1. HABERLER

  2. RÖPORTAJ

  3. 80’lik çınardan ders gibi sözler: “Ganimet bizi bozdu”
80’lik çınardan ders gibi sözler: “Ganimet bizi bozdu”

80’lik çınardan ders gibi sözler: “Ganimet bizi bozdu”

Tahsin Usta, 74 sonrasında ganimetin toplumu bozduğunu söyledi: “Çifte şilin borcu ödeyemeyenler 74’ten sonra zengin oldu”

A+A-

Lefkoşa Suriçi’ndeki dükkanına her gün bisikletle giden, hala makina başına geçip dülgerlik yapan 80 yaşındaki Tahsin Özler, nam-ı diğer Tahsin Usta, 74 sonrasında ganimetin toplumu bozduğunu söyledi: “Çifte şilin borcu ödeyemeyenler 74’ten sonra zengin oldu”

 

Ödül Aşık ÜLKER

 Lefkoşa Suriçi’ndeki dükkanına her gün bisikletle giden, hala makina başına geçip dülgerlik yapan 80 yaşındaki Tahsin Usta, 74 sonrasında ganimetin toplumu bozduğunu söyledi.

6 kardeşten üçüncüsü olan Tahsin Özler yani Tahsin Usta, ilkokuldan beri çarşının içinde aynı sokakta önce sandalyecilik, sonra da dülgerlik yaptığını anlatarak, dedesinin kendisini ve kardeşlerini eşekle şimdi çalıştırdığı dükkana, babasına getirdiğini hatırladığını kaydetti.

Tahsin Usta, “Geçmişte Kıbrıslı Türkler çok sıkıntılı günler yaşadı ama birbirimize hep destek olduk. 74 sonrasında ganimet toplumu bozdu, hakkı olmayan da mal aldı. Benden çifte şilin borç alıp ödeyemeyen adamlar 74’ten sonra dünya kadar mal aldı, zengin oldu” diye konuştu.

Kıbrıs Lirası’ndan vazgeçilmesinin hata olduğunu da söyleyen Tahsin Usta, “KL’de kalsaydık ekonomimiz daha iyi olacaktı. Cumhuriyetin bayrağını da kaldırmayacaklardı; madem ki ortağık, yarısı bizimdir, o bayrakla cumhurbaşkanı muavinliğine de devam edecektik” dedi.

63 yılında göçmen olduklarını ve Küçük Kaymaklı’daki evleri askeri bölgede olduğu için hala evlerine gidemediklerini de anlatan Tahsin Usta, şunları söyledi:

 “Malımıza karşılık bir iğne alamadık, o dönemde Altıparmak’la beraber gittik, ‘size sonra vereceyik dediler, hiç vermediler. İşimiz nananay.”

Bayramların da eskisi gibi olmadığını ifade eden Tahsin Usta, “Cıncıraklar kurulurdu Girne Kapısı’na, esas bayram oydu. Gene kurarlar bilirim, oğlum Mehmet beni götürdü fuar alanına, bayram yerine ama aynı değil” dedi.

Gençlerin zanaata çok ilgili olmadığına da vurgu yapan Tahsin Usta, oğulları Halil ve Münür’ün şimdi dülgerlik işini yürüttüğünü memnuniyetle dile getirdi. Tahsin Usta, kendisinin de her gün dükkana gelip, makinaların başına geçtiğini ve iş yaptığını anlattı.

“Babam ‘En aşağı 6 tane çocuk isterim’ dedi”

  • Soru: Kendinizi tanıtır mısınız?
  • Tahsin Usta: 1938 doğumluyum. 6 kardeşten üçüncüsüyüm. İlkokul mezunuyum, önce iskemlecilik yapardım, sonra babam Halil Mustafa Çavuş’un mesleği olan dülgerlik yapmaya başladım. Babam, “En aşağı 6 tane çocuk isterim” dedi bana ama 5 çocuğum var ve 9 da torunum.
     
