1. HABERLER

  2. ÖZEL HABER

  3. 3 hafta sonra okullar açılıyor, sorunlar çözüm bekliyor
3 hafta sonra okullar açılıyor, sorunlar çözüm bekliyor

3 hafta sonra okullar açılıyor, sorunlar çözüm bekliyor

Yeni Eğitim-Öğretim Yılı’nın başlamasına 3 hafta kaldı, eğitimde alt yapıdan, öğretmene eksiklik halen tamamlanamadı

A+A-

Çoğu okul halen ‘şantiye’ görüntüsünde… Çoğunda öğretmen ve idareci eksikliğine karşın öğretmen atama sınavları da ‘okulların açılacağı tarihte’ yapılacak

 

Kıbrıs Türk Öğretmenler Sendikası, okulların açılmasına bir aydan az bir zaman kaldığını hatırlattı: “Ders zili sorunlu çalacak”

 

Eski Eğitim Bakanı Cemal Özyiğit, “Öğretmen atamalarında sorun yaşanacağını öngörerek nakilleri erkenden yapmıştık, ancak atama sınavlarının 14 ve 15 Eylül’de yapılacağını öğrendiğimde üzüntü duydum” dedi.


Dila ŞİMŞEK

Yeni Eğitim-Öğretim Yılı’nın başlamasına 3 hafta kaldı, eğitimde alt yapıdan, öğretmene eksiklik hala tamamlanamadı…

Çoğu okul hala ‘şantiye’ görüntüsünde… Birçok okulda öğretmen ve idareci eksikliğine karşın öğretmen atama sınavları da ‘okulların açılacağı tarihte’ yapılacak.

Kıbrıs Türk Öğretmenler Sendikası (KTÖS) Eğitim Sekreteri Burak Maviş, okulların açılmasına bir aydan az bir zaman kaldığını belirterek, hükümete ve Eğitim ve Kültür Bakanlığı’na, eğitimdeki eksikliklerin tamamlanması için çağrıda bulundu.

YENİDÜZEN’e konuşan Eski Eğitim ve Kültür Bakanı, TDP Başkanı Cemal Özyiğit, özel açıklamalarda bulunarak “Geçen sene yaşanan sıkıntıların tekrarlanmaması için birçok önlemler almamıza rağmen eğitim yılının birçok eksiklikle başlayacağını gözlemliyorum, bu konuda Eğitim Bakanlığının açıklama yapması gerekir” dedi.

Özyiğit, altyapı, öğretmen ve denetimci eksikliklerine değindi, kitap basımına başlanmamasını eleştirdi. Ek derslikler yerine, öğrenci sayısının okullarca dengelenmesi gerektiğini ve yeni okullar yapılması gerektiğini anlattı.

İlahiyat Koleji hakkında da açıklama yapan Özyiğit, “Biz görevden ayrıldıktan sonra, yeni Eğitim Bakanının imzaladığı ilk protokol İlahiyat Koleji ile ilgilidir ve bu da İlahiyat Koleji’nin devri demektir” şeklinde konuştu.

 

Eski Eğitim Bakanı Özyiğit:

“Aynı şehirdeki bir okulda 1000, diğerinde 150 öğrenci olması çok yanlış”

tdp-baskani-ozyigit.jpg

Eski  Eğitim ve Kültür Bakanı, TDP Başkanı Cemal Özyiğit, okullardaki altyapı eksikliğinin başlıca dengesiz öğrenci sayısından kaynaklandığını kaydederek, “Aileler, önyargı ile yaklaşarak kimi okulu çok iyi, kimisini ise kötü olarak değerlendirip, çocuklarını bu şekilde kayıt ettiriyor. Ancak öğretmen camiasını yakından tanıyan bir eğitimci olarak söyleyebilirim ki, her okulda canla başla çalışan öğretmenlerimiz vardır. Aynı şehirdeki bir okulda 1000 öğrenci varken, diğerinde 150 öğrenci olması çok yanlış bir durumdur. Öğrenci sayısı fazla olan okul, sayı olarak daha fazla öğrenciyi yetiştirdiği için, yine sayı olarak daha fazla çocuğun kolej sınavlarını kazanması çok olağandır” şeklinde konuştu.

Bu dengesizliğin ortadan kaldırılabilmesi adına kendi dönemlerinde ciddi çalışmalar yapıldığını anlatan Özyiğit, bunun devamını umduğunu ifade etti.

