1. YAZARLAR

  2. Ünal Fındık

  3. 1 Mayıs’ta Havana’da olmak...
Ünal Fındık

Ünal Fındık

1 Mayıs’ta Havana’da olmak...

A+A-

1976 yılında İstanbul taksim meydanında kutlamaya başladığım ve o tarihten bu yana her yıl değişik mekanlarda ve değişik koşullarda kutladığım 1 Mayıs işçi bayramını bu yıl Havana’da 1 milyondan fazla emekçi ve bizim gibi değişik ülkelerden katılanlarla birlikte kutladım.
Sabahın erken saatlerinde kaldığımız otelden yaya olarak Havana’nın en büyük meydanı olan “Devrim Meydanı”na hareket ettik. Çünkü 1 Mayıs yürüyüşü çok erken saatlerde başladığı için daha geç çıkmamız halinde meydana yaklaşmamız imkansız olacaktı.
Bu nedenle rehberimiz hareket saatini 04.00 olarak belirledi. Belirtilen saatte bütün grup lobide hazırdı. Zaten gruptakilerin tümünün geziye katılım amaçlarının başında bu heyecanı yaşamak vardı. Otobüsle gitmemiz imkansız olduğu için yaklaşık 3 km’lik mesafeyi yürüyerek gittik.
Erken çıkmamızdan dolayı meydana 50 metreye kadar yaklaşabildik. Bu arada gördüğümüz şehrin bütün sokaklarından insanların meydana doğru aktığı idi. Hemen her sokak, her cadde insan seline dönmüştü. Başta Havana dışından gelen emekçiler olmak üzere binlerce insan meydana giden caddelerde yerlerde yatıyordu.
Aralardan geçip meydana yaklaşabileceğimiz kadar yaklaştığımızda biz de aralarına katıldık. Kimileri şarkı söylüyor, kimileri marş mırıldanıyor, kimileri de dans ediyordu.
Gün ağarmaya başladığı sıralarda coşku daha da arttı. Bir ara biz de onlarla beraber ispanyolca marş söylemeye, şarkılara eşlik etmeye başladık.
Bu arada güneş yükselmeye başladığı saatlerde yabancı konuklar da protokolda kendilerine ayrılan koltuklara oturmaya başladı.
Havana’daki 1 Mayıs geleneğine uygun olarak birkaç gün önceden meydan hazırlıklarına başlanır. Meydan süslenir ve sadece konuşma kürsüsü meydanda bulunan Küba’nın İspanyol sömürgecilerine karşı bağımsızlık mücadelesinin lideri Jose Marti anıtının önüne protokolun oturacağı sandalyeler ve konuşma kürsüsüs yerleştirilir.
Meydanın en yüksek iki binasının üstünde ise 1 Ocak 1959’da gerçekleşen Küba devriminin önderlerinden bugün hayatta olmayan  Che Guavera ve Camillo Cienfuegos’un dev portreleri yer alıyor.

1 milyondan fazla emekçi ise konuşmalar tamamlandıktan sonra sırayla ve gösterileriyle meydana girerek kürsünün önünden geçer.
Biz ön sıralarda olduğumuz için kürsüyü uzaktan da olsa görebiliyorduk. Yüzlerce konuk yerlerine oturduktan sonra Küba’nın yeni lideri Raul Castro da protokoldeki yerini aldı.
Saat 07.30 sıralarında konuşma başladı. Meydana yakın caddelerin hemen hepsinden rahatlıkla duyulabilen kısa konuşmayı sekreteryadan birinin yaptığı söylendi. Daha önceleri Fidel Castro’nun, son yıllarda da kardeşi Raul’un yaptığı konuşmayı bu yıl sekreteryadan birinin yapmasının nedenini öğrenme olanağım olmadı. Çünkü çevremizden kimse bilmiyordu. Herkes Raul’un konuşmasını bekliyordu.
Yaklaşık 15-20 dakika süren konuşmanın bitmesiyle bariyerler kaldırıldı ve insan seli meydana akmaya başladı. Onlarla birlikte biz de meydana yürüdük. Raul Castro yoldaşlarıyla beraber bütün emekçiler geçene kadar kürsüde herkesi selamladı.
Biz alana ilk girenlerdendik ama kalabalıkta birbirimizi kaybettiğimizden meydanın bir köşesinde toplanmaya başladık. Bu arada 1 saati aşkın süre geçti. Buna rağmen kalabalık aynı düzeyde hala meydana akıyordu.
Dünya’da son kalan sosyalist ülke Küba’nın başkenti Havana’da 1 mayıs kutlamalarına katılmak ve o coşkuyu paylaşmak benim için çok önemli bir deneyimdi. İstanbul’da 1977 1 Mayıs’ını yaşayan biri olarak, sonraki sıkıyönetim ve 12 eylül faşizmi koşullarında değişik biçimlerde kutlanan 1 Mayıs’lardan sonra uzun yıllar Kıbrıs’ta katıldığım 1 Mayıs kutlamaları ve nihayet Havana’da katıldığım 1 Mayıs kutlaması benim açımdan son derece sevindirici idi.
Kuşkusuz Küba ziyaretim yalnızca 1 Mayıs kutlaması için değildi. Yakın zamanda sona ereceği konuşulan ve her adımda işaretlerini gördüğüm sosyalizm dönemi bitmeden, genel deyimiyle efsane Fidel Castro ölmeden bu ülkeyi görme, tanıma fırsatı olarak değerlendirdiğim bir gezi oldu.
Elbette değişik izlenimler edindim. Bunlari bu köşe yazısı içerisinde sizlerle paylaşmam olanaksız. Belki ilerleyen günlerde daha farklı bir yazı hazırlayabilirim. Gerçekten çok değişik izlenimler edindim. Ama bu ülkenin coğrafyası harika, insanları güzel ve en önemlisi temiz, tertemiz. Dilencilik var, ama hırsızlık, gasp gibi vakalar yok. Hiç yok. Turistleri bırakın rahasız etmeyi, yardım etmek için kul kurban olurlar.
Son bir not Küba insanı dost canlısı, müzik ve dans aşığı, fakir ama temiz insanlardır.

Bu yazı toplam 2142 defa okunmuştur.
Önceki ve Sonraki Yazılar