  • Soru: Nasıl bir çocukluk geçirdiniz?
  • Tahsin Usta: Çok yokluk görmedim. Babam dülger, annem ev hanımıydı. Ben çok çalışkandım, güneş doğmadan dükkana gelirdim. 63’e kadar düzenli olan hayatım, 63’te göçmen olunca bozuldu, sonrasında evlenene kadar düzenli bir ev hayatım olamadı.

t1-033.jpg

“Babamın dükkan komşusu Rum’un yanında iskemle yapmayı öğrendim”

  • Soru: Dülger olmaya, baba mesleğini yapmaya nasıl karar verdiniz?
  • Tahsin Usta: En büyük abim Zeki Bey ve babamın Kaymaklı’da tuğla fabrikası vardı, onlar o işi yapardı. İlkokuldan itibaren babamın dükkan komşusu olan bir Rum’un yanında çalışıp iskemle yapmayı öğrendim. Babam, onun dükkanında, benden iki yaş büyük olan abim Münür’ün dülgerlik yapacağını, benim de iskemle yapacağımı söyledi. Öyle çalıştık. İzmir’e giderdim, bir fabrikanın adı Özler’di. Babam 52 yılında oradan Özler marka iki makina aldı, hala dükkandadır, kullanırık. Ben de sonra “Özler Sandalye” diye kendi markamı yarattım. İlkokullara sandalye yapardım, etiket yapıştırırdım “Özler Sandalye” diye. Sonra “Özler” soyadını aldım, bu sadece benim soyadımdır, kardeşlerim “Toprakçı” soyadını aldı.

“1963 yılında göçmen olduk, hala göçmenim”

1960’da Münür abim 24 yaşında hastalanıp ölünce babam benim bir küçüğüme, Hüseyin’e, dülgerlik işini verdi ama o bu işe iki sene dayanabildi, yapmak istemedi. Şimdi kendi işini yapar, sarı taş keser. O zaman kardeşime 500 Kıbrıs Lirası verip, 4 makinayı satın aldım. Yıllar içinde 4 makinayı 12 yaptım. O dönemde bir yandan iskemle yaparken, bir yandan da Münür abimin adamları bana yardım etti, dülgerliği yürüttüm. 20 sandalye günde bitirirdim, hem de kapı pencere yapardık. 1963 yılında, ben 25 yaşındayken göçmen olduk, hala göçmenim, evime yerime gidemiyorum.

“Her gün sabah 6’da Köşklüçiftlik’ten dükkana bisikletle gelirim”

  • Soru: Neler yaşandı, nasıl göçmen oldunuz?
  • Tahsin Usta: 21 Aralık 1963’te Rumlar geldi, evimizi terk ettik, babam Mandrezliydi, şimdiki adıyla Hamitköy, oraya gittik. Bir gün Mandrez’den Lefkoşa’ya gelirken İngilizler beni yakaladı, ellerinden zor kurtuldum. Sonrasında 6 sene, postanın yanında abim Zeki Bey’in yazıhanesinin arka tarafındaki odada yattım. Bekardım. İşlerim iyiydi ama kimin kızını istesek “evi var mı?” diye sorarlardı, kızlarını vermezlerdi. Herhalde Ayten hanımla evlenene kadar 32 yaşını buldum. Bu arada Köşklüçiftlik’te Türk malı bir tarla aldık ve ev yaptık. Çocuklarım o bölgede doğdu, o bölgede büyüdü, hala hanımla orada yaşarım. Her gün sabah 6’da Köşklüçiftlik’ten çarşıdaki dükkana bisikletle gelirim.