“Okullardaki altyapı eksikliği, öğrencilerin sosyo-ekonomik durumuna da bağlı, bunu dengelemek de Bakanlığın görevidir”

Özyiğit, okullardaki altyapı eksikliklerinin bir diğer nedeni olarak da, okullardaki öğrencilerin sosyo-ekonomik durumu olduğunu vurgulayarak “Örneğin Şehit Ertuğrul İlkokulu’ndaki öğrencilerin aileleri genelde daha geniş gelirliyken, Atatürk İlkokulu’ndaki öğrencilerin aileleri kısmen daha dar gelirli… Ben çok iyi biliyorum ki, sosyo-ekonomik açıdan dar gelirli öğrencilerde genelde üniforma, kırtasiye, çanta ve benzeri eksiklikler olabiliyor ve okul müdürü de, okul gelirini genelde bu tarz şeyler için kullanıyor. Ancak geniş gelirli ailelerin çocuklarının çoğunlukla bulunduğu bir okulda, okul elindeki bütçeyi okulun altyapısına harcayabiliyor. Bu aslında, Bakanlığın dikkat etmesi gereken bir konudur ve Bakanlık, belirli bölgelerdeki okullar için ekstra katkı sağlamalıdır” dedi.

“Denetimde personel eksikliği olduğu doğrudur”

Eskiden müfettiş olarak adlandırılan, okullardaki denetimci personellerde eksiklik yaşandığını doğrulayan Özyiğit, “Denetimci olmak en az öğretmenlik kadar kutsal bir meslektir, çünkü okullardaki öğretmen arkadaşlarımızın da rehberliğe ve yönlendirilmeye ihtiyacı olduğu zamanlar vardır. Aynı zamanda, aldıkları geri dönüş sayesinde kendilerindeki eksiklikleri fark ederek daha verimli bir şekilde çalışmaya devam edebilirler. Ancak personel eksikliğinin yaşanmasının sebeplerinden biri de, bu görevi seçen kişilerin sonradan öğretmenliğe tekrar dönme talebidir. Bence bu yanlış bir durum çünkü bir görev üstlenildiğinde devam edilmelidir” diye konuştu.

Öğretmen atamaları konusu…

“Biz nakilleri zamanında yapmıştık, ancak sınavlar yine de Eylül’e kaldı. Bunun sebebini ben de bilmek isterim”

Özyiğit, göreve ilk başladığında daha önceki hükümetler döneminde imzalanan bir protokol gereği, 360 kişiyi istihdam edebileceğini öğrendiklerini belirtti. “Bu, devletin kadrolu olarak alabileceği personel sayısıydı. Ama bu olabilecek bir şey değildi, çünkü sadece Eğitim Bakanlığı’nın 180 öğretmene ihtiyacı vardı. Bu sebeple eğitim ve sağlığın bunun dışına çıkarılması gerektiğini söyledik, çünkü eğitim ve sağlıkta ihtiyaca göre personel atanmalıdır. Biz Personel Dairesine, Maliye Bakanlığına anlatana kadar zaman geçti… Oysa biz nakilleri zamanında yapmıştık. Ancak bu sınavlar geç açılabildi” diyerek açıklamada bulundu. Özyiğit, bu yıl yine benzeri sıkıntılar yaşanabileceğini ön görerek, nakilleri erkenden başlattıklarını dile getirdi. Buna rağmen, atama sınavlarının 14 ve 15 Eylül’de yapılacağını gördüğünde üzüntü duyduğunu kaydeden Özyiğit, bu konuda Bakanlığın açıklama yapması gerektiğini ifade etti.

“Bazı okullar, eksiklikleri kayıt ücretlerine veya üniformaya yansıtıyor”

Geçen senede hem sistem değişikliği hem de ekonomik kriz gibi iki büyük sorun yaşandığını söyleyen Özyiğit, tüm dengelerin bu sebeple darmadağın olduğunu kaydetti.

Yıllarca okul müdürlüğü yaptığını dile getiren Özyiğit, “Bu yüzden çok iyi bilirim ki okulun temizlik malzemesini karşılayamayacağı zamanlar oluyor. Ancak bazı okullar, mali sıkıntıları çözebilmek için ya okul aile birliğine para toplattırarak, ya da kayıt ve üniforma ücretlerine ekleme yaparak buralardan topladığı parayı okul ihtiyaçlarına kullanıyor. Bazı okullarda, bunun çok yüksek fiyatlarda olduğunu gördük ve hemen müdahale ettik. Bu abartılı rakamları düşürülmesi gerektiğini ve aksi takdirde haklarında işlem başlatılacağını söyledik” şeklinde konuştu.

