1. HABERLER

  2. HABERLER

  3. 2014-2015 Rekabet Edebilirlik Raporu
2014-2015 Rekabet Edebilirlik Raporu

2014-2015 Rekabet Edebilirlik Raporu

"Kuzey Kıbrıs 7 üzerinde 3.68 puanla 114. sırada"

A+A-

K.T. Ticaret Odası, 2014-2015 Rekabet Edebilirlik Raporu'nun sonuçlarını açıkladı. K.T. Ticaret Odası Başkanı Fikri Toros'un konuşması ve raporun tümü şöyle;

 

Sayın Başbakan, Sayın Bakanlar,
Sayın Büyükelçiler,
Değerli yabancı misyon temsilcileri,
Sayın bürokratlar,
İş dünyasının ve basınımızın kıymetli temsilcileri ,
Hanımefendiler, beyefendiler;

Kıbrıs Türk Ticaret Odası’nın en prestijli etkinliklerinden biri olan Rekabet Edebilirlik Raporunun bu yıl yedincisini sunuyor olmanın gururuyla hepinize hoşgeldiniz diyorum.

2008 yılında bu çalışmanın başlatılmasında, Dünya Ekonomik Forumu’ndan gerekli izinlerin alınmasında, ve dünyaca ünlü uzmanlardan katkı almakta önemli rol oynayan USAID-EDGE Projesi uzmanlarına ve yöneticilerine huzurlarınızda teşekkürlerimi yineliyorum.

Dünya Ekonomik Forumu’nun en önemli yayınlarından biri olan Küresel Rekabet Edebilirlik Raporu, her yıl kıyaslamalı olarak ekonomilerin rekabet edebilirliğini ölçmektedir. Bu çalışmada, dünya ekonomileri; büyüklüğüne veya zenginliğine bakılmaksızın, rekabet edebilme gücüne göre, diğer bir deyişle mevcut potansiyellerini en verimli birşekilde refaha dönüştürme güçlerine göre sıralanmaktadırlar. Ne kadar büyük bir potansiyeliniz olduğu veya ne kadar zengin olduğunuz, geleceği planlamanız için yeteri kadar güven verici göstergeler değildirler. Kullanılmayan potansiyel hiçbir şey ifade etmez. Ayni şekilde bilgi, birikim ve sağlıklı bir modele dayanmayan zenginlikler ise sürdürülebilir olmadığı gibi, beraberlerinde başka toplumsal sorunlar da getirebilirler. Dolayısıyla asıl önemli olan, potansiyelinizi refaha dönüştürecek ve bu refahı sürdürülebilir kılacak, REKABET EDEBİLİRLİK gücünüzdür.

Bizler, Kıbrıs Türk Ticaret Odası olarak Dünya Ekonomik Forumu kriterlerine göre bu raporu hazırlarken, son dört yıldan bu yana, bir de tema çalışması yapmaktayız. 2011 yılında “ekonomik yönetişim” ve “turizm ve perakende sektörlerinin rekabet edebilirliği”; 2012’de “değişimlere ayak uydurabilen esnek ekonomi” , 2013’te “tarım sektöründe dönüşüm ve suya bağlı fırsatlar” ve geçen yıl da “Özel sektör odaklı büyüme için yatırım ortamının
iyileştirilmesi” konularını ele almıştık. Bu yılki temamız olan “Ekonomide Dönüşüm için Kamusal ve Kurumsal Yönetişim” başlığı da, geçmiş dönemlerde yapılan çalışmaları tamamlar niteliktedir.

Kıbrıs Türk Ticaret Odası, önümüzdeki kuşaklara barış ve refahın hakim olacağı bir gelecek bırakabilmek için iki temel hedef üzerinde mesafe kat etmemiz gerektiği tesbitini yapmıştır.

Bunlardan birincisi, Kıbrıs’ta adil ve kalıcı bir çözüme ulaşmak, diğeri de kendi ayakları üzerinde durabilen sürdürülebilir bir ekonomik yapı yaratmaktır. Bu iki hedef birbirlerinin alternatifi değil, tam tersine birbirlerinin olmazsa olmazıdır.

Kıbrıs adasını çevreleyen bölgede tırmanan krizler , başta Avrupa Birliği olmak üzere dünyanın farklı bölgelerinde birbirini tetikleyerek devam eden ekonomik bunalımlar, Kıbrıssorununun ivedilikle çözümlenmesi gerektiğini işaret eden göstergelerin sadece birkacıdır.

