1. HABERLER

  2. ÖZEL HABER

  3. “1968’den 74’e kadar, özelde sendikalaşma oranı daha yüksekti”
 “1968’den 74’e kadar, özelde sendikalaşma oranı daha yüksekti”

“1968’den 74’e kadar, özelde sendikalaşma oranı daha yüksekti”

Kıbrıs Türk Öğretmenler Sendikası (KTÖS) Örgütlenme Sekreteri Burak Maviş, özel sektörde herkesin sendikalı olması için mücadele vereceklerini açıkladı

A+A-

• “Şu anda ülkemizde 5 bin 800 tane şirket vardır. Bu şirketlerin %95’i sendikalaşma hakkını görmezden gelerek, emek sömürüsü yapmaktadır.”

•  “Şirketlerin %15 düzenli vergi vermektedir. Bir tarafta işçilerin emeği sömürülüyor, öte yandan toplumsal hizmetlere katkı sağlanmıyor.”

•  “Sendikalara düşen görev herkesin hakkını eşit bir şekilde savunmak ve geliştirmektir. Emek alanlarına giderek insanların örgütlenmesine yardımcı olmamız gerekir.”

•  “Herkesin sendikalı olarak çalışmasını istiyoruz. En az 10 çalışanı olan her yerin toplu iş sözleşmeleri ile çalışma koşullarının güvence altına alınmalı.”

• “Sendikalar var olan bürokratik anlayıştan bir an önce sıyrılarak, sadece kendi zümrelerine değil, diğer alanlardaki örgütlenmelere de yanıt verebilmeli.”

• “Tüm özel ilkokullar genelinde % 10 civarı bir örgütlülüğümüz vardır. Özel ilkokullarda da Toplu İş Sözleşmelerini yapacağımız noktaya geleceğimize inanıyorum.”

Fayka Arseven KİŞİ

Kıbrıs Türk Öğretmenler Sendikası (KTÖS) Örgütleneme Sekreteri Burak Maviş, herkesin sendikalı çalışmasını istediklerini belirterek, “Şu anda ülkemizde 5 bin 800 tane şirket vardır. Bu şirketlerin %95’i sendikalaşma hakkını görmezden gelerek, emek sömürüsü yapmaktadır” dedi.

Burak Maviş, silahların gölgesinde kalan 1968’den 1974’e kadar olan toplumsal mücadele yıllarında,  özel sektördeki sendikalaşma oranının bugünden çok daha ileride olduğunu da belirtti.

Maviş, sendikaların da var olan bürokratik anlayıştan bir an önce sıyrılması gerektiğini ifade ederek, “Sendikalar var olan bürokratik anlayıştan bir an önce sıyrılarak, sadece kendi zümrelerine değil, diğer alanlardaki örgütlenmelere de yanıt verebilmeli” diye konuştu.


• YENiDÜZEN: Özel sektörde sendikalaşma sorunu neden var? Neden bu sorun aşılamadı?
• Burak MAVİŞ:
1958’den sonra emek hareketi Türk-Rum kavramları ile ırk üzerinden politikleştirilerek ayrıştırılmış ve iki toplumun emekçi sınıfının birlikte hareket etmesinin yolu korku ile kapatılmıştır. İki toplumlu emek mücadelesinden koparılan Kıbrıslı Türkler kendi içlerinde birlikler oluşturarak sınırlı bir hak mücadelesi altında hareket ettiler. Yine bu dönemde her iki toplumda sarı sendikalar doğdu ve paramiliter örgütlerin desteği ile güçlendi.

Kıbrıs Türk Liderliği TMT ve Kıbrıs Rum Liderliği de EOKA ile toplumsal emek hareketleri üzerinde baskı oluşturdu. Yine de Kıbrıs Türk Toplumu içinde sendika kelimesinin kullanılmasının dahi yasak olduğu yıllarda emekçilerin birlikte hareket ettiğini söyleyebiliriz. Özellikle silahların gölgesinde kalan 1968’den 74’e kadar olan toplumsal mücadele yıllarında,  sendikalaşmanın şu andaki özel sektördeki sendikalaşmadan daha yüksek oranda olduğunu söyleyebiliriz.

1974’te bölünme ile birlikte adamızın kuzeyinde ayrılıkçı bir anlayışla kurulan çarpık yapı, 1986’lara kadar özel sektörde de sendikalaşmayı mümkün kılmıştır. 1986’dan sonra özellikle ‘Özal döneminde’ gönderilen ve uygulanmaya başlanan ilk paket sonrasında Sanayi Holding’in kapatılmasıyla beraber özel sektörde sendikalaşma gerilemeye başladı ve yok denecek noktaya geldi.