“Geçen seneki sorunlar tekrarlanmasın diye kırtasiye için yerel kaynaklarla bir bütçe yaratmıştık, Ağustos’a kadar kitap basımının bitmiş olmasını, Eylül’ün ilk haftasında da dağıtıma başlanmış olmasını beklerdim”

Özyiğit, kırtasiye ile ilgili bütçenin TC katkısı ile alındığını belirterek, “Ancak bu katkının aktarılmasında da türlü sıkıntılar yaşandı. Bunun benim İlahiyat Koleji ile ilgili yaşadığım konularla ilgili olup olmadığını sorduğumda, teknik bir sorun olduğu cevabını aldım” dedi.

Katkıyı alamadıklarını ancak kitap basımına başlamak zorunda olduklarını belirten Özyiğit, Bakanlığın bütçesinden bir bütçe oluşturmaya çalışıldığını ve buradaki firmalar için ihale açıldığını söyledi. Kitap basımı için ihaleye kimsenin başvurmadığını kaydeden Özyiğit, firma sahiplerine bunun nedenini sorduğunu kaydederek, “Firma sahipleri, devletle çalıştıklarında geç ödendiklerini ve şimdi kitap basarlarsa, döviz üzerinden, kendi ceplerinden masraf yapmak zorunda kalacaklarını anlattı. Ben de, bu kişilerle bizzat Maliye Bakanının yanına giderek, ihaleyi kazanan firmanın, devletten avans alacağı konusunda garanti sağladım. Bu sayede kitap basımı için ihale açılabildi. O zamanda oldukça fazla eleştiri ve eylemlere maruz kalmıştık, ancak bu aslında görüldüğü kadar basit bir konu değildi. Elimizde mali kaynak olmadığı için bu gibi sorunlar yaşandı. Ben görevden ayrıldıktan sonra ihaleye çıkıldı. Ben, Ağustos’a kadar kitap basımının bitmiş olmasını, Eylül’ün ilk haftasında da dağıtıma başlanmış olmasını beklerdim. Ancak kitap basımına hala başlanmadı. Bunun neden kaynaklandığını Bakanlığın kamuoyuna açıklaması gerekir ve bir sıkıntı varsa bunun nedenini toplum gibi ben de bilmek istiyorum. Geçen sene yaşanan sıkıntılar tekrarlanmasın diye önlem aldık ve yerel kaynaklarımızdan bir bütçe yarattık” diye anlattı.

‘İlahiyat Koleji meselesi’…

Özyiğit, İlahiyat Koleji’ni Atatürk’ün laiklik ilkesine göre değerlendirdiğini ve bu konuda denetlemelerde bulunduğunu belirterek, okulun işleyişiyle ilgili birçok şey öğrendiğini dile getiriyor.

Özyiğit, “2017 sonundaki bir yılbaşı kutlamasını, Türkiye’den gelen bazı öğretmenlerin ‘İslam dinine aykırı olduğu’ sebebiyle kınadığını öğrendik. Buna müdahale ederek, öğretmen arkadaşların yanlış yaptığı kanısına vardık. Sonrasında da bu 6 öğretmenin Türkiye’ye geri dönmesini sağladık. Türkiye’den farklı öğretmen atama talebi geldiğinde reddederek, Kıbrıs’ta mezun ilahiyat öğretmenlerini atayacağımızı dile getirdik. Bu tartışmaların ardından, bir diploma krizi yaşadık… Bizden önceki hükümetlerdeki genelgede, yılsonu diploma fotoğraflarında, cübbe, kep giyilmeden, başı açık şekilde olacak diye bir açıklama var. Hala Sultan İlahiyat Kolejinden gelen öğrencilerin fotoğraflarının bazılarında türbanlı öğrencilerin fotoğrafları vardı. Biz bunu imzalamayız demedik asla… Biz sadece bunu, başsavcılığa göndererek hukuki bir cevap istedik ancak konu Ankara’ya kadar uzadı… Sonrasında başsavcılık, bize geri dönüş yaparak, 2008’de İçişleri Bakanlığında Müsteşarın türbanlı kimlikleri onayladığı ve bu sebeple türbanlı diploma fotoğraflarının da geçerli olduğu söylendikten sonra imzaladık. Bundan sonraki olay ise, Haspolat’taki okulun altyapı yetersizliğinden dolayı bir kısmının İlahiyat Koleji’nin olduğu yere taşınmasıydı… Bununla da ilgili çeşitli söylemler çıktı ve Ankara’ya şikayetler gitti. Bizim TC Eğitim Bakanı ile bir görüşmemiz gerçekleşecekti, biz telefonda konuşurken bana ‘Bu İlahiyat Koleji size de, bize de sorun oldu, siz bize devredin bu okulu, siz de kurtulun, biz de kurtulalım’ dedi. Ben de bunun karşısında şok olarak reddettim. Ancak kendisi, bana devretmeyi öneren bir protokol metni göndereceğini söyledi. Ben de, bunu hükümet ile görüşmem gerektiğini ekledim ve görüştüğümüzde Başbakan ve Kudret Bey de bunu reddetti. Ancak biz görevden ayrıldıktan sonra, yeni Eğitim Bakanının imzaladığı ilk evrak budur ve bu da İlahiyat Koleji’nin devri demektir” şeklinde açıklamada bulundu.


