1. YAZARLAR

  2. Cenk Mutluyakalı

  3. 730 ‘x’ işareti
Cenk Mutluyakalı

Cenk Mutluyakalı

730 ‘x’ işareti

A+A-

İnsan insanı;
ya tamamlayamadı,
ya da tam anlayamadı.
Eksilen eksilene...

Avni Odabaşı


730 ‘x’ işareti

Gençler askerlik yapmak istemiyor.
O nedenle ZORLA yaptırıyorlar.
YURTLARINI seviyorlar.
İçtenlikle seviyorlar...
Kıbrıs’tan bir başka ülke düşleyemiyorlar.
Ama askerlik yapmak istemiyorlar.
Sağcısı da istemiyor, solcusu da...
Milliyetçisi de istemiyor, sosyalisti de...
‘Gönüllü’ olsa kimseler gitmeyecek.
O nedenle ‘mecburi’...

***

Bir gencimiz daha “Vicdani Ret” açıklaması yaptı, sevgili Nuri Sılay.
Çok insani bir söz söylüyor:
“…Bugün benden birlikte yaşadığım, aynı hayatı paylaştığım insanlara karşı savaş hazırlığı yapmamı bekliyorlar. Kıbrıs, milliyetçiliğin ve militarizmin bedelini çok ağır şekilde ödeyen bir coğrafyadır. Hangi sebeple olursa olsun, hangi ırktan olursa olsun, bir insana karşı savaş hazırlığı yapmayı fikren, bedenen ve vicdanen reddederim…”

***

‘Mecburi Askerlik’ bizde bir ‘güvenlik’ ihtiyacı değildir.
Yalandır bu!.
Psikolojik bir dayatmadır.
Eğer mesele sadece ‘güvenlik’ olsaydı, poliste olduğu gibi askerlik de profesyonel bir sistem üzerinden bal gibi kurgulanırdı.
Mecburi askerlik gibi hiçbir içeriği olmayan seferberlik de ‘psikolojik’ bir dayatmadır.
Herkes de biliyor aslında...
Ama ‘mış’ gibi yapıyor...
Aslında kimse ‘kendini’ aldatamıyor.

***

“Vicdani Ret” tanınmıyor!.
Peki ne tanınıyor?
Para…
Eğer paranız varsa, sizi affediyorlar…
Bu kadar “acımasız” bir sistem.
Bu kadar “adaletsiz.
Parası olana özgürlük…

***

Bu ülkede 3-4 kuşak “askerlik kalkacak” diye bekledi, durdu.
Her ergen erkeğin “efsane” yalanıydı bu.
Her ananın umudu.
Yüzlerce, binlerce genç “eğitim” için değil “askerden kaçmak” için güya okuyor!.
Milyonlarca lira toplumsal servet heba oluyor.
Çok sayıda genç on yıllar uzak kalıyor ülkesinden, salt bedelli hakkı için!..
Gençleri adadan kaçırmak,  gençlere bir servet harcatmak mı vatana hizmet?

***

Nuri’nin kararını saygıyla selamlıyorum.
Ne yazık ki henüz geniş yığınlar “günlük kişisel çıkarları” için gösterdikleri direnişi, böylesi bir insani mesele karşında ortaya koyamıyor.
Psikolojik dayatmadan başka hiçbir mantığı olmayan bir “mecburiyet” boynuna asılıyor çocuklarımızın…

***

İçinde 730 adet  ‘x’ işaretli şapkam duvarda asılı duruyor hâlâ!
Gün gele ‘müzelik’ olur umarım…
Yurda hizmetin bilgiyle, üretimle, bilimle ölçüldüğü bir gün…
Gençlerin “borçlu” doğmadıkları bir gün…

----------------------------------------------------------

Kendini sıyır

ÜMİT Alan'ın "Taraf"taki bir yazısından tırtıkladım!..
"Bize uyar" serisi bu...
Böylesi alıntıları biriktirmek gerek...

***

“Uçurtmayı Vurmasınlar” filminin artık kolektif hafızaya geçmiş bir repliği var.
Hani çocuk altını ıslatır da annesinden paparayı yiyince suçu “Ben işemedim ki Miki işedi” diye külotunda resmi olan çizgi kahramana atar.
Bu topraklarda geçmişle hesaplaşma konusunda temel ilke bu diye düşünüyorum.

----------------------------------------------------------

Nasıl yani?

Hiç tükenir mi bu ülkede şaşkınlığımız?
“Nasıl yani” diyerek yazmıştım...
İnsan anlamıyor!..
O kadar çok mesaj geldi ki....
“Nasıl yani”nin kitabı yazılır gerçekten...

***

Çok sevdiğim bir öğretmenin “nasıl yani”si!..
...
• Cenk'ciğim, bugünkü NASIL YANİ yazına bir de ben ekleyim.
• Kamuda görevli bir öğretmen arkadaş, 2’nci İş yapması yasak olmasına rağmen dershanesine giden ve 1’inci gelen öğrencisi ile gazetelerde boy boy resimlerle yayınlanıyor. 
• Eğitim Bakanlığı'nda çalışan öğretmenler de sosyal medyada tebrik ediyor.
• NASIL YANİ?

***

İsmail Özbarış’ın “nasıl yani”si...
• Devlet, patronlardan kumarhanelerden vergi almıyor aynı zamanda vergi affı da yapıyor, nasıl yani?
• Mangalda kül bırakmayan sendikacılar bir ömür boyu koltukta kalmayı nasıl beceriyorlar, nasıl yani?
• Toplumun büyük bir kısmı devleti çalıyor ama hiç kimsenin umurunda değil, nasıl yani?

***

Dedim ya, kitabı yazılır!

--------------------------------------------------------

Kıbrıs’ta ‘federasyon’a alternatif: KKTC’nin tanıtılması

Nevzat Anayasa’ya selamlar...

--------------------------------------------------------

haftanın notcukları

• Çok sevdim bu sözü, büyük usta W.SHAKESPEARE'den... Hatırlattığı için Ahmet Fellahoğlu'na teşekkürler...
"İnsanı yoran yaşadığı hayat değil,
Taşıdığı maskelerdir."


‘Çalışma izni’ süresi dolduğu için yurt dışına gönderilen bakıcılar var... Birisi dedi ki, “Bu devlet hem parası yok diyor, hem para kazanmayı bilmiyor. Anamın bakıcısı için yurt dışına gidiş-dönüş uçak bileti kesmek yerine, parayı Maliye’ye verebilsem keşke...  Hem eziyet, hem de israf hepimize.”


• Futbolda ara transfer döneminde memlekete gelen yabancı oyunculara verilen para altyapıya harcansa ya!.. Afrika’yı Futbol Federasyonu’na taşımışlar adeta...


Her KIŞ iki lafı çok duyarım. 1) Hiç bu kadar soğuk olmamıştı. 2) Bu hükümetten daha kötüsü gelmemişti !..


Kamuya yeni MESAİ önerim: Sabah 09.00-13.00, öğle 14.00-17.00... 8 saatten az olsun da tam olsun, yeter ki!..


• K.T Ticaret Odası, kuzeyin güneye göre % 14 daha ucuz olduğunu açıklamış!..  Alıştı ahali, hangi ürünü güneyden, hangisini kuzeyden alacağını !..

Bu yazı toplam 3484 defa okunmuştur.
Önceki ve Sonraki Yazılar