 “Savaştan sonra da Küçük Kaymaklı’daki evimiz ve sinemamız askeri bölgede kaldı, hala malımıza gidemiyoruz. Malımıza karşılık bir iğne alamadık, o dönemde Altıparmak’la beraber gittik, ‘size sonra vereceyik dediler, hiç vermediler. İşimiz nananay”

 

“Malımıza karşılık bir iğne alamadık”

74’te Küçük Kaymaklı’daki evimizi geri aldık, ev yaşanabilir durumdaydı ama oraya dönemedik çünkü içinde asker vardı. Savaştan sonra da Küçük Kaymaklı’daki evimiz ve sinemamız askeri bölgede kaldı, hala malımıza gidemiyoruz. 63’ten önce Küçük Kaymaklı’da 5 bin KL’ye mal olan yaklaşık 1000 kişilik bir sinema yaptık. 3 ay işletebildik, 63’te ortalık karıştı. 74’te sinema da dururdu. Şimdi iki duvarı yıkıldı, ama makina odası hala durur. Askeri bölgededir, malıma gidemem. Malımıza karşılık bir iğne alamadık, o dönemde Altıparmak’la beraber gittik, “size sonra vereceğiz” dediler, hiç vermediler. İşimiz nananay.
 63 yılında, Göçmenköy yapılırken yardım için babam tuğla verirdi. Rum bunu görünce gelip mevziyi fabrikanın önüne kurdu, mecburen fabrikayı bırakıp kaçtık, o zaman fabrikanın içindekiler kapanın elinde kaldı. 74’ten sonra tuğla fabrikası askeri bölgede kalmadı ama içindekileri aldılar. Sonra babam orayı bize paylaştırdı.

“Geçmişte Kıbrıslı Türkler çok sıkıntılı günler yaşadı ama birbirimize hep destek olduk. 74 sonrasında ganimet toplumu bozdu, hakkı olmayan da mal aldı.”

 

“Ganimet, toplumu bozdu”

  • Soru: Rumlarla iş yapar mıydınız?
  • Tahsin Usta: Yapardık, ilişkilerimiz de iyiydi, yalan yok. Çarşı karmaydı zaten, sorunumuz yoktu. İnsanlar arasında sorun yoktu. 63’ten sonra da Rumlarla iş yapardık. Ben Rumlar’ın sinemalarına sandalye yapardım, Apollon Sineması’na 400 sandalye yaptım, Papadopulos Sineması’nın yazlığına da 300-400 sandalye yaptığımı hatırlarım. 74’ten sonra tamamen ilişkiler koptu. Geçmişte Kıbrıslı Türkler çok sıkıntılı günler yaşadı ama birbirimize hep destek olduk. 74 sonrasında ganimet toplumu bozdu, hakkı olmayan da mal aldı. Benden çifte şilin borç alıp ödeyemeyen adamlar 74’ten sonra dünya kadar mal aldı, zengin oldu.

“Ya bisikletle ya da yürüyerek İskemleci Andoni’ye ziyarete giderim”

  • Soru: Geçişler başladıktan sonra seni ziyarete gelen Rumlar oldu mu, siz Güney’e gittiniz mi?
  • Tahsin Usta: Gelip beni bulanlar oldu, hala görüşürük. Kimisi öldü. Kalfam olan Yanni vardı, bana iş öğretirdi. Yıllar sonra geldi beni buldu, Girne’ye gitmek istedi, oğlum onu götürdü.
    Ben de kapılar açıldıktan sonra Rum tarafına çok gittim, eski ahbaplardan buldum. İskemleci Andoni var, Ömerge Camisi’nin yanında, ya bisikletle ya da yürüyerek onu ziyarete giderim zaman zaman.

“Belirsizlik bitsin”

  • Soru: Ne olacak bu Kıbrıs sorunu, çözüm olacak mı?
  • Tahsin Usta: Biraz zor bu iş, inşallah olur. Bilmem, belki biz de Kaymaklı’daki malımıza kavuşuruk, şimdilik uzaktan bakarık ama yapacak birşey yok. İki toplum bence yanyana yaşasın, böyle de kalmasın, belirsizlik bitsin. Herkes malını bilsin. İki tarafta da malla ilgili adaletsizlikler oldu. Kaç senedir bunun kaymağı yenir.