Dahası, dünya tarafından tanınan bir devlete, ve/veya Avrupa Birliği üyeliğine sahip olmak bile, siyasi ve ekonomik sorunlardan muaf olacağınız anlamına gelmemektedir. Dolayısıyla Kıbrıslı Türk veya Rum ayrımı yapmadan bu ada üzerinde yaşayan herkesin geleceğini doğrudan etkilemekte olan Kıbrıs sorununu çözmek, aslında ada üzerinde ortak bir gelecek kurma yolunda en önemli adım olacaktır. Bir adım olacaktır diyorum, çünkü siyasi çözüm, ekonomik ve sosyal projelerle desteklenmezse, kaynaklarımızın en verimli bir şekilde nasıl kullanılacağı şekillenmezse, bulunacak olan çözümün de sürdürülebilirliği riskler taşıyacaktır.Federal Kıbrıs yarın yürürlüğe girse de, çözüm süreci uzasa da, Kıbrıslı Türklerin sağlıklı bir ekonomik yapı kurması zorunludur. Bu yüzden Kıbrıs Rum toplumuyla yürüttüğümüz müzakereler devam ederken, kendi içimizdeki tüm paydaşların katılımıyla, ekonomik geleceğimize ilişkin sağlıklı bir diyalog yürütmek zorundayız.

Kıbrıs Türk Ticaret Odası, yalnız rekabet edebilirlik raporuyla değil, düzenli olarak kamuoyuyla, hükümetle ve tüm paydaşlarıyla paylaştığı bilimsel değerlendirmeler ve raporlarla da bu sorumluluğunu yerine getirmektedir.Rekabet edebilirlik raporlarımızın, bizi diğer dünya ekonomileriyle kıyasladığını göz önünde bulundurursak, rekabet edebilirlik kavramının aslında bizi içte çekişmeye değil uyuma, ve dışta da rekabet avantajlarımızı
kullanmaya teşvik ettiği görülecektir.

Kıbrıs Türk Ticaret Odası geçmişte olduğu gibi bugün de siyaset odaklı ekonomi değil, ekonomi odaklı siyaset anlayışını desteklemektedir. Çünkü, ekonomiyi temel almayan tüm gelişme stratejileri başarısız olmaya mahkumdurlar. Bugün refah ülkesi olarak nitelendirilen birçok gelişmiş ekonomi, 2000’li yılların son kısmında tüm dünyayı vuran global krizlerden olumsuz etkilenmiş ve geleceğini kurtarmak adına sayısız önlemi hayata geçirmek zorunda kalmıştır. Raporlarımızdaki göstergeler ve yapılan değerlendirmeler hoşumuza gitmiyor olabilir. Hayal ettiğimiz ve arzuladığımız üretime dayalı refah seviyesinden uzak kalmış olabiliriz. Bunlar, Kıbrıs sorunundan, hatalı yönetimlerden veya dış faktörlerden kaynaklanmış olabilir. Elbette ki geçmişi iyi değerlendirmek ve geçmişe ilişkin hataları doğru teşhis etmek zorundayız. Fakat günün sonunda yine tüm paydaşların katılımıyla geleceği
rasyonelce planlamaktan başka çaremiz yoktur.

Yıllardır ülkedeki ekonomik paydaşlar arasındaki çatışmanın hiçkimseye fayda getirmeyeceğini her platformda söylüyoruz. Ama doğru bildiğimizi konuşmaz ve herkesin gördüğü ama dile getirmekten çekindiği gerçekleri dile getirmezsek, bunun gelecek kuşaklara bırakacağımız en büyük kötülük olacağı da açıktır.

O yüzden bu kürsüden tüm paydaşlara açık çağrıda bulunuyorum. Kıbrıs Türk Ticaret Odası bu diyalog sürecini başlatmaya dün hazır olduğu gibi bugün de hazırdır. Hükümetimizin de bu konuda daha aktif bir işbirliği göstermesi gerektiğini düşünüyoruz. Geçmişte bu konuda gelecek vaadeden ortak çalışmalarımız olmuştu. Böylesi bir girişimi, Kıbrıs görüşmelerinin yeniden başlaması muhtemel bir dönem öncesinde baştlatmamızın, Kıbrıs sorununun çözümü sürecinde çok ihtiyaç duyacağımız birlikteliğe da katkı sağlayacağını düşünüyorum.