1983 yılında federe devletten vazgeçip, BM’nin tanımadığı KKTC’nin kurulması; 1986 yılındaki politikalar doğrultusunda Özal’ın ‘Siz bir avuç insansınız üretim yapmanızın ne gereği var? Biz size para gönderelim siz burada yaşamınızı sürdürün’ şeklindeki üretimi öldüren yaklaşımı; ve 1992’de Kıbrıs Cumhuriyeti mührünün terk edilip, KKTC mührü ile ithalat ihracat yapılmaya çalışılması gibi siyasi yanlışlarla oluşan süreçten dolayı üretim ülkemizde durma noktasına geldi ve tüketim sektörü daha çok rağbet görmeye başladı.

Üretimin durmasıyla birlikte Kıbrıslı Türkler içerisinde özellikle özel sektörde çalışma oranı geriledi. Birçok vatandaş kamusal alana ve yurtdışında çalışmaya yöneldi. Bu durum iş gücü piyasasının tamamen daralmasına ve özel sektörde örgütlülüğün azalmasına neden oldu.

TC tarafından geliştirilen ve adanın kuzeyindeki işbirlikçileri tarafından işleme konan politikalar neticesinde sosyal devlet modeli yıpratıldı. Bununla beraber özel sektörün büyük bir alanı örgütsüz bir yapıya doğru itilerek,  sermayenin insafına terkedildi.

Eşitsizlik ve adil paylaşımların olmadığı yeni dünya düzeninde insanlar başka ülkelerde çalışmaya teşvik edildi veya şartlar zorlaştırılarak göç etmek zorunda bırakıldı. Kıbrıs’tan göç eden örgütlü emek sınıfının yerini özellikle Türkiye’den emekçiler doldurdu. Böylece kendi doğduğu topraklarda elinden alınan imkanları, başka topraklarda arayan insanların hikayesi bizim coğrafyamızda da yazılmaya başlandı.

Yeni emek grubunun örgütlenmesi halen tamamlanamadı. Özellikle din, dil, ırk, kültür, üzerindeki farklılıklar, demografik nüfus yapısının değişmesi, Kıbrıslı Türklerin varlıklarını tehdit altında hissetmesi, aidiyet duygusunun dezenformasyona uğraması Türkiyeli Kıbrıslı ayrışmasını da birlikte getirdi.

Toplumda gelişen algı neticesinde göçmen işçilerin çoğu örgütlenme alanlarının dışında bırakıldı. Sendikaların bir kısmının sınıf mücadelesi temelinde hareket etmemesi ve bu yönde politika geliştirmemesi bir özeleştiri olarak karşımızda durmaktadır.


“Sendikalaşma hakkı görmezden geliniyor”

• YENiDÜZEN: Anayasaya göre sendikalaşma bir haktır neden bu hak kullanılamadı?
•  Burak MAVİŞ:
1948’den beri ILO sözleşmelerini kabul eden her ülke de, ister yasal olsun ister olmasın, ister dünya tarafından kabul edilsin, ister edilmesin sendikalaşma hakkı ve sendikal örgütlenme hakkı yasalarla korunmaya alınmıştır.

Şu anda ülkemizde 5 bin 800 tane şirket vardır. Bu şirketlerin %95’i sendikalaşma hakkını görmezden gelerek, emek sömürüsü yapmaktadır. Şirketlerin %15 düzenli vergi vermektedir. Özetle bir tarafta işçilerin emeğini sömürmekte, diğer tarafta ise toplumsal hizmetlerin verilebilmesine katkı yapmamaktadırlar.

Adamızın kuzeyinde 80 bin civarı sigortalı çalışan vardır. Bunların 45 bini emekçi, bini de patron olan KKTC vatandaşlarıdır. Bunun dışında 34 bin sosyal sigortalı vardır. 28 bini TC vatandaşıdır, 6 bini de 3’ncü ülke vatandaşıdır.

Biz bu 34 binin gerçek rakamları yansıtmadığını en az bunun kadar da kaçak iş gücünün iş sahalarında güvencesiz, ağır çalışma koşullarında, barınma hakkından, beslenme hakkından yoksun bir şekilde emeklerinin sömürüldüğünü düşünmekteyiz.

Bugüne kadar iş gücü açığı TC vatandaşları üzerinden emek alanlarına sağlanmaktaydı. Yeni dönemde özellikle Afrikalı, Vietmanlı, Türkmenistan ve Pakistanlı işçilerin daha ağır koşullarda, daha güvencesiz koşullarda çalıştığını gözlemlemekteyiz.

