1. YAZARLAR

  2. Salih Sarpten

  3. 18 Yaşından Önce Oğlumun Öğrenmesini İstediklerim
Salih Sarpten

Salih Sarpten

18 Yaşından Önce Oğlumun Öğrenmesini İstediklerim

A+A-

Her anne-babanın çocuğu en değerli varlığıdır ya, benim de 17 yaşında muhteşem bir oğlum var. Başka bir ifadeyle eğer okulları açabilirsek önümüzdeki Eylül ayında lise son sınıf olacak, heyecan dolu zihin, hızla çarpan bir genç yüreğim var…

Her durumda gülen gözleri, içime tarifsiz mutluluklarla doldururken, bugün ve gelecekte hayatla olan mücadelesi, ondan çok beni yoruyor hatta kaygılandırıyor. 

Benim gözümde hep çocuk olsa da her geçen gün biraz daha büyüdüğünü, artık genç bir birey olduğunu fark etmemek mümkün değil. Aslında bütün bunlar yanıtlamam gereken yeni sorularla baş başa kaldığımı hissettiriyor:

  • Bir genç babası olarak nasıl davranmalıyım?
  • Oğlumun öğrenmesini istediğin onlarca şey varken, içinde bulunduğumuz çağın onda yarattığı büyük değişim onu, beni, bizi nasıl etkileyecek?
  • Ve belki de yanıtlanmamız gereken en büyük soru; yetişkin bir birey olmadan önce neleri öğrenmesi gerekecek?

O zaman anlıyorum ki her anne-babanın kendi çocuğundan beklentileri var.  Ve o beklentiler bir çocuğun neler bilmesi gerektiğinden, nasıl bir yetişkin olacağına kadar geçen sürecin en önemli basamaklarını oluşturuyor… İşte benim genç oğlumdan öğrenmesini istediklerim:

  • İyi insan olmasını istiyorum: Çocukluk, ergenlik ve nihayet gençlik yıllarından geçip, yetişkinliğe adım attığında “erkek” olmanın biyolojik bir farklılıktan başka bir şey olmadığını bilmesini istiyorum. Kas gücüyle, kabalıkla, zorbalıkla hiçbir sorunu çözemeyeceğini bilmesini istiyorum.
     
  • Her insanın özel olduğunu bilmesini istiyorum: Bu gençlik döneminde karşı cinse daha bir özenle, daha bir özel olarak baksa da aslında her insanın özel olduğunu bilmesin istiyorum. Her türlü ayrımcılığı reddetmesini, tüm insanları sevmesini istiyorum.
     
  • Kendini ifade etmesini istiyorum: Genç olmak bu konuda zorluklar yaratsa da duygularını ifade etmesinin ne denli önemli olduğunu fark etmesini istiyorum.
     
  • Gerçek başarının ne olduğunu anlamasını istiyorum: Gerçek başarının sanılanın aksine kağıt üstündeki sorulara değil, gerçek hayattaki problemleri çözebilme becerisi olduğunu bilmesini istiyorum.
     
  • Her geçen gün yaşama sevincini artırmasını istiyorum: Bugün için tüm yaşam davranışlarını hormonları, hızla akan kanı, zihnindeki hayalleri kontrol etse de gözlerindeki gülümsemesinin hiç gitmemesini istiyorum. 
     
  • Yaratıcı ve yenilikçi olsun istiyorum: Hayallerinden vaz geçmeden görünür olmayanları görebilsin, yeniliklere hep ilgi göstersin yeni bir şeyler ortaya çıkarabilmenin mutluluğunu yaşasın istiyorum.
     
  • Alçakgönüllü olsun istiyorum: Yaşadığı onlarca başarısızlıktan dersler çıkarsın, başkaları ile işbirliği yapabilsin daima öğrenen alçakgönüllü bir birey olsun istiyorum.
     
  • Girişimci olsun, sorumluluk üstlensin istiyorum: Elinde imkanlarını fark etsin, gerektiğinde risk alabilsin istiyorum. Karılaştığı ya da karşılaşacağı sorunlardan ürkmesin istiyorum. Dahası insanların, kurumların, toplumların ve dünyanın sorunlarına karşı sorumluluk üstlensin istiyorum.
     
  • Ve elbette ki sevildiğini bilsin istiyorum: Değer verildiğini ve sevildiğini bilsin, sevdiklerine değer versin istiyorum.

 


Buraya Dikkat

Öğrenmede Doğru Bildiğimiz Yanlışlar

Hollandalı eğitim bilimci Doç. Dr. Piet Kommers’in “öğrenme kültürü” hakkındaki makalesinde oldukça sıra dışı bir tanım var... Kommers’e göre “öğrenme, sizle beraber her yere gidebilmeli ve bunun için de teknolojinin tüm olanaklarından yararlanmalıyız…” 

Kommers, “Çocuklar neden öğrenir?” sorusuna çok çarpıcı bir yanıt veriyor, “Öğretmenden kurtulmak için…” Böyle bir yanıtın doğruluğunu da şu gerekçelerle açıklıyor: “Çünkü öğretmenler çoğu zaman öğrencinin neyi bilip neyi bilmedikleri ile ilgilenmezler. Onlar, sadece sıradaki konuyu öğretmeye odaklanırlar…” Dahası Kommet, öğrenme ve öğretme ile ilgili ciddi yanlış inanışlarımız olduğunu dile getiriyor. İşte doğru bildiğimiz yanlışlar:

  • Oturarak daha iyi öğrenilir.
  • Öğrenme tamamen sesiz ortamlarda olur.
  • Çalışkanlar daha iyi öğrenir.
  • Tüm sınıfa uygulanan yöntem en iyisidir.

Oysa bunların hiçbir bilimsel dayanağı yoktur. Dahası birçok araştırma yukarıda bahsedilen uygulamaların hatalı olduğunu ortaya koymuştur… Sonuç olarak Kommers’e göre öğrenmenin, oyun ve çalışma ile beraber düşünülmesi gerektiği ve etkili öğrenmenin de bu üç kavramın arakesiti olduğudur…

Bu yazı toplam 2762 defa okunmuştur.
Önceki ve Sonraki Yazılar