1. HABERLER

  2. RÖPORTAJ

  3. "5 yıl geriye gittik"
"5 yıl geriye gittik"

"5 yıl geriye gittik"

YENİDÜZEN'e konuşan Sanayi Odası Başkanı Candan Avunduk, 2019 yılında özellikle süt ürünlerdeki ihracata önemli gerilemenin yaşandığını vurguladı

A+A-

Fayka ARSEVEN KİŞİ

Kıbrıs Türk Sanayi Odası (KTSO) Başkanı Candan Avunduk, 2019 süt ürünlerini ihracat etmede önemli düşüşün yaşandığını vurguladı, rakamların 5 yıl geriye düştüğünü ifade etti.
Avunduk,  “ağırlıklı olarak süt ürünleri sektöründe üretim düştü” diyerek, “üretimin düşmesinde de yanlış politika, politikasızlık, zamanında tedbir almama, zamanı geldiği zamanda alınan tedbirlerin de yanlış alınmasıyla üretici üretimden uzaklaştırıldı” dedi.

 “Hayvanlar kesildi ve bunun sonunda da hammaddemiz olan çiğ süt az üretildi” ifadesinde bulunan Acunduk, “az üretildiği için de ihracatı düştü, 2014 yılı rakamlarına döndük. Yani 5 yıl geriye gittik” açıklamasında bulundu.

Avunduk, “5 adayla cumhurbaşkanlığı seçimine gireceğiz. 2 turlu. İşte bunlar bizi etkiliyor. Çünkü iş insanı, yatırımcı, turizmci, eğitimci hepsi de istikrar ister. Kapının arkasını görmek ister. Bu süreçte kapının arkasını göremiyoruz. Bu da sizi ister istemez kabuğunuza çekilmeye zorluyor” dedi.

Bu hafta KTSO Başkanı Candan Avunduk ile sektörün gündemini değerlendirdik.

“Bizim hammadde stokumuz, makinelerimiz, binalarımız, çalışanlarımız var. Dolayısıyla dönen bir çark var. Bu dönen çarkın içerisine problemlerin girmesi bizi yorar.”

 

  • YENİDÜZEN: 2018 yılı ekonomik krizlerle geçti, 2019 onun etkisiyle devam etti, şimdi 2020’de sanayicinin umudu, durumu nedir?
  • Candan AVUNDUK: Gerçekten 2018’de bir kriz ile karşı karşıya kaldık. Ülke 4 partinin hükümete gelmesiyle yönetilmeye çalışıldı. Kriz hükümetin kucağındaydı. Gerçekten de bu kriz karşısında şaşırdık. Dıştan gelen krizle beraber bir de içten gelen hükümet krizi yaşandı. 4 tane uyumsuz  partinin oluşturduğu koalisyon vardı. İyi işler yapıldı mı? Yapıldı. Ama dıştan gelen kriz gibi bir de hükümet krizi yaşadık.
    Biz yatırımcıyız, sanayiciyiz. Ufak işlerle uğraşmıyoruz. Bununla birlikte ‘almayız da satmayız da’ diyemiyoruz. Çünkü bizim hammadde stokumuz, makinelerimiz, binalarımız, çalışanlarımız var. Dolayısıyla dönen bir çark var. Bu dönen çarkın içerisine problemlerin girmesi bizi yorar. Bu süreçten de çok yorgun çıktık. Enteresandır, yeni gelen hükümetin de TC ile ekonomik protokol imzalama süreci içerisinde ortaya çıkan söylemlerini görmedik. 2018-2019’da yaşanan ekonomik krizlerle ilgili hükümetin ekonomik programında buna karşı bir önlem, bir madde de görmedik. Bunu sadece biz değil tüm kamuoyu, krizin etkilerini unutturacak tedbirler alınmadı diye yorumluyor.

“Tüm bunlar yetmedi, cumhurbaşkanlığı seçimleri çıktı. Tufan Erhürman adaylığını resmi olarak açıkladı ama diğer adaylar henüz açıklamadı fakat görünen o ki 4 tane daha nur topu gibi adayımız var.”