KTÖS: “Ders zili sorunlu çalacak”

“Öğretmen, yönetici ve altyapı eksikliği yaşanacak”
 

Kıbrıs Türk Öğretmenler Sendikası (KTÖS) Eğitim Sekreteri Burak Maviş, okulların açılmasına bir aydan az bir zaman kaldığını hatırlatarak, hükümete ve Milli Eğitim ve Kültür Bakanlığı’na, eğitim hakkına odaklanarak bir an önce eksiklikleri tamamlaması çağrısında bulundu. 
Maviş, Kıbrıs Türk Öğretmenler Sendikası’nın, eğitim-öğretim faaliyetlerinin geliştirilmesi, okulların kapasitelerinin artırılması ve nitelikli, eşit bir eğitim sistemi oluşturulması için gerek basın yoluyla, gerekse bakanla iki defa toplantı yaparak, alternatif önerilerini ve okulların karşı karşıya olduğu sorunları dile getirdiğini anımsattı. 
Yazılı açıklama yapan Maviş, Eğitim Bakanlığı ve hükümet yetkililerinin ise eğitimin geliştirilmesine odaklanmak yerine, İlahiyat Koleji’nin kurumsallaşması adına Türkiye ile eğitim zaptı imzaladığını söyledi. 
Maviş, şöyle devam etti:
“Toplumsal hakları geri götürmek, toplumu fakirleştirmek, toplumu gericileştirmek, kurumları peşkeş çekmek için yok oluş paketi imzalamış, ifade özgürlüğünü sınırlamak adına sanata sansür anlayışı ile zamanını meşgul etmiştir. Ayrıca, UBP-HP Hükümeti bir yandan tasarruf yalanı ile toplumla alay ederken, diğer yandan da yüksek maaşla danışmanlar ve yeni müşavir adayları atayarak kamusal kaynakları har vurup harman savurmaya devam etmektedir”


“Öğretmen, yönetici ve altyapı eksikliği yaşanacak”
Maviş açıklamasında sendikanın önerileri ve değerlendirmelerine de yer verdi. 
KTÖS’ün, 12 Temmuz’da öğretmen nakillerini imzalamasına rağmen, öğretmen sınavlarının 14-15 Eylül’de yapılacak olacak olmasının hem kadrolu hem de geçici öğretmen atamalarını geciktireceğini belirten Maviş, 16 Eylül günü birçok okulun eksik öğretmenle eğitime başlayacağını, çocukların fırsat eşitsizliğine devlet eli ile uğrayacağını söyledi. 
Maviş, “Okullarımızın bir kısmı yönetici eksikliği, büyük bir kısmı ise alt yapı eksikliğiyle karşılaşacak. Kitap, defter, mefruşat, temizlik malzemeleri vb. gibi ihtiyaçların dağıtımıyla ilgili şimdiden hazırlık yapılmaması halinde malzemeler okullara geç ulaşacak” ifadesini kullandı.
Burak Maviş, Girne bölgesinde yeni okul, Gazimağusa bölgesinde ise ek derslikler için yatırım yapılmadığını, her iki bölgede de çocukların açıkta kalmaması için önlemlerin şimdiden açıklanması gerektiğini belirtti. 
Taşımacılık ve kapsam bölgeleriyle ilgili somut bir adım atılmadığı için öğrenci nüfus dağılımıyla ilgili sıkıntıların devam edeceğini kaydeden Maviş, özel eğitim ve rehberlik hizmetleriyle ilgili somut bir adım olmadığı için okulların bu hizmetlerden yararlanamayacağını iddia etti. 