Sayın Konuklar,
Kıbrıs Türk Ticaret Odası, farklı Oda yönetimleri altında ve farklı hükümetlerin iktidar dönemlerinde, bu raporları yayınlamaya devam etmektedir. Kişi ve yönetimler değişse de,sorunlarımız maalesef aynen devam etmektedir. Bu raporlar yönetici görüşleri anketlerinden analiz bölümlerine, raporların açıklandığı konferanslardan yapılan tartışmalara kadar, çok kapsamlı ve boyutlu çalışmaların ürünleridir. Tam 7 yıldır 6 farklı ekonomistin, yerli ve yabancı danışmanların ve uzman kadromuzun çabalarıyla ortaya konulan bu çalışmanın bulgularını, bunların karar vericiler tarafından hangi ölçüde dikkate alındığı ve uygulamaya konulduğunu, kısa bir sunumla dikkatinize getirmek isterim.

Yedi yıldan bu yana yapılan raporlarda bu sıralamalar Kuzey Kıbrıs’ın diğer ülkelere göre rekabet gücünün çok gerilerde olmaya devam ettiğini göstermektedir. Daha önceki raporlarda da detaylı anlatıldığı üzere, 15 bin ABD dolar kişi başı geliriyle, Kuzey Kıbrıs olması gereken sıralamanın çok gerisinde bir yerde sıra bulmaktadır. Rekabet edebilirlik sıralamasındaki yerimiz rekabet gücümüzün zayıf olduğunu ve geçtiğimiz yıllara da bakıldığında olumlu ilerlemeler kaydedilmediğini göstermektedir.

Rekabet Edebilirlik Raporları, yayınlanan sosyal ve ekonomik göstergelerle işletmelere yönelik gerçekleştirilen yönetici görüşleri anketi sonuçları kullanılarak hesaplanmaktadır. İşletmelere yönelik gerçekleştirilen yönetici görüşleri anketlerinde, iş yapabilirliğin karşısında duran faktörler sıralanmaktadır. İşletmelerin işaret ettiği en problemli faktörlerde, yıllar itibariyle çok da önemli değişiklikler olmadığını görüyoruz. Bu da bize, bu konularda iyileşme sağlayacak icraatların arzu edilen seviyede yapılmadığını göstermektedir. Örneğin bu anlamda öne çıkan en dikkat çekici hususlar içerisinde verimsiz devlet bürokrasisi, siyasi istikrarsızlık gibi faktörler vardır. Bu da aslında ekonomiyi yönetenlerin ekonomiyi geliştirmek
için tutarlı ve istikrarlı politikalar geliştirerek adımlar atamadığını ve işletmelerle vatandaşların günlük beklentileri için ilgili kamu kurumlarından etkin ve verimli hizmet alamadıklarını göstermektedir.

Kuzey Kıbrıs ekonomisi, 2009 sonrasında ekonomik toparlama sürecine girmiş ve sadece 2012 ve 2013 yıllarında düşük oranlı bir büyüme yakalayabilmiştir. Kuzey Kıbrıs gibi gelişmekte olan bir ekonomiye bu kadar düşük büyüme oranı, kesinlikle yetersiz kalmıştır. Kuzey Kıbrıs ekonomisi için kritik ve elzem olan istikrarlı ekonomik büyüme ve kalkınmayı sağlayacak temeller, ivedilikle oluşturulmalıdır. Bunun için ön koşul olan mali istikrar yanında, altyapı, sağlık ve eğitime yönelik yatırımlar da gerekmektedir. Bu noktada KKTC bütçesi incelendiğinde yatırımların milli gelir içerisinde payı yetersizdir. Gelişmekte olan ülkelerin olmazsa olmazı olan yatırımların yetersiz olması, güçlü fiziki altyapı oluşturmada, yeterli insan kaynağı yetiştirmede ve özel sektörün önünü açacak, yatırım iklimini iyileştirecek koşulların oluşturulmasını zorlaştıracaktır. Bu tesbit, aslında Kuzey Kıbrıs’ın sürdürülebilir bir kalkınmayı yakalamak için gerekli olan makro ekonomik politikalarının geliştirilmediği, önceliklerinin belirlenmediği ve buna yönelik gerekli eylem planını bütçesiyle birlikte oluşturmadığını işaret etmektedir.

 