Bununla birlikte süreç içerisinde mali anlamda hükümet sıkıntıya düştü. Bunun kısa ve geçici süre olacağını düşünmek istiyoruz.
Ama derken tüm bunlar yetmedi, cumhurbaşkanlığı seçimleri çıktı. Nisan’da Cumhurbaşkanlığı seçimleri deniliyor. Onun iki ay öncesinde ‘o aday olacak mı, bu aday olacak mı, hükümet ortakları aday olacak mı? söylemleri kamuoyunda dolaşıyor. Ülke otomatik olarak, cumhurbaşkanlığı seçimleri moduna girdi. Ekonomide çarklar yavaşladı.  Tufan Erhürman adaylığını resmi olarak açıkladı ama diğer adaylar henüz açıklamadı fakat görünen o ki 4 tane daha nur topu gibi adayımız var. 5 adayla cumhurbaşkanlığı seçimine gireceğiz. 2 turlu. İşte bunlar bizi etkiliyor. Çünkü iş insanı, yatırımcı, turizmci, eğitimci hepsi de istikrar ister. Kapının arkasını görmek ister. Bu süreçte kapının arkasını göremiyoruz. Bu da sizi ister istemez kabuğunuza çekilmeye zorluyor.
Bir de Cumhurbaşkanlığı seçimleri neticesi ile olası senaryolardan biri de hükümetin dağılma ve erken seçim olasılığı ya da yeni bir koalisyonun kurulma olasılığı var. Bunların hepsi iş insanlarını ve hane halkını yoran, üzen şeylerdir. Çünkü biz önümüzü göremiyoruz. Önümüzü göremeyince de problem ortaya çıkar. Bu da ülkemizin handikapları maalesef. O nedenle 2020’yi atağa kalkınacak bir yıl olarak görmüyoruz.

“Ağırlıklı olarak süt ürünleri sektöründe üretim düştü. Üretimin düşmesinde de yanlış politika, politikasızlık, zamanında tedbir almama, zamanı geldiği zamanda alınan tedbirlerin de yanlış alınmasıyla üretici üretimden uzaklaştırıldı.”

  • YENİDÜZEN: 2019 yılı ithalat ve ihracat rakamlarına baktığınızda sonuçta memnun musunuz?  
  • Candan AVUNDUK: İhracata yüzde 18’lerde düşüşler var. Ağırlıklı olarak süt ürünleri sektöründe üretim düştü. Üretimin düşmesinde de yanlış politika, politikasızlık, zamanında tedbir almama, zamanı geldiği zamanda alınan tedbirlerin de yanlış alınmasıyla üretici üretimden uzaklaştırıldı. Hayvanlar kesildi ve bunun sonunda da hammaddemiz olan çiğ süt az üretildi, az üretildiği için de ihracatı düştü, 2014 yılı rakamlarına döndük. Yani 5 yıl geriye gittik. Biz bu filmi daha önce yine seyretmiştik. Yanlış hatırlamıyorsam 2008 yılında ‘ineğini kesersen 500 TL vereceğiz’ diye bir karar çıkmıştı. İnekler kasaplara verilmişti. Ondan da 3 yıllık süt kaybı olmuştu. Şimdi ondan daha büyük bir kayıp, 5 yıllık bir kayıp oldu. Neden? Çünkü destekleme sistemini yanlış yaptılar. Üretici, üretimden koptu. Bunun sonucunda da tarımsal sanayici ve bizim milli ürünümüz hellimin hem Orta Doğu’da hem Türkiye’de, pazar ve kan kaybetmesine neden oldu. Zaten bilirsiniz rakamlara baktığınız zaman süt ürünleri daima ihracata bir numaraydı. İhracatın yüzde 25’ine denk gelirdi. Düşünün yüzde 25’te böyle bir azalma varsa diğer ürünlerde haliyle azalma var. Maliyetler çok arttı. Dış pazarlarda rekabet gücü düştü. Tarıma ayrılan bütçe kısıldı, kesildi, azaltıldı. Bu sektör desteklerden uzak kaldığı için de  kendi ayakları üzerinde duramadı. Politikasızlık, yanlış politika ve hatta bilinçli yanlış politikadan dolayı ülkede tüketilen etin yüzde 40 kaçak, üretilen süt miktarı beş yıl geriye gitti, bir zamanlar koyun, kuzu ihracatı yaparken, şimdi ithalatını yapar hale geldik.
     
  • YENİDÜZEN: Bilinçli politikasızlık neden yapılıyor? Özel bir nedeni var mı, yoksa tamamen iş bilmezlik mi?
  • Candan AVUNDUK: Vizyonsuzluk, bilgisizlik, yanlış yönlendirilme, bütçenin içine sığmaya çalışma, sektör küçülürse sorunlar azalır düşüncesi gibi, saymakla bitmiyor.
     
  • YENİDÜZEN: Kıbrıs’ın güneyini bir pazar olarak görüyor musunuz? Yeşil Hat Tüzüğü var. Sizin güneyle temaslarınız var mı?
  • Candan AVUNDUK:  Yeşil Hat Tüzüğü ile kuzeyde üretilen ürünler, güneye, güneyden de dünyaya açılabilir. Başlangıçta iyi gitti, 7 milyon Euro’ya kadar satışlarımız yükseldi. Ama zaman içerisinde yaklaşık 3-4 milyona kadar geriledi. Rakamlar yükselince güney, hemen tedbirler aldı. Şimdi bu rakam yaklaşık 3-4 milyon Euro’ya geriledi. Bu çok düşük ve komik bir rakamdır. Rumlar şimdi bizden almamaya çalışıyor. Yeşil Hat üzerinde bir değişiklik için de çalışıyorlar. Larnaka Havalimanı’ndan kuzeye gelmek isteyen turistlerin kuzeye geçişlerine izin vermiyorlar. Bunun için de tüzük değişikliği yapmaya çalışıyorlar. AB vatandaşına dahi bunu yapıyorlar ve ceza kesiyorlar. Turistlerin kuzeye geçişini engelleyen güney, bizimle ticaret nasıl yapacak ki?

 “Kuru inat”

  • YENİDÜZEN: Sanayicinin de en büyük gideri enerji maliyeti. Enerji fiyatlarında yüzde 25’lik bir zam olacağı söylentisi var. Bakan Taçoy, “önlem alınmazsa, enerji fiyatlarında yüzde 25 zam olabilir” açıklaması yaptı. Bu sizi nasıl etkileyecek?
  • Candan AVUNDUK: Elektrik kurumu kar mı ediyor, zarar mı ediyor? Bunlar kar ediyor, fazla da kar ediyorlar ve aslında elektrik de bize yüksek fiyattan satılıyor. Bize daha düşük fiyattan satabilirler.
    Bir Teknecik üretim yapıyor, bir AKSA.  Geçmişte AKSA ile yapılan sözleşmenin sıkıntılı olduğunu da söylemek gerekir. Çünkü işletme giderleriyle birlikte, yatırım da bizim üzerimize yıkıldı.
    Artı bunun yanında KIB-TEK’te elektronik peşin tahsilata geçildi. Eskiden gelirler, sayaç okurlardı. Şimdi sayaç okunmadığına göre o görevleri yapan çalışanlar ne oldu? Ne yaparlar? Bunların maliyetleri ne oluyor?  Personel giderleri var. Kendi emeklisini kendisi ödüyor. Basında çıkan kısmıyla söylüyoruz personel giderlerinin yüksek olduğunu biliyoruz. Bunlar hep bize yükleniyor. Kalitesiz yakıt alınıyor, bunun gideri bize yükleniyor,  çok eski jeneratörlerle üretim yapılıyor, pahalı üretim, israflı üretim, kayıp, kaçak çok, bu yine bize yükleniyor. Tüm bunlar üst üste geldiği zaman da enerji pahalı oluyor. Bu da sistemin ne kadar yanlış olduğunu gösteriyor.
    Kıbrıs’ta yaşıyoruz. Yılda 300 gün güneşli, bedava elektrik var, yararlanmıyoruz. Niye? Kuru inattan, niye? Türkiye ile enterkonnekte olmayız diye. Bunun ismi kuru inattır. Enterkonnekte olursan, güneş enerjisinden daha fazla yararlanırsın. Niye yapmıyoruz? Kuru inat. 
     
  • YENİDÜZEN: Otelciler Birliği ile yerli ürünlerin tüketilmesi için bir protokol imzalanmıştı. Nedir durum?
  • Candan AVUNDUK: Ülkemizde turizm, eğitim ve inşaat sektörünü lokomotif sektör olarak görüyoruz. Ama özellikle turizm sektörünün ayrı bir önemi var. Çünkü işletme aşamasında sürekli ürünlerimizi tüketen bir müşteri portföyü oluşturuyorlar. Bu anlamda bizim için çok önemli. 
    Turizm sektörüne ürün satabiliyor muyuz? Buna baktık. Bir kanı var ki turizmciler bizim ürünlerimizi tüketmiyorlar.
    Bir kanı da bunun tam tersi, tüketiyorlar diyor. Oturduk 10 tane 5 yıldızlı otelin satın alma müdürüyle tek tek fatura bazında kim ne alıyor, hangi üründen ne kadar alıyor diye baktık. Ortaya çıkan sonuç aslında turizm işletmelerinin ürünlerimizi kullanmaya başladıklarını ve devam ettikleri. Ama bu yeterli mi? Bize göre yeterli değil. Onlar da aynı görüşteydiler. O zaman ‘siz bizden ne talep edersiniz veya biz size ne satabiliriz’ diye konuştuk. Bunun daha iyi boyutlara gitmesi için de bu soruların cevaplarının ortaya koymanın iradesini gösterdik. Ardından da bir protokol imzaladık. Tabi ki hizmet kalitesi ve rekabetçi fiyatlarla ürün vermeliyiz. Yerli üründür diye her ürünü istediğimiz fiyattan satmak onun da alma zorunluluğu olmamalıdır. Rekabetçi fiyatlarla alıcı da kendine uygun ürünü seçmelidir. Sanayicilerimiz bu konuda bilgi sahibi oldu, oluru biliyorlar ve rekabetçidirler. Özellikle de yurtdışından gelen ürünlere karşı.

 

Bu haber toplam 2664 defa okunmuştur
İlgili Haberler