Sendikalara düşen görev herkesin hakkını eşit bir şekilde savunmak ve geliştirmektir. İş alanlarına ve emek alanlarına gidip insanları örgütlememiz veya kendi iş alanlarında sendikalar kurarak örgütlenmelerine yardımcı olmamız gerekmektedir.

Bir taraftan bu süreç devam ederken diğer taraftan da sendikalı işçi çalıştırma koşulunun yasalar ile güvence alınması görüşündeyiz.

• YENiDÜZEN: Zorunlu sendikacılığı mı savunuyorsunuz?
•  Burak MAVİŞ:
Herkesin sendikalı olarak çalışmasını istiyoruz. En az 10 çalışanı olan her yerin toplu iş sözleşmeleri ile çalışma koşullarının güvence altına alınmasını istiyoruz. Ülkemizdeki özel sektör şartlarında ‘‘sendika kurmak haktır ve herkes istediği sendikaya üye olabilir’ anlayışı yasalarda yazılı olmak ile sınırlıdır. Denenmiştir. Bu şartlar göz önüne alınarak sendikalı çalışmanın zorunlu olması gerektiğini savunuyoruz. Bu talebimiz kolaycılık değil,
toplumsal bir hak talebidir.

“Özel okullarda örgütlenmemiz % 10”

• YENiDÜZEN:  ‘Mecburi’ ya da ‘zorunlu’ sendika talebiniz patron sendikalarının doğmasına yani sarı sendikacılığa neden olmaz mı?
• Burak MAVİŞ:
Sendikal örgütlenme tarihi boyunca ister kamusal ister özel sektör olsun, devlet – patron işbirliği ile sarı sendikalar her koşulda ortaya çıkmıştır. Bu toplumsal talep de sarı sendikaların doğmasına neden olabilir. Türkiye’de örnekleri vardır. Bu konuda dikkatli ve güvenli adımların atılarak işçilerin ve emekçilerin gerçek anlamda kontrolünde olacak bir yapının oluşturulması gerekmektedir. Her işçinin sendikalı olması gerekiyor. Bir işçinin bir sendikaya zorla üye yapılmasının da önüne geçilmesi gerekiyor.


• YENiDÜZEN: KTÖS özel sektörde sendikalaşma konusunda adım atacak mı?
• Burak MAVİŞ:
Sendikalar ile ortak başlatılan süreçte KTÖS özellikle kendi alanında ve diğer alanların örgütlenmesinde maddi ve manevi her türlü katkıyı yapacaktır. Özel sektör ile ilgili bir alt örgütlenmemiz mevcuttur.

Eğitim alanında özel sektörde ciddi anlamda emek sömürüsü göze çarpmaktadır. Etüt, dershane, özel okul, vakıf ve üniversitelerde özellikle işten çıkarılma, düşük ücret ve uzun süre çalışma ile ilgili önümüze sorunlar gelmektedir. Alt örgütlenmemizin güçlenmesi ile birlikte sorunların çözümü de kolaylaşacaktır.   Tüm özel ilkokullar genelinde % 10 civarı bir örgütlülüğümüz vardır. Özel ilkokullarda da Toplu İş Sözleşmelerini yapacağımız noktaya geleceğimiz zamanın geleceğinin yakın olduğuna inanıyorum.


• YENiDÜZEN: Sizin önerileriniz ne?
• Burak MAVİŞ:
Sendika olarak sosyal devlet anlayışı ile siyasi iradenin oluşturulmasını ve sendikasız çalıştırılmanın önüne geçilmesinin gerektiğini düşünüyoruz.  
Böylece çalışma koşullarının iyileştirileceğine, emek sömürüsü ile eşit şartlarda mücadele edileceğine ve özel sektörde çalışanların da toplumsal mücadeleye daha etkin ve aktif şekilde katkı koyup söz sahibi olacağına inanıyoruz.

Özel sektörde çalışanların beklediği, kendilerine güven verecek ve toplumsal mücadeleye katkı koyacak örgütlü bir yaşamı seçmeleri halinde işlerini kaybetmeyeceklerini bilmektir.
Kendinizi güvende hissederseniz, her türlü riski de alabilirsiniz.
Son zamanlarda Bursa’da tekstil sektöründe çarpıcı gelişmeler oldu. Bugüne kadar sağ sendikaların örgütlü olduğu ve tamamen hükümet ve işveren işbirliğine dayalı çarpık ilişkilerin geliştiği bir ortamda işçiler başkaldırdı.  Uluslararası dayanışma ile birlikte, iş bıraktılar ve istedikleri sendikaya üye olma hakkını kazanarak, kendi toplu sözleşmelerine imza attılar.

Bu haber toplam 2139 defa okunmuştur