Bu düşük oranlı büyüme yanında 2013 yılında yaşanan çift haneli enflasyon, yüksek bütçe açığı, ve düşük ulusal tasarruf oranı, makroekonomik istikrarın önemli ölçüde bozulmasına neden olmaya devam etmektedir. Elinizdeki raporun 8.sayfasında işletmelerle yapılan kapsamlı bir anketin sonuçlarını görebilirsiniz. Dünya Ekonomik Forumu’nun hazırladığı bu anket, bizim işletmelerimize de uygulanmış ve “iş yapmanın önündeki engeller” öncelik sırasına göre özetlenmiştir. Buna göre neredeyse işletmelerin tamamı verimsiz devlet bürokrasisinden şikayetçiyken, her 4 işletmeden biri bunu iş yapmanın önündeki en öncelikli sorun olarak değerlendirmektedir. İşletmelerimiz verimsiz devlet bürokrasisinden o kadar rahatsızdır ki, ucuz finansmana erişim sıkıntıları bile öncelik sıralamasında bu sorunun gerisinde kalmaktadır. İş yapmanın kolaylaştırılması, başvuru ve denetim süreçlerinin sadeleştirilmesi, en küçük bir işlem için bile bir devlet dairesinden diğer devlet dairesine dolaşmanın aşılması, hiçbir akla, mantığa ve ihtiyaca hitap etmeyen süreçlerin iptal edilmesi, bırakın işletmeleri, vatandaş olarak hepimizin hayat kalitesini yükseltecek, maliyetlerimizi düşürecek ve iş yapma motivasyonunu artıracaktır.

BUNLARI AŞMAK İÇİN NE UCUZ KREDİYE NE DE KIBRIS SORUNUNUN ÇÖZÜLMESİNİ BEKLEMEYE GEREK YOKTUR. Yatırımın ve iş yapmanın önündeki engelleri kaldırmak hükümetin kararlılık göstermesine bağlıdır. Bunu hükümetten beklemek de en doğal
hakkımızdır.

Yine elinizdeki raporun 28.nci ve 29.uncu sayfalarını açarsanız tam da bu konuda hükümetlerin performansının değerlendirildiği bir matris, hatta tabir yerindeyse, bir karne göreceksiniz. Bu matris rekabet edebilirliğin artırılması için adeta bir yol haritası gibidir. Yıllardan bu yana yayınlamakta olduğumuz tüm raporlarımıza rağmen, beklenilen sevideye  hayat bulmayan alanları dikkatinize getirmek istiyorum:

-Kamu reformu henüz hayata geçmemiş, e-devlet projesi tamamlanmamış ve kurumlararası koordinasyon sorunları aşılamamıştır.
-Yine her raporda defalarca tekrarlanmış olan iş ve yatırım ortamının iyileştirilmesine yönelik adımlar atılmamıştır.
-Ulaşım, eğitim ve sağlık alanlarındaki fiziki altyapının iyileştirilmesine yönelik adımlar beklenilen çerçevede atılmamıştır. Bu yatırımların hayat bulması, ekonomik büyümenin hızlanmasına da katkı sağlayacaktır.
-AB uyum süreci beklenilen hızda ilerlememektedir. Ayrıca, AB sağlık, kalite ve hijyen standartlarının sağlanması, tüketiciye saygı ve dış pazarlara erişimi sağlayacaktır.
-Elektrik üretimindeki yapısal sorunlar aşılamamış, dolayısıyla geçen yıl petrol fiyatlarında yaşanan düşüş de tüketiciye gerektiği kadar yansıtılmamıştır. Ayrıca, enerji arzının çeşitlendirilmesi çalışmaları ileriye götürülememiştir.
-Yıllardır tüm uğraşlara rağmen Rekabet Kurulu’nun idari ve mali özerkliği sağlanamamıştır. Adil rekabet ortamının iyileştirilmesi için bu adımların acilen atılması gerekmektedir.-Kıbrıs sorunundan kaynaklanan sebeplerle düşük faizli uluslararası finansmana erişim sorununa çözüm getirilmelidir. Bu konuda Türkiye ile yapılan ekonomik programlara girecek düzenlemeler yapılmalıdır.
-Toplumdaki adalet algısı, devlete duyulan güvenin artması ve yargı süreçlerinin hızlandırılması gerekmektedir.

Değerli Konuklar,
Ülkemizin en köklü kuruluşlarından biri olan Kıbrıs Türk Ticaret Odası gelecek kuşaklara daha güvenli, barış ve refah dolu bir gelecek sağlanması için toplumsal sorumluluğun gereklerini yerine getirmeye kararlıdır. Bu çerçevede yaptığımız önerilerin dikkate alınıp bunların karar vericiler tarafından uygulamaya konması için her platformda çabalarımızı sürdürmeye devam edeceğiz. Diğer yandan adamızda sürdürülebilir ve karşılıklı kabul
edilebilir bir çözüm için, başta Avrupa Birliği ve Kıbrıs Rum toplumu olmak üzere tüm paydaşlarımızla sonuç odaklı bir diyalog sürdürmeyi de esirgemeyeceğiz.

Dikkatiniz için teşekkür eder, sözü değerli ekonomistlerimize bırakıyorum.

 

REKABET EDEBİLİRLİK RAPORU'NUN TÜMÜ EKLİ DOKÜMANLARDA

Bu haber toplam 2333 defa okunmuştur