilerlemeyi Rum tarafı da en az bizim kadar içselleştirebilirse, çünkü ben Kıbrıs Türk tarafı olarak bu noktada olduğumuzu çok rahatlıkla söyleyebilirim. Her açıklamamda bunun altını çiziyorum. Hatta zaman zaman haksız eleştirilere de uğruyoruz”.

33 kayıp şehidimizin toprağa verildiği Taşkent Şehitlerini Anma Töreni’ndeki konuşmasına yönelik olarak ‘Cumhurbaşkanı neden sadece Kıbrıs Türk kayıplarından değil Rum kayıplardan da bahsetti’ şeklinde eleştiriye bile uğradığını ifade eden Cumhurbaşkanı Akıncı “İnsan bu eleştiriyi anlamakta gerçekten zorluk çekiyor” dedi.

Cumhurbaşkanı Akıncı, “Oradaki konuşmamda adil olmaktan bahsettim, adil olmaktan bahsederken de şunun altını çizdim: Kıbrıs Türk halkı olarak haklarımızı sonuna kadar savunacağız, hakkımızı yedirmeyeceğiz ama diğer tarafın da hakkını görmezden gelmeyeceğiz. Çözüm istiyorsak böyle davranacağız, adil olacağız ama karşılığında da adalet bekleyeceğiz. “Hep bana hep bana” zihniyeti ile yaklaşıldığını görmek istemeyiz. İşte denizlerdeki olay da budur, denizlerde Kıbrıs Türk halkının da payı vardır, o payını da sonuna kadar savunacaktır” dedi.

Türkiye’de yararlı temaslar yapacaklarını dile getiren Cumhurbaşkanı Akıncı, “Çünkü bizimle koordineli çalışmak Türkiye’nin de elbette ihitiyacı idi. Zaten bu çalışma vardı, şimdi en üst seviyeye çıkarılıyor. Cumhurbaşkanı Sayın Erdoğan ile yapacağımız bu görüşmemiz, Kıbrıs sorununun çözüm sürecine katkı yapacağına kuşkum yoktur. Temenni ederim ki bundan sonraki süreç Rum tarafının da el vermesi ile onların da aynı çerçevede düşünüp aynı yönde davranması ile Kıbrıs’ta bizi bir sonuca götürsün ve bu fırsatı heba etmeyelim, Kıbrıs’ta yeni bir gelecek kuralım.

Bu yeni gelece Türkiye ile Yunanistan arasındaki ilişkilerde de yeni dönem başlatsın. Birleşik Federal Kıbrıs’ın Türkiye ile ilişkilerinde yeni bir dönem başlatsın.  Bölgede yeni olanaklar bize yaratsın. Bu hafta TBMM’de Türkiye-İsrail arasındaki anlaşma onaylanacak ve bu da gene bölgemiz açısından önemli bir gelişmedir. Bunu da ilk günden destekledik çünkü enerji politikaları bakımından da yeni ufuklar açan bir durumdur. Özetle, bu kadar büyük sıkıntılar içerisinde, kan ve gözyaşına boğulduğumuz bir bölgede, Kıbrıs’ta iki tarafında haklarını koruyacak, siyasi eşitliğe dayalı, iki kesimli iki toplumlu birleşik ve federal bir yapı, eşitlik, özgürlük ve güvenlik içinde yaşayabileceğimiz bir yapı mümkündür yeterki bu yönde makul, mantıklı ve gerçekçi bir çizgide hepbirlikte ilerleyebilelim”.

Cumhurbaşkanı Akıncı, “Daha önceki seyehatlerimde de müzakere ekibimle birlikte gittim Bugün bunun değişmesi için herhangi bir neden söz konusu değildir. O nedenle böylesi bir önemli noktada, Kıbrıs sorunu ağırlıklı ve müzakerelerin görüşüleceği bir noktada müzakere heyetimle birlikte gitmekten daha doğal birşey olamazdı” dedi.

Cumhurbaşkanı Akıncı, Türkiye’nin garantisinin Kıbrıs Türk halkı için ne derece önemli olduğunun defalarca altını çizdiğini anımsatarak şöyle dedi:
“Dün de bu konunun altını çizdim, az önceki konuşmamda da tekrardan vurguladım. ‘Garantiler kalkmazsa bu iş olmaz’ söyleminin ne kadar yanlış olduğunu söyledim. Ancak bir müzakere süreci yürütülmektedir. Burada başından beridir birşeyin de altını çizdim, güvenlik konusu Kıbrıs Türk halkı açısından son derece hayatidir, önce kendimize sonra Türkiye’ye güveneceğiz, çünkü güven duyacağımız başka bir yer yok. Dolayısıla Türkiye’nin güvencesinin ne kadar önemli olduğunun altını çizdiğim gibi bunun yeri ve zamanı gelince görüşüleceği konusunda da mutabakat vardır. Altı tane başlıkdan biri budur ve bu mutabakatın çerçevesi de iki yıl önce yani 11 Şubat 2014’te çizildi, Sayın Ahmet Davutoğlunu’nun da katkısı ile. Bu 6 başlığın münavebeli olarak görüşüleceği karara bağlandı. 

Sayın Çavuşoğlu ülkemizi ziyaret ettiği zaman, onun da bir açıklaması vardı, yeri ve zamanı gelince güvenlik ve garantiler konuşulur demiştir. Şimdi hiçbirşey konuşulamaz, hiçbirşey tartışılamaz demek bir tavırdır ama müzakere süreçleri içerisinde oturur karşı tarafı dinler, tavrınızı koyar ve Kıbrıs Türk halkının güvenliğini zedelemeyecek formüller üretilebilirse, o yönde çalışmalar yapılabilirse bunları da dikkate alırsınız. Burada önemli olan konu, Kıbrıs Türk halkının geleceğini güvence altına almak ve bir daha eski günleri bize yaşatmayacak yeni bir yaklaşımı yaratmaktır. 1960’taki şartlar ile 2016’daki şartlar farklıdır. 2016’da eğer bu çözümü sağlayabilirsek, iki kesimli federal bir yapı söz konusu olacaktır. Kuzey Kıbrıs’ta 1960’da olmayan kurucu devlet olacaktır, Kıbrıs Türk polisi ve dahaları ile 1960’da olmayan şeyler olacaktır. Bunları konuşacağız, Türkiye ile de konuşacağız, biz bu konuda güvenlik ihtiyacımızı söyleyeceğiz Türkiye de bir garantör ülke olarak, kendi ihtiyaçlarını bilen bir ülke olarak kendi düşüncelerini koyacaktır. Unutmayın ki bu sonuçta üç garantör ülke ve iki halkın lideriklerinin de katılacağı 5’li konferansta ele alınacak. Ancak bu konuda sanmıyorum ki Türkiye hiç müzakere etmem noktasında olsun. Sadece bu söylem bu garantilerin Kıbrıs Türk halkı için ne kadar hayati   olduğunun altını çizmek için söylenmektedir. Bunda da yanlış birşey yoktur çünkü diğer taraftan yükselen sesler “asla bu olamaz, bu olursa anlaşma olmaz” söylemdir. O söylem karşı da doğal olarak böyle bir söylem gelmektedir. Önümüzdeki aylar bu konuda akıl ve makuliyet çerçevesinde bir yol bulup bulamayacağımızı gösterecektir. Temennim tabii ki bunu bulabilmemizdir”. 

Bu haber toplam 2451 defa okunmuştur