 “Yıllar içinde ekonomik krizler hep oldu. Zamanında hata yaptılar, Kıbrıs Lirası’nı değiştirmeyeceklerdi. Benim 5 bin Kıbrıs Lira’mı 36’dan saydılar yani sıfırladılar”

“Kıbrıs Lirası’nda kalsaydık ekonomimiz daha iyi olacaktı”

  • Soru: Son dönemde ekonomik sıkıntılar yaşanıyor. Bu konuda ne söylemek istersiniz, durumu nasıl görüyorsunuz?
  • Tahsin Usta: Sterlinin yükselmesi işi bozdu, malzemeler pahalı oldu. Müşteriye verdiğimiz fiyata işi yapınca zararına iş yapmış olacağız çünkü fiyat verirken malzemenin maliyeti farklıydı.
    Yıllar içinde ekonomik krizler hep oldu. Zamanında hata yaptılar, KL’yi değiştirmeyeceklerdi. Benim 5 bin KL’mı 36’dan saydılar yani sıfırladılar. KL’de kalsaydık ekonomimiz daha iyi olacaktı. Cumhuriyetin bayrağını da kaldırmayacaklardı; madem ki ortağık, yarısı bizimdir, o bayrakla cumhurbaşkanı muavinliğine de devam edecektik. Ayrılınca kötü oldu, KKTC ilan edilince de iş tamamen bitti. Ortaklığımıza sahip çıkmalıydık.

“Kendimi bildim bileli bu dükkandayım”

  • Soru: Bir dönem suriçi terk edildi, şimdi gençler gelmeye başladı, ne düşünüyorsun?
  • Tahsin Usta: Gençlerin gelmesi iyidir, suriçi canlanır. Gençler gelsin ama onların gelmesi eskilerin burayı terk etmesini gerektirmez. Hatırlarım, rahmetlik  dedem bizi eşekle getirirdi babama, bu dükkana. Ama bazıları toz çıkardığımızı söyler ve bizi burada istemez. Dağdan gelip, bağdakini kovmak isterler. Kendimi bildim bileli buradayım, bu dükkandayım. Niyetim ölene kadar da burada kalmak, buralara alıştım. Çocukluğumdan beri bu dükkandayım. İskemleciliği de yine bu sokakta çırak olarak öğrendim.

“Kıbrıslılar bu zanaatla çok ilgili değil”

  • Soru: Gençlerin bu zanaata ilgisini nasıl buluyorsunuz?
  • Tahsin Usta: Gençler, Kıbrıslılar bu zanaatla çok ilgili değil maalesef. Ben de 76’da sandalyecilikten vazgeçtim, iskemlecilik yapan birkaç kişi kaldı. Ne mutlu bana ki benim iki oğlum, Halil ve Münür, şimdi işi yürütür, dülgerliği. Aletleri olmayan bazı dülgerler de gelip benim dükkanda iş yapar.
    Ben her gün dükkana gelirim, hala makinaların başına geçer iş yaparım. Yıllar içinde iş kazaları da yaşadım, bir parmağımı tamamen kaybettim. Parmağımı alete kaptırdım, kopunca doktora götürdüm, doktor çöpe attı. Bir diğer parmağım da sakattır.

“Eski bayramlar gibi bayram yok”

  • Soru: Eski bayramlara göre bugünkü bayramlar nasıl?
  • Tahsin Usta: Eski bayramlar gibi bayram yok. Cıncıraklar kurulurdu Girne Kapısı’na, esas bayram oydu. Gene kurarlar bilirim, oğlum Mehmet beni götürdü fuar alanına, bayram yerine ama aynı değil. Eskiden bayram yerlerinde hep tanıdıklar görüşürdü, kalabalık olurdu, herkesin birbirine sevgisi, saygısı vardı. Bayramlarda Rumlarla da birbirimizi kutlardık.

 

 

yeniduzen-satin-aliniz-785.jpg

Bu haber toplam 11039 defa okunmuştur