“İlahiyat Koleji’ne dönük adımlar”
Burak Maviş, Eğitim Bakanlığı’nın İlahiyat Koleji’nin özeline dönük adımlar atmasının, laik eğitim sistemini, kültürü ve yaşam biçimini tehdit ettiğini savundu. 
Bakanlığa “sorunlara karşı duyarsız” eleştirisi yapan Maviş, çözümlere geç ulaşması ve eğitimin geleceği konusunda popülist yaklaşımları eğitimin geliştirilmesi adına somut adımlar atılmasının önüne geçmektedir iddiasında bulundu. Maviş, eğitimin geliştirilmesiyle ilgili sendikanın bakanlığa sunduğu kısa ve uzun vadeli çözüm önerilerini de paylaştı. 


KTÖS’ün önerileri…
Maviş’in okuduğu kısa vadeli öneriler şöyle: 
“Özel Eğitim Yasasının çıkarılması, Öğretmen Atama Ve Yükselme Tüzüğü’nün geliştirilmesi, Öğretmenler Yer Değiştirme Tüzüğünün revize edilmesi, öğretmen yetiştirme sistemi ve AÖA’nın yeniden yapılandırılması, kolej giriş sınav yönteminin değiştirilmesi, okullara bütçe oluşturulması, okulların öğrenci kotalarının oluşturulması, okullara oryantasyon sınıflarının oluşturulması, okullarda rehberlik hizmetlerinin kurulması, her okula özel eğitim öğretmeni atanması, okul güvenliği, taşımacılık, kantinler ve gıda denetimi ile ilgili yasal mevzuat oluşturulması, Sosyal Hizmetler Dairesi ile işbirliği içinde çocukların okul içi ve okul dışı güvenliği sağlayacak mevzuat oluşturulması. ( Okul – Aile Sözleşmesi), Psikolojik Danışman ve Rehber Öğretmen kadrolarının oluşturulması, Eğitim Bakanlığı’nın denetmen ve uzman kadrolarının doldurulması, öğretmen yardımcılarının istihdamı, yeni okul ihtiyaçlarının ve ek dersliklerin karşılanması, Göç Yasası’nın kaldırılması, doğum izinlerinin uyumlaştırılması, öğretmen ve okul yönetici atamalarının ve okullar açılmadan tamamlanması, MEDDYK Yasasının güncellenmesi, denetmen ve uzman istihdamı”
Uzun vadeli öneriler ise şunlar:
“V. Eğitim Şurası kararlarının uygulanması, Öğretmenler Yasası ve ilgili yasaların çağdaş bir hale getirilmesi, eğitim politikasının, eğitim ortamlarının, okulların, ders kitabı ve eğitim programlarının evrensel ilkelere göre yeniden düzenlenmesi, Temel Eğitim Program Geliştirme Projesinin tamamlanması ve sürekli gelişim gösteren bir yapıya kavuşturulması, okul öncesinin yaygınlaştırılması, okul öncesi birimin kurulması, okul öncesi eğitim yasasının çıkarılması, zorunlu din eğitiminin seçmeli bir ders haline getirilmesi, eğitimde sürenin tartışılması, İlahiyat kolejinin laik ve bilimsel bir yapıya kavuşturulması, Eğitim Bakanlığı teşkilat yapısının yeniden yapılandırılması, ilkokul ve özel eğitim öğretmeni kadrolarının artırılması, oryantasyon öğretmeni kadrolarının oluşturulması, okulların hademe ve sekreter ihtiyaçlarının karşılanması, tüm okulların eşit ve erişilebilir bir alt yapıya kavuşturulması, okulların teknolojik ihtiyaçlarının karşılanması, okulların deprem fizibilite raporlarının tamamlanması, çift binası olan okulların bölünmesi, mesleki yıpranma hakkının her kesime uygulanması, iki toplumlu projelerin desteklenmesi ve yaygınlaştırılması, iki toplumun dillerinin öğretiminin eğitim programında yer alması.”

Bu haber toplam 2149 defa